NTVMSNBC, son günlerde yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan Türk Kalp Vakfı’nı araştırdı. Vakfın iki başkanı arasındaki kavga neden çıktı, vakıf ne iş yapıyor, üyeleri kimler, ürün reklamlarına destek vermesi ne kadar etik?
Türk Kalp Vakfı (TKV), 31 yıllık tarihinde ilk kez bir yolsuzluk davasıyla karşı karşıya... Vakıf, yardıma muhtaç insanlar için açılmış GRATİS fonundan işadamı, sanatçı ve ünlülere ücretsiz tedavi yaptırdığı iddiasından olmayan köpekler için mama faturası yazdığı iddiasına kadar pek çok suç nedeniyle mercek altına alındı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, TKV’nin son dört buçuk yılını inceledi ve 82 sayfalık rapor hazırladı. Bu incelemenin nedeni, vakfın eski başkanı Hayati Babaoğlu’nun vakıf ve denetçileri aleyhine açtığı üç dava.
NTVMSNBC, Türk Kalp Vakfı’nı araştırdı... Vakıf ne iş yapıyor, üyeleri kimler, gelirini nasıl elde ediyor, vakfın iki başkanı arasındaki kavga neden çıktı ve bazı gıda ürün reklamlarına verdiği destek ne kadar bilimsel ve etik?
Kalp Vakfı’nın ünlü üyeleri
Türk Kalp Vakfı yardım, bağış ve sponsorluklarla ayakta duruyor. Vakfın icra kurulunda ve mütevelli heyetinde Çevik Bir, Türkan Sabancı, hatta Derya Tuna da var.
Türk kalp Vakfı, Kalp ve Damar Hastalıkları konusunda toplumu uyarma, bilinçlendirme ve motive etme amacıyla 1975 yılında kuruldu. İlkokullarda yaptığı kalp ve damar sağlığı taramaları ile tanınan vakıf, Milli Eğitim Bakanlığı, belediye ve muhtarlarla işbirliği yaparak gezici ekibiyle hastaların kalp sağlığı muayene, teşhis, tedavi ve kontrollerini sürdürüyor.
Türk Kalp Vakfı, kalp hastalıkları açısından yüksek risk grubunda olan 6-12 yaş grubu çocuklar için taşıdığı yüksek risk nedeniyle kurulduğu günden başlayarak ilkokullarda kalp ve damar sağlığı taramaları yürütüyor.
Her yıl çok sayıda öğrenciyi tarama ve kontrolden geçiren vakıf, hasta veya hasta olma olasılığı yüksek olanları tedaviye alıyor, okul idareleri ve aileleri bu konuda uyarıyor.
Kalp ve Damar hastalıkları konusunda teşhis karmaşıklığını ortadan kaldırmak amacıyla bir nörokardiyoloji merkezi kuran, Kalp Haftaları, aşı kampanyaları, sağlıklı yaşam yürüyüşleri düzenleyen vakıf, yoğurt ve yağ gibi gıda ürünlerinin reklamlarına “Türk Kalp Vakfı tarafından desteklenmektedir” ibaresini veriyor.
İCRA KURULUNDA DERYA TUNA DA VAR
Türk Kalp Vakfı’nın kurucuları arasında Ahmet F. Ekmekçioğlu,
Doğan Gündüz, Doç.Dr.Edip Kürklü, Emekli Amiral Dr.M.Ali Işığıgür, Mehmet Emin Karamehmet, Necmettin Bayramoğlu
Nezih Demirkent ve Süha Dağdeviren gibi isimler bulunuyor.
Mütevelli heyetinde Erol Evgin, Emekli Orgeneral Çevik Bir, Sevil Sabancı gibi isimlerin yer aldığı vakfın icra kurulunda ise Türkan Sabancı, Derya Tuna gibi tanınmış isimler ve eski başkanları arasında Nezih Demirkent, Prof. Dr. Cem’i Demiroğlu, Emekli Orgeneral Suat Aktulga, Avni Akyol, Tahsin Ünalp gibi isimler dikkat çekiyor.
ÇEVİK BİR: VAKFA DAHİL EDİLMİŞİM, HABERİM YOKTU
Vakfın mütevelli heyetinde yer alan Emekli Orgeneral Çevik Bir, “Benim böyle bir olaydan haberim yok, ismimi oraya yazmışlar ben de itiraz etmedim. Yoksa ben vakfın hiçbir mütevelli heyeti toplantısına katılmadım” dedi.
Eski başkan: Beni aşağılayan bir rapor hazırladılar
Kalp Vakfı’nın 16 yıllık başkanı Çetin Yıldırımakın’dan boşalan başkanlık koltuğunu devralan Hayati Babaoğlu, görevde kaldığı 6 ay boyunca yıprandığını söyledi.
Türk Kalp Vakfı’nın 16 yıl başkanlığını yapan, Özal ailesine yakınlığı ile bilinen ve son olarak Efe Özal’ın boşanma davasında avukatlığını üstlenen Çetin Yıldırımakın, 28 Ekim 2004’te görevi, akaryakıt ticareti yapan işadamı arkadaşı Hayati Babaoğlu’na devretti. Ancak Yıldırımakın ile halefi olarak vakfın başkanlığına geçmesinde rol oynadığı Babaoğlu arasında 6 ay sonra kavga çıktı.
Hayati Babaoğlu, kavganın kendisine yöneltilen ‘emanetçi başkan’ sıfatını ve beklentisini reddettiği için çıktığını söyledi. Babaoğlu, “Vakıftaki olaylar öyle bir boyuta geldi ki baktım sağlığım bozulacak, 19 Nisan 2005’te istifa ettim. Kısa bir süre sonra Çetin Bey’in önerisiyle Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliğime de son verildi. Sonra olağanüstü toplantıda Çetin Bey, hakkımda mahkeme ve davalar var diye insanları yanılttı ve Yönetim Kurulu’nda ibra edilmemi engelledi. Ben de ibra edilmemem ve mütevelli heyetinden çıkarılmam nedeniyle Şişli’de üç tane dava açtım. Bir de kendileri mi yazdı başkaları tarafından mı yazıldı bilmiyorum ama benim aleyhime yalan yanlış, iftira dolu ve beni küçülten, aşağılayan bir denetleme raporu tanzim etmişlerdi. Bunun üzerine ben de onların aleyhine 50 milyar dolarlık manevi tazminat davası açtım”dedi.
KENDİ DÖNEMİMİN DENETLENMESİNİ İSTEMİŞTİM
“Bu davalar devam ederken Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yapmış olduğum müracatlar sonunda müdürlük bir inceleme başlattı. Bu inceleme biterken Çetin Yıldırımakın benim hakkımda yalan beyan dolu bir kayyum tahkikatı sundu. Ben de vakıf hakkındaki tahkikatın dosyasının mahkemeye celbini istedim. Ben sadece kendi dönemimin denetlenmesini istemiştim ancak yapılan incelemelerde son 5 yılın denetlenmediği ortaya çıktı. Böylece dosya mahkemeye geldi. Ancak mahkeme ve dosyanın içeriği ile ilgili yorum yapmak istemiyorum, sonuçta vakıflar müfettişleri bir dosya hazırlamış ve bu yargıya intikal etmiştir.”
KONFERANS SALONUNA KAMERA İDDİASI ASILSIZ
Babaoğlu, vakfın konferans salonuna koydurduğu iddia edilen ve davada yer alan ışığa ve sese duyarlı gizli kamera konusunu şöyle ifade etti: “Vakfın başkanısınız ve sizin oturduğunuz katın üst katında konferans salonu var. Yani insanların toplantı yaptığı bir salon ve herkese açık olan bir yere gizli kamera koymanızın bir anlamı olabilir mi? Bunun böyle olmadığını zaten ben mahkemeye belgesi ve bilgisiyle sundum. Bu davalardan sonra ben bu konuda da tazminat davası açacağım.”
Türk Kalp Vakfı reklama girmeli mi?
Kalp uzmanları, Türk Kalp Vakfı’nın ürün reklamlarına destek vermesinin bilimsel ve etik dayanağı olmadığını vurguluyor.
Başkanların kavgası ve yolsuzlukla ilgili adli süreç devam ederken, vakfın bilimsel yanı olmadığı halde reklamlarda görüş ve destek bildirdiği ve ticari bir kurum gibi davrandığı iddiasındaki hekimler de Türkiye’nin en popüler vakıflarından Türk Kalp Vakfı ile ilgli tartışmaya dahil oldu.
VAKIFLAR İKTİSADİ İŞLETME KURABİLİR’
(Avukat Suat Ballar, Yeni Vakıflar Hukuku Kitabının Yazarı)
“Vakıflar ticari kurum değildir, ancak amaçlarını uygulamak için ticari iktisadi işletme kurabilirler. İktisadi işletme faaliyetleri sonucunda kurumlar vergisi ödendikten sonra kalan gelir, vakfa döner. Ancak vakıflar ve dernekler medeni hukuk tüzel kişileridir ve ticari amaç güdemezler, sadece gelir sağlamak amacıyla iktisadi işletme kurarlar, aksi takdirde ticari faaliyette bulunamazlar. Türk Kalp Vakfı da bir hayır kurumudur, ancak gelir elde etmek için iktisadi işletme kurabilir, bunun hukuka aykırı bir yanı yoktur. Ancak vakıf resmi senedinde reklamlara dahil olmak diye bir madde olduğunu sanmıyorum. Yani reklam vakfın amacı değildir, o işi yapamaz.”
‘KALP VAKFI TİCARİ BİR KURUM GİBİ ÇALIŞIYOR’
(Doç. Dr. Sinan Dağdelen, Kardiyolog)
“Türk KalpVakfı bilimsel bir kurum olmadığı için kardiyoloji konusunda yetkinlik verme gibi bir yetkisi ve hüviyeti de asla yoktur. Bilimsel bir konu hakkında yetkinlik belgesi vermek ve açıklama yapmak yetkisi bilimsel derneklerindir. Vakfın reklamlarda olduğu gibi bazı konulara onay vermek ya da vermemek gibi bir nosyonu yoktur. Türk Kalp Vakfı bir klinik ve ticari bir kurum gibi çalışıyor. Reklamlar konusunda yetkinlik verecek ve söz sahibi olacak kurum Türk Kardiyoloji Derneği ile Türk Farmakoloji Derneği’dir. Ancak reklamlarda hep Türk Kalp Vakfı’nın adı geçiyor. Bir kardiyolog olarak bilimselliği olmadığı halde Türk Kalp Vakfı’nın her yerde yetkili kurum gibi çıkıp konuşmasını doğru bulmuyorum.”
‘REKLAMLARDA YER ALMAK VAKFIN TASARRUFUDUR’
(Doç. Dr. Bahadır Dağdeviren, Kardiyolog)
“Reklamlarda kullanılması vakfın tasarrufudur, ama bence doğru değildir. Bilimsel kurum ve kuruluşlar reklamlarda çok fazla yer almadığı için o tür reklamlarda genellikle bu tür vakıf ve kuruluşlar kullanılabiliyor. Türk Kalp Vakfı’nın böyle yağ, yoğurt ya da fındık gibi reklamlarda bu kadar ön plana çıkmasını hekim olarak doğru bulmuyorum ancak bu bir tercih meselesidir, onlar bu reklamlardan bir kazanç elde ediyor ve bunu da vakfın ihtiyaçları için kullanıyorlarsa onların tercihidir.”
‘REKLAMLARA DESTEK VERMESİ DOĞRU DEĞİL’
(Prof. Dr. Bingür Sönmez, Kalp Cerrahı)
“Benim bildiğim kadarıyla orası bir hizmet vakfı ve herhangi bir bilimsellik iddiası yok. Yani bu vakıf, hizmeti halk seviyesine indiriyor. Kahvehanelere gidip insanları eğitiyorlar ve 30 yıldır bunu yapıyorlar, dolayısıyla bu vakıftan bilimsellik beklememek gerekir. Bu tür çalışmalarını taktirle karşılıyorum ancak vakfın çeşitli yağ ve yoğurt reklamlarına katkı yapmasını ve destek vermesini hiç bir zaman tasvip etmiyorum. Çünkü bir vakfın çıkıp bu tür reklamlara ve ürünlere destek vermesini doğru bulmuyorum, ancak bunların ön plana çıkmasının nedeni muhtemelen sponsorluk almalarıdır.”
‘Tatlıses’e yaptığımız çok mu?’
İbrahim Tatlıses’in oğlu İdo’yu ücretsiz tedavi ettirdikleri iddiasıyla gündeme gelen Türk Kalp Vakfı’nın başkanı Çetin Yıldırımakın, “Tatlıses yararımıza konser verse milyarlar kazanırız, yapılan çok mu” dedi.
Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın, vakıf hakkında açılan dava, haklarındaki iddialar, bugün kendisinden şikayetçi olan eski dostu ve çalışma arkadaşı Hayati Babaoğlu’yla ilgili tüm soruları yanıtladı.
BABAOĞLU’NU BEN UZAKLAŞTIRMADIM
Eski başkan Hayati Babaoğlu, hakkında çıkarılan denetleme raporu yüzünden davayı açtığını söylüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Aslında Hayati Bey’in Türk Kalp Vakfı’yla hiçbir ilişkisi kalmadı. Ben onu önermedim, o tarihlerde ben eşime, evime ve torunlarıma zaman ayırabilmek için “Bu işi başka biri yapsın” diyerek vakıftan istifa ettim. Arkadaşlarım kabul etmek istemedi, buna rağmen ayrıldım. Fakat ne acıdır ki bu arkadaş yönetime geldiğinin daha üçüncü günü yanlış işler yapmaya başlayınca yönetim kurulu birbirine girdi ve yönetim kurulunun yedi imzasıyla istifası istendi. Emanetçi başkan diye bir şey yok, herhalde biraz da ruhsal durumuna uygun olarak Hayati Bey kendi kendine bir senaryo yazıyor. Ama ben size gerçekleri anlatıyorum. Vakıftan iki yetkili “Sen bu işi beceremiyorsun, burada her şey yönetim kurulu kararıyla olur, oysa sen kendi başına iş yapıyorsun, çünkü daha geldiğin gün kendi benzin istasyonundan buraya benzin verdirdin” diyerek istifasını istiyorlar.
Denetleme raporu yazıldı mı?
Yönetim Kurulu’nun 7 üyesi Hayati Bey’in bu işi götüremediğini bildiren bir dilekçe verdi ancak o çekilmedi ve beşte bir imzayla olağanüstü mütevelli heyet istendi. Bütün bu geleşmelerin benimle hiçbir alakası yok, o zaman ben vakıfta bile değildim. Sonuçta Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi Hayati Bey’in vakıf mevzuatına aykırı hareket ettiğine, yani vakıftan atılmasına yönelik karar verdi. Sonra kendisi, mahkeme kararlarına itiraz etti, mahkeme bütün itirazlarını reddetti. Bu sefer temyize gitti ancak Yargıtay’dan da red kararı geldi.
YOLSUZLUKLA İLGİLİ DAVA YOK
Yolsuzluk iddiaları konusunda ne diyeceksiniz?
Vakıf hakkında yolsuzluk davası diye bir şey yok, bu tamamen Hayati Babaoğlu’nun uydurmasıdır. Mahkeme ve Denetleme Kurulu kararlarıyla yaptığı hatalar nedeniyle ve vakıf tüzüğü gereğince Babaoğlu’nun vakıfla ilişkisi kesildi. Babaoğlu bütün davaları kaybedince bu defa Denetleme Kurulu üyeleri hakkında dava açtı, ancak usulen böyle bir şey mümkün değildir. Bizim hakkımızda yolsuzlukla ilgili asla bir dava yok. Yönetim kurulumuz yakında açıklayacak, yolsuzlukla ilgili davamız falan yok. Babaoğlu’nun üç denetleme kurulu üyesi aleyhine açtığı dava var.
82 SAYFALIK RAPOR DEĞİL, ŞİKAYET DİLEKÇESİ
Peki Vakıflar Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Yahya Kebze’nin hazırladığı 82 sayfalık rapor... Bu raporda yolsuzluktan söz ediliyor.
82 sayfalık rapor Babaoğlu’nun şikayet dilekçesidir. Yani vakıfların bize açtığı bir dava yok, o sadece Babaoğlu’nun şikayetidir. Yani iki dava var, bunlar Babaoğlu’nun denetçiler aleyhine açtığı dava ile kendisinin ibra edilmemesinden dolayı diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında açtığı davadır. Yoksa parayla pulla alakası yok. Türk Kalp Vakfı, Türkiye’nin en ciddi vakfıdır. Ben 31 yıldır buradan bir tek kuruş almadım, Yönetim Kurulu tek kuruş para almaz.
KÖPEKLERE MAMA ALDIK GERÇEKTEN
Medyada olmayan köpekler için mama faturası çıkardığınız da yazdı...
Türk Kalp Vakfı’na bir tarihte bomba atıldı, o tarihteki anarşik durum nedeniyle vakfın korunması için emniyet bekçi köpeği almamızı önerdi. Bu resmen kayıtlıdır ve bu köpeklerin karneleri, pasaportları var, bunlar düzenli olarak aşı oluyorlar. Yani Türk Kalp Vakfı’nda iki bekçi köpeği var ve resmi kayıtlarda hepsi görülüyor.
TATLISES’TEN PARA ALMAMIŞLAR, ÇOK MU?
Bir de İbrahim Tatlıses’in oğlunu ücretsiz tedavi ettiğiniz iddiası var.
İbrahim Tatlıses bu ülkenin en büyük sanatçılarından biridir. Kaldı ki bu olayın benimle bir alakası yok. Çünkü ben vakıfta 24 saat çalışan bir personel değilim. Çocuk fenalaşıyor ve vakfa getiriyorlar. İbrahim Tatlıses, Türk Kalp Vakfı’na bir konser verse milyarlar kazandırır. O yüzden para alınmamış olmasından daha doğal ne olabilir? Türkiye’de kaç İbrahim Tatlıses var? Zaten çocuğun annesi Derya Tuna da Türk Kalp Vakfı’nın üyesidir ve alıp çocuğunu getirmiştir.
KLİNİK GİBİ DE ÇALIŞIRIZ, HASTANE DE AÇARIZ
Vakfın “ticari bir kurum” olduğu iddia ediliyor...
Bizi ticari bir kurum olarak nitelendirenler, Türkiye’deki mevzuatı bilmiyorlar. Türk Kalp Vakfı, bir vakıftır ancak iktisadi bir işletmesi de vardır ve bu da yasalara uygundur. Ticari bir kurum gibi çalışıyor iddiası tamamen bilgisizlikten kaynaklanıyor. Bu iddialarda bulunanlar önce mevzuatı incelemeli. Türk Kalp Vakfı yasaların hükümlerini yerine getiriyor. Ben klinik gibi de çalışırım, hastane de açarım, yasaların izin verdiği oranda haklarımı kullanırım.
REKLAMA DESTEK İÇİN BİLİMSEL RAPOR İSTİYORUZ
Kalp uzmanları, vakfınızın ürün reklamlarına destek vermesini etik ve bilimsel bulmadıklarını söylediler...
1995 yılından beri Avrupa Kalp Birliği ve Dünya Kalp Federasyonu’nun resmi üyesiyiz. Türk Kalp Vakfı hiçbir zaman kendi adına ve kendi ağzıyla konuşmuyor, dünyanın önde gelen uluslararası kurum ve kuruluşların gönderdiği bilgi, belge ve dokümanları konuşuyor.
Bu reklamlara nasıl onay veriyorsunuz?
Reklamveren firmanın elinde 80’in üzerinde bilimsel rapor var. Biz bunları görmeden, incelemeden onay vermeyiz. Dünyanın 22 ülkesinde insanlara hizmet doğrultusunda ilaç olmayan tabi ürünlerle kolesterolü düşürme hizmeti veriliyor. Birtakım insanlar ilaç satıp para kazanacak diye Türk halkı bu hizmetten mahrum mu kalsın? Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı ürünü onaylıyor. Bu onaylar olmasa biz bu ürünlere destek verir miyiz?
Desteğinizin bilimsel bir değeri var mı?
Biz bilimsel bir açıklama yapmıyoruz, biz dünya çapındaki ciddi araştırmaların incelemesini yaptıktan sonra Türk halkına hizmet edip bilgilendirmek için reklamlara destek veriyoruz, bütün hadise budur.