ÖSYM internet sitesinde, “2013-TUS Sonbahar Dönemi İdare Mahkemesi Kararıyla İptal Edilen 6 Soru Sonrası Yapılacak İşlemler Hakkında Açıklama” başlığıyla bir açıklama yayınladı. 2013 TUS Sonbahar Dönemi Sınavı’nda altı sorunun iptalinden sonra oluşan sonuçlarına göre tercih yapma hakkı bulunan tüm adaylar için TUS tercih işlemlerinin 28 Ocak tarihine kadar alınacağının belirtildiği açıklamanın sonuç bölümünün 5. maddesinde yer alan, “Benzer sorunların oluşmaması için açık uçlu sorularla sınav (yazılı sınav) sistemi TUS’ta da uygulanacaktır.” ifadesi dikkat çekti.
Tartışmalar bir yanda sürerken, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Güven, görüşlerini şu şekilde açıkladı:
“Bilindiği üzere Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) 30 yılı aşkın süredir uygulanmaktadır. Zamanla Çekirdek Eğitim Programı kapsamında fakültelerde anlatılan içerikten sorulacak soru kalmaması nedeni ile uluslararası kabul görmüş kaynaklardan sorular hazırlanmış, ders içerikleri de bu soruları kapsayacak şekilde genişlemiştir. Sınavlarda birçoğu uzmanlık bilgisi gerektiren veya daha çok yeni olan bilgileri içeren sorular sorulmaya başlamıştır.
Tıp Dekanları Konseyi tarafından 2013 yılında yenileme çalışmaları başlatılan Ulusal Çekirdek Eğitim Programı (UÇEP)’nın temel çıkış noktalarından biri de TUS olmuştur. UÇEP’in temel amaçlarından biri, sınavların müfredatı belirlediği bir yapıdan, TUS’u müfredatın belirlediği bir yapıya dönüştürmektir. UÇEP kitapçığında bu husus belirtilmiş ve ÖSYM ile bu konuda görüşülmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Sorular analitik düşünmeye yönelik değil
Yapılan analizlerde TUS’un soru içeriğinin ağılıklı olarak basit sorulardan oluştuğu, analitik düşünmeye yönelik son birkaç sınavda çok az soruya yer verildiği, geçmiş yıllarda hiç yer almadığı, beceriye yönelik bir ölçmenin ise hiç yapılmadığı görülmüştür. Mezun olduktan sonra hemen girilebilen TUS nedeni ile hekim olamadan uzman olan meslektaşlarımız vardır. Birçok uzmanlık öğrencisinin çok iyi teorik bilgiye sahip olduğu, ancak temel hekimlik uygulamalarında çok zayıf oldukları görülmektedir. TUS’a önem veren fakültelerin TUS başarısının yüksek, hekimlik uygulamalarına önem verenlerin ise daha az başarılı olduğu görülmektedir. Her ikisini de başarabilen fakülte ise çok azdır.
İntörnlük hasta başında değil, kitap başında!
Sınavda tamamen teorik bilgiye dayalı ölçme yapılmakta, dolayısı ile fakülte dersleri yetersiz kaldığından dershane ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İlk ve orta öğretimin ezbere dayalı ve dershane odaklı yapısının burada da devam ettiği, üniversiteye hazırlanırken uyguladığı sisteme devam edenlerin başarılı olduğu görülmektedir. İntörnlük dönemini hasta başında değil kitap başında geçirenler uzman, diğerleri pratisyen olmaktadır.
Yurt dışı örnekleri incelendiğinde benzeri sınavların, teorik bilgi yanında analitik düşünme, bilimsel düşünme ve beceriyi de test ettiği görülecektir.
Son günlerde ÖSYM tarafından gündeme getirilen açık uçlu sınav düşüncesine karşı tepkiler gelmektedir. Bu sınav gerekli midir? Tepkiler haklı mıdır?
Sınav yazılı değil, açık uçlu!
Öncelikle tepkiler haksızdır. Sınav basında yer aldığı gibi yazılı değil, açık uçludur. Yukarıda açıklanan nedenlerle sınavların artık çoktan seçmeli sınavlar yerine açık uçlu sorulara dönmesi gerekir. Aksi takdirde sorulacak soru kalmadığından yeni kaynaklar ve uzmanlık ve hatta yan dal bilgisi gerektiren sorular sorulacaktır. Daha iyi hekimin değil, daha çok ders çalışanın kazandığı sistem devam edecektir. Çoktan seçmeli sorular bilgi düzeyini yeterince ölçmeyen, sadece ya hep ya hiç kuralının işlediği sorulardır.
Örnek vermek gerekirse;
Çoktan seçmeli bir sınavda şu şekilde bir soru soralım:
Soru: Aşağıdakilerden hangisi bir kalsiyum kanal blokeri değildir?
a) Amlodipin
b) Felodipin
c) Nifedipin
d) Diltiazem
e) Olmesartan
Bu soruda cevap olmesartandır. Kişinin olmesartanın bir ARB blokeri olduğunu bilmesi istenmektedir. Kişi bu soruya cevap verirken onlarca kalsiyum kanal blokerini ve ARB blokerini bildiği hâlde sadece felodipin ve olmesartanı bilmese ve felodipin işaretlese, sınav kişinin hem kalsiyum kanal blokerlerini hem de ARB’leri bilmediğini kabul etmektedir. Buna karşılık ARB olarak annesi kullandığı için sadece olmesartanı bilse ve işaretlese ya da dört seçenekteki kalsiyum kanal blokerlerini bilse ama hiçbir ARB’yi bilmese doğru cevap vereceğinden hem kalsiyum kanal blokerlerini hem de ARB’leri bildiği kabul edilmektedir.
Bu soruyu farklı iki soru olarak soralım:
Soru 1: Aşağıdaki cümlede boş bırakılan alanı uygun şekilde doldurunuz.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ………………………………….. bir ARB blokeridir.
Soru 2: Aşağıdaki cümlede boş bırakılan alanı uygun şekilde doldurunuz.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ………………………………….. bir kalsiyum kanal blokeridir.
Burada boş bırakılan yere herhangi bir ARB blokeri ve kalsiyum kanal blokeri yazan kişinin cevabı doğru kabul edilecektir. Olmesartanı bilmeyen ama valsartanın bir ARB olduğunu bilen kişi doğru cevap vermiş olacaktır.
Pratik hayatta karşımıza nasıl çıkacak?
Hiç ARB’leri bilmeyen ama kalsiyum kanal blokerlerini bilen biri öğreninceye kadar (Büyük olasılıkla ilaç mümesillerinden ve yetersiz bir şekilde öğrenecektir. İsmini ve bir antihipertansif olduğunu öğrenecek, etki mekanizmasını bilmeyecektir.) hiç ARB reçete etmeyecektir. Buna karşılık açık uçlu sorulara doğru cevap veren kişi en azından her iki gruptan birer alternatife sahip olacaktır.
Sınava mutlaka vaka temelli analitik soruların da eklenmesi gerekir. Böylece temel bilgiler yanında analitik düşünmenin de test edildiği, bilmemenin değil, bilmenin sonucu belirlediği bir sınav ortaya çıkacaktır.
İdeal olan, buna beceriyi de ölçen bir basamağın eklenmesidir. Ancak bu kolay olmayacaktır.
Dershanelere gerek kalmayacak!
Bu tür bir sınavdan kimse endişe etmemelidir. Fakültelerde anlatılan dersleri iyi öğrenmek yeterli olacaktır. Dershanelere veya binlerce sayfalık “textbook”lara gerek olmayacaktır. Öğrenciler hem teorik hem de pratik derslerini daha verimli geçireceklerdir.”
Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Songur’un görüşleri ise şöyle:
“TUS’ta UÇEP dışı konuların yüzdesi fazladır. Ayrıca, TUS soruları ile mezunların sadece bilgileri, daha çok alt düzeylerde (bilme, kavrama, uygulama) ölçülebilmektedir. Bu nedenle TUS formatı kısa ve orta vadede değişmelidir.
Kısa vadede değişiklik için:
• TUS soruları ÇEP ile ilişkilendirilerek hazırlanmalıdır. Yatay (konu çeşitliliği) değil, dikey (ÇEP ile ilgili bir konuda derin bilgi) genişleme şeklinde sorular yapılandırılmalıdır.
• Bilgiye yönelik sorular için 2 veya 3 düzey belirlenerek (Örneğin; 1. Düzey: Bilme, kavrama, uygulama, 2. Düzey: Analiz, sentez, değerlendirme) bu düzeylere uygun soru formatları kullanılmalıdır (Çoktan seçmeli sorular veya kısa cevaplı açık uçlu sorular şeklinde).
• Ayrıca TUS sorularının hazırlanmasında Tıp Eğitimi Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden de katkı istenmelidir.
Orta vadede değişiklikte ise; TUS ile mezunların bilgileri dışında yeterlikleri de değerlendirilmelidir. Bunun için pratik uygulama da dâhil çeşitli sınavlar yapılabilir.
Açık uçlu sınav faydalı
Sonuç olarak; tartışma konusu olan cevapları yapılandırılmış açık uçlu sınavların (analiz etme ve sentez özelliklerinden dolayı) TUS için faydalı olacağını düşünüyorum.
TUS ile şu anda sadece adil bir sınav yapılmakta ve test formatına çalışan herkesin kazanma imkânı olabilmektedir. Hekimler arasında bilgiyi, daha da önemlisi uygulama noktasında kabiliyeti ayırt etme özelliği maalesef yok. Adalet noktasında hassasiyetler korunarak, farklı sınavlar ayırt ediciliği artıracaktır. Zaten soruları ÖSYM değil biz hekimler hazırlıyoruz. Biz düzgün iş yaparsak ne problem olabilir ki.”