Tüberküloz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir toplum sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Tüberküloz kontrolü, uzun yıllardır Verem Savaş Dispanserlerinin bir görevi ve halen bu görevi başarı ile sürdürüyor.
Tüberküloz(TB) kontrolünde, yayma pozitif hastaların/temaslılarının takip ve tedavisinin yanı sıra, yeni vaka bulmak ve bu vakaları en kısa sürede Verem Savaş Dispanserlerine (VSD) yönlendirmek de büyük önem taşıyor. Yeni vaka bulmada, hastaların ilk başvuru merkezi olan birinci basamak hekimlerinin önemi tartışılmaz. Türkiye’de de 2010 yılında yurt çapında aile hekimliği sistemine geçildi ve 2012 yılında Verem Savaş Dispanserleri 500 bin nüfusa bir dispanser olacak şekilde yeniden yapılandırıldı. Bu kapsamda birçok ilçede dispanserler kapatıldı. Bu durum Tüberküloz tanı ve tedavisinde aile hekimlerine düşen yükü arttırdı. Ayrıca aile hekimliği sistemine geçiş, Ulusal Tüberküloz Kontrol Programına da yansıdı ve hastaların doğrudan gözetimli tedavilerinin (DGT) izlem yükümlülüğü, VSD'lerden, Aile Sağlığı Merkezleri'ne (ASM) devredildi.
Bu durum sağlık ocağında çalışan ve daha önce hiç TB hastası ile karşılaşmayan aile hekimlerinin, DGT nedeniyle TB hastası ile çok sık temasını, tedaviye uyumsuzlukla uğraşmasını, temaslı muayenesini ve ilaç yan etkilerinin takibini zorunlu kıldı. Halen Türkiye’de bulunan 179 VSD'de çalışan hekimlere yönelik sertifikalı eğitim programı uygulanmıştır. Ancak ASM'lerde çalışan hekimler için tıp eğitimleri ötesinde (zaman zaman bölgesel eğitimler verilse de), düzenli bir hizmet içi eğitim programı bulunmuyor.
Yapılan bir çalışmada aile hekimlerinin TB ile ilgili yeterli bilgi düzeyine sahip olup olmadıkları incelendi.
Tüberküloz insidansının yüzbinde 31 ile yüksek olduğu olan Sakarya'da, insidansın düşürülmesine yönelik çalışmalar kapsamında düzenlenen tüberküloz paneli öncesinde, katılan aile hekimlerine 15 çoktan seçmeli sorudan oluşan anket formu dağıtıldı. Formun ön yüzünde tüberküloz hakkındaki temel bilgileri ölçen ve Sağlık Bakanlığı tüberküloz tanı ve tedavi rehberine göre hazırlanan 7 soru, arka yüzünde ise Aile sağlığı merkezlerinin, TB kontrolündeki rolünü ve katılımcıların VSD'de çalışma isteği hakkındaki görüşlerini değerlendiren 8 soru yer aldı.
Tüberkülozla ilgili temel bilgileri değerlendiren 7 soruya aile hekimlerinin yalnızca yüzde 8'i tüm sorulara doğru cevap verebildi. Katılan hekimlerin yaklaşık yarısının tanı ve ilaç bilgisi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı ve yaklaşık dörtte üçünün bulaştırıcılığı ve tedavi süresini tam olarak bilmediği ortaya kondu. Türkiye’de yapılan TB bilgi düzeyini araştıran çalışmalara bakıldığında; tanı koyma konusunda doğru bilgiye sahip olma oranları %28-68 arasında, bulaşma yollarını doğru bilme oranı %21-40 arasında, tedavide kullanılan ilaç sayısını doğru bilme oranları %40-55 arasında, doğru ilaç kombinasyonunu bilme oranı %14-36 arasında, tedavi süresini doğru bilme oranları ise %21-48 arasında bulundu.
Çalışmada Türkiye’de yapılan bu konudaki diğer çalışmalarla birlikte değerlendirildiğinde; aile hekimlerinin TB konusundaki bilgi düzeylerinin oldukça yetersiz olduğu ve bilgi düzeyini artırmaya yönelik eğitim programlarının hızlıca planlanarak hayata geçirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Diğer taraftan halen aile hekimleri ile VSD'de çalışan hekimler arasında aylık gelir bakımından yaklaşık 2 kat fark olduğu belirtilen çalışmada bu eşitsizlik ile ilgili aile hekimlerinin görüşleri de değerlendirildi. Aile hekimlerinin üçte biri, TB hastalarının muayenesinin riskli olduğunu, %74'ü VSD çalışanlarının enfeksiyon riski taşıdıklarını belirtti ve %68'i VSD çalışanlarına pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini kabul etti. Aile hekimlerinin yarısı VSD'de çalışmak istemediğini belirtirken ekonomik eşitsizliğin giderilmesi durumunda, %48 olan kesinlikle çalışmam diyenlerin oranı, %31'e düştü. Bu sonuçlar, VSD çalışanlarına pozitif ayrımcılık yapılsa dahi önemli oranda hekimin, VSD'de çalışmak istemediğini gösteriyor.
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalından Dr.yusuf Aydemir’in yaptığı çalışmada Ulusal TB kontrol programında halen en önemli görev ve elde edilen başarının VSD'lere ve burada çalışan hekimlere ait olduğu belirtildi.
Araştırma Türk Toraks Derneği tarafından yayınlanan Türk Toraks Dergisi’nin Ekim 2015 sayısında yayımlandı.
Medimagazin tarafından yayımlanan ankette ise durumun farklı olmadığı görüldü: