Lise öğrencisi Mahmut Baloğlu, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Obezite Merkezi'ne 6 ay önce başvurdu. Çocukluğundan itibaren kilolu olan Baloğlu, 6 ayda 30 kilo vererek 163 kilodan 133 kiloya düştü.
Mahmut Baloğlu, "Yanlış beslendiğim için çok kilo aldım. Hareket etmemekten dolayı kilo aldım. Fast food tarzı, abur cubur tarzı paketli yiyeceklerle besleniyordum. Kilo vermeye ise yaşam kalitem düştüğü için, oturmakta kalkmakta zorluk çektiğim için karar verdim. Dış etkenler de vardı, yaşıtlarım dolayısıyla zorbalanıyordum. O yüzden bunlar kilo verme kararımda bana yardımcı oldu, kilo verme kararımda etken oldu. Ailem bu süreçte yanımda oldu. Benimle birlikte diyet yaptılar. Kilo verdiğim için şimdi hareketim biraz daha arttı, yeme alışkanlıklarım değişti. Zayıflamadan önce pek sevmezdim sebze tüketmeyi. Ama mecbur zayıflamak istediğim için yiyorum. İdeal boy kilo endeksimin olduğu kiloma düşmek isterim. Psikolojik olarak zorlanmıştım; ancak daha da kilo vermek istiyorum. 163 kiloyken biraz yürümek zor geliyordu. Şimdi ise daha fazla yürüyüş yapabiliyorum. Kilo vermek çok güzel bir şey. Benim gibi kilo problemi olan yaşıtlarımın da bir an önce bu kararı almalarını isterim" diye konuştu.
“Hareketsiz yaşam obeziyeti artırıyor”
Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi Çocuk Obezite Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Boyraz da gelişmekte olan ülkeler ve bazı gelişmiş ülkelerde paketli yiyeceklere kolay ulaşım ile hareketsiz yaşamın obeziteyi artırdığını söyleyerek, "Özellikle gıdaya çabuk ulaşım, kötü gıdalarla beslenmek, kalorisi yüksek gıdalarla beslenmek ve hareketsiz yaşam maalesef bir pandemi şeklinde çocuklarda obeziteyi artırmış durumda. Bizim ülkemizde okul çağı çocuklarından 5 çocuktan 1'si fazla kilolu, obeziteye yakın. Yaklaşık 8-10 çocuktan 1'si de obezite tanısı alıyor" dedi.
“İlk hedefimiz, sağlıklı beslenme ve spor”
Prof. Dr. Boyraz, obezitenin yüksek oranda dışarıdan gereksiz kalori alımıyla başladığını söyleyerek, "Genetik obezetiler de var ama bunlar daha çok küçük yaşlarda ortaya çıkan, çok nadir bir grup. Bizim ilgilendiğimiz kısım daha çok bu hareketsiz yaşam ve özellikle gereksiz kalori alımıyla ilgili olan obezite. İlk hedefimiz, sağlıklı beslenme ve spor. Burada önemli olan, kötü gıdalar, kötü karbonhidrat dediğimiz basit karbonhidratlar, şekerli yiyecekler, özellikle atıştırmalıklar, abur cubur, katkı maddesi olan gıdalar, paketli gıdalar bunları engellemek. İkinci hedefimiz ise çocukları hareketli bir spora özendirmek. Sürekli tablet, telefon bağımlısı olup evde sürekli hareketsiz bir yaşam ve sürekli yenilen atıştırmalıklar maalesef obeziteyi giderek artırmakta. Biz öncelikle bunları engellemeye çalışıyoruz" diye konuştu.
“Çocukluk obezitesi 33 farklı hastalığa neden oluyor”
Bazı durumlarda son çare olarak cerrahi operasyonların yapıldığını anlatan Prof. Dr. Boyraz, "Biz evdeki beslenmelere de bakıyoruz. Anne-baba obez olunca demek ki evde bir yanlış beslenme var. Zaten annesi babası obez olan çocukların yüzde 80'ini obez olarak görüyoruz. Aile özellikle sağlıklı beslenmeye, hareketli yaşam tarzını çocukları özendirmeli. Mutlaka çocuklar bir spor aktivitesi yapmalı. Evde yemekler karbonhidrat ağırlıklı değil de daha çok sağlıklı ev yemekleri dediğimiz, bizim tencere yemekleri diye bahsettiğimiz yemekler olmalı. Akşam 6-7'den sonra hiçbir şey yenilmemesi, kahvaltının atlanmaması, gerekiyor. Ailelere burada çok iş düşüyor. Öncelikle kendi beslenmelerini düzgün yapmalı ki çocuk onları örnek alsın. Çocukluk obezitesi, erişkinliğe sirayet ediyor ve 33 tane farklı hastalığa neden oluyor. Obezite aslında buzdağının görünen kısmı. Obezite olan çocuklarda, çocuğun ileriki yaşlarda böbrek sorunları, karaciğer sorunları, kalp sorunları, damar yağlanması gibi hastalıklara yakalanmaması için bizim obeziteyi olmadan önlememiz gerekir" dedi.
