Medimagazin logo

Yılın bilim adamı ödülü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz'a verildi

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından Diyabet alanında yılın bilim adamı ödülünün Prof. Dr. M. Temel Yılmaz’a verildiği açıklandı.
Yılın bilim adamı ödülü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz'a verildi
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Diyabet alanında yaptığı çalışma ve gerçekleştirdiği projeler nedeniyle 46 Avrupa Ülkesi içinde bu ödülün Türkiye’den Prof. Dr. M. Temel Yılmaz’ın layık görülüğünü belirten Uluslararası Diyabet Federasyonu, 29 Kasım 2015’te törenle Kanada Vancouver’da verileceğini bildirdi.

Uluslararası Diyabet Federasyonu Dünya Başkanı Sir Micheal Hirst, Prof. Yılmaz’a gönderdiği mektupta “Diyabet alanında yaptığınız araştırmalar ve diyabetle mücadele için yorulmak bilmeyen çabalarınız, gelecekte diyabetli yada diyabet riski altındaki insanların hayatlarını daha iyi yönde etkileyeceği inancını vermektedir” dedi.


 




Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve İ.Ü. Diyabet Araştırma ve Uygulamaları Merkezi Müdürü olarak görev yapmaktadır.

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet alanında 350 nin üzerinde ulusal ve uluslararası yayını ve 20 nin üzerinde kitap yazarlığı vardır. Aynı zamanda Türkiye Diyabet Vakfı’nın Kurucu Başkanı olan Prof. Yılmaz GAPDİAB ve DOĞUDİAB, Diyabet 2020:Diyabette Stratejik Vizyon ve Hedefler, DAKE (Ulusal Diyabet Akran Hasta Eğitimi Programı) , Diyabet Durduralım ve Diyabet Parlamentosu gibi ulusal Projelerinin koordinatörlüğünü yapmıştır.

Özellikle Tip1 Diyabet İmmünolojisi ve Adacık Hücre Nakli çalışmaları konusunda bir çok uluslararası araştırmanın yöneticiliğini yapmıştır.
 

diabet
ödül
idf
prof. dr. m. temel yılmaz
uluslararası diyabet federasyonu
yılın bilim adamı
Yorum (5)
Ahmet Rasim Küçükusta
Prof. Dr. Temel Yılmaz' ın aldığı ödül bizi gururlandırdı, kendisini tebrik ediyorum. Gel gelelim ortada çok düşündürücü bir durum var. "Sağlık harcamalarının dörtte biri diabet ve komplikasyonlarına gidiyor" başlıklı haberde "Türkiye'de son 12 yılda diyabet oranının yaklaşık 2 kat artarak yüzde 7.2'den 13.7'ye çıktığı" bildiriliyor (1). Bu ifade ülkemizin diyabeti önleme konusunda "çuvalladığını" gösteriyor. Bu başarısızlıkta birçok kesimin ve elbette bunların başında diyabet, endokrin ve metabolizma uzmanlarının rolü olması gerekir. Çünkü bu uzmanların asıl vazifesi, diyabetin tedavisinden önce "diyabetin önlenmesi"dir. Bu istatistik bilgisi, uzmanlarının diyabeti önlemek için ya hiçbir şey yapmadıklarını ya da yaptıklarının ve tavsiyelerinin tamamen yanlış olduğunu gösteriyor. Bence bir de "Diyabeti artırmada yılın en başarılı ülkesi" ödülünü hak ediyoruz. Kaynak: 1. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-saglik-harcamalarinin-dortte-biri-diabet-ve-komplikasyonlarina-gidiyor-2-12-67688.html
1
Cevapla
Dr Eren
Ahmet Rasim Bey, sürekli eleştiri içindesiniz. Mutlaka eksiklikler vardır. Bu mantıkla siz de hocasınız. Siz KOAH için ne yaptnız? Başarınız nedir? Örnek olun. Eleştirmeyi herkes yapabilir.
1
Cevapla
Ahmet Rasim Küçükusta
Siz diyabet dünyasından endüstriye tek laf edildiğini duydunuz mu? Mısır şurubu, hazır gıdalar, trans yağlar, işlenmiş şeker ve un hakkında tek bir itirazları oldu mu? Günde 3 ana 3 ara öğün yemekle diyabet ve obezite önlenebilir mi? Geçenlerde yapılan endokrin metabolizma kongresinde obezite ve diyabetteki artış ve önlenmesiyle ilgili tek bir oturum bile olmadığından haberiniz var mı? Gebelere şeker yüklemesi yapılıyorsa asayiş berkemaldir. Durum budur.
1
Cevapla
aydin sinal
bütün tartismayi noktaliyan soruyu Dr Eren,Prof.Kücükustaya sormus"siz COLD icin ne yaptiniz?" gercek bu soruda,eminim sayin Prof.Kücükustanin sigara ve hava,cevre kirligi hakkinda pek cok aydinlatici calisma,yayinlari vardir,kendilerinin sordugu gibi acaba diabetes cemiyetinin sekerli yiyecek icecek hakkinda ne gibi bir ugraslari var?Bu gün Türkiye sekerli icecek yiyecekler tüketiminde ilk sirada,obezite bunun sonucu metabolik bozukluklar almis basini gidiyor,ben her zaman derim"esrar bile colanin,baklavanin,endüstri sakkarozunun yaninda cok zararsiz,"önce bu gibi zehirlerle mücadele gerekli.
1
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Diyabet konusunda Başta Endokrin derneği olmak üzere tüm dernekler , meslek odaları , hekimler ,sendikalar , üniversiteler , maliye tüm bakanlıklar ülke çapında bir girişim başlat(a)mıyorlar. Temel sorun hızlı sindirilen rafine hale dönüşmüş karbonhidrat ! Bu konuda tüketimi kısmak , bilinçli hale dönüştürme konusunda ülke çapında ne yapılıyor ? Oysa devasa bir sorun ve maliyetle karşı karşıyayız. Sayın Ahmet Rasim Küçükustanın işaret ettiği konu Sağlık harcamalarının dörtte biri diyabet ve komplikasyonlarına gidiyor ! başlı başına bir sorundur... yada daha yıkıcı etki arkadan geliyor ! Çocuklarda obezite 30 yılda 3 kat arttı http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-cocuklarda-obezite-30-yilda-3-kat-artti-1-11-65568.html ve aynı yazıda ilintili www.aciamagercek.com (dr)30/04/2015 sayın Yeşilçimenin yazısı önemli.. "KİMSE BİNDİĞİ DALI KESMİYOR" "Chicago Üniversitesi, son 30 yılda yayınlanan yüzbin reklamı inceledi. Reklamı yapılan gıdaların % 98'i yağ, tuz ve şeker yükü. % 90'ının ise besin değeri düşük. Buna bağlı olarak ABD'de çocuk obezite oranı : 1978-2004 yılları arasında 3 kat arttı. 25 milyon çocuk obez veya aşırı kilolu. Chicago üniversitesinin yaptığı araştırma, besin değeri olmayan bu gıdaların katkı maddesi, tuz, yağ, şeker ve un deposu olduğunu gösterdi. Bunlar, damarlarımızı daraltıyor, hipertansiyon, kalp krizi ve felce yol açıyor. Bundan 30 yıl önce nadir görülen hastalıklar bugün patlama yaptı. 17 milyondan fazla yüksek tansiyon hastası, 21 milyon aday adayı var. Diyabet artışı rekor kırdı. 1990 yılında sayı 1 milyon iken şimdi 10 milyonu geçti. Bu ulusal felaket değilse nedir? Sadece bu iki hastalık bile önlenebilir bir düzine hastalığın anasıdır. Bunun anlamı ; bizi hasta eden ve hastalıktan beslenen hastalık lobisi yüzünden, milli geliri hastalık ve ilaçlara harcayan ve hastalıktan sürünen bir toplum olacağız demektir. Peki bizim anlı şanlı bilim ve aydın dünyamızın basın toplantısı yapıp bizi hasta eden ve bundan beslenen hastalık lobisini halka ve yetkililere şikayet ettiklerini gördünüz mü? Halkı hasta edenleri mahkemeye verdiklerini gördünüz mü? Kimse bindiği dalı kesmiyor. Sağlıklı yaşamak, sağlıklı beslenme ve sağlıklı çevreye bağlı. Fastfood'dan kolaya yediğimiz içtiğimiz zararlı katkı maddeleri, kimyasallar, tarım ilaçları, hormonlar, GDO'lar dev bir sektörü ve bizi zehirliyor. Toplum ise fedakar birkaç bilim insanı sayesinde bu acı gerçekleri öğreniyor ve sağlıklı beslenme için kendi çapında çözümler üretiyor. Aslında gerçek çözüm bu işi organize edecek olan MİLLİ SAĞLIK ENSTİTÜSÜ ama sürekli engelleniyor. Bu ballı pazarın sağlıklı ve doğal beslenme adına küresel sektörlerden köylünün cebine gitme riski, adamları panikletiyor. Herkes evinde yoğurt peynir yaparsa, doğal gıda için marketler yerine köylere giderse, sağlığa zararlı içki, sigara, fastfood, kola ve janjanlı zehirlerden kaçarsa, milyarlarca dolar halkın cebinde kalır. Sağlıklı bir toplumun hastalık harcamalarının azalması da hastalık lobisini çökertir. İşte kopartılan fırtınanın nedeni bu. McKinsey Global Institute' ın bir raporuna göre sadece obezitenin küresel faturası sigara, savaş ve terörizminki kadar yani 2 trilyon $. İşte bunun için hasta olacak ve güya tedavi olacaksınız. Hasta olurken de tedavi olurken de hastalık lobisi sizlere her türlü yardım ve desteği yapacak. İşte sağlıkta dönen dolaplar : Kanımızı böyle emiyorlar. Bizi hasta eden küresel oyunu ve tezgahı görün artık." Sağlık & Siyaset & Ticaret bağıntıları , insan fıtratı ile ilişkilerini , zaaflarını , SAĞLIK ALANINDA bilimsel yöntemler dominant hale geçmediği sürece , bunlara itibar edilmediği sürece yanlış yolların doğru sandığımız yerlerinde kendimiz oyalarız. Maliyet ve ekonomik yıkım anlamına geliyor ! Sağlık harcamaları 8-9-10 kat , iş ve işlem sayıları 2-3 kat !, acillere taşan hasta yükleri , tükenme sendromları , sağlık şiddet sorunları acaba bu tutumlarımızla ilişkili mi? Sağlık sisteminde yada TUS sınavlarında uzmanlık tercihlerinde Halk sağlığı uzmanlarının itibarlarının görülmemesiyle ilişkili mi? CEOlara teslim , işlem ve kazancı hedefleyen Kamu Hastaneleri işletmecilik anlayışıyla ilişkili mi? Bu soruları sormak , üzerine düşünmek için yeteri kadar bütçe , insan kaynakları ve teknoloji , dışa bağlı sağlık teknoloji sorunlarımız VAR ! Sağlık konusuna ekonomik , siyasal , ergonomik , örgünlük , nitelik anlamında burada ve her yerde farklı fikirleri gündemimize almayı planlamalı , gündelik işlerimiz haline acilen dönüştürmeliyiz. Yoksa acillere taşan iş yüküne aval aval bakan , aile hekimlerine pazar çalıma ve nöbet koyan öngörüsüz ve akılcı ol(a)mayan yöntemlere mahkum oluruz.Mahkemeler , davalar , yeni sürtüşme alanlarıyla zamanımızı ve gençliğimizi genç ve sağlıklı nüfus olma potansiyelini kaybederiz. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları Hastalıkları 13 Kasım 2015
2
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir