Kayseri Erciyes Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi'nden bir grup öğrenci, öğretim üyeleri ve personel yemekhanesinde iki gündür yemek yiyemedikleri gerekçesiyle oturma eylemi yaptı.
Tıp Fakültesi Merkezi Derslikler önünde toplanan bir grup öğrenci, pankart açarak oturma eylemi yaptı. Öğrenciler, istediklerinin verilmemesi halinde işlerinin başına dönmeyeceklerini belirtti. Tıp Fakültesi Öğrenci Temsilcisi Ali İhsan Kilci, Türkiye'nin hiçbir tıp fakültesinde örneği olmayan bir şekilde yoğun iş yükü ve ağır çalışma şartları ile mücadele ettiklerini ileri sürdü. Dekanlık ve hastane idaresinin kendilerini personel yemekhanesine almayışını protesto etmek için toplandıklarını kaydeden Kilci, "Bizler işe gelince doktoruz, aşa gelince öğrenciyiz. Bizler hastanemizin acil servisinde 3 asistana karşı 13 öğrenci doktorla en fazla çalışma saatine sahip, 3 günde bir nöbet tutup gündüzleri aralıksız çalışan doktorlarız. Hastanemizin hemen hemen bütün servislerinde ağır iş yükü ve risklerle çalışmamıza rağmen, dekanlığımız bizi personel olarak görmeyerek personel yemekhanesinin kapısını kapatmıştır" ifadelerini kullandı.
Ücretsiz yemek yeme haklarının sonuna kadar arkasında olacaklarını kaydeden Kilci, "İstediğimiz günlük maliyeti tüm öğrenciler için sadece 30 kuruş olan yemeğimizi almaktır. Hastane ve dekanlığımızın yaptığı bu uygulama değişmezse eylemimize devam edeceğiz" diye konuştu.
Öğrenciler, daha sonra öğretim üyelerinin içeride görüşme talebi üzerine eylemlerine son vererek dersliğe girdi.
........................
İntörn doktorlarla ilgili yazıyı okuyunca kendi intörnlüğüm aklıma geldi. Ne olduğumuzun, ismimizin belli olmadığı karmaşık bir dönem. Kendi açımdan her türlü imkanlarımı sıfırladığım, bir an önce mezun olup para kazanmak ve ne olduğumun farkına varmak istediğim bir dönem.
Bizim fakültede de birçok fakülteye göre sıkıntılı bir süreçti. Hemşire, asistan hatta hastabakıcı tarafından kullanıldığınız, her türlü ayak işini yapabilecek yardımcı sağlık personeli varken bile bizim yaptıgımız, sedye taşıdığımız günlerdi.
Hemşirelerin işleri yoğun olduğu söylenerek, o sırada tvde dizi seyreden hemşire yerine sürekli bütün servisin tansiyonlarını ölçtüğümüz zamanlarda dinlenme odasına bile sokulmadığımız, ortak kullanım alanında içtiğimiz suyun hesabının sorulduğu, hasta yanında hemşire ve personel tarafından azarlandığımız, uyuyan asistanın sabaha kadar bütün angaryalarını bize yaptırdığı günlerdi.
Ben bunların büyük kısmının eğitimimizin parçası olduğunu düşünmüyorum. 2ay 14 nöbette ateş nabız tansiyon bakarak geçirdiğim pediatri nöbetleri bittiğinde ve mezun olduğumda, ilgili bir öğrenci olmama rağmen, ateşi düşürmek için ne vereceğimi bilmiyordum. O sırada gündüz polikliniklerde hocaların yanında çok şey öğrendim ama beni o kadar yordukları nöbetlerde sadece kullanıldığım hissine kapıldım.Sırf bilgisayara hasta istemini girmek için bilgisayarın başındaki asistan tarafından 3 kat aşağıdaki başka servise çağırıldığımda da kullanıldığım hissine kapıldım. Radyolojinin kapılarında cerrahide yatan hasta sonuçlarını almak için dakikalarca bekleyip, o filmin ya da tomografinin hiç çekilmemiş oluşu durumunu tekrar tekrar yaşadığımda da.
Ameliyathane intörnü olduğumuzda, patolojiyle ameliyathane arasında günde defalarca parça ve sonuç taşırken bize 15 dk yemek molası, hemen gelin dendiğinde, ameliyathane yemekhanesindeki personelin elimizden tepsileri alıp siz öğrencisiniz burada yiyemezsiniz dediği de oldu.
Bence bu ülkede intörn ve asistanın görev ve sorumlulukları daha net belirlenmeli ve fırsattan istifade, her türlü işte koşturulmaları önlenmeli. Ve en azından bu kadar emeğe karşı hizmet ettikleri fakültede bir kap yemeklik hakları olmalı. Dr.Aslı K.