Ölümün eşiğindeki kot taşlama işçileri haklarını almak için 'hizmet tespit davası' açtı. Ancak işveren başka kişi göründüğü için dava düştü. Şimdi Sosyal Güvenlik Kurumu davaya harcadığı avukat parasını tahsil amacıyla işçileri icraya verdi
İSMAİL SAYMAZ
İSTANBUL - Bingöl’e bağlı Taşlıçay köyünün öyküsü, yoksullukla başlamıştı. Tam 10 yıl önce İstanbul’a geldiler akın akın. Tek iş bulabildikleri alan, ‘rodi’ dedikleri, kum püskürtme yoluyla kotların beyazlatılmasıydı. Aynı atölyede çalışıp aynı yerde uyudular. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yasadışı çalışan bu iş kolunu bir gün olsun durdurmadı. Ve çok değil, iki -üç yıl sonra akciğerlerini bitiren ‘silikozis’e yakalandılar. Sayıları 100’e yaklaşırken, 20’li yaşlarda üç arkadaşlarını yitirdiler. Çoğu da yatağa düştü...
Taşlıçaylı Naif Demir, oğlu Necati ve sekiz kardeşi, ölüm sırasına adını yazdıranlardan. 19 yaşındaki Necati ile kardeşleri Tahir Şefik, köyde, ağır halde. Naif ile diğer kardeşleri ise başka iş bulamadıklarından İstanbul’da çöplerden kâğıt ve şişe topluyorlar. Son umutları, çalıştıkları süreyi ispat için açtıkları ‘hizmet tespit’ davasıydı. Fakat kaybettiler. Şimdi SGK, davaya atadığı avukatın parası için icraya başvurdu. Tam 12 silikozis hastası, bu parayı nasıl ödeyeceklerini düşünüyor.
Bir aileden 40 hasta
Naif Demir, konuştukça öksürüyor. “Benim sekiz kardeşim, oğlum Necati, ailemden 40 kişi, aynı acıyı çekiyoruz” diyor. Baraka içindeki kirli ranzalara dağılanları gösteriyor: Kardeşleri İsmail ve Şahin, amcaoğlu Vedat, dayıoğlu Ramazan... Sırayla öksürüyorlar. Bir bu kadarı da baraka dışında, topladıkları kâğıtları kamyona yüklüyor. Çabucak yoruluyor, yoruldukça öksürüyorlar. Dahası var: Naif’in oğlu Necati, kardeşleri Faysal, Tahir ve Şefik. Onlar köyde, ağır hasta...
Naif, Esenyurt’taki Kotçular Sitesi’ne ilk gelenlerdenmiş. Tam 10 yıl önce Taşlıçaylıların en en kolay bulabildikleri işmiş. Altı çocuğundan en büyüğünü, şimdi 19 yaşını süren Necati’yi de işe koymuş. “Biz tozu kumu nerden bilelim, fakirdik” diyor. Kardeşler, kot kumlamacılığına altı yılını veren Naif gibi, sigortasız çalışmışlar. Sonrası, ciğerlerinde git gide büyümekteyken fark edilen silikozis...
Silikozise yakalandıkları saptanan 80 civarında işçi Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi (KKİK) öncülüğünde iki yıl önce ‘hizmet tespiti’ için dava açtı. 42 yaşındaki Naif Demir ile 11 işçi arkadaşı, Esenyurt Kotçular Sitesi’nde Yakup ve Coşkun Urtaç’a ait atölyede 2000 -2006 yıllarında sigortasız çalıştıklarını iddia ediyordu. SGK de usul gereği bir avukat gönderdi. Yargılama sonucunda, şu an ‘kot yıkamacılığı’ yapan işyerinin Yakup Urtaç’a değil, kardeşi Nadir’e ait olduğu, Yakup’un işveren değil, çalışan olduğu ortaya çıkınca dava düştü.
12 işçinin çilesi, davayı kaybetmekle bitmedi. Vaktiyle sigorta işlemlerini takip etmeyen SGK, avukatının 575’er TL’lik vekalet ücretini tahsil için 12 işçiyi icraya verdi. Dava temmuzda sonuçlanırken, artan meblağ bugün 750 TL’yi buldu.
Naif “Nasıl ödeyeyim?” derken yine öksürük tutuyor. Ağır haldeki oğlu Necati’den, 29’undaki kardeşi Faysal’dan, 27’sindeki Tahir’den bahsediyor. Bu kez ranzalara dizili kardeşler öksürüyor. 19 yaşındaki Şahin, ağabeyi gibi ‘çürük’ raporu almış. Doktor, “Allahtan umut kesilmez” demiş, “Fakat çalışmayın...” Oysa Naif ve kardeşleri Kartal’da sokaklardan kâğıt ve pet şişe topluyor. Naif, çok öfkeli:
“Bizi sigortasız çalıştırdılar. Fakirdik, bilemedik. Ama devlet biliyordu. Suçumuz ne ki: Mahkemeye verdik! Suç mu işledik? Şimdi bizden para istiyorlar. Ben ölüyorum, çocuğum ölüyor, neyimizi alacaklar? Oğlum ve iki kardeşim yatalak, diğeri verem. Günde beş lira ancak kazanıyorum, dokuz nüfusa bakıyorum. Bir canım var, o da çürümüş. İsterlerse hapse atsınlar.”
Komite avukatı Tanzer Güven 80’e yakın hizmet tespit davası açtıklarını, bu işçilerin SGK şemsiyesi altına alınması gerektiğini belirterek, şöyle diyor:
“Çalışma Bakanlığı söz verdi ama sorunu çözmedi. Bunların işçi olduğunu kabul etmeli, malulen emekli edip maaş bağlamalı. Hiçbiri çalışmıyor. Bir bir ölüyorlar. Buyursun, gelip alsınlar.”
‘Gelip buzdolabını alsınlar’
Komite sözcüsü ve kendisi de silikozis hastası olan Abdulhalim Demir, haklarını ararken mağdur edildiklerini belirtiyor.
“Biz o işte çalışmış, maaş almışız. İşveren, Yakup’un kardeşiyse bizim kabahatimiz nedir? Şimdi beş yıllık süre yüzünden dava da açamayacağız. Bu cezayı ödemeyeceğiz. Evdeki buzdolabını kaldıracaklarsa, gelip kaldırsınlar.”
Silikozis bugüne kadar 44 can aldı. Yedisi Karlıova’dan, üçü Taşlıçay’dan. Taşlıçay’da halen 100’e yakın hasta var.
Radikal