Diyalize giren böbrek hastalarının Türkiye'ye maliyeti çok yüksek. Böbrek bağışını artırmak ya da organ alışverişi modeli çözüm olabilir. Her iki durumda da Antalya, organ naklinde dünyanın bir numarası olmaya aday.
Dünyanın pek çok ülkesindeki birçok kent, ekonomisini sağlık turizmi üzerine kuruyor. Türkiye’de de bunun örneklerine rastlamak mümkün. Örneğin, Afyon. Termal, yani kaplıcalarıyla ünlü bu kentteki turizm, sağlık üzerine yapılmakta ve yapılandırılmaktadır.
İzmir’deki bazı ilçe ve beldeler aynı şekilde kaplıca otelleriyle Afyon’a rakip bir konuma gelmeye çalışıyor. Isparta Eğirdir’deki Kemik Hastalıkları Hastanesi, ilçede en çok ciro yapan kurum niteliğindedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Antalya ise son yıllarda turizmi; deniz, kum ve güneş üçgeninden çıkarıp sağlığı da eklemek üzere hamleler yapıyor. Kent merkezinde özel hastaneler kuruluyor. Lara Hastanesi, Anadolu Hastanesi, Yaşam Hastanesi, Başkent Hastanesi bunlardan birkaçı. İhtisas hastaneleri de kente ilgi göstermeye başladı. Dünya Göz Hastanesi bir arazi alarak, yabancı hastaları tedavi etmeyi amaçlayan hastane yatırımına girişti.
Kentte, özel sektörü kıskandıran bir ciroya sahip Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ise son yıllarda, Organ Nakli Merkezi ile adını duyuruyor. Merkezin Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, 2000 yılından bu yana ekibiyle büyük başarılara imza atıyor. Merkezi, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organların nakillerinde, Avrupa’nın bir numarası haline getirdi. Türkiye’de tam 42 bin böbrek hastası var. Bunlardan en az 20 bini acil olarak nakil bekliyor ve tümü şu an Türkiye’nin herhangi bir hastanesinde diyalize giriyor. Prof. Dr. Demirbaş, diyalize giren bir böbrek hastasının devlete maliyetinin yıllık 28 bin dolar olduğunu söyleyince şaşırdım. İnanılmaz bir rakam. Toplamda yıllık harcama tamı tamına 1 milyar 176 milyon dolar. Bu rakam, Sağlık Bakanlığı’nın koruyucu hizmetler için harcadığı paradan daha fazla.
İran modeli uygulanabilir mi?
Profesöre göre bunun tek çözümü; İran modeli. İran’da bir dönem, “kara pazar” kuruluyordu. Organ alışverişinin yapıldığı bu pazarlara devlet müdahale etti ve tekeline aldı. Yani İran hükümeti, organ vermek isteyenle almak isteyeni yasal zemin üzerinde buluşturdu. Bir organın 50-100 bin dolardan gittiği “kara pazar” kaldırıldı. Devlet şimdi 20 bin dolar civarında aldığı organı, hastaya naklettiriyor. Prof. Dr. Demirbaş, bu modelin Türkiye için de tartışılmasından yana. Çünkü, sağlık bütçesinden her yıl 1 milyar dolar kayıp söz konusu. Bu hastalara her yıl en az 5 bin kişi eklendiğini düşünürsek, bu kalemdeki harcama giderek büyüyor.
İran modeli Türkiye’de uygulanır mı, uygulanmaz mı tartışma götürür. Ancak görünen o ki, diyaliz meselesi bütçede milyar dolarlar civarında bir gedik açıyor. Ya organ bağışını artıracağız ya da bu İran modeliyle hem insanları hem de bütçeyi sağlıklı hale getireceğiz. Eğer, bunlardan herhangi biri kabul görürse Antalya gelecekte, organ nakli konusunda dünyanın bir numarası olmaya aday bir kent haline gelebilir. Çünkü, bunun için hem altyapıyı hem tecrübeli doktor unsurunu barındırıyor.
Dursun Gündoğdu -Referans