Dünya çapında milyonlarca kişiyi etkileyen ancak uzun yıllar boyunca tanı konulamayan “yetersiz beslenmeye bağlı diyabet”, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından 8 Nisan’da Tayland’ın Bangkok kentinde düzenlenen Dünya Diyabet Kongresi’nde “Tip 5 Diyabet” olarak resmen tanındı.
Albert Einstein Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Meredith Hawkins’in Medscape'e verdiği bilgiye göre, bu karardan önce Ocak 2025’te Hindistan’da bir uzmanlar paneli toplanarak yeni tanım için bir mutabakat metni hazırladı. Bu metnin yakın zamanda yayımlanması bekleniyor.
Yanlış tanılar, tehlikeli sonuçlar
Tip 5 diyabet, genellikle vücut kitle indeksi 19’un altında olan genç erkeklerde görülüyor ve sıklıkla Tip 1 diyabet ile karıştırılıyor. Ancak bu hastalarda yüksek kan şekeri seviyelerine rağmen ketonüri ya da ketozis gelişmiyor ve insülin ihtiyacı da yüksek oluyor. Prof. Dr. Hawkins, bu formun insülin direncinden çok insülin salgılamadaki ciddi yetersizlikle karakterize olduğunu belirtiyor:
“Bu kişilerin insülin üretme kapasitesinde ciddi bir bozukluk var. Bu bilgi, hastalığa bakış açımızı ve tedavi stratejilerimizi tamamen değiştirdi.”
Bilimsel tanımlamanın uzun yolu
Yetersiz beslenmeyle ilişkili diyabet ilk kez 1955 yılında Jamaika’da tanımlanmıştı. 1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından ayrı bir diyabet tipi olarak kabul edilse de 1999 yılında “kanıt yetersizliği” gerekçesiyle sınıflamadan çıkarılmıştı. Ancak son yıllarda yapılan metabolik testler ve genetik analizlerle bu diyabet türü bilimsel olarak daha net tanımlanabilir hale geldi.
2022 yılında Prof. Dr. Hawkins ve ekibi, Hindistan’da 73 erkek üzerinde yaptığı çalışmada Tip 5 diyabetin diğer diyabet türlerinden metabolik olarak net şekilde ayrıldığını ortaya koydu. Bu çalışmada Tip 5 hastalarında daha düşük insülin salınımı, daha az karaciğer yağı ve daha yüksek glikoz alımı gibi dikkat çeken bulgular elde edildi.
Tedavide yeni yaklaşımlar gündemde
Henüz kesin tedavi protokolü bulunmayan Tip 5 diyabette çok düşük doz insülinin, ağızdan alınan ilaçlarla birlikte verilmesinin etkili olabileceği düşünülüyor. Ayrıca protein ağırlıklı beslenme ve eksik mikrobesinlerin giderilmesi gerektiği, ancak bu konunun detaylı biçimde araştırılmasının şart olduğu vurgulanıyor.
Tip 5 diyabet için tanı ve tedavi kılavuzları yolda
Prof. Dr. Hawkins, düşük ve orta gelirli ülkelerde bu durumun sık görülmesine rağmen tıbbi kaynaklarda yer verilmediğine dikkat çekerek şu değerlendirmede bulundu:
“Batıda karşılaşılmadığı için tıp kitaplarında adı geçmiyor. Ancak bu durum artık değişiyor. Bu kadar yaygın ama bu kadar göz ardı edilmiş bir hastalığın görünür hale gelmesi heyecan verici.”
Önümüzdeki iki yıl içinde, Tip 5 diyabet için tanı ve tedavi kılavuzları oluşturulması planlanıyor.