Dünyada hızla gelişen bir alanda öncülük etmek amacıyla kurulan Probiyotik Prebiyotik Derneği, son yıllarda artan sayıda bilimsel çalışmaya konu olan probiyotik konusunu kongrede masaya yatıracak.
Geleceğin en önemli bilimsel konuları arasında gösterilen probiyotiklere Türkiye’nin bilim dünyasında daha fazla yer vermesini amaçlayan kongreyle ilgili olarak, Dernek 2. Başkanı ve Kongre EşBaşkanı Prof. Dr. Hakan Alagözlü ile konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanıyım. Yaklaşık üç yıl önce, Probiyotik Prebiyotik Derneğini yakın arkadaşım Doç. Dr. Tarkan Karakan’ın fikri ile birlikte kurduk ve geliştirdik. Tarkan Probiyotik-Prebiyotik Derneği Başkanı, ben de 2. başkanıyım. O zaman probiyotik-prebiyotik konuları emekleme çağındaydı. Dünyada, özellikle Amerika’da epey bir yol almıştı, ama Türkiye’de bu tür ürün ve ilaçlara gereksiz, faydasız gözle bakılıyordu. Dernek olarak amacımız, Türkiye’deki probiyotik-prebiyotikle uğraşan bilim adamlarını tek çatı altında toplamaktı. Böylece değişik fikir ve görüşler, probiyotik perspektifindeki bilime değişik lezzet ve tat katacaktı.
Kongreniz hakkında bilgi verebilir misiniz, bu kongrenin önemi nedir?
Bu kongrenin özelliği multidisipliner olmasıdır. Yani, amacımız farklı disiplinlerdeki bilim adamlarını probiyotik paydası altında birleştirmektir. Bu konuyla ilgilenen dünyadaki başlıca isimleri de elimizden geldiğince kongremize davet ettik. Bu kongre, Tarkan arkadaşımın da dediği gibi bu alanda ilk kongre olma sıfatını taşıyor. Kongremize farklı branşlardan farklı bilim adamlarının katılımının olması probiyotik-prebiyotik konusunun enine-boyuna tartışılmasını sağlayacaktır. Probiyotik-prebiyotik konusunun dogma fikirlerden çok bilimsel platformda incelenmesi bu kongrede temel pensibimiz olacaktır.
Prebiyotiğin anlamı ve tıp alanındaki yeri nedir?
Probiyotikle ilgili konuları Tarkan arkadaşım açıkladı. Prebiyotik konusunda ise; prebiyotik, probiyotiğin (sindirim sistemindeki faydalı dost bakteriler) yiyeceğidir. Prebiyotik oligosakkaridlerden (inülin, fruktooligosakkarid, galaktaoligosakkarid vs.) oluşur. Kalın bağırsağa kadar sindirilmeden gelir ve kalın bağırsaktaki dost bakteriler tarafından fermente edilirler. Prebiyotikler kalın bağırsaktaki faydalı dost bakterilerin büyümesini ve/veya aktivitesini olumlu yönde etkiler. Ayrıca, kalın bağırsakta fermentasyonları sonucunda kısa zincirli yağ asitleri oluşur. Kısa zincirli yağ asitlerinden biri olan bütirik asit kolon kanserini engellemede çok etkilidir. Her prebiyotik liftir. Ama her lif prebiyotik değildir. Prebiyotikler, ilaç formunda bulunabildikleri gibi, yiyecekler içerisinde de bulunurlar. Prebiyotikler yiyecek bileşenlerinden başka, probiyotiklerle birlikte (sinbiyotik) ilaç olarak da piyasada bulunur.
Prebiyotiklerin, kalın bağırsak kanserini önleyici etkisi dışında; kalsiyum emilimini arttırarak osteoporoz, glisemik indeksleri düşük olduğu için Tip 2 diyabet, kötü kolesterol seviyelerinin düşmesinde, hastalıklara karşı immün direncin artmasında, dışkı hacmini arttırarak bağırsak fonksiyonlarının düzenlenmesinde, kabızlıkta faydalı rolleri bulunmaktadır.
Ayrıca, prebiyotikler üzerine yapılan çalışmalar, bağırsak bakteri kompozisyonunun, özellikle de bifidobakter sayısının vücuttaki metabolik olayların gerçekleşmesinde düzenleyici görev yaptığını göstermektedir. Özellikle obezite ve Tip 2 diyabette bu durum çalışılmış ve faydalı yönleri bulunmuştur.
Probiyotik ve prebiyotiklerin gelecekteki konumunu nasıl görüyorsunuz?
Özellikle probiyotik ve prebiyotiklerin birlikte olduğu sinbiyotik formunun gelecekte çok önem arz edeceğini söyleyebilirim. Günümüzde başta antibiyotik olmak üzere, stres, kötü beslenme gibi koşullarda patojen bakterilerin faydalı bakterilere oranı yükselmektedir. Bu durum sinbiyotiklerle bertaraf edilebilir. Özellikle gereksiz kullanılan antibiyotikler, bağırsaktaki faydalı bakterileri yok edip farklı hastalıklara davetiye çıkarabilir. Hipokrat’ın dediği gibi “Bütün hastalıklar bağırsaktan başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kalan kısmı da hastadır.” Erişkin bir insanın bağırsağında 100 trilyon, yaklaşık 1,5 kg faydalı bakteri vardır. Evet, yanlış duymadınız 1,5 kg. Bu bakterilerin bağışıklık sisteminde ne kadar aktif rol oynadığını anlamak gerekir. Bağırsak mukozasının alanı 200 m2 olup, deri yüzeyinin 10 katıdır. Yani, bağırsak mikrobiyotası bütün sistemle ilgilidir. Dolayısıyla bağırsak mikrobiyotası ile ilgili yapılan çalışmalar hızla artmakta ve yeni endikasyon alanları oluşmaktadır.
11-13 Nisan 2013 tarihleri arasında düzenlenecek olan 1. Ulusal Probiyotik Prebiyotik ve Fonksiyonel Gıdalar Kongremize, bu konuyla ilgilenen, katkı verecek olan tüm meslektaşlarımızı, arkadaşlarımızı, meslek önderlerini bekliyor ve katılımlarından onur duyuyoruz.
Teşekkürler.