Birden çok gebeliği düşükle sonuçlanan kadınlar için bu test, yeni tedavilerin önünü açabilir.
Warwick Üniversitesi'nden bir ekip, defalarca düşük yapmış olan bazı kadınlarda embriyonun yerleşmesi için güvenli bir alan oluşturması gereken rahim zarının normalin dışında özellikler gösterdiğini ortaya çıkardı.
Bilim kuruluşları bu bulguların travma ve hayal kırıklığı yaratan düşükleri açıklamaya yardımcı olabileceğini söylüyor.
Yaklaşık her altı hamilelikten biri, çoğu ilk 12 haftada olmak üzere, düşükle sonuçlanıyor. Her bir düşük, bir sonraki hamilelikte de düşük riskini artırıyor.
Bugüne kadar bu alanda yapılan çalışmaların çoğu embriyonun kalitesine odaklandığı için rahim zarının rolü hakkında çok fazla şey bilinmiyordu.
Warwick Tıp Fakültesi'nden araştırmacı Dr. Jo Muter, "Birçok kadına sadece şansının yaver gitmediği söyleniyor. Ancak bizim bulgularımız rahmin, hamilelik oluşmadan önce düşük için uygun ortamı yaratma kapasitesinin olduğunu gösteriyor," diyor.
Rahim zarının görevi, hamilelik boyunca üzerindeki hücreleri bebeğe destek olan bir yapıya dönüştürüp, embriyonun gelişmesine yardımcı olmak.
Ancak rahim zarının vermesi gereken bu tepkide sorunlar olursa, destekleyici ortam yaratılamıyor ve kanama ile düşük ihtimali artıyor.
Bu sebeple ekip, yeni bir test geliştirerek rahim zarının embriyoya vereceği tepkileri ölçüyor.
Şu an pilot uygulama Coventry & Warwickshire Üniversite Hastanesi'nin düşük araştırmaları merkezinde binden fazla kadın üzerinde deneniyor.
"Minicik bir mucize"
37 yaşındaki Charlie Beattie, dört yıl içinde sayısız düşük yaptı. Öyle ki, "Pozitif hamilelik testleri artık beni heyecanlandırmıyordu" diyor.
Leamington Spa'da yaşayan Charlie ve eşi Sam, birçok kez hayal kırıklığına uğradıktan sonra farklı şekillerde ailelerini genişletmeyi planlamaya başladı.
O sırada düşük araştırmaları merkezinin bir araştırma üzerinde çalıştığını öğrendi ve Charlie, rahminden bir parçanın alınıp incelenmesi için gönüllü oldu.
Testin sonucunda Charlie, rahminin "bebeklerin gelişimi için uygun bir ortam olmadığını" öğrendi.
Bulgular sonucunda önerilen sitagliptin ilacını üç ay boyunca kullandı. Ve nihayet bir kez daha hamile kaldığında bu kez bebek rahimde tutundu ve sağlıkla doğdu. Şimdi dokuz haftalık olan bebeği June, Charlie için bu projenin inanılmaz mutluluk verici sonucuydu.
"O minicik bir mucize. Gerçek gibi gelmiyor" diyen Charlie, dokuz ay boyunca, June doğana kadar kaygıyla bekledi. Her bir ultrason bile onlar için yepyeni bir heyecandı:
"Biz daha önce hiçbir ultrason görüntüsünde hareket görmemiştik. Her seferinde bebeğin hareket ettiğini gördüğümüzde gözyaşlarına boğulduk."
İsteyen her kadın kliniğe giderek test yapılması için gönüllü olabilir, ancak uzun bir bekleme listesi var ve fonlar yeterli olmadığı için bazı testlerin ücretini kadınlar kendileri ödemek durumunda kalıyor.
Araştırma merkezinin direktörü Dr. Jyotsna Vohra, çalışmanın fonlarının genişletilmesini umuyor ve "Fark yarattığı kanıtlanmış olan bu test ve tedavilere erişimde hiçbir engel olmamalı" diyor.
Dr. Muter, testin bir sonraki aşamasının her bir özel durum için uygun ilaç tedavisinin bulunması olduğunu söylüyor. Genelde diyabet hastalarının kullandığı sitagliptin, şimdilik rahim zarı sorunlarının çözümü için en sık başvurulan ilaç. Ancak mevcut başka ilaçlar da tedavide etkili olabilir.
Bu potansiyele sahip ilaçların yüzde 80'i hamile kadınlar üzerinde denenmediği için hangilerinin daha etkili olabileceği henüz bilinmiyor.
