BU HABER MEDİMAGAZİN'İN KARDİYOLOGLARA YÖNELİK YAYINLANAN MEDİKARDİYOLOJİ EKİNDEN ALINMIŞTIR.
Türk Kardiyoloji Uzmanlık Eğitiminin Sorunları: 2011 Raporu’nda, Türkiye’de kardiyoloji uzmanlık eğitiminin süresinin 4 yıl olduğu belirtilerek, “Avrupa Kardiyoloji Derneği, Avrupa Uzman Hekimler Birliği ve Avrupa Kardiyoloji Seksiyonu Vakfı kardiyoloji alanında uzmanlık eğitimi süresini 6 yıl olarak belirtmektedir. Bu nedenle, ülkemizde kardiyoloji uzmanlık eğitiminde öncelikle süre kısalığına bağlı ciddi eğitim yetersizliği ortaya çıkmaktadır” denildi
Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), “Türk Kardiyoloji Uzmanlık Eğitiminin Sorunları: 2011 Raporu” hazırladı. Raporda, Avrupa’da 6 yıl olan kardiyoloji uzmanlık eğitiminin Türkiye’de 4 yıl olarak uygulanmasının eğitimde ciddi yetersizlikler doğurduğuna dikkat çekildi. Eğitim süresinin kısalığı ve uygun ulusal çekirdek eğitim programı oluşturulamaması nedeniyle önümüzdeki yıllarda Türkiye’de kardiyoloji eğitimi alan hekimlerin Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde tanınması ve yurt içinde kalp ve damar hastalarına uluslararası standartlarda hizmet verilmesi konularında ciddi sıkıntılar yaşanacağı bildirildi.
TKD ve Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulu tarafından kardiyoloji uzmanlığı tanımı şöyle yapıldı: “İlgili mevzuata ve ulusal çekirdek eğitim programına göre kardiyoloji uzmanlık eğitimini tamamlamış, Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulu Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme Komisyonunca kardiyoloji uzmanlık eğitiminin yeterliliği için gerekli görülen asgari işlem miktarlarına eğitimi boyunca ulaşmış olduğunu belgeleyen, Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulunun yapacağı yazılı bilgi değerlendirme sınavında ve beceri değerlendirme sınavında başarılı olarak yeterlilik belgesini almış olan, 5 yılda bir en az 100 sürekli tıp eğitimi (STE) kredilik toplantıya katılan ve/ya da 5 yılda bir yeterlilik sınavlarına girip başarılı olarak yeterlilik belgesini yenileyen, girişimsel kardiyoloji ve elektrofizyoloji-ablasyon işlemleri yapabilmek için ayrıca bu alanlarda en az 9 aylık sertifikasyon programlarını ya da 4 yarıyıllık yan dal uzmanlık eğitimini başarıyla tamamlamış olan hekimler kardiyoloji uzmanı olarak kabul edilir.”
Raporu hazırlayan Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Armağan Altun, kardiyoloji eğitiminin standardını yükseltmek amacıyla 2002 yılından bu yana aktif olarak çalıştıklarını söyledi.
2005 yılından itibaren yazılı ve beceri ölçme sınavları ile uygulamaya konulan kardiyoloji uzmanlarına 5 yıl geçerliliği olan Kardiyoloji Yeterlilik Belgesi vermeye başladıklarını anlatan Altun, “Şu ana kadar 9 yazılı bilgi ölçme sınavı, 21 sözlü beceri değerlendirme sınavı yaptık. Yaklaşık 640 kardiyoloji uzmanı yeterlilik belgesi aldı. İlk belge alan hekimlerin belgeleri yenilenmeye başlandı” dedi.
Prof. Dr. Altun, 2010 yılından bu yana ise kardiyoloji uzmanlık eğitimi veren kurumları ziyaret ettiklerini, tamamiyle gönüllülük esasına dayalı olarak başvuru basal kriterlerini sağlayan kurumların ziyaret edildiğini kaydetti. Altun, “Bu ziyaretlerimiz sonrasında 2010 yılında Başkent, Gazi, Kocaeli ve Trakya Üniversitelerinin Kardiyoloji Ana Bilim Dalları 5 yıl geçerli Kurum Uzmanlık Yeterlilik Belgesi almaya hak kazandılar. 2011 yılı ziyaretlerimiz sonrasında ise Ankara, Ondokuz Mayıs, Karaelmas ve Uludağ Üniversiteleri Kardiyoloji Ana Bilim Dalları belge kazandılar” dedi.
Eğitim süresi yetersiz
Türk Kardiyoloji Uzmanlık Eğitiminin Sorunları: 2011 Raporu’nda, Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulunun amacının, yurt çapında kardiyoloji uzmanlık eğitiminin sorunlarının saptanması, standartlarının oluşturulmasına katkı verilmesi ve süreç içinde bu standartların yükseltilmesi olduğu vurgulandı.
Raporda, Türkiye’de kardiyoloji uzmanlık eğitiminin, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği ile Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’e uygun olarak yapılması gerektiği kaydedildi. Son yapılan yasal düzenlemeler ile kardiyoloji uzmanlık eğitimi süresinin 4 yıl olarak belirlendiği anımsatılarak, “Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC), Avrupa Uzman Hekimler Birliği (UEMS) ve Avrupa Kardiyoloji Seksiyonu Vakfı (ECSF) (eski Avrupa Kardiyoloji Yeterlilik Kurulu-EBAC) kardiyoloji alanında uzmanlık eğitimi süresini 6 yıl olarak belirtmektedir. Bu nedenle, ülkemizde kardiyoloji uzmanlık eğitiminde öncelikle süre kısalığına bağlı ciddi eğitim yetersizliği ortaya çıkmaktadır” denildi.
Ulusal çekirdek eğitim programı oluşturulmadı
Raporda, Türkiye’deki kardiyoloji uzmanlık eğitiminin sorunları, “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği (TUEY)’nin uygulanmaması ve Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK)’nun çalışmalarını etkin yapmaması nedeniyle oluşan sorunlar” ve “Kardiyoloji Eğitim Kurumları ile İlgili Sorunlar” olarak iki ana başlık altında ele alındı.
Raporda şunlar ifade edildi: TUEY’ye göre Türkiye’de kardiyoloji uzmanlık eğitiminin, TUK tarafından belirlenen kardiyoloji çekirdek eğitim programını (ÇEP)nı kapsayacak şekilde eğitim kurumları tarafından hazırlanan programlara göre yapılması gerekiyor. Yönetmelik'in geçici 8. maddesi gereğince “Uzmanlık dallarının ÇEP ile rotasyonları ve süreleri bu Yönetmelik'in yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde TUK tarafından belirlenir” denmesine rağmen, TUK tarafından hâlâ ulusal ÇEP oluşturulamadı. Kardiyoloji uzmanlık eğitimi rotasyonları ve süreleri ise ancak TUEY’den bir yıl sonra TUK’nin 23 Haziran 2010 tarihli kararı ile belirlenebildi.
TUK tarafından oluşturulan Müfredat Belirleme Komisyonunda Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulu temsilcisi bulunmuyor. Ortada ulusal ÇEP olmadığı için, eğitimde izlenmesi gereken program ESC ÇEP olmalıdır. Ancak, Türkiye’de eğitim süresinin Avrupa’ya göre iki yıl daha kısa olması nedeniyle ESC ÇEP tam uygulanamıyor. Eğitim süresinin kısalığı ve uygun ulusal ÇEP oluşturulamaması nedeniyle önümüzdeki yıllarda Türkiye’de kardiyoloji eğitimi alan hekimlerin AB ülkelerinde tanınması, bundan da önemli olarak, yurt içinde kalp ve damar hastalarına uluslararası standartlarda hizmet verilmesi konularında ciddi sıkıntılar yaşanacaktır.
Nitelik ve standartlar belirlenmedi
İlgili yönetmelikte, eğitim kurumları ve birimlerinin nitelikleri ve standartlarının TUK tarafından belirleneceği ve yayınlanacağı belirtilmesine rağmen, geçen iki yıllık süreçte bu konuda da ilerleme sağlanamadı. Yeterli öğretim elemanı ve cihaz altyapısı mevcut olmayan gerek üniversitelere gerekse Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine tıpta uzmanlık öğrencisi alımı izni Sağlık Bakanlığınca verilmeye devam edildi. Bu uygulama, eğitimi yetersiz kardiyoloji uzmanı yetiştirilmesine yol açıyor.
Tıpta uzmanlık eğitimi veren kurumların ve birimlerin fiziki yapıları, teknik donanımları, personel durumları, eğitim, uygulama ve araştırma faaliyetlerinin standartlara uygunluğu yönünden Kurul tarafından en az üç yılda bir denetlenmesi gerektiği Yönetmelikte belirtilmesine rağmen, bu konuda da iki yıldır ilerleme sağlanamadı. Gerek Sağlık Bakanlığı gerekse TUK gerçekle yüz yüze gelmekten çekiniyor. Bu nedenden olsa gerek, 1 Temmuz 2011 tarihinde Yönetmelik'in ilgili maddesi değiştirilerek “üç yılda bir denetleme” “beş yılda bir denetlemeye” çevrildi. Ancak sorunları görmezden gelmek ve ötelemek, eğitimini yeteri kadar tamamlayamamış birçok hekimin uzmanlığını alma gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Sertifika programları belirsiz
“İhtiyaç duyulan uzmanlık sonrası sertifikalı eğitim programı düzenlenecek alanları, eğitimin süresi, yeri ile usul ve esaslarını belirlemek” TUK’nin görevleri arasında yer almasına rağmen, TUK hâlâ kardiyoloji alanında gerekli olan bu sertifika programlarını belirleyemedi.
Gerek Türk Kardiyoloji Derneği gerekse Türk Kardiyoloji Yeterlilik Kurulu, kardiyoloji alanında “aritmi-kardiyak elektrofizyoloji” ve “girişimsel kardiyoloji” sertifika eğitim programlarının oluşturulması için Sağlık Bakanlığı ve TUK nezdinde girişimlerde bulunmuş, sertifikasyon programlarının taslaklarını hazırlayıp teslim etmiş, ancak ilerleme sağlayamamıştır. Bu madde son tüzük değişikliğinde “Bakanlığın sertifikalı eğitim yönetmeliği hükümleri çerçevesinde uzmanlık sonrası sertifikalı eğitim programı alanlarını belirlemek” olarak düzeltildi. Artık daha fazla zaman kaybı oluşmaması için Sağlık Bakanlığının “Sertifikalı Eğitim Programı Yönetmeliği”ni hızla çıkararak uygulamaya koyması gerekiyor.
Yeterli öğretim üyesi yok
Gerek üniversitelerde gerekse Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde yeterli öğretim üyesi altyapısı olup olmadığı incelenmeden, tıpta uzmanlık öğrencisi yerleştiriliyor. Bu sorun özellikle yeni kurulan Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde ve büyük şehirler dışındaki üniversitelerde belirgin biçimde göze çarpıyor. Bu kurumlardaki öğretim üyelerinin değişmesi eğitimi olumsuz etkiliyor.
Kardiyoloji eğitimi veren kurumlarda, üniversitelerde en az bir profesör, bir doçent, bir yardımcı doçentten oluşan üç kişilik; Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde ise en az asaleten atanmış bir klinik şefi, bir klinik şef yardımcısı ve bir başasistandan oluşan üç kişilik eğitici altyapısının olması zorunludur. Çok sık öğretim üyesi değişimi yaşanan kurumlarda (Üç yıldan kısa sürede eğitici altyapısının yüzde 30’u değişiyorsa) eğitimin kalitesi ayrıca sorgulanmalıdır.
Nitel açıdan yetersiz uzmanlar yetişiyor
Gerek üniversitelerde gerekse Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde yeterli klinik altyapısı (poliklinik, servis, koroner bakım ünitesi, efor testi, holter elektrokardiyografi analizi, ayaktan kan basıncı takibi, ekokardiyografi, koroner anjiyografi laboratuvarı vb.) olup olmadığı incelenmeden uzmanlık öğrencisi yerleştiriliyor. Ciddi klinik altyapı eksiklikleri kardiyoloji eğitiminin tam olarak verilmesini olumsuz etkiliyor.
İlgili yönetmelikte “Eğitim kurumları ve birimlerinin nitelikleri ve standartlarının TUK tarafından belirleneceği ve yayınlanacağı” belirtilmesine rağmen bu konuda da ilerleme sağlanamadı. Yeterli öğretim elemanı ve cihaz altyapısı olmayan gerek üniversitelere gerekse Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine tıpta uzmanlık öğrencisi alımı Sağlık Bakanlığınca yapılmaya devam ediyor. Bu uygulama, yetersiz eğitimle nitel açıdan yetersiz kardiyoloji uzmanı sayısını artırıyor.
Uzmanlar Avrupa’da tanınmayacak
TUEY’ye göre, kardiyoloji uzmanlık eğitiminin TUK tarafından belirlenen kardiyoloji ÇEP’sini kapsayacak şekilde eğitim kurumları tarafından hazırlanan programlara uygun yapılması gerekiyor. Yönetmelikte ÇEP, “Uzmanlık eğitimi ihtiyaçlarının değerlendirme sonuçlarına dayanır. Belirlenen ihtiyaçları karşılayacak amaç ve hedefler ile bunları gerçekleştirecek asgari bilgi, beceri ve tutum kazandırmaya yönelik eğitim etkinliklerini içermelidir” biçiminde tanımlanıyor. Yönetmelik'in geçici 8. maddesi gereğince, “Uzmanlık dallarının ÇEP ile rotasyonları ve süreleri bu Yönetmelik'in yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde TUK tarafından belirlenir” denmesine rağmen, TUK ulusal ÇEP’sini oluşturamadı.
Ortada ulusal ÇEP olmadığı için, eğitimde izlenmesi gereken program ESC’nin hazırladığı ÇEP olmalıdır. Ancak Türkiye’de eğitim süresinin Avrupa’ya göre iki yıl daha kısa olması, ESC ÇEP’nin tam uygulanmasını engelliyor. Eğitim süresinin kısalığı ve uygun ulusal ÇEP oluşturulamaması nedeniyle önümüzdeki yıllarda Türkiye’de kardiyoloji eğitimi alan hekimlerin AB ülkelerinde tanınması konusunda ciddi sıkıntılar yaşanacaktır.
Bundan da önemli olarak, yurt içinde kalp ve damar hastalarına uluslararası standartlarda hizmet verilmesi başarılamayacaktır. Yönetmelik'e göre her kurumun ÇEP’ye göre kendi genişletilmiş eğitim programını hazırlayarak ve her yıl bunu güncelleyerek TUK’ye bildirmesi ve bu programın elektronik ortamda ilan edilmesi gerekiyor. Ne yazık ki her kurum kendine göre bir eğitim programı uyguluyor, bu da ulusal düzeyde çok ciddi bir eğitim standardizasyonsuzluğu sorunu doğuruyor.
Karne ciddiye alınmıyor
Yönetmelik'e göre, eğitimin takibi ve değerlendirilmesinde uzmanlık eğitimi karnesi önemli yer tutuyor. Eğitim kurumlarının, eğitime başlayan her uzmanlık öğrencisi için genişletilmiş eğitim programına uygun bir karne oluşturması gerekiyor.
Karne içeriğindeki eğitim ve uygulamaların ÇEP’ye ait olan kısmının uzmanlık eğitimi süresi içerisinde tamamlanması zorunludur. Eğitim kurumları, hazırladıkları karneleri her yılın eylül ayının ilk iki haftası içinde TUK’ye bildirmelidir. TUK, bu karneleri elektronik ortamında ulaşılabilecek şekilde uzmanlık eğitimi takip sistemine koymalıdır. Yönetmelik'in geçici 7. maddesinde, “Bakanlık tarafından bu Yönetmelik'in yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde, uzmanlık eğitimi takip sistemine işlerlik kazandırması” gerektiği yazılmasına rağmen, Sağlık Bakanlığı ve TUK hâlâ elektronik ortamda uzmanlık eğitimi takip sistemini oluşturamadı. Bu nedenle karne konusu kurumlar tarafından ciddiye alınmıyor.
Karneye uzmanlık öğrencisinin yaptığı teorik ve pratik tüm etkinlikler uzmanlık öğrencisi tarafından işlenmeli ve eğitim sorumlusu ve birim sorumlusu tarafından onaylanmalıdır. Eğitim karnesi kurum amirleri tarafından altı ayda bir kontrol edilmeli, varsa eksiklikler süresi içinde tamamlatılmalıdır. Uzmanlık eğitimini tamamlayanlara kurum tarafından eğitim karnesinin onaylı bir örneği verilmelidir. Karneler takip sistemi içinde uzmanlık eğitimini tamamlayanlara ayrılan arşiv kısmında saklanmaya devam edilmelidir. Ne yazık ki Türkiye’de uzmanlık eğitimi karnesi pek çok kurumda ya yoktur ya da vardır ama işlenmemektedir. Tekrar vurgulamak gerekirse, uzmanlık eğitimi karnesi eğitimin takibi ve değerlendirilmesinde çok önemli bir yer tutar.
Rehber eğitim sorumlusu yok
Yönetmelik'e ve TUK kararlarına göre, her uzmanlık öğrencisine göreve başlamasını takiben bir ay içinde akademik kurul kararıyla bir rehber eğitim sorumlusu tayin edilmeli ve bu durum uzmanlık öğrencisine yazılı olarak bildirilmelidir. Tayin edilen rehber uzmanlık eğitimi sorumlusunun uzmanlık öğrencisinin eğitim süresi boyunca ÇEP’ye göre yapması gereken aktiviteleri takip etmesi gerekir. Ancak pek çok kardiyoloji merkezinde eğitim sorumlusu ne yazık ki birinci yıl veya ikinci yılda, hatta bazı kurumlarda üçüncü yılda belirleniyor.
Adaptasyon eğitimi verilmiyor
Yönetmelik gereğince; eğitim kurumlarının yeni başlayan uzmanlık öğrencisine kuruma adaptasyon için kurumu tanıtıcı bilgiler vermesi, kanuni sorumlulukları, mesleki gelişimi, iletişim ve deontoloji ile ilgili uyum programları düzenlemesi gerekiyor. Ne yazık ki pek çok eğitim kurumunda düzenli adaptasyon eğitimleri yok. Bu da, gerek eğitimde gerekse kurumsal hizmetlerin uygulanmasında ciddi sıkıntıların doğmasına neden oluyor.
Rotasyonlar sorunlu
Yönetmelik gereğince; uzmanlık öğrencilerine, bu Yönetmelik'le belirlenen ve uzman olabilmek için mutlaka yapılması gereken asgari tıbbî uygulamalar eğitim sorumluları tarafından yaptırılarak, onların gerekli ve yeterli bilgi ve beceriyle donatılmaları zorunludur. Kardiyoloji eğitiminin ve TUK kararıyla belirlenen rotasyonların eğitim verilen birimin bulunduğu kurumda yaptırılması esastır. Ancak, kurumda ilgili uzmanlık dalına ait rotasyonların yapılacağı eğitim biriminin bulunmaması ya da bulunsa bile asgari uygulamaları yapmasına yeterli olmaması ya da başka kurumda yapılmasında birim sorumlusu tarafından fayda görülmesi halinde uzmanlık öğrencisi kurum amirince uygun görülen yerlerde kabul belgesi sağlanmak koşuluyla rotasyona tabi tutulabilir.
Tez konuları hemen belirlenmeli
Tıpta uzmanlık öğrencisine eğitimi süresinin ilk yarısı içinde, kendi talebi dikkate alınarak, eğitim sorumlusu tarafından belirlenen “tez konusu” akademik kurul aracılığıyla resmi olarak bildirilmelidir. Rehber eğitim sorumlusunun tez danışmanı olması en uygunudur. Uzmanlık öğrencisinin, tezini, uzmanlık eğitimi süresinin bitiminden üç ay önce, kurumun ilgili akademik kurullarına sunması gerekiyor. Ancak zamanında verilmeyen tez konuları nedeniyle uzmanlık öğrencileri tezlerini yetiştirmekte sıkıntıya giriyor ya da tezini zamanında tamamlayamadığı için açığa düşüyor.
Genel koordinatör öğretim üyesi olmalı
Her kurumda kardiyoloji eğitiminden sorumlu bir genel koordinatör öğretim üyesinin olması eğitim sorunlarının yakından takip edilip akademik kurullar aracılığıyla hızla çözümlenmesini sağlayabilir.
TUK kararları takip edilmeli
Gerek tıpta uzmanlık öğrencisinin gerekse eğitim kurumunun özellikle yasal mevzuatı bilmemesi veya takip etmemesi nedeniyle ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. TUEY ile kurulan TUK’nin uzmanlık eğitimi sorunları konusunda aldığı kararlar, özlük hakları ve eğitimin sağlıklı sürdürülmesi için önem arz ediyor. Bu nedenle TUK kararlarının yakından takip edilip uygulanması, sıkıntılı olabilecek pek çok durumun çözümünü sağlayacaktır.
Eğitim sorumluları değerlendirilmiyor
TUEY’de, “Uzmanlık öğrencileri, verilen eğitimi ve eğitim sorumlularını yıllık olarak nitelik ve nicelik açısından değerlendirir ve uzmanlık eğitimi takip sistemine kaydeder. Bu değerlendirme, eğitimin niteliğini ve eğitim sorumlularının bilgi, beceri ve davranışlarını kapsar. Kurum amirleri, bu değerlendirmelerin akademik kurulda görüşülmesini sağlar” denmesine rağmen hiçbir kurumda bu uygulanmıyor. Böylelikle eğitilenin eğitmeni nasıl gördüğü bilinmiyor, düzeltme çabası ve gayreti de oluşmuyor.
Asistanlar sekreterlik yapıyor
Yönetmelik’te, “Uzmanlık öğrencisinin, kurum ve birimlerde eğitimin çağdaş standartlarda verilmesinin sağlanmasını isteme hakkı vardır ve bunu sağlamak kurum amirlerinin görevidir. Nöbet (duş, tuvalet vb.), çalışma ve eğitim odaları (bilgisayar, internet, veri tabanları üyeliği, kütüphane vb.) gibi uzmanlık eğitimi alan kişinin eğitsel ve sosyal gereksinimlerini karşılayan altyapı kurumca sağlanır” denilmesine rağmen, uzmanlık öğrencilerinin eğitsel ve sosyal gereksinimlerini karşılayan altyapı pek çok kurumda sağlanamıyor. Yönetmelik gereğince, “Uzmanlık öğrencileri uzmanlık eğitimi uygulamasından sayılmayan işlerde görevlendirilemez” deniyor, ancak uzmanlık öğrencileri pek çok kurumda eğitim uygulaması sayılmayan hasta taşıma, sekreterlik gibi pek çok işi yapmaya zorlanıyor. Bu durum ciddi motivasyon bozukluklarına yol açıyor.