'Yenidoğan Çetesi' soruşturmasını yürüten savcı Yavuz Engin, makamında olayın sanıklarından Mustafa Kemal Zengin tarafından tehdit edildi. Savcı Engin'in şikayeti üzerine Mustafa Kemal Zengin ve 12 şüpheli hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma tamamlandı.
Hazırlanan iddianame, Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'e yönelik suikast eylemi hazırlığında olduğu tespit edilen örgütün, bu kapsamda her türlü imkan ve kabiliyeti olduğu değerlendirildi. İddianamede örgütün kamu kurum ve kuruluşları ile irtibatlı olup kamu görevlilerinden teknik bilgi ve destek alabilen, el bombası, çelik yelek, mermi, fişek, tabanca ve diğer ateşli silahları bulundurabilen bir örgüt olduğu vurgulanarak, 'Silahlı hafiyelik örgütü' olarak değerlendirildiği belirtildi.
Yavuz Engin'i araştırdıkları tespit edildi
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada, kendisini emekli müsteşar olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin’in, yenidoğan çetesi davasında tutuklu bulunan Tuğçe Toptemel’in tahliyesi için savcı Yavuz Engin’i tehdit ettiği belirlendi. Zengin’in, örgüte hukuki destek veren Aylin Aslantatar ile birlikte savcı Yavuz Engin'i makam odasında kendisini ve ailesini öldürmekle tehdit ettiği, sonrasında örgüt üyeleri Baki Çelik, İsmail Koşar, Yavuz Çelik ve Mustafa Gür ile buluştuğu tespit edildi. Dijital incelemelerde Zengin’in, savcının sosyal medya bilgilerini araştırıp sonradan sildiği saptandı. Zengin’in suç örgütü lideri olduğu belirlendi.
Savcıyı öldürmeye kalktı
Şüpheli Muhammed Emin O.’nun iddianamede yer alan ifadesinde, Mustafa Kemal Zengin'in kendisine hitaben "100 bin dolar karşılığında bir adliye çalışanına eylem yapacaksın" şeklinde talimat verdiğini söylediğinin belirtildiği iddianamede, ayrıca örgüt lideri Mustafa Kemal Zengin ve örgüt yöneticisi Gökhan Güler'in kimliği bilinmeyen bir şahısla adı geçen şahısların tahliyesi için anlaşma yaparak ayrı ayrı 100 bin dolar para aldıkları belirtildi. İddianamede, bahsi geçen paranın karşılığı olarak aralarındaki yazışmalarda Gökhan Güler'in "En temizi yurt dışından tetikçi getirtmek. Veririz fotoğrafını. Hakim, savcı tanımaz. Vurur, geçer. Akşam haberlerden izleriz" şeklinde yazışmalar yaptıkları ve bu konularda çok sayıda yazışmalarının ve whatsapp görüşme kayıtlarının bulunduğu belirtildi.
Yavuz Engin: Şikayetçiyim
Savcı Yavuz Engin'in şikayeti sırasında verdiği ifade de iddianamede yer aldı. Savcı Engin'in şikayetinde, "Dün akşam adliyede makam odamda katibim Oğuzhan ile çalışırken, şikayetçi olduğum şahıs beni aradı. Whatsapp üzerinden aradı. Geçen konuşmada suikast planının devam ettiğini, yürütmüş olduğum bir soruşturmada Tuğçe Toptemel'i tahliye etmezsem eylemi gerçekleştireceklerini ve bana zarar vereceklerini yineledi. Ertesi gün öğleden sonra konuşmasında bahsettiği devlet büyüğü ile birlikte benimle konuşmak üzere makama geleceğini beyan etti. Ben buna ilişkin konuşma sonrasında hemen katibim Oğuzhan ile birlikte bir tutanak tuttum ve dosyama koydum. Tutanağı iki tane ıslak imzalı olarak hazırladım. Bir tanesini sunmak istiyorum. Ayrıca kendimi başka türlü ifade edemeyeceğimden ve başka delilim olmadığı için de söz konusu suç içerikli konuşmayı kayda aldım. Kayıt telefonumda bulunmaktadır. Şikayetçiyim" ifadelerini kullandığı öğrenildi.
"İyi niyetimden kaynaklanmıştır"
Sanık Mustafa Kemal Zengin'in iddianamede yer alan ifadesinde ise, "Hakkımda tehdit, hakaret ve kamu görevlileri ile kamu görevlileri ile ilişkisi olabileceği vaadiyle dolandırıcılık ile borçlunun ödenmesinin ihlali hakkında soruşturmalar mevcuttur. Aylin Arslantatar isimli şahsı 3-4 yıldır tanıyorum. Aramızda bir gönül ilişkisi vardır, kendisi sevgilimdir. Tuğçe Toptemel'i şahsen tanımıyorum. Toptemel'in bir soruşturma kapsamında tutuklu olduğunu, akrabası ve aynı zamanda arkadaşım olan Yavuz Çelik vasıtası ile öğrendim. Yavuz Çelik, Tuğçe Toptemel'in tutukluluk haline itiraz ettiklerini, ret cevap verildiğini bu yüzden sürenin uzadığını, bana tanıdığım iyi bir ceza avukatının olup olmadığını sordu. Bende bunun üzerine, 'Tanıdığım bir avukat arkadaşım var. Görüşüp sana bilgi vereceğim' dedim. Konuyu arkadaşım olan ve ceza avukatlığı yapan Aylin Arslantatar'a anlattım. Ayrıca Yavuz Çelik'in geçmişinde ülkücü olduğunu ve sokaklarda hatırı sayılır bir kişi olduğunu, savcıya zarar verebileceğini, savcının ailesi hakkında bilgi edindiklerini, savcının sosyal medyalarını takip ettiklerini ve bu şahısların geçmişte mafyatik tipler olduğunu söyledim. Aylin Aslantatar da bana, dosyaya bakıp döneceğini söyledi. 2-3 gün sonra Aylin ile yaptığım görüşmede, 'Dosyaya bakan savcı benim yakın arkadaşım. Benim dosyayı almam uygun olmaz. Başka bir avukat bul' dedi ve dosyayı kabul etmedi. Ben de bunun üzerine, 'Madem savcı bey arkadaşın onu uyar. Bu tipler sıkıntılı. Savcı ve ailesine zarar verebilirler' dedim. Aylin Arslantatar bu görüşmemizden 2-3 hafta sonra bana hitaben arkadaşı olan soruşturma savcısı ile görüştüğünü, en son Instagram üzerinden kendisine yazdığını, savcının kendisine bu dosya ile ilgili huzursuz ve tedirgin olduğunu bu dosya ile ilgili birçok tehdit aldığını çaresiz durumda olduğunu söylediğini belirtti. Savcı kendisine görüşmek istediğini söylemiş. Aylin de bana, 'Savcının yanına beraber gidelim. Sen de bildiklerini savcı beye anlat' demesi üzerine ben, savcının Aylin'in arkadaşı olması sebebiyle, kabul ederek 1 Ekim 2024 günü öğleden sonra Aylin Aslantatar ile birlikte Büyükçekmece Adliyesi'ne gittim. Aylin Aslantatar ile birlikte savcının odasına girdik. Oraya gitme amacım, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Tuğçe Toptemel'in akrabalarından duyduklarımı ve çevremden bu adamlar hakkında duyduklarımı aktarmaktı. İçeride yaptığım görüşmede kesinlikle savcıyı tehdit etmedim. Görüşme zaten çok samimi bir ortamda gerçekleşti. Savcı ile görüşmek için kimseden talimat almadım. Kimsenin sözcüsü değilim. Videonun tamamını izlediğinizde, yaptığım görüşmelerde tehdit yoktur. Savcıyı koruma amaçlıdır. Savcı beyin ailesi hakkında söylediğim bilgileri arkadaşım olan Yavuz Çelik'ten duydum. Ben devletine milletime bağlı bir vatandaşım. Yıllardır devletime ve milletime hizmetlerde bulundum. Ben kesinlikle devletin Cumhuriyet savcısını tehdit edecek kadar alçalmam. Görüşme içerisinde samimiyetten dolayı üslup hatası yapıp, yanlış anlaşıldığını fark ettim. Pişmanım, bu yüzden Türk milletinden ve sayın savcımdan özür diliyorum. Olay tamamen iyi niyetimden kaynaklanmıştır" ifadeleri yer aldı.
"Tek amacım savcı ve ailesinin zarar görmesini engellemektir"
Sanık Aylin Arslantatar'ın ise iddianamede yer alan ifadesinde, "Kendisini ailem ile bile tanıştırdım. Zaman zaman bize gelip gidiyordu. Kendisini bana emekli müsteşar olarak tanıtmıştı. Hatta devlet büyükleri ile çok yakın ilişki içerisinde olduğunu şu an iş insanı olduğunu ve Hadımköy bölgesinde fabrikası olduğunu söylemişti. Benim kendisi ile ilişkim avukat olmam nedeni ile iş ve sosyal arkadaşlıktan ibarettir. Soruşturmaya konu olan Tuğçe Toptemel isimli şahsı tanımıyorum. Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin benim yaklaşık 7 senedir görüştüğüm ve samimi olduğum yakın arkadaşım olur. Kendisi ile zaman zaman yüz yüze zaman zaman sosyal medya uygulamaları üzerinden yazışma ve konuşmalarımız olur. Kendisi benim ailemi bile tanır. Kendisi ile yazışmalarımızda özel konularımızı bile paylaşıyorduk. Çünkü çok samimiydik. Samimi olduğumuzu ispatlar nitelikte Instagram uygulaması üzerindeki yazışmalarımıza bakılabilir. Yavuz Engin'in takip ettiği bir soruşturmadan dolayı tehdit edildiğini Mustafa Kemal'den duymuştum. Savcı bey ile kendisini uyarmak ve kendisinin tedbir almasını sağlamak amacıyla görüştüm. Kendisinin benim yakın arkadaşım olması sebebi ile Mustafa Kemal Zengin'in anlattıklarından çok korkarak savcı Yavuz Engin ve ailesine zarar geleceği kafamda oluştuğu için panikleyerek bir an önce tedbir alınması amacı ile arayış içerisine girdim. Burada tek amacım yakın arkadaşım olan savcı ve ailesinin zarar görmesini engellemektir. Yapmış olduğumuz görüşmede savcının odasında ses ve görüntü alan cihaz olduğunu bilmiyorduk. İçeride samimi bir ortam oluştuğu için kendimizi sıkmadan art niyetsiz olarak konuşmalar yaptık. Konuşma esnasında Mustafa Kemal Zengin savcıya takip ettiği dosya ile ilgili konuşmalar yaptı. Ancak bu planlı bir konuşma değildi. Görüşme tamamen iyi niyetli diyalog ile gerçekleşmiştir" ifadelerini kullandığı öğrenildi.
İddianame kabul edildi
Hazırlanan iddianame, Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Bu kapsamda örgüt kurucusu olduğu değerlendirilen Mustafa Kemal Zengin, yöneticiler Aylin Aslantatar ve Gökhan Güler hakkında 'Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçuna azmettirme', 'Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma', 'Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs', Var olan ya da varsayılan suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişi ile birlikte tehdit', 'İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri elde etmek', 'Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma', 'Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek' ve 'Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak' suçlarından 48 yıldan 100 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi. Diğer 10 sanık hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.