Medimagazin logo

Estetik ameliyatlarda 'sonuç garantisi' arayışı, canlı dokuyla çalışmanın doğasına aykırı

Derneklerimizi tanıttığımız köşemizin yeni konuğu, "Hukukçu Hekimler Derneği ve Dernek Başkanı Dr. Metingündüz Kebabçıoğlu"
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Estetik ameliyatlarda 'sonuç garantisi' arayışı, canlı dokuyla çalışmanın doğasına aykırı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Hukukçu Hekimler Derneği, sağlık alanındaki hukuki sorunlara çözüm üretmek ve hekimlerin haklarını savunmak amacıyla 2018 yılında kuruldu. Dernek, sağlık hukukuna dair farkındalık oluşturmayı ve kamu yararına çalışmalar yürütmeyi hedefliyor.

Hukukçu Hekimler Derneği ve Dernek Başkanı Dr. Metingündüz Kebabçıoğlu, derneğin kuruluş amacını, faaliyetlerini ve sağlık hukukuna ilişkin yürüttükleri çalışmaları anlattı.

 

1. Hukukçu Hekimler Derneği ne zaman ve hangi ihtiyaç doğrultusunda kuruldu? Kuruluş sürecinden biraz bahseder misiniz?

Hukukçu Hekimler Derneği, 5 Ekim 2018 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü tarafından dernek kütüğüne resmi olarak kayıt edilmesi ile tüzel kişilik kazanmıştır. İnsanoğlunun doğası gereği yaşamında isteklerin sınırı yoktur. Ancak her istek, ihtiyaç değildir. (Tanımlanmayan “şey” yönetilemez; göz, sahip olduğu bilgi kadar görür.) İhtiyaçlarının önceliği ise bir arada yani toplu olarak sağlık ve güvenlik içerisinde yaşamaktır. Toplumsal yaşamın kuralsız olamayacağı, insanlık tarihindeki yaşananlar, din, ahlak ve hukuk gibi argümanlarla sabittir. Toplumsal yaşamı düzenleyen bu kuralların arasında hukuk kurallarının ihtiyaçlara göre şekillenmesi de yadsınamaz bir gerçektir. Bu bağlamda ülkemizde sağlıkla ilgili konularda yaşanan uyuşmazlıklar sağlık hukukunun gelişmesine yol açmıştır. İşte Hukukçu Hekimler Derneği de sağlık hukuku alanında oluşabilecek sorunsallara çözüm üretebilmek amacıyla kurulmuştur.

Derneğin kuruluş süreci, tıp fakültesinden mezun olup aynı zamanda hukuk fakültesi mezunu veya öğrencisi olan yaklaşık 15 kişilik bir grup ile başlamıştır. Derneğin kurulmasından önceki süreçte sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlar, özellikle de sağlıkta şiddet, medyada sık sık gündeme gelmekteydi. Bu bağlamda, derneğin kurulmasına öncülük eden kişiler arasında; sağlık hizmetlerinde hasta hakları ve hekim haklarını rakip/yarışmacı haklar olarak algılamanın gerçekçi olmadığı, her insan gibi her hekimin de aslında bir hasta adayı olduğu, sağlık hizmetlerinin ertelenemez, ikame edilemez ve temel bir insan hakkı olduğu, bu hizmetin bir kamu hizmeti olarak sunulması gerektiği… gibi başlıklarda farklı bir bakış açısına ihtiyaç duyulduğu konusunda bir konsensüs oluşmuştur. Oluşan konsensüse uygun hal tarzının örgütlü bir yapı altında tüzel kişilik olarak sürdürülmesi gerektiği fikri benimsenmiştir. Tüzel kişiliğin dernek, vakıf, şirket vb. olma yönü incelenmiş ve dernek olması yönünde karara varılmıştır.

2. Derneğinizin temel amacı ve vizyonu nedir?

Dernek tüzüğümüzde bürokratik bir gereklilik olarak yer alan amacımız (Hukukçu Hekimler Derneği; tıp, sağlık, hukuk ve sağlık hukuku alanlarında eğitim, araştırma ve danışmanlık faaliyetleri yürüterek bireylerin insan haklarına uygun farkındalığını artırmayı ve kamu yararına hizmet etmeyi amaçlamaktadır) farklı bir biçimde ifade edilecek olursa; bir organizasyon ya da yapı içinde yer alan insan, hayvan, bitki, hava, su, taş ve toprak gibi tüm bileşenlerin sağlıklı olması gerekliliği tartışmasız bir gerçektir.

Bu sağlıklı olma hali tüm bileşenler gözetilerek organize edilip sunulacak bir hizmet ile sağlanması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasamızın 2. maddesi gereği bir hukuk devletidir. Devletin temel amaç ve görevi ise, Anayasa’nın 5. maddesine göre; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişimini temin etmektir. Her T.C. vatandaşı madde 12 gereği kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bu temel hak ve hürriyetler madde 13 gereği özlerine dokunulmaksızın, Anayasa’da yer alan sebeplere bağlı olarak, ancak kanunla demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmadan sınırlanabileceği yer almaktadır.

Ancak; Anayasamızda, sosyal ve ekonomik haklar başlığı altında (m. 56) herkesin sağlıklı ve dengeli bir yaşama hakkına sahip olduğu düzenlemesi ile başlayıp, m. 65’te devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırlamasında yer alan, sağlık hizmetlerinin amaçlarına uygun öncelikler gözetilerek mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirileceği hükmü - yani sağlık hizmetlerinin temel hak ve hürriyetlerden olmadığı yorumuna yol açan bu düzenleme - öncelikle açıkça düzeltilmesi gereken bir husus olduğunun farkındalığını yaratmakla başlangıcın yapılması, temel amacımızdır.

Derneğimiz; sağlık, hukuk ve özellikle tıp hukuku alanlarında, ulusal ve uluslararası düzeyde lider bir sivil toplum kuruluşu olmayı; bireylerin, sağlık çalışanlarının ve idari mekanizmaların farkındalığını artırarak toplumda daha adil, sürdürülebilir ve erişilebilir sağlık hizmetleri sağlamayı vizyon edinmiştir. Bu doğrultuda, eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yanı sıra, toplumsal dayanışmayı teşvik eden projelerle kamu yararına katkıda bulunmayı ilke edinmiştir.

3. Tıp ve hukuk gibi iki ayrı disiplinin kesiştiği noktalar nelerdir?

Tıp, sağlığı; hukuk ise güvenliği (maddi ve manevi) düzenlediği için, insan yaşamı açısından başat iki alan olarak çıkış amaçlarında kesişmektedir. Prensipleri de birbirine çok benzerdir. Tıp, koruyucu sağlık hizmetleriyle; hastalanınca ise “önce zarar vermemek” prensibiyle yola çıkar. Hukuk da benzer şekilde, önleyici hukuk kuralları ve masumiyet karinesi ile hareket eder. Tıpta son çare invaziv yöntemler; hukukta ise son çare cezalandırmadır. Doktrinel olarak, sağlık ve güvenliğin adalet temelinde değil, eşitlik temelinde verilmesi gereken haklar olması; bu iki alanın kesiştiği bir başka noktadır. Hizmet sunumunda, her ikisi de bireyin iradesi dışında, birey hakkında “en iyi kararı verme” erkini elinde tuttuğundan; her iki alanda görev yapan kişiler toplum tarafından seviliyor gibi görünse de, asimetrik bilgi ve güç nedeniyle aslında çekinilen, korkulan ya da kıskanılan kişiler olmaları, bir diğer kesişme yönüdür.

4. Günümüzde hekimlerin en çok karşılaştığı hukuki sorunlar nelerdir?

Hekimlerin karşılaştığı hukuki sorunlar, yalnızca bireysel tıbbi uygulamalardan kaynaklanmakla sınırlı kalmaz; aynı zamanda sağlık sisteminin genel işleyişi, teknolojik dönüşüm ve toplumsal beklentiler gibi geniş bir çerçevede ele alınmalıdır. Hukuki süreçlerde; etkili iletişim, doğru ve eksiksiz dokümantasyon, hasta haklarına saygı ve teknolojik altyapının güvenliği gibi unsurlar, hukuki riskleri minimize etmede temel rol oynamaktadır. Kolay anlaşılabilir olması için, "hekimin kişiliğine bağlı olanlar" ve "hekimin kişiliğinden bağımsız olan sorunlar" başlıklarıyla tasnif ederek konuşursak:

Hekimin kimliğinden kaynaklı hekim özelinde çözülmesi gerekenler:

Eğitim süreci:

·         Lisans düzeyinde,

·         Uzmanlık/doktora eğitimi düzeyinde,

·         Öğretim üyesi düzeyinde,

·         Her düzeyde hizmet sunumu esnasında hizmet içi eğitimler, mesleki seminer/konferans/sempozyum vb. aktivitelerde,

·         Bilgiye ulaşım, vasıta ve yollarının elverişliliği düzeyinde.

Hekim kimliği dışında kaynaklı ve çözülmesi gerekenler:

·         Mesleki özerkliğin kabulündeki yetersizlik,

·         Özlük hakları, emeklilik, izin istirahat durumlarında ücretlerinde meydana gelen azalmalar,

·         Çalışma şartları,

·         Hekim dışı sağlık personeli kadroları ve görev tanımlarının yetersizliği,

·         Sağlık kurum kuruluşlarının teşkilatında olan hiyerarşinin belirsizliği ve hizmet gereklerine uygun olmaması, 

·         Kullanılması gereken yazılım, donanımın hizmet ihtiyacına uygun olmaması,

·         Hekim dışı personelin eğitim başta olmak üzere niteliklerine ve niceliklerine yönelik eksiklikler,

·         Hekimlerin uyguladığı tıbbi müdahalelerle ilgili hukuki bilgilerinin yetersizliği

·         Sağlık kurum/kuruluş yönetiminde gereken iç yönerge/yönetmelik/talimatların yetersizliği

·         Hizmetin gereklerine uygun sağlık ve diğer ihtiyaçların lojistik desteğine uygun mali/ödeme sisteminin çok başlı, yeterli belirlilikte olmaması, hizmet ihtiyacının hızına uygun olmaması.

Hizmet ihtiyacı olanlar kaynaklı ve çözülmesi gerekenler:

·         Sağlık okur yazarlığı,

·         Beklentilerin gerçek dışı abartılması.

İdari soruşturma ve yargı yolunda:

·         İdari soruşturmaların gerektiği gibi yapılmasında sağlık hukukuna özgü nitelikli personel yetersizliği ve hiyerarşik bağlantısı,

·         Bilirkişiler tarafından idarenin organizasyon kusurunun yeterince incelenememesi, (bilirkişilerin idarenin personeli olması, yeni görev alamama kaygısı vb.)

·         Hizmet standartlarının belirlenmemesi nedeniyle idarenin sorumlu olması gereken hususların belirsizliğinin hekimlere yüklenmesi.

5. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ve malpraktis davaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuda dernek olarak yürüttüğünüz çalışmalar var mı?

Toplumumuzdaki aile, eğitim, sokak, askerlik vb. her alanda hâkim olan şiddet olgusunu görmezden gelip sağlık çalışanlarına, kadına yönelik şiddet gibi özel başlıklarda irdeleme ve değerlendirme yapmanın soruna semptomatik tedavi olacağını, tüm yaşam alanlarında şiddete yol açan etmenlerin gözetilmesi ile çözüm aranmasının faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

Tıbbi malpraktis davaları ise ölçülülük başta olmak üzere birçok demokratik hukuk devleti gereklerine aykırı bir düzlemde yürümektedir.

Yetersiz hukuki müesseseler:

·         Yargı örgütünde ihtisas mahkemelerinin bulunmaması, buna bağlık ihtisaslaşmış personel bulunmaması vb. nedenlerle bu iki konu, hem sağlık çalışanlarının mesleki motivasyonunu hem de sağlık hizmetlerinin kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ve malpraktis davaları, yalnızca bireysel sorunlar değil, aynı zamanda sağlık sisteminin genel işleyişini etkileyen yapısal problemlerdir. Bu sorunların çözümü için hem hukuki düzenlemelerin güçlendirilmesi hem de toplumda farkındalık yaratılması büyük önem taşımaktadır.

·         Hastanın tüketici nitelenmesi, bazı tıbbi müdahalelerin eser sözleşme esasları ile incelenmesi gibi doktrinel teoriden başlayıp yenilenmeye ihtiyaç olan etkenler bulunmaktadır. Borçlar Kanunu 470 ve devamında yer alan Eser Sözleşmesi hükümlerinin estetik ameliyatlar ve diş protez ameliyatları gibi canlı dokuda yapılan işlemler için de uygulanıyor olması hakkaniyete uygun değildir. Çünkü bir hekim ne kadar dikkat ve özen gösterirse göstersin, sonuçta yapılan işlem bir canlı dokuda yapıldığından ve iyileşme sürecinde hekimden çok ameliyat edilen kişinin genetik yapısı ve çevresel faktörler de etkili olduğundan tüm sorumluluğu hekime yükleyip sonuç garantisi beklemek doğru değildir. Bu ameliyatların eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği aslında yasal olarak düzenlenmiş de değildir. Bu eğilim Yargıtay'ın vermiş olduğu bir karardan sonra ortaya çıkmıştır. Bu konunun tartışılması, bir sonuca varılması ve ya yasal düzenleme yapılarak ya da Yargıtay kararlarının bu yönde düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

 

6. Dernek olarak ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?

Dernek olarak hukuk, tıp fakülteleri, meslek örgütleri, gönüllü sivil toplum kuruluşlarının ve yargı davalarının icrasına mümkün olduğunca dahil olmak şeklinde çalışmalar yürütüyoruz.

Eğitim ve danışmanlık faaliyeti yapma öngörüsü ile çıktığımız yolda, Edirne’den Karsa, Muğla’dan Hakkâri’ye, Ordu’dan Mersin’e, Kastamonu’dan Gaziantep, Kahramanmaraş, Denizli, Malatya’ya yaklaşık 40 ilde tabip odaları, uzmanlık dernekleri, barolar, sendikalar, özel veya kamu hastaneleri işbirliği ile hekimler başta diğer sağlık çalışanları ve yargı mensuplarına açık eğitim faaliyetlerini yüz yüze icra ederek yürüttük. Pandemi dönemi ile e-ortamda talep eden her kurumun eğitim ve bilgi desteğini sağladık.

Depremde hekimlerin ve ailelerinin ihtiyaçlarının karşılanması ve duyurulmasında aracı olmaya çalıştık. Malatya ve Hatay’da kullanılmak üzere konteyner teminini başta, acil ihtiyaçlara destek olduk.

7. Hekimlerin hukuki konularda bilgi sahibi olmalarını sağlamak için neler yapıyorsunuz?

Sosyal medya, e-platformlarda iletişim kanalları ve talep geldiğinden yüz yüze eğitim ve destek faaliyetleri icra ediyoruz.

8. Malpraktis davalarında hekim haklarını koruyacak bir sistem kurulması adına ne gibi önerileriniz var?

·         Öncelikle koruyucu olarak sağlık hizmetlerinde teşkilat, teçhizat, mevzuat, eğitim, personel ve mekânsal etkenlerin hizmet gereklerine uygun güncelleme yapılması gerektiğini,

·         Dava öncesi idari soruşturma sürecinin demokratik hak ve özgürlükler rejimine uygun hale getirilmesini, savunma hakkının kullanılabilecek şekilde düzenlenmesini,

·         Yargı sürecinde bilirkişilik ve adli tıp raporlarının standartlarının belirlenmesini,

·         Mahkemelerin ihtisas mahkemesi olarak teşkilatlanmasını öncelikle yaparak, hem hekimlerin güven içinde mesleklerini icra etmelerini sağlayacak hem de hasta-hasta yakını ilişkilerinde adaletin korunmasına yardımcı olacağını, sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracak ve toplumda hekim-hasta arasındaki güveni yeniden inşa edeceğini düşünmekteyiz.

9. Derneğinizin önümüzdeki döneme dair hedefleri neler?

Önceliğimiz daha fazla dayanışma sağlayıp yalnızca hekimlerin değil tüm sağlık çalışanlarının hukuki farkındalıklarını artırarak oluşabilecek sağlık hukuku uyuşmazlıklarını en aza indirgemektir. Nitekim hekimlerin ya da diğer sağlık çalışanlarının tıbbi konulardaki profesyonellikleri en üst düzeyde olsa bile hukuki olarak en küçük eksiklikleri, ciddi tazminat yükü altında kalmalarına ya da bir ceza yaptırımı ile karşılaşmalarına neden olabilmektedir. Sağlık mesleğini icra eden bu kişilere eğitim hayatları boyunca hukuk alanında neredeyse hiçbir eğitim verilmemiş olması sorunsalın da kaynağını oluşturmaktadır. İşte bu sorunsalın çözülmesiyle hem hizmetin sunucusu konumunda olan sağlık çalışanlarının hem de hizmetin alıcısı konumunda olan hastaların en ideal kararı verebileceklerini ve uyuşmazlıkların azalacağını düşünmekteyiz.

10. Son olarak, hekimlere hukuki hakları konusunda bir çağrınız ya da öneriniz olur mu?

Sağlık hizmetlerinin sunum yeri; özel hastane, muayenehane, üniversite veya devlet hastanesi olduğu fark etmeksizin kamu hizmetidir. Hekimlerin hizmet sunumundaki hukuki statüsü kamu görevlisidir. Bu nedenle görev, yetki ve hak dengesini gözeterek faaliyet göstermeleri gerekir.

Hekim meslektaşlarımızın çok iyi bildikleri hasta psikolojisini ve demokrasinin popüler bir müessese olduğunu unutmadan, hizmette meydana gelen ve hekimlerin kendilerinden kaynaklanmayan sorunlar nedeniyle tepkilerin odağı olmamayı başarabilmeleri önemlidir. Tepkileri doğru hedefe yönlendirecek iletişim becerilerini geliştirmeleri ve hukuki durum ile fiili durumun, hasta ve hasta yakınlarının algısından farklı olduğunu anlatabilecek uygun bir tutum benimsemeleri hâlinde şiddetten azami düzeyde korunabileceklerini düşünüyoruz.

Hekimlerin sağlık hizmetlerinde kural koyucu "patron" olmadığını, statülerinin tıbbi olarak karar vermekten öteye gitmediğini ve hasta ile hasta yakınının taleplerinin muhatabının çalıştıkları kurum veya kuruluş idaresi olduğunu iyi ifade etmeleri gerekir.

Tıp fakültesi birinci sınıfında öğretilmeye başlanan “önce zarar vermemek” prensibinin günümüzde “önce zarar görmemek” şekline dönüştüğünü unutmadan hareket edilmeli ve hasta-hekim haklarının birbiriyle yarışan değil, insan hakları kapsamında birbirini destekleyen haklar olduğu bilinciyle görev yapılmalıdır.

Bu yaklaşım benimsendiğinde bir nebze olsun huzur bulabilme ihtimalleri artacaktır. Meslektaşlarımıza kendilerine iyi bakmalarını öneririz.

DERNEK KÜNYESİ

Derneğin Kuruluş Tarihi: 2018

Mail Adresi: hukukcuhekimlerdernegi@gmail.com

Web Sitesi:  https://www.hukukcuhekimler.org/

Yönetim Kurulu Üyeleri ve Görev Dağılımı

Asıl Üyeler:

Metingündüz Kebabçıoğlu – Başkan

Mustafa Güneş – Başkan Yardımcısı, Sayman, Eğitim ve İdari İşler

Oktay Tolga Büyükhilal – Başkan Yardımcısı, Sayman, Eğitim ve İdari İşler

Ömer Akel – Başkan Yardımcısı, Sayman, Eğitim ve İdari İşler

Adnan Kuvvetli – Üye

Yedek Üyeler:

Ahmet Terzioğlu

Hüseyin Cem Barlıoğlu

İsmail Erdemir

Ufuk İyigün

Yakup Gökhan Doğramacı

2. Denetim Kurulu Üyeleri:

Asıl Üyeler:

Hasan Murt

Necdet Kök

Türker Fatih Çiçek

Yedek Üyeler:

Ramazan Sargın

Ufuk İyigün

Serkan Güreser

hukukcu hekimler dernegi
metingunduz kebabcioglu
derneklerimiz
hukuk
hekim
doktor
Yorum (3)
O zaman yapmayın
eser sözleşmesi imzalanıyor ve karşılığında yüklü miktarda bedel ödeniyor. yüklü miktarda bedeli alıyorsan oluşacak komplikasyonların ve memnuniyetsizliklerin de sorumluluğunu alacaksın.
3
Cevapla
Ömer Hayyam
tıp %100 doğru bir bilim olmadığından sonuç garantisi =; şifa garantisi tbk madde 506 gereği olmaz. tbk madde 506 gereği oluşan sözleşme "eser değil vekil" sözleşmedir. hekimin sadakat & özen yükümlülüğü vardır. eser sözleşme canlı dokuda olmaz, canlıda bozup yeniden yapma, ekleme, ... olmaz.
2
Cevapla
Tohturun biri
beceremiyorsanız yapmayın .
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir