Almanya'daki Saarland Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, aynı anda birden fazla aşı uygulandığında güçlü bir bağışıklık tepkisinin ortaya çıkmasında enjeksiyon bölgesinin önemini ortaya koydu.
Transplantasyon ve Enfeksiyon İmmünolojisi Bölüm Başkanı Profesör Martina Sester ve doktora öğrencisi Laura Ziegler tarafından yürütülen çalışma, sıklıkla göz ardı edilen ardışık aşıların aynı kolda mı yoksa farklı kollarda mı uygulanması gerektiği sorusuna meydan okuyor.
"Kontralateral ve ipsilateral COVID-19 aşılamasından sonra SARS-CoV-2'ye özgü humoral ve hücresel bağışıklık yanıtlarındaki farklılıklar" başlıklı çalışma kısa süre önce EBioMedicine dergisinde yayımlandı. Aşılama mekaniğini anlamaya yönelik ilgileriyle tanınan Sester ve Ziegler, daha önce ele alınmamış bir soruyu ele aldı: Enjeksiyon bölgesinin seçimi aşılamaya karşı bağışıklık yanıtını etkiler mi?
Araştırma, Biontech mRNA aşısının hem birincil hem de güçlendirici enjeksiyonlarını alan 303 kişiden oluşan bir kohort kullanılarak Almanya'daki COVID-19 aşılama kampanyasına odaklandı. Katılımcılar, aynı kola (ipsilateral) veya farklı kollara (kontralateral) enjeksiyon yapılmasına göre gruplara ayrıldı. Şaşırtıcı sonuçlar, iki grup arasında bağışıklık tepkilerinde belirgin farklılıklar olduğunu gösterdi.
Çalışmanın temel bulguları şunlardı:
İpsilateral aşılama ile daha güçlü bağışıklık yanıtı: Araştırmacılar, aynı kola aşı yapılan bireylerin, farklı kollara enjeksiyon yapılanlara göre daha güçlü bir bağışıklık tepkisine sahip olduğunu gözlemledi. Bu durum özellikle viral enfeksiyonlarla mücadelede kritik bir rol oynayan ve genellikle "öldürücü T hücreleri" olarak adlandırılan sitotoksik CD8+ T hücrelerindeki belirgin artışta kendini gösterdi.
Antikor bağlama avantajı: Virüslerin nötralize edilmesinde önemli bir rol oynayan antikorların, aynı koldan aşılanan bireylerde viral spike proteinine avantajlı bir bağlanma kapasitesine sahip olduğu bulundu. Bu, ipsilateral aşılamanın vücudun virüsle savaşma ve yayılmasını önleme yeteneğini artırabileceğini düşündürüyor.
Çalışma COVID-19 aşısına odaklanırken, çıkarımlar bu özel bağlamın ötesine geçiyor. Profesör Martina Sester, bu bulguların grip veya tropikal hastalıklar gibi diğer sıralı aşılama türleri için de geçerli olup olmadığını belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ifade etti. COVID-19 pandemisinin veri toplamak ve bu tür soruları tam olarak araştırmak için eşsiz bir fırsat sunduğunu vurguladı.
