Özveri ve adanmışlık gerektiren doktorluk, insan hayatına dokunan en önemli meslek grupları arasında yer alıyor. Henüz küçük yaşlarda kurulan bir hayalin ve gözlemlenen rol modellerin ilhamıyla bu mesleği seçen Timur Timurkaynak ve Okan Akhan, aynı hastanede insanların sağlığına kavuşmasına yardımcı oluyor.
Çocukken, doktor babasının hastalarına yardım etme şeklinden etkilenerek mesleğe adım atmaya karar veren Bayındır İçerenköy Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Timurkaynak, meslek hayatındaki en büyük ilham kaynağının babası olduğunu dile getirdi.
Timurkaynak, "Çocukken babamla muayene için evlere de giderdik. Evdeki hastalara bakardı babam. Zor durumdaki insanlara nasıl yardım ettiğini, onların hayatlarını nasıl değiştirdiğini biliyorum. Bu da beni çok etkiledi." dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine girerek bu mesleğe adım attığını söyleyen Timurkaynak, doktorluğun büyük adanmışlık gerektirdiğini, kolayca veya sevmeden yapılacak bir meslek olmadığını belirtti.
Timurkaynak, "Ölümlerle, kalp krizleriyle, felçlerle ömrüm geçiyor. Güzel şeyler de oluyor. Mesela 3,5-4 ay kadar yoğun bakımda makinelere bağlı olarak takip ettiğimiz bir hastamız kontrole geldi; adı Gülzade. Dedi ki, 'Hocam bana şimdi 'Survivor Güliş' diyorlar.' Bu, bizi tabii çok mutlu ediyor. O zor dönemlerde, bütün aile bireyleriyle kenetleniyoruz. Çok çalışıyoruz, uğraşıyoruz. Hastalarımızın bu halde geri dönüşleri, bizim için en büyük mutluluk kaynağı." ifadelerini kullandı.
"Yapay zeka bizi çok heyecanlandırıyor"
Prof. Dr. Timur Timurkaynak, tıp alanındaki yapay zekaya ilişkin gelişmelere de değinerek, yaşanan ilerlemelerin hayatı kolaylaştırdığını, hekimlere hızlı teşhis gibi büyük avantajlar sağladığını kaydetti.
Son yıllarda yapay zeka konusunda heyecan verici gelişmelerin yaşandığını hatırlatan Timurkaynak, "Artık birçok tedavi çok hızlı ortaya çıkıyor. Yapay zeka, 'Çin yazısı' gibi dediğimiz elektrokardiyografide bizden farklı şeyler görüyor. Bunlar bizi çok heyecanlandırıyor." diye konuştu.
Prof. Dr. Timurkaynak, hastayla göz göze temas içinde olmak istediklerini belirterek, "Hastayla göz göze bakmak istiyoruz. Dertlerini anlayarak dinlemek istiyoruz ama bilgisayara bakarak bu işleri yapıyoruz. Yapay zeka, bence tüm tıbbı dramatik şekilde değiştirecek hızla geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Teknolojinin de yardımıyla kardiyoloji alanında birçok gelişme yaşandığına işaret eden Timurkaynak, "Sağlık bilinci yüksek bir insan, kalp hastası olmaz ve kalpten ölmez çünkü biz kalbin her tarafını yönetebiliyoruz. Kapağına, damarına müdahale edebiliyoruz, kaslarını toparlayabiliyoruz. Kalp hastası olsanız bile uzun yıllar konforlu yaşatıyoruz." dedi.
Bu mesleğin yüksek motivasyona ihtiyaç duyduğuna işaret eden Prof. Dr. Timurkaynak, "'Benim çok büyük derdim var, bunu nasıl çözeceğiz?' diye soran insana bir umut olabilmek ve sonunda da o işi çözebilmek... Bir teşekkür, bir gülümseme, aile bireylerinin 'Hocam muhteşemsiniz.' demesi, bizi gerçekten çok motive ediyor." şeklinde konuştu.
Doktor olmak isteyen gençlere tavsiyelerde bulunan Timurkaynak, tıbbın zorlu ve uzun bir eğitim süreci gerektirdiğini hatırlatarak, mesleğin sevilerek yapılmasının önemine işaret etti.
"İlaç kutularıyla oynayarak başladı"
Bayındır Söğütözü Hastanesi Girişimsel Onkoloji Merkezi Radyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Akhan ise hekimliğin bilgi ve sevgi temelinde yapılan, insana hizmeti önceleyen bir meslek olduğunun altını çizerek, "Bu işi büyük sevgi ve azimle yapmamın en önemli nedeni, bildiklerimin ve yaptıklarımın insanlara faydalı olduğunu bilmek." değerlendirmesinde bulundu.
Çocukken çevresindeki hekimlerin hastalarla kurduğu ilişkiyi, yaptıkları müdahalelerin ardından onlarda oluşan mutluluğu gözlemlediğini aktaran Akhan, şunları kaydetti:
"Çocukken ilaç kutularıyla oynardım. Biraz daha büyüyünce çok yakınımdaki hekimlerin hastalarla kurduğu diyalogları, onlara yaptıkları yardımı ve tedavi sonucunda duydukları sevinci izlemem beni çok etkiledi. Yıllar içerisinde hekimliğin bilgiyle ve sevgiyle yapılan bir meslek olduğunu öğrendim."
Sağlık alanındaki bilgi ve teknolojilerin hızlı değişimine tanıklık etmesinin meslek hayatını şekillendirdiğini kaydeden Akhan, onu en çok etkileyen değişimin tıbbi görüntüleme tekniklerinde meydana geldiğine, bu nedenle radyoloji alanına yöneldiğine değindi.
Akhan, "Radyoloji alanında çok sayıda görüntüleme yöntemlerinin icat edilmesi ve rutin kullanıma girmesi, mesleğimin başlangıç yıllarına denk geldi ve multimodaliter çalışarak hastaların tanı süreçlerini daha hızla çözmemizi ve tanı koymamızı sağladığını gördük. Aynı yıllarda görüntüleme yöntemleri kılavuzluğunda çok sayıda tedavi edici işlemi yapmaya başladık. Yani girişimsel radyoloji doğdu. Benim mesleğe başlangıç yıllarımın en önemli gelişmesi budur."
"Radyoloji ünitesinin kurulmasına öncülük ettik"
Bir süre İsveç'te çalışarak bilgi ve tecrübesini geliştirdiğini belirten Akhan, dönüşünde Hacettepe Üniversitesi bünyesinde radyoloji ünitesinin kurulmasına öncülük ettiğini kaydetti.
Prof. Dr. Akhan, meslek hayatında binlerce hastanın tanı ve tedavisi için çaba gösterdiğini dile getirerek, hafızasında yer eden bir hastasını da şu sözlerle anlattı:
"1980'li yılların sonu, 1990'lı yılların başında kist hidatik hastalığını tedavi ettiğimiz bir hastamız, yaklaşık 25 yıldan fazla bir süre hiç doktora gitmemiş. Karaciğerinde yeniden gelişen kist hidatik lezyonu, zamanla en komplike hale gelmiş ve karaciğerinin neredeyse yüzde 90'ını kaplamış durumdaydı. Cerrahi müdahale mümkün değildi çünkü kalan karaciğer miktarı hastaya yetmeyecek düzeydeydi. Bu hastayla yaklaşık bir yıl uğraştım ve sonunda kistin tamamını tedavi etme şansım oldu."
Meslekte 40 yılı geride bıraktığını belirten Akhan, 69 yaşında olmasına rağmen hala aktif olarak çalışmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.