Medimagazin logo

<b>İşte özel hastanelerde çalışan hekimlerin sıkıntıları</b>

Özel sağlık sektörü, hem Sağlık Bakanlığının uyguladığı politikalarla hekimlere daha fazla döner sermaye ödemesiyle hem de iş güvenliğini sağlayamadığı ve sadece para kazanmaya odaklandığı gerekçesiyle hekimlerin gözünde cazibesini yitirmeye başladı
<b>İşte özel hastanelerde çalışan hekimlerin sıkıntıları</b>
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Özelde “hekimin adı yok”
Özel sağlık sektörü, hem Sağlık Bakanlığının uyguladığı politikalarla hekimlere daha fazla döner sermaye ödemesiyle hem de iş güvenliğini sağlayamadığı ve sadece para kazanmaya odaklandığı gerekçesiyle hekimlerin gözünde cazibesini yitirmeye başladı. Dolgun maaşlarla özel hastanelerde görev yapan hekimler, başlangıçta vaat edilen çalışma koşullarının sağlanamadığı ve haksızlıklara uğradıkları görüşünde birleşiyor

Fatma Ergüzeloğlu/ Ankara-Medimagazin

Özel sağlık sektörü özellikle son 5 yılda aşırı bir büyüme sağlarken, sağlık sektöründeki “pastadan pay alma” dürtüsü, başta hekimler olmak üzere birçok sağlık çalışanının çalışma şartlarındaki zorluklar ve etik dışı davranışlardan dolayı gündeminde sürekli kaldı. Özel hastanelerde bir taraftan başhekimler hekimin isteyeceği tetkiklere kadar karışırken, diğer taraftan çalışma güvencesini de tam olarak vermiyor. Özel hastanelerde hekimler daha çok maaş ve prim usulüne göre çalışırken, çalışmalarının karşılığında “yarını” göremediklerini ifade ediyor.

“Özel sektörde iş güvenliği hiç yok, her an her şey yaşanabilir!’ diye konuşan ve uzun yıllar özel sektörde çalışmış bir kalp damar cerrahı sektöre yönelecek hekimlere şu tavsiyede bulundu:

“En kritik nokta şu: Hastaneyle bir sözleşme yapıyorsunuz; diyelim ki, herhangi bir nedenle işten çıkartılmanız durumunda sözleşmeye madde ekliyorsunuz ve diyorsunuz ki, ‘İşten çıkartıldığı takdirde 100 milyon tazminat ödenir.’ İş yasasına göre 4 maaş tutarı gibi bir meblağ tazminat olarak ödenebiliyor. Siz ne sözleşme yaparsanız yapın, şu andaki geçerli yasaya göre kurum, verdiği maaşın 4 katını vererek sizi isteği an işten çıkartabiliyor ve yasal olarak buna itiraz edemiyorsunuz.”

“Etik dışı işlere zorlanıyorsunuz”

Özel sağlık sektörünün güvenilir hiçbir tarafının olmadığını kaydeden hekim, “Sektör, sizin üzerinizden yürür. Mantık, sürümden kazanmaktır. Ne kadar çok hasta getirilir, ne kadar çok para kazanılırsa o kadar iyidir. Ama diyelim, kalp damar cerrahısınız ve çalıştığınız hastane SGK ile anlaşma yapmadı. Zaten hastaların yüzde 98’i SGK’lı; o zaman hasta gelmiyor ve sizin hastaneye girdiniz düşüyor. Mesela geçtiğimiz günlerde büyük bir hastane bir uzman hekimiyle yollarını ayırdı ve yerine yurt dışından, bol reklamlı bir hekim getirtti” diye konuştu.

Hekimlerin maaş ve prim usulüne göre çalıştığını belirten hekim, kurumlara göre sabit maaş miktarının değişebileceğini belirtti. “Ben 1991’den beri özelde çalıştım, diyelim kalp cerrahide 25 hastaya kadar sabit maaş alınır; 25 hastanın üzerinde yapılan her ameliyat için belli bir prim alınır. İşleyiş genelde her yerde böyledir” diye konuşan hekim son bir-iki yıldır sektörle ilişiğini kestiğini açıkladı. Daha önce çalıştığı, Ankara’daki özel hastane yönetiminin aynı zamanda başka alanlarda da faaliyeti olduğunu ve hastanenin bundan kaynaklı sorunlara sahne olduğunu belirten hekim şunları anlattı:

“Bir taraftan 50 yataklı bir hastane, bir yandan size deniyor ki, ‘Daha fazla ameliyat yapın!’ Bir taraftan her branştan doktor var, aynı zamanda da dışardan gelen doktorlara açık!, Bu kadar yoğun bir potansiyelin 50 yatakla dönmesine olanak yok. Sonuçta size diyor ki, ‘Hasta getirin, daha fazla ameliyat olsun’, hastanızı götürüyorsunuz yataklar dolu, hasta yatıramıyorsunuz. Bu kez diyor ki, ‘Hastanızı yoğun bakıma yatırın, oradan ameliyata alın.’ Ama yoğun bakımda ameliyat olmuş hasta var, her yanında tüpler-borular vs. var, solunum cihazına bağlı. Ben ameliyat olacak olsam böyle bir hastayı gördükten sonra gözüm korkar, ameliyat olmam. Yani etik dışı işlere zorlanıyorsunuz.”

“Özelde patron ne isterse o olur!”

Bazı hekimlerin hastane kadrosunda görünmeksizin iş yaptığına dikkat çeken hekim, “Mesela hastanenin iki adet kalp-cerrahisi kadrosu var, ikisinde de iki adet kap-damar cerrahı çalışıyor. Sizin orada ameliyat yapma hakkınız yok bu nedenle. Ama orada ameliyat yapıyorsunuz ve o ikisinden biri sizin hastanızın raporlarını imzalıyor” dedi.

Uzman hekim, yine Ankara’da özel bir hastanenin bir binasında SGK’lı hastalara bakıldığını diğer binasındaysa sadece kendi hastalarına hizmet verdiğini belirterek, özelde ve kamuda çalışmanın şu farkını vurguladı:

“Mesela devlettesin ve başhekimle aran iyi değil diyelim. Ama sonuçta aynı merkezde devam edersin. Özelde öyle bir şansın yok, yönetimle aran açıldı mı maaşını zamanında yatırmazlar, primini yatırmazlar, her seferinde mahkemeye gidecek halin de yok! Her türlü huzursuz ederek seni ayrılmaya zorlarlar. Devlette bunu yapamazlar; çok çok malzemeni almazlar fakat maaşın zamanında yatar, işleyişte çok büyük sıkıntı yaşamazsın. Ama özelde patron ne istiyorsa o olur.

Maaştan vergi kesintisi

İstanbul’da özel bir hastanede çalışan ve sözleşmede vaat edilen çalışma şartlarının karşılanmaması üzerine kurumdan “güçlükle” ayrılabilen bir başka kadın-doğum uzmanı hekim şunları anlattı:

“Kredi kartları için hazırlanan ve okunamayan metinler gibi iki sayfalık bir sözleşme metni sunuldu. İçeriği de kabaca ifade edildi. Çalışma saatleri, maaş belirtildi, benimle birlikte iki hekimin görev yapacağı söylendi. Sözleşmeyi kabul edip çalışmaya başladım, birkaç hafta sonra benim dışımdaki ikinci hekim ayrıldı. Hasta sayım ikiye katlanmış halde çalışmaya devam ettim fakat sözleşmemde bir değişiklik olmadı. Buna itiraz ettiğimde, yeni bir hekim alınacağı söylendi, 3-4 ay geçmesine rağmen hekim alınmadı ve alınan hekim de sigortalı işe başlatılmadı. Sabırla işe devam ettim. Sonrasında maaşımı aldığımda elime geçmesi gereken paranın yarısını ödediler. Nedenini sorduğumda, ‘Verginizi ödüyorsunuz’ yanıtını aldım. ‘Vergiyi sizin ödeyeceğinizi söylemiştiniz’ dediğimde, ‘Hayır, yanlış anlamışsınız’ dediler. Ertesi gün işi bıraktım, fakat sözleşme imzaladığım için işi bırakamayacağımı söylediler. Fakat gebelik durumumun ilerlemesi, başka bir hekimin de işe başlaması dolayısıyla işi bırakabildim. Onlar da dava açmadılar. Yerime başlayan hekime de aynı muameleyi yapmışlar ve işi bırakmasıyla birlikte yaklaşık 10 bin dolarlık tazminat davası açmışlar. Aynı hastane iki hekimi de aynı şekilde kullandı.”

Uzman aynı fakat prim farklı

Maaşlarının bankaya yatırılmadan, “elden” verildiğini belirten hekim, “Bu nedenle ne kadar gösteriliyor, ne kadarı vergi olarak kesiliyordu bilmiyorduk. Bu, tamamen vergi kaçırma üzerine kurulu bir sistemdi” diye konuştu. Şu anda özel hastanede çalışan bir başka hekimin de kendisiyle aynı durumu yaşadığını belirten hekim, hastanede uzman değişmemesine rağmen primlerin değiştiğini söyledi. “Aynı hasta sayısı ve aynı performansla çalışmalarına rağmen geçen dönem kazandıklarının üçte birini kazanıyorlar. Hem poliklinik, hemde ameliyat bazında primleri düşürüldü. Mesela, normal bir doğumdan hastane 2 buçuk milyar kazanıyorsa hekime 250 milyon veriliyor. Çok komik rakamlar bunlar” diye konuşan hekim, sektörde hemen hemen tüm kadın doğumcular ve diğer hekimlerin maaş ve prim usulüyle çalıştığını söyledi. Günde ortalama 30 hasta ve 4 ameliyat yapan hekim, ay sonunda hastane yönetimi ile kendisinin oluşturduğu liste arasında korkunç fark doğduğunu ve bunu hiçbir ay ispat edemediğini belirtti. Hekim, hastane yönetiminin ‘SGK geri ödemelerini biz de alamadık’ gerekçesiyle hekimlere 6 ay geç maaş ödediğini de sözlerine ekledi.

Sözleşmeler avukat eşliğinde yapılmalı

“Ben doktorlarda da suç buluyorum. Çünkü kendi kapasitelerini kullandırtıyorlar. Belki bilgisiz oldukları için bu primleri kabul ediyorlar ama durumu fark eder etmez istifa da etmiyorlar. Devlet hastanesinde kazanacakları 5 milyar yerine özel hastanede 8 milyar kazanmayı yeğliyorlar. Kadın doğumcu olduğum için bu alanda bir dernek kurarak hekimleri uyarmak, hekimleri hukuksal açıdan bilgilendirmek isterdim” diye konuşan hekim, branşlar arası farklılıklara da dikkat çekti. Cildiye doktoruyla farklı iş yapmalarına karşın aynı primi almalarını eleştiren hekim şunları söyledi:

“Cildiye hekimi diyelim, hiçbir ultrason yapmıyor, vajinal muayene yapmıyor, sadece büyüteçle lezyona bakıyor ve kadın doğumcunun poliklinikte kişi başına aldığı primin aynını alıyor, biz bunların hepsini kabul ediyoruz. Yeni uzmanların bilgilendirilmesi, sözleşmelerini avukat eşliğinde yapmaları ve ne istediklerini bilmeleri gerekiyor. Yani bir normal doğumun bütün risklerini kaç milyona aldığını bilmesi gerekiyor. İkiyüzelli milyona normal doğum riski alınmaz. Çünkü çocuğun veya annenin başına bir şey gelmesi durumunda yasalarda çok yüksek tazminatlar var.”

“Hekime saygı da yok”

Özelde artık asla çalışmayacağını vurgulayan hekim, “Emeğimin kullanılmasına karşıyım. Sektöre, ‘Sen gidersin yerine başkasını alırız’ tavrı hakim. Hekime saygı da yok” diye konuştu. Kadın hekim, başhekimle arasında bir diyalogu şöyle özetledi:

“Biz gebelik takibinde üçlü test ve ikinci basamak tarama ultrasonu istiyoruz. Benim hastalarımın çoğu, inançları dolayısıyla, üçlü testi yaptırmak istemiyordu. Hastane başhekimi beni odasına çağırarak, ‘Hastanemiz işlemiyor, lütfen bu testleri isteyin’ şeklinde bir konuşma yaptı. Bunlar çok çirkin. Bir hekim olarak hangi testi isteyeceğime ben karar veririm. Birçok hastanede böyle, devlet hastanelerinde bile döner sermaye gelirini arttırmak için aynı durum yaşanıyor.”

TTB’den hizmet sözleşmesi örneği

Türk Tabipleri Birliği (TTB) özel sektörde çalışan hekimlerin iş güvenliği için belirli ve belirsiz süreli hizmet sözleşmesi örneği hazırladı. Kılavuzda, hekimlerce imzalanacak sözleşmelerde dikkat edilecek noktalar belirtildi. Buna göre, hekimler tarafından imzalanacak sözleşmelerde; sözleşme süresinin ve herhangi bir deneme süresinin olup-olmadığının belirtilmesi gerekiyor. Taraflar arasında yapılacak ücret anlaşmasının ne şekilde olduğu açık, tartışmaya yer bırakmayacak ölçüde belirlenmeli. Metinde en geç bir ay olacak şekilde belirlenecek ödeme tarihi de gösterilmeli. İş kanununa göre süresinde ödenmeyen ücret için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanacağından buna ilişkin bir açıklama yapılmalı.

Çalışma gün ve saatleri sözleşmede gösterilmeli. Kılavuzda, 45 saatlik çalışmadan fazlası “fazla çalışma”, haftalık 45 saatin altında yapılan hizmet sözleşmeleri yönündense belirlenen süre ile haftalık 45 saat arasındaki süre “fazla sürelerle çalışma” olarak tanımlandı. Hekimin yıllık ücretli izin süresinin ne kadar olduğu sözleşmede gösterilmesi gerekiyor.

Hekim, eğitim toplantılarına katılamıyor

Kılavuzda, hekimin sürekli mesleki eğitim almasının önemine değinildi. Fakat özel sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin arzu edilen ölçüde eğitim toplantılarına katılamadığı, işverenin çıkardığı zorluklarla karşılaştığı açıklandı. Sözleşmede hekimin mesleki sorumluluk sigortasının, sigorta genel şartları ve hekim mesleki sorumluluk sigortası kılavuzuna göre en geniş riski teminat altına alacak şekilde yaptırılması ve sigorta primini ödeme yükümlülüğünün sağlık kuruluşuna ait olduğunun açıkça gösterilmesi gerekiyor. Metinde, hekimlerin mesleki haklarını tanımlayan temel kavramlara yer verilmesi gerektiği belirtildi. Hekimlerin mesleki bağımsızlıkları ile hastanın tedavi sürecinden çekilme haklarının işverene anlatılmasında ve sözleşmeyle koruma altına alınmasında yarar bulunduğu vurgulandı.

Kılavuzda, “Özel sağlık kuruluşlarının içinde, hekimin kamu yararına uygun olarak sağlık hizmeti verebilmesi için gerekli olan fiziki koşullar ile ekip ve ekipmanın sağlanmasına ilişkin hükümlere yer verilmesi hekimin hastaya karşı mesleki ve hukuki sorumluluğu bakımından önem taşımaktadır” denildi. Belirsiz iş sözleşmelerinde feshin önceden karşı tarafa bildirilmesi gerektiği belirtilerek bildirime ilişkin sürelerin ne kadar olduğunun iş yasasında gösterildiği anımsatıldı. Sözleşme hükümlerinin ihlal edilmesinin de özel bir fesih nedeni olarak gösterildiği ifade edilerek bunun sonuçlarının sözleşmede ayrıca düzenlenebileceği bildirildi.

“Hekim emeğini politikacılar belirliyor”

İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu Başkanı Dr. Mazhar Çelikoyar da, politikacılar ve yatırımcıların hekim emeğini belirlediğine dikkat çekti. Özel sektörde hekimler için “ilginç” uygulamaların varlığına dikkat çeken Çelikoyar, sigortalı çalıştırılan hekimlerin iş kanunu gereği sözleşmeli olduğunu fakat maaşlarının düşük gösterildiğini söyledi. Hekimlerin çalışma saatleri dışında da görev yapmaları yönünde baskılarla karşılaştığını belirten Çelikoyar, özel hekimliğin yadsınamaz bir gerçeklik olduğunu ve komisyonun söz konusu sorunlara çözüm aradığını ifade etti.

Özelde toplam 60 bin 268 kişi çalışıyor

Ankara Tabip Odasının Kasım 2008 tarihi itibariyle hazırladığı rapora göre, özel sektörde çalışan hekim ve hekim dışı personel 60 bin 268 kişiden oluşuyor. 2008 yılında özel hastanelerde 8 bin 300 uzman, bin 77 pratisyen olmak üzere toplam 9 bin 377 hekim çalışıyor. Yine hastanelerde 8 bin 235 hemşire, 2 bin 51 ebe, 11 bin 261 sağlık hizmeti sınıfı ve 24 bin 960 diğer sağlık çalışanı olmak üzere toplam 46 bin 507 hekim dışı hastane personeli görev yapıyor. Toplam 4 bin 384 taşeron şirket çalışanlarının görev yaptığı özel hastanelerde 773 güvenlik elemanı, 337 bilgi işlem elemanı, bin 991 temizlik elemanı, 894 yemekhane elemanı ve 389 diğer çalışanlar hizmet veriyor.

<b>i̇şte
özel
hastanelerde
çalışan
hekimlerin
sıkıntıları</b>
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir