Medimagazin logo

400 bebek, kan testiyle zekâ geriliği ve cücelikten kurtuldu

Bebeklerin topuğundan alınan kan, erken teşhis ve tedavide hayatî önem taşıyor. Geçen yıl ülke geneline yaygınlaştırılan kan taramasından başarılı sonuçlar alındı. Tahlillerde zekâ geriliği ve cücelik teşhisi konulan 400 bebek, basit ilaç tedavisiyle kurtuldu. Proje sorumlusu Dr. Gülsüm Özdemir, taramaya diğer hastalıkları da dahil edeceklerinin altını çiziyor
400 bebek, kan testiyle zekâ geriliği ve cücelikten kurtuldu
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Bebeklerin topuğundan alınan kan, erken teşhis ve tedavide hayatî önem taşıyor. Geçen yıl ülke geneline yaygınlaştırılan kan taramasından başarılı sonuçlar alındı. Tahlillerde zekâ geriliği ve cücelik teşhisi konulan 400 bebek, basit ilaç tedavisiyle kurtuldu. Proje sorumlusu Dr. Gülsüm Özdemir, taramaya diğer hastalıkları da dahil edeceklerinin altını çiziyor.

Türkiye'de, 1987'de başlatılan 'topuk kanı taraması', sadece iller düzeyinde yapılırken, Sağlık Bakanlığı geçen yıl (aralık) uygulamayı ülke geneline yaygınlaştırdı. Tek merkezden yürütülen çalışmanın kontrolü ve sonuçları titizlikle takibe alındı. Bebeklerde geri dönüşümü mümkün olmayan hastalıkların başlamadan bitirilmesini amaçlayan proje, olumlu sonuçlar vermeye başladı. Son bir yılda dünyaya gözlerini açan 1 milyon 300 bin bebeğin kanları incelenerek hastalık riski taşıyan aileler bilgilendirildi. İl sağlık müdürlükleri anne-babaları, uygulanacak tedavi konusunda yönlendirdi. Erken teşhis sayesinde 400 minik, zekâ geriliği ve cücelikten kurtuldu. Yakalanan başarıyı dikkate alan Sağlık Bakanlığı, taramaları diğer hastalıkların teşhisi için kullanma kararı aldı. Yenidoğan tarama sorumlusu Dr. Gülsüm Apak Özdemir, bu hastalıkların erken teşhisinin, bebeklerin yüzde yüz iyileşmesini sağladığını belirtirken, hâlâ çocuğunun topuğundan kan alınmasına izin vermeyen ailelerin bulunduğuna dikkat çekiyor.

Her aşaması büyük bir titizlikle yürütülen projenin uygulama süreci ise şöyle işliyor: Bebeklerden alınan kanlar, sağlık müdürlüklerinde toplanıyor. Haftada bir kez İstanbul ve Ankara'daki Refik Saydam hıfzıssıhha merkezlerine gönderilen numuneler, kimlik bilgileriyle birlikte bilgisayara kaydediliyor. Laboratuvar incelemelerinin ardından hastalık riski taşıyan bebekler işaretleniyor. 15 gün içinde il sağlık müdürlükleri, bu bebeklerin anne-babasını telefonla arayarak bilgilendiriyor. Zaman zaman ebeveynlerin tepkisiyle karşılaşan sağlık personeli, aileyi ikna ettikten sonra basit ilaç tedavilerine başlanıyor.

Bir yılını dolduran projede inceleme işlemlerini 35 kişilik ekip yapıyor. Günde ortalama 7 bin kan örneğinin bulgularını ortaya koyan ekip 1 milyon 700 bin kanı incelediği için son derece titiz çalışıyor. Kayıt ve arşivlemede sonuçların birbirine karıştırılmaması için ince eleyip sık dokuduklarını söyleyen Yenidoğan Tarama Programı Sorumlusu Dr. Gülsüm Apak Özdemir, hastalıkların atlanmaması amacıyla son bir yılda 10 bin bebekten ikinci kez kan istendiğini belirtiyor. Zeka geriliği ya da cücelik riski taşıyan bebeklerin yüzde 30'una ikinci çağrı sırasında ulaşamadıklarını kaydeden Özdemir, ailelere şöyle sesleniyor: "Bu iki hastalık erken tedaviyle yüzde yüz iyileşiyor. Zeka özürlü çocuk sahibi olmayı hiçbir aile istemez. O yüzden mutlaka ikinci kez kan istediğimizde göndersinler."

Söz konusu rahatsızlıkların doğu ve güneydoğu illerinde ya da batı illerinde yaşayıp da bu bölge kökenli ailelerde yüksek olduğunu kaydeden Özdemir, gerekçe olarak akraba evliliğini gösteriyor. Özdemir, hiçbir bebeği atlamamak için, özel hastanelere yönelik çalışmalar yaptıklarının da altını çiziyor. Özel hastaneler göndermese dahi bebeklerin aylık kontrollerinde sağlık ocaklarının topuk kanı aldığını belirten Özdemir, "Bütün ailelere ulaşmaya çalışıyoruz. Bebeklerimizin mutlu geleceği için annelere de mutlaka görevler düşüyor. Kanın gönderilip gönderilmediğini kendileri sorgulamalı." uyarısında bulunuyor.


Tedavisi ucuz, basit ve etkili
Tiroid bezinden troid hormonlarının yeterince salgılanmaması sonucu çocuklarda zeka geriliği ya da cücelik oluşuyor. Tiroit hormonu eksik olan bebeklere ağızdan tiroit hormonu veriliyor. Bu hap eczanelerde 1-2 YTL'ye satılıyor. 'Fenilketonüri'nin olduğu zeka geriliği ise özel mamalar verilerek engelleniyor. Tedaviler yüzde 100'e varan oranlarda başarıyla sonuçlanıyor. Bazı illerde hastalık riskine karşı ikinci kez kanı istenen bebek sayısı: İstanbul 567, Ankara 468, Diyarbakır 113, Şırnak 61, Şanlıurfa 79.

GÜNDE 7 BİN BEBEĞİN KANI TİTİZLİKLE İNCELENİYOR

Bebeklerin topuğundan alınan kanları 35 kişilik bir ekip inceliyor. Günde ortalama 7 bin kan örneğinin bulgularını ortaya koyan ekip son derece titiz çalışıyor. Yenidoğan tarama programı sorumlusu Dr. Gülsüm Apak Özdemir, kayıt ve arşivlemede sonuçların birbirine karıştırılmaması için ince eleyip sık dokuduklarının altını çiziyor. Özdemir, hastalıkların atlanmaması amacıyla son bir yılda 10 bin bebekten ikinci kez kan istendiğini belirtiyor.

Zaman

400
bebek
kan
testiyle
zekâ
geriliği
ve
cücelikten
kurtuldu
Yorum (2)
Tugba Aydogdu
Benim bebegim 14 gunluk ilk topuk ksni 5.2 cikti kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi ne getirdik burdaki tahlil 4.5 e dusmus 31 temmuzda tekrar kan verecek ne olur bana ulasin bebegimim kan tahlilleri normale donermi cok tedirginim bevegime birsey olacak diye cok korkuyorum dr gulsun ozdemire ulasmak istiyorum
0
Cevapla
melis
Tugba hanım geçmiş olsun, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu web sayfasına girerseniz "Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar...." diye bir başlık var. O başlığın birimlerinden "Çocuk ve Ergen Sağlığı" birimini bulursanız iletişim adresinde tel no var,oradan ulaşabilirsiniz. Ben başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum. 2012 yılında bir kız bebek dünyaya getirdim. Kızımın topuk kanından TSH'ı 35 çıktı, hemen özel bir hastaneye gidip kan serum düzeyine baktırdık. Aynı seviyelerde çıkınca ertesi gün şehrimizde bulunan üniv. hastanesine götürdük ve çilemiz başladı. Şehrimizde hatta coğrafik bölgemizde tek olan çocuk endokrinoloji prof.ne ulaşmak ne mümkün. Özel muayene bile yaptıramadık,üstüne birde azar işittik. Hanımefendi prof. özellikle hekim çocuklarını hiç sevmezmiş, hiç sevmediği bakmak istemediği hasta grubuymuş falan filan.Oysa ona gelene kadar zaten biz kaç defa üniv. hastanesindeki çocuk asistanlarına gittik,muayene olduk ama bizi tatmin etmedi.Bende bir hekim olduğum için asistanlardan değil bir hocadan -hemde özel- randevu almak istemiştim.Bizde uçağa atladık ve Hacettepe Üniv. bünyesinde çalışan başka bir çocuk endokrinoloji prof. hanımefendiye gittik. Çankaya'da özel bir muayenehanesi vardı,oraya gittik. Bizi kapıda karşıladı, hekim olduğumu öğrendikten sonra muayene ücreti de almadı, bizi kapıya kadar uğurladı ve sarıldı yanaklarımdan da öptü.Tüm tahlilleri tekrar yaptırdı,hipotroidi ilaç dozunu ayarladı ve hala haberleşiyoruz. Mail ortamında 3 ayda bir tahlil sonuçlarını gönderiyorum ve bu şekilde tedaviye devam ediyoruz. Kızım 20 aylık ve çok şükür gayet sağlıklı. Tüm bu anlattıklarımdan sonra şuraya varmak istiyorum.Sağlık Bakanlığı bu tarama programı ile çok güzel bir şey başlatmıştır.Çok basit bir tarama yöntemiyle gerek aileler için gerekse devlet için pahalıya mal olacak,zeka geriliğine yol açacak bazı hastalıkların erken tanı ve tedavisi ile maddi manevi pek çok külfetin altından bu şekilde kalkmıştır. Zaten tarama testlerinin de amacı budur. "Maliyeti düşük testlerle maliyeti yüksek hastalıkların tanısını koymak ve hastalığın kliniği gelişmeden gerekli tedbiri almak". Ancaaak, bu işin devamlılığı takip edilmemektedir.Topuk kanı işleriyle uğraşan, takip edip ailelere ve aile hekimlerine ulaşan, sorunlu bebeklerin tahlillerini tekrarlatıp gerekli hekimlere yönlendiren Sağlık Müd. bünyesindeki Ana Çocuk Sağlığı Şubesi'nde yıllarca çalıştım, şube müdürlüğü yaptım. Yani bu işlerin taaa dibine kadar içindeydim(şimdi farklı bir birimdeyim). Şubede topuk kanı ile ilgilenen arkadaşların nasıl bir zorlukla, dedektif gibi bebeklerin peşine düştüğünü,aile hekimlerine ulaştığını,bebekleri yönlendirdiklerini ve bu iş için günde 100'e yakın tel görüşmesi yaptıklarını iyi bilirim. Bu kadar çabadan sonra üniv. hastanesindeki bazı hocaların duyarsızlığı, takip sistemlerinin olmaması,vatandaşı zor durumda bırakmalarını aklım almıyor. Ben bile bu işlerin içinde olan bir hekim olarak bu kadar zorluk çektim, ya olayın bilincinde olmayan, olayın ciddiyetini bilemeyen vatandaş ne olacak? Artık daha gitmediğim o üniv. hastanesinden kimse beni arayıp bulmadı nerdesin diye? Bakanlığın takip sistemini kurması gerekiyor bence. Bu ülkenin geleceği olan çocuklarımıza hepimizin sahip çıkması gerekiyor.
3
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir