Medical Park Bahçelievler Hastanesi Tüp Bebek Merkezi ve Kadın Doğum Bölümü Direktörü Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Kadir Savan; kadınlarda kısırlığa neden olan Polikistik Over Sendromu (PKOS) ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı...
Polikistik Over Sendromu nedir?
PKOS, kadınlarda en sık görülen yumurtlama fonksiyon bozukluğunun adıdır. Normalde kadınların yumurtalıklarında her ay bine yakın yumurta hücresi gelişmeye devam eder ama son seçilme dönemine geldiğinde bunlardan 20 ila 50 tanesi seçilir.
Bunlar o ayki gelişen yumurta grubunu oluşturur. Bu 50’ye yakın yumurta da 5-6 gün geliştikten sonra içlerinden bir tanesi olgunlaşır ve o ayki yumurtlama olacak yumurta haline gelmek üzere bu gelişimini devam ettirir. 18-20 milimetreden sonra da çatlar ve yumurtlama olur.
Diğer yumurtalar ise geriler ve kaybolur. İşte bazı durumlar vardır ki bu mekanizma bozulmuştur. Yumurtalıklardaki yumurta hücreleri 8-10 milimetre çapa geldiklerinde daha fazla gelişemezler ve büyümezler. Bunlar, yumurtalık içinde küçük küçük kistler halinde kalır.
Erkeklik hormonu salgılar
Çapları 5 ila 10 milimetre arasında değişir. İsminden de anlaşılacağı üzere polikistik yani çok sayıda küçük yumurta kistleri oluşur.
Yumurta tam gelişip yumurtlama oluşturamadığı için PKOS’dan sonra da yumurtalıklar büyüme başlar. Büyüyünce de yumurtalıktan erkeklik hormonları salgılanır. Bu da yumurtalığın yapısını, hastanın şeker metabolizmasını bozar.
Adet düzenleri bozulur ve gecikmeli (2-6 ay) adet görür.
Bu hastalık nasıl kısırlığa neden oluyor?
Vücutta hormon salgısını düzenleyen bazı enzimler var. O enzimler, kolesterolden kadınlık hormonlarını oluşturur ve hormon dengesini sağlar.
Ama bazen anne karnındayken bu enzimlerde bir bozukluk oluşur ve bu da kadınlık hormonlarının yapısını bozduğu için yumurtalıklarda sapma meydana gelir ve hormon dengesi bozulur. Onun sonucunda yumurtalıklar büyür, içinde çok sayıda küçük küçük yumurta hücreleri olur, adetler gecikir, yumurtlama olmaz ve kısırlık sorununa yol açar.
Uzun vadede şeker hastalığına yol açıyor
Kısırlık dışında başka hangi sorunlara yol açıyor?
PKOS; sadece bir kısırlık ya da yumurtlama sorunu değil, aynı zamanda hastalarda çeşitli sağlık sorunları da yaratabiliyor.
PKOS, kısa sürede yumurtlamanın olmaması, adetlerin gecikmesi ve kısırlığa yol açmasının dışında, hastaların orta derecede kilo almasına neden olur.Çünkü yumurtalıktan salgılanan erkeklik hormonları şeker metabolizmasını bozduğu için kilo almaya eğilimi artırır; hastalar 6 ila 15 arasında kilo alırlar.
Ayrıca hastaların yüzde 60’ı, uzun vadede (40-50’li yaşlarda) şeker hastası olarak karşımıza çıkarlar.Yine uzun vadede tansiyon, kalp hastalığı gelişebilir. Bu hastaların bir kısmında ileriki yıllarda rahim ve meme kanseri oluşabilir.
Hamilelikte sıkı doktor takibi şart
Ne zaman ameliyat gerekir?
PKOS’da her zaman ameliyat yapmayız. Ama bazı durumlar var ki; hastayı tedavi etmemize rağmen yumurtlama olmaz, hormon dengesi düzensizdir. Yani her şeye rağmen düzelmiyor. Eğer hastanın kısırlık problemi ve çocuk beklentisi varsa, yumurtlama ilaçlarına rağmen de hamile kalamıyorsa o zaman iki seçenek var; ya tüp bebek tedavisine alırız ya da ameliyat ederiz.
Kapalı ameliyat
Ameliyat için karından laporoskopi dediğimiz bir aletle gireriz. Kapalı ameliyatla her yumurtalığa lazerle 5-6 küçük delik açarız.
Yumurtalıktaki erkeklik hormonu dediğimiz androjen hormonunu salgılayan kısmı azaltırız ve yumurtalık üzerindeki baskılayıcı etkisini ortadan kaldırırız.
PKOS’un gebe kadında olumsuz etkileri var mı?
PKOS’lu kadınların yüzde 30 ila 50’si kendiliğinden hamile kalır.Bu kadınlar gebelik süresinde PKOS’nın olumsuz etkileriyle karşılaşabilirler. Çünkü bu tür hastaların şeker metabolizması bozuktur.
Böyle olunca da hamilelik sırasında aşırı kilo artışı olabilir, gebelikte şeker hastalığı gelişebilir, vücutta şişlikler görülebilir, gebeliğin altıncı ayından itibaren tansiyon yükselmesi ve gebelik zehirlenmeleri gelişebilir.
Sakıncalı yiyecekler
O yüzden bu hastalar özellikle gebelik döneminde iyi bir şekilde takip edilmeli ve tedavileri de ona göre düzenlenmelidir.
PKOS’u bulunan ve hamile kalan kadınlar gebelik döneminde özellikle yemeklerinde unlu, hamurlu yiyeceklerden kesinlikle uzak durmalı, egzersiz yapmalı ve lifli gıdalar tüketmeye özen göstermeli.
Doğurdum kurtuldum demeyin
PKOS’lu kadınlar çocuk sahibi olsalar bile ben bu hastalıktan kurtuldum demesinler, yaşam boyu sağlıklarına dikkat etsinler. Kalp, tansiyon, şeker hastalığı ve meme ile rahim kanseri riski açısından düzenli olarak kontrollerini yaptırsınlar. Diyetlerine dikkat etsinler, düzenli olarak egzersiz yapıp hareketli olmaya özen göstersinler. PKOS’nın tedavisi vardır ama ihmal etmesinler. Gecikirlerse sorun daha çok artar.
Beyaz unu unutun sebzeden şaşmayın
Nasıl tedavi ediliyor?
PKOS tedavisinde amacımız öncelikle hastaların zayıflaması ve kilo kontrolünün sağlanmasıdır.Bunun için de ekmekten, beyaz undan, şekerden kaçınmalarını bol posalı ve lifli gıdalar tüketmelerini öneriyoruz. Ancak sadece diyet yeterli gelmiyor.
PKOS hastalarında hormon dengesi bozuk olduğu için az da yeseler akranlarına oranla kilo eğilimi oluyor.
Çünkü enerji ve şeker metabolizmaları bozulduğundan, sonuçta yediklerini vücutta yağ dokusuna dönüştürüp depo ederler ve bu da kilo almalarına neden olur.
İşte bu nedenle diyetten sonra hastaya hareketlerini artırmalarını öneririz. Günlük yaşamda aktif olmalarını isteriz. Haftada en az üç kez, en az yarım saat olmak şartıyla çok hızlı yürüyüşler (bazen de koşu olabilir) öneririz. Diyet ve egzersizle hastanın genel sağlığını koruruz.
Eğer hastanın çocuk beklentisi varsa; zayıflatıyoruz ve şeker metabolizmasını düzenleyici ilaçlar veriyoruz. Bunların yüzde 40-50’sinde hamilelik kendiliğinden oluşur. Ama eğer gebe kalamazlarsa o zaman yumurtlama ilaçları kullanırız.
Hamile kalmasa da risk var
Ancak bazı hastalar var ki; çocukları var, hamile kalmak gibi bir beklentisi yok ama PKOS nedeniyle sağlık sorunları (geç adet görme, tansiyon, şeker, meme ve rahim kanseri riski vb.) yaşıyorlar.
Bu koşullarda da hastanın mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Bu tür hastaları kolesterolünü, şekerini, trigiliserit ve yağlarını ölçüp, ona göre tedavi ederiz.
Bu tedavide amacımız hem hastaların düzenli adet görmesini sağlamak hem de rahim içindeki aşırı gelişmeyi kırarak ileride rahim kanseri gelişme riskini azaltmaktır.