Medimagazin logo

Bilimsel makale nasıl yazılır?

Prof. Dr. Pınar Aydın Medimagazin için yazdı….
Bilimsel makale nasıl yazılır?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

YILDIZI PARLAYAN SEKTÖR:BİLİMSEL YAYINLAR

Prof. Dr. Pınar Aydın 

 

Son zamanlarda yine gün geçmiyor ki gazetelerde Türk Üniversitelerinin dünya sıralamasındaki yeri ile ilgili bir haber çıkmasın. Üniversitelerimizin yeri listelerde üst sıralara çıktıkça seviniyor ve gururlanıyoruz; indikçe “elimizde olmayan” nedenleri öne sürüyoruz. Tabii ki araştırma mali kaynak, ortam, bilgi, beceri, zaman ve sabır gerektiren bir süreç. Üstelik sadece koşulların uygun olması yetmiyor, araştırmacının da soru sormayı bilen ve daha da önemlisi sorusunun peşinde kararlılık ve dayanıklılıkla koşması gereken kişiliğe sahip olması gerekiyor. Diyelim her koşul uygun, araştırmacı da çalışmanın sonuna kadar maratonu koştu ve salimen bitirdi; işte o zaman hala yapılması gereken bir iş var, çalışmanın yazılı hale getirilmesi; makale veya tezin yazılması ve basılması. Burada ortaya bir başka sorun çıkıyor: makalenin uluslararası kabul gören biçimde yazıya geçirilmesi ve bunun yayına kabul ettirilmesinin başarılması için gerekli bilgi ve deneyime sahip olmak.

 

Bilimsel Makale Yazma Sanatı

1638’de Galilei Galileo’nun meşhur çalışmasının sonuçlarını yayınlamasından bugüne bilimsel yayınlar inanılmaz bir hızla artış göstermiş durumda. Günümüzde 180’den fazla ülkede 30 milyon araştırmacı araştırma yapıyor, her yıl 12 milyon yeni araştırmacı araştırma yapmaya başlıyor ama önemli bir kısmı ilk beş yılda yolun yarısındayken o çalışmadan vazgeçiyor. Dünyada yaklaşık 2.000 yayınevi, 23.000 bilimsel dergi yayınlanıyor. Örneğin 2.500 dergisi olan bir yayınevinde 7.000 editör, 70.000 yayın kurulu üyesi ve 500.000 hakem görev yapıyor. Bunlara yılda 1 milyon bilimsel makale gönderiliyor, ancak 300.000’ü yayınlanıyor. Tüm dergilere yaklaşık 7 milyon yazardan ortalama her dakikada iki makale gönderiliyor. Bu makalelerin %40-90’si dergiler tarafından yayına kabul edilmiyor, red cevabı alıyor.

 

İşte sorun burada başlıyor: Yayınlanmak için gönderilen bir makaleye “red” yanıtı almak veya almamak! Her şeyden önce bilimsel bir makale uluslararası bilimsel bir dergiye gönderildiğinde red yanıtı almak en azından yüzde elli oranında bir olasılıktır. Dergiye ve konuya göre bu olasılık artabilmektedir. Bilimsel mecrada başarılı olabilmek ve yola devam edebilmek için “red” yanıtı alınabileceğini baştan kabullenmek ve hayal kırıklığına teslim olup kenara çekilmemek gereklidir.

 

Bilimsel Dergilere Gönderilen Makalelerin Değerlendirme Süreci

Bilimsel dergilerde neredeyse 300 yıldır hakem değerlendirmesi süreci mevcuttur. “Peer review” olarak adlandırılan hakem değerlendirme süreci aslında emsallerine bakarak “değer biçme” anlamında bir süreçtir. Dergilere gönderilen makalelerin yayınlanmaya değer olup olmadığına karar verilmesi süreci ufak farklılıklara rağmen çoğu dergide birbirine benzer şekilde işlemektedir. Editör kendine gönderilen yazıyı okuyarak ön eleme-değerlendirme yaparak veya yoğun yazı alan bazı dergilerde yapmadan doğrudan hakemlere yönlendirir.

 

 

 

Yazardan başlayan editör ve hakemle devam eden ve yine yazarla biten makale değerlendirme süreci.

Konunun uzmanı olması beklenen hakem, belli bir süre içinde yazıyı değerlendirip değerlendirmeyeceğini editöre bildirir, yani bir çeşit taahhüt yapar. Yazının konusu hakemin uzmanlık alanına girmiyorsa veya zamanını ayıramayacaksa bunu bu süre içinde haber vermesi beklenir. Ardından değerlendirme yapmayı kabul eden hakemlerin yine belli bir süre içinde bu görevi tamamlamaları gerekir.

 

Hakemler editöre ve bilimsel camiaya karşı sorumludur. Aynı zamanda tarafsız ve etik olmak durumundadırlar. Editörlerin hakem değerlendirme çizelgesi vardır, çoğu bilimsel dergi olabildiğince çok sayıda ama olabildiğince yüksek düzeyde değerlendirme yapabilen hakemle çalışmak ister. Bu nedenle de bazen hakem değerlendirmesi gecikse de sonuçta değerli olacaksa beklemek yeğlenir. Yazar açısından ömür törpüsü gibi bir türlü geçmek bilmeyen zaman aslında hiçbir karşılık almadan bu işi yapan hakemlerin üst düzeyde değerlendirme yapabilmesi için geçen zamandır.

 

Yazının yayına kabul edilip edilememesinde son karar editöründür.  Editör öncelikle bilimsel camiaya karşı sorumludur ama aynı zamanda derginin sahibi olan kurum ya da kuruluşa karşı da sorumludur. Ancak kaliteli yayınların basıldığı dergiye abonelik sağlanabilir, ancak yüksek etkinliği (impact factor) olan bir derginin saygınlığı olabilir. Editör yazarlara karşı da sorumludur, yayın kararı vermekler bir çalışmanın değerli olduğunu veya doğru hedef kitleye ulaşacağını garanti etmektedir. 

 

 

Yayın işlevi sırasında sorumlulukların dönüşümü. Editör, yayınevi sahbibine, yayınevi sahibi de okura karşı sorumludur. Çünkü okur bir derginin yüksek bilimsel etkinliği olduğunu görürse onu beğenir; okumaya ve yazı göndermeye devam eder. Dolayısıyla okurlar abone oldukça derginin varlığı sürebilir, prestiji artar. Bu durum da olumlu olarak editöre yansır. 

 

Şekil açısından değerlendirme

Değerlendirme işleminde hakemler, makaleyi deyim yerindeyse didik didik ederler. Öncelikle sayfa düzeninden, satır aralığına, noktalamalara, dil ve imla hatalarına kadar yazının şeklin, değerlendirirler. Bir araştırmacının çalışmasını yazış biçimi bile onun özenli ve dikkatli olup olmadığı hakkında fikir verebilir. Tabii ki bilimsel içerik bir makalenin yayına kabulünde en önemli kıstastır. Ama dergilere gönderilen binlerce makale arsından seçme yaparken editörün yayın kurallarına uyulmuş, göze çarpan imla hatalarıyla dolu olmayan yazıları yeğlemesi sık karşılaşılan bir durumdur.

 

Çoğu zaman genç araştırmacılar hem derginin yayın kurallarına harfiyle uymayan metinlerin daha baştan şanslarını kaybettiğini bilmez, hem de bu tip sorunların hem editörün hem de hakemlerin zamanını boşa harcamaktan başka hiçbir işe yaramadığından haberdar değildir. Olumsuz yanıtı kendilerine verilmiş bir red olarak algılar ve cesaretlerini yolun başında bırakırlar. Oysa yayın kurallarına uymak, noktalama, imla ve dil hataları yapmamak zaten yaşamın yazılı iletişimin geçerli olduğu her alanında önkoşuldur. Bu aşamada genç araştırmacılar reddedilen bir makalelerinde öncelikle bu noktalara dikkat etmelidir.

 

Kısaca bir makalede olmazsa olmaz başlık, yazarlar, anahtar kelimeler, özet, giriş-amaç, gereç ve yöntem (materyal ve metod), tartışma-sonuç, kaynaklar bölümlerinin olması gerekir. Kimi makalede tablo, grafik, görsel gibi anlatımı kolaylaştıracak, ana fikir vurgulayacak elemanlar da kullanılır. Her bir bölümün kendine özgü özellikleri vardır. Örneğin makalenin girişinde sonuç cümlesi kullanılamaz, tartışma bölümünde mutlaka daha önceki çalışmalara atıf yapılması ve bunların kaynaklarda belirtilmesi (o derginin yayın kurallarına uygun şablonda) gerekir.

 

Bilimsel içerik açısından değerlendirme

Makale değerlendirmesinde ikinci aşama bilimsel içeriktir. Çalışılmış olan konunun o alanda bir eksiği gidermesi, bilinmeyenlere ışık tutması, ilerisi için yön göstermesi, yeni ve ilginç bir görüş içermesi gerekir. Aynı zamanda çalışmanın yönteminin güvenilir olması ve mantığının doğru olması önemlidir. Hakemlerin görevi metnin okurlara doğru bilimsel mesaj veren içerikte olduğuna emin olmaktır.

 

Bilimsel makalelerde etik

Bilimsel yayınlarda etik kurallara uyulması da en önemli kurallardandır. Örneğin kimi zaman uygulanan “kopyala-yapıştır” yöntemi bilimsel aşırma olarak kabul edilmektedir. Bilimsel dergilerin böyle durumları kontrol etmede kullandıkları bilgisayar programları vardır. Bir çalışmadan %32’den fazla alıntı yapılmış olması aşırma olarak kabul edilir ve çoğu dergi yazıyı değerlendirmeye almadan yazara iade eder ve yazarı kara listeye alır. Değerlendirme aşamasına geçmiş bir yazıda hakemler yazarın etik kurallara uymadığını saptarsa bilimsel içeriğe bakmaksızın yazının yayına kabul edilmemesi yönünde görüş bildiriler.

 

Sonuç

Sonuçta bir araştırmacı çalışmasını bilimsel camia ile paylaşmak için yapmaktadır. Bunun yolu çalışmasın yayınlanması ve kalıcı olmasından geçer. Bu nedenle makalede yazanların yazarlar için önemli olması yeterli değildir, içerik başkaları için de önemli olmalıdır. Ama bilimsel yayınlarda esas önemli olanın insanlığın yararlanması açısından bilim için önemli olduğudur.

 

Kaynaklar

1.       http://mediazone.brighttalk.com/comm/ReedElsevier/643174e08d-28219-2251-31480Erişim: 16.9.2012

2.       http://elsevierturkiye.blogspot.com/#!/2012/01/how-to-get-published.htmlErişim: 18.9.2012

3.       www.biggerbrains.comErişim: 18.9.2012

bilimsel
makale
nasıl
yazılır?
Yorum (6)
Dr Hakan
Maalesef bu konuda biz kendimizi çok yetkin görmüyoruz ama yabancılar da bu konuda hiç masum değiller. İlaç ve malzeme sanayisinin bilimsel yayınlar üzerine çok etkisi var. Diyelim bir hastalıkta kullanılan yeni bir ilaç çıktı ve bu ilacın etkinliğinin çok iyi olduğu yönünde bir çok yayın çıkmış. Siz aynı ilaç için bir çalışma yaptığınız zaman bulgularınız bu yayınlar ile ters düşüyorsa çalışmanız direkt olarak red ediliyor. Eğer destekliyorsa hemen basılıyor, benim başıma bir kaç kez geldi, hakemler bir sürü şey soruyor onu öyle mi yaptın bunu böyle mi yaptın vs vs, Türk hekimleri ve akademik sistemi her zaman eleştiren ve beğenmeyen Aydın Sinal abim bu konuda ne der bilmiyorum Almanya'da uzun yıllar çalışmış biri olarak nasıl düşünüyor acaba?
1
Cevapla
tam güncü
Ben size özetleyeyim: bir tane çalışan biri bulunur kliniğe (bölüme) alınır sonra seni biz aldık hadi çalış denilir sonra o kişi başlar yazıları yazmaya, büyük (Hoca veya kıdemli) ben artık yaşlandım yoruldum eskiden çok çalıştım der ve kendini listeye yazdırır, küçük (Asistan veya çömez uzman Yrd Doç. vs..) ise ben yapamıyorum bana öğret (ne demekse) senin kadar becerikli değilim gibi iltifatlar yağdırarak o da listeye girer eğer bu kişiler birden fazlaysa makalede 8-10 arası yazar oluşuverir. Bu böylece sürer gider şimdi makale nasıl yazılır anlatabildim mi?
4
Cevapla
hasan ekim
Yapılan her bilimsel çalışmanın yayınlanması gerekir. Bunun içinde belirtilen hususlara uyum çok önemli. Bu nedenle Pınar hocamıza çok teşekkür ederiz. Bence her derginin alt grup dergileri de olmalı. Etiğe uygun her makale hiç olmazsa alt grup dergilerde yayınlanmalı. Bunun içinde gerekirse yazarlardan bir ücret alınmalı. Belki basım masrafları nedeniyle her makale basılmayabilir, ama hiç olmazsa internet ortamında yayınlanabilir. Baskı masrafları da olmaz. Nitekim SAGE grubu internette open-access dergileri faaliyete geçirdi. Bence ülkemizde de Türkiye Klinikleri benzer olarak internet ortamında open-access dergiler yayınlarsa çok faydalı olacaktır. Dilimizin gelişmesi için Türkçe makalelere de ağırlık verilmeli. YÖK Doçentlik sınavı için belirli sayıda Türkçe makale şartıda koymalıdır. Özetle, etiğe uygun her eseri yayınlayacak bir dergi mutlaka olmalı. Yıllar önce Van'da büyük fedakarlıklar yaparak yaptığımız açık kalp ameliyatları serisini bir hakem yöresel medyada yayınlansın deyince çok üzülmüştük. Ama o çalışmamız bizim için onur kaynağı oldu, o ve ondan sonraki çalışmalarımız SCI dergilerinde kabul gördü, yayınlandı veya atıf aldı. Bundan dolayı hocamız Dr. Cevat Yakut'a çok minnettarız.
1
Cevapla
aydin sinal
Dr.Hakan bey cevap veririm ama Aydin abin sansürlü,yorumlari yayinlanmiyor,Yalniz kisa cevap vereyim,Almanyadada tipbi yayinlar büyük kismi calma cirpma.Ilerde bu sekilde doktora veya mastir veya docentlik calismasi ortaya cikarsa titili geri alinir savcilik sahtekarliktan mahkemeye verir,ceza alir,3 bakan bu yüzden istifa etti son 4 yilda!. ilmi bir calisma yapmak büyük bir para gerektirir,bunuda ancak ilac sirketleri karsilar tabiki sonucta kendi ilaci hakkinda positif bir görüs bekler,Almanyada her arastirmaci calismasinin basinda hangi sirketlerden veya nereden maddi yardim aldigini belirtmek mecburiyetindedir.Birde arastirmaci ayrica rüsvet alirsa bunun cezasi cok agirdir diplomasini bile kaybeder.yani insan her yerde ayni,yalniz kanunlar degisiktir.Ben herzaman söylerim:cumhuriyetin kuruldugu zamandan beri hakkiyla,kendi arastirmalariyla,torpilsiz,ölen kalanlar dahil bütün üniversitelerin fakülteleri dahil profosör olanlar bir AÜ Tip fak.morfoloji anfisini ancak doldurur-saygilarimla
3
Cevapla
A.K.
Saygılarımla hocam. Ama bu işler ''kendini gerçekleştirme'' sınıfına giriyor. Biz daha en temel ihtiyaçlarımızı gerçekleştiremiyoruz. Mesela insani bir çevrede yaşama, borcunu düşünmeme , mobbingden korunma...Sayın başvekil yazsın, o daha iyi anlar, herşeyden anlıyor maaşallah, barekallah...
2
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir