Medimagazin logo

<b>Acil tıp eğitimi nereye gidiyor</b>

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, 2006 yılından beri Bakanlık hastanelerine acil tıp asistanı alındığını belirterek, &#8220;Aradan 2,5 yıl geçmesine rağmen bu kurumların bir kısmına bir veya iki acil tıp uzmanı atanması yapıldı. Sadece ikisine acil tıp şefi atandı. Otuz&#8217;a yakın asistanı olan bazı hastanelerde kabul etmek gerekir ki bir-iki eğitmen ile eğitimi <br />yürütmek olanaksızdır&#8221; dedi
<b>Acil tıp eğitimi nereye gidiyor</b>
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, 2006 yılından beri Bakanlık hastanelerine acil tıp asistanı alındığını belirterek, “Aradan 2,5 yıl geçmesine rağmen bu kurumların bir kısmına bir veya iki acil tıp uzmanı atanması yapıldı. Sadece ikisine acil tıp şefi atandı. Otuz’a yakın asistanı olan bazı hastanelerde kabul etmek gerekir ki bir-iki eğitmen ile eğitimi
yürütmek olanaksızdır” dedi

Helin Aygün/ Ankara


Acil tıp asistanlarının eğitimi yıllardır belli bir standarda oturtulamadı. Türkiye’de 44 tıp fakültesi ile 19 eğitim ve araştırma hastanesi Tıpta Uzmanlık Eğitimi Sınavı (TUS)’nda kadro ilan ederken, özellikle Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerindeki acil tıp uzmanlığı eğitiminin niteliği soru işaretleri yaratıyor. İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde bile bazı eğitim ve araştırma hastanelerinde eğitimciler sadece kağıt üzerinde görünüyor.

İzmir’de uzmanlık eğitimi alan bir acil tıp asistanından edinilen bilgiye göre, her hastanede farklı bir eğitim sistemi bulunduğu kaydedildi. İzmir’deki eğitim araştırma hastanelerinin birinde tek uzmanla, birinde bir şef, iki uzmanla, birinde de kağıt üzerinde görünen bir uzmanla eğitim verildiğine dikkati çeken acil tıp asistanı, atamalarının yapıldığı ilk gün hasta karşılamaya başladıklarını, hasta üzerinde “deneme-yanılma” yöntemiyle kendilerini geliştirmeye çalıştıklarını dile getirdi.

İstanbul’da eğitmensiz kurumlar var

Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, tıp fakültelerinin çoğunlukla acil tıp uzmanlık eğitimi alan öğretim üyeleri ile eğitime başlarken, Bakanlık hastanelerinde özellikle İstanbul’da eğitmen olarak acil tıp uzmanı ataması yapılmamış kurumların olduğunu söyledi.

Acil tıp uzmanlık eğitiminin 1994 yılında başladığını, Nisan 2006 TUS’u ile bir anda 18 eğitim ve araştırma hastanesinde kadro ilanıyla acil tıp uzmanlık eğitiminin Sağlık Bakanlığı hastanelerine de taşındığını anımsatan Oktay, şunları ifade etti:

“İlk yıllarda tıp fakültelerindeki en önemli eksiklik, acil tip uzmanlık eğitimi almış eğitimcilerin olmamasıydı. Ancak eğitim ve araştırma hastanelerinde şu anda verilen acil tıp uzmanlık eğitimi ile ilk yıllarda üniversitelerde verilen eğitim arasında iki önemli farka dikkat edilmeli. İlk olarak kuruluş aşamasında bile olsa üniversitelerde “Anabilim Dalı” hüviyeti tanınmıştı, ancak halen eğitim verilmesine rağmen eğitim ve araştırma hastanelerinde acil tıp bir şeflik olarak yer almıyor.”

Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, üniversiteler ve Bakanlık hastaneleri arasındaki diğer bir farkın da üniversitelerdeki acil tıp anabilim dallarında tam zamanlı çalışan öğretim üyelerinin olmasına karşın, Bakanlık hastanelerinde acil tıp klinikleri şeflik olarak tanımlanmadığı için tam zamanlı atanmış eğitimci kadrosunun bulunmaması olduğunu dile getirdi. İlk yıllardaki önemli sorunlardan birinin de uzmanlığın tanınmaması ve yönetimlerin gerek anabilim dallarını gerekse de acil servisleri desteklememesi olduğunu belirten Oktay, bunun sonucunda asistanların çoğunun acil servislerde tek başına sorumluluk alarak çalıştıklarını belirtti.

Eğitimci kontrolü olmadan çalıştılar

Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, şunları söyledi:
“2006 yılı Nisan TUS’unda Sağlık Bakanlığı hastanelerinde kadro ilan edildi. Bu hastanelerin hiçbirisinde şeflik yoktu. Koordinatör şef sıfatı ile birer şef görevlendirildi. Hâlbuki bu şeflerin zaten kendi kliniklerinde yeterince yoğun olan işleri ve asistanları vardı. Acil tıp asistanları ile ilgilenecek zamanları yoktu veya çok sınırlıydı. Zaten acil tıp uzmanlık eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunda da kafalarında çok sorular vardı. Ancak asistanlar başladı ve hiçbir şekilde değiştirilmeyen acil servis işleyişi içinde konsültanlardan gördükleriyle veya rutin işleyiş içinde kendi başlarına hasta bakarak öğrenmeye başladılar. En önemli sorun, bu asistanların bir eğitimci kontrolünde olmadan çalışmalarıydı. Ek olarak düzenli bir teorik eğitim programları yapılmadı. Aradan 2,5 yıl geçmesine rağmen bu kurumların bir kısmına bir veya iki acil tıp uzmanı atanması yapıldı. Sadece ikisine acil tıp şefi atandı. Otuza yakın asistanı olan bazı hastanelerde kabul etmek gerekir ki bir-iki eğitmen ile eğitimi yürütmek olanaksızdır.”

Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, yetişen acil tıp uzmanlarının nicelik olarak halen yetersiz olduğunu ve asistan sayısı artırılırken eğitim kalitesinin düşürülmemesi gerektiğini söyledi. Uzmanlık eğitimi veren kurumların standardını sağlamak için yıllardır yoğun çaba harcadıklarına dikkat çeken Oktay, “Gelinen nokta gerçekten çok önemlidir. Örneğin yılda 2 kez düzenlediğimiz asistanların katıldığı ulusal sınava 30’a yakın kurum katıldı. Her sınavda sayı artıyor. Acil Tıp Yeterlik Kurulu’nun çıkarttığı Uzmanlık Eğitim Kılavuzu bir modeldir. Bu kılavuz kapsamında yapılacak eğitimler standardın oluşmasında yarar sağlayacaktır. Yakında başlayacağımız eğitim kurumlarını ziyaret programı ile kurumlar arası denkliği daha başarılı bir şekilde sağlayacağız” dedi.

Eğitimin içeriği ne olmalı?

Yrd. Doç. Dr. Cem Oktay, acil tıp uzmanlığı eğitiminde tam zamanlı, yeterli sayıda ve uygun nitelikte akademik personelin bulunması gerektiğine dikkat çekti. Oktay, kaliteli eğitim için gerekli şartları şöyle anlattı:

“Bir eğitim sorumlusu eğitmen olmalı. Acil servis ve hastane uzmanlık eğitimi verebilecek alt yapıya sahip olmalı. Teorik eğitim programı olmalı, haftada en az 5 saat teorik eğitim olmalı. Eğitim beceri laboratuvarlarında simülatör eşliğinde eğitim desteklenmeli. Yatak başı eğitim ve uygulamalar 24 saat uzman hekim denetiminde olmalı. Acil servis hasta sayısı yılda en az 30 bin olmalı. Hasta sayısının en az yüzde 16’sı çocuk yaş grubunda olmalı. Yılda bakılan ağır travma ve genel durumu kötü hasta sayısı tüm hastaların en az yüzde 3’ü olmalı.

Uzmanlık eğitiminin hakkı ile verilebilmesi yani hizmet yükü altında boğulmadan eğitime ve araştırmaya gerekli zaman ayrılması için de birden fazla hasta sayısı belirlenmeli. fiu anda eğitim ve araştırma hastanelerinde günde 700-1000 hasta başvurusu ile acil tıp uzmanlık eğitimi verilmesi olanaklı değildir. Sadece hizmet ağırlıklı bir işlevden bahsetmek mümkündür. Belirlenen rotasyonlar amaca yönelik, katkı sağlayıcı olmalı. Yeterli sayıda asistan alınmalı, eğitim ve rotasyonları aksamadan yürütülebilmeli. Eğitim düzenli denetlenmeli, teorik pratik sınavlar yapılmalı. Asistanlar düzenli olarak desteklenmeli, eksikliklerin giderilmesi için birebir planlama yapılmalı, tükenme sendromuna yönelik önlemler alınmalı. Bilimsel yayınlara ve kaynaklara ulaşım sağlanmalı. Bilimsel etkinliklere katılım sağlanmalı. Akademik personelin de düzenli değerlendirilmesi yapılmalı.”

<b>acil
tıp
eğitimi
nereye
gidiyor</b>
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir