Birçok öğrencinin ruh sağlığının kötü olduğunu ortaya koyan yeni bir ankete göre, İngiltere'deki her beş tıp öğrencisinden biri üniversiteyi bırakmayı düşünüyor.
Ülkedeki dokuz farklı kurumda öğrenim gören tıp öğrencileri, Kasım 2020 ile Şubat 2021 arasında çevrimiçi anket soruları yanıtlayıp ardından Şubat ile Mayıs 2021 arasında bir takip anketine katıldılar.
İlk ankete yanıt veren 800 civarı öğrenciden yaklaşık 407'si okulu bırakma niyetleri ve ruh sağlıklarıyla ilgili soruları içeren takip anketini tamamladı.
Ankete göre öğrencilerin yarısından fazlası uykusuzluk çekiyor, üçte birinden fazlası duygusal olarak tükenmiş durumda ve her 10 öğrenciden dördünde anksiyete ya da depresyon belirtileri görülüyor.
Doktorlar ile tıp öğrencilerinin sendikası olan İngiliz Tabipler Birliği (BMA) tarafından finanse edilen anketin sonuçları Salı günü BMJ Open adlı bilimsel dergide yayımlandı.
"Endişe verici bulgular"
BMA tıp öğrencileri komitesi başkan yardımcıları Ria Bansal ve Akshata Valsangkar, anketteki çıktılara tepki göstererek yaptıkları açıklamada, "Bu endişe verici bulgular, tıp öğrencisi arkadaşlarımızdan her gün duyduklarımızla örtüşüyor," dedi.
"Hiç kimse kendini bu kadar stresli hissetmemeli ve doktor olmaya çalışmaktan dolayı ciddi ruh sağlığı sorunları yaşayacak kadar büyük bir baskı altında olmamalıdır."
BMA'nın 3.500'den fazla tıp öğrencisiyle yaptığı ve bu ayın başlarında yayınlanan bir anket, öğrencilerin yüzde 40'ından fazlasının mali baskılar nedeniyle eğitimlerine ara vermeyi ya da tıp eğitimini bırakmayı düşündüğünü ortaya koymuştu.
Bansal ve Valsangkar yaptıkları açıklamada, "Tıp öğrencilerinin maruz kaldığı bu şaşırtıcı ve yönetilemez baskılar tamamen gereksizdir," dedi.
Bu hafta yapılan yeni anket ayrıca her 10 tıp öğrencisinden altısının tehlikeli şekilde içki içtiğini ve yarısından fazlasında obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) belirtileri olduğunu ortaya koydu.
Çoğu durumda, uykusuzluk gibi kötü ruh sağlığı belirtileri bildiren öğrencilerin okulu bırakmayı düşündüklerini söyleme olasılıklarının daha yüksek olduğu görüldü.
İngiltere'deki University College London ve Hollanda'daki Erasmus University Rotterdam'dan çalışma yazarları, "Bu çalışmanın bulguları, tıp öğrencilerinin ruh sağlığının, okulu bırakmalarında önemli bir yer tuttuğunu ve fakültede öğrencileri desteklemenin önemini hatırlattığını gösteriyor," diye yazdı.
Erasmus Sağlık Politikası ve Yönetimi Okulu'nda yardımcı doçent olan ve çalışmanın yazarlarından biri olan Milou Silkens, Euronews Health'e gönderdiği e-postada, çalışmanın aynı zamanda "hangi öğrencilerin mücadele etme olasılığının daha yüksek olduğuna ve müfredatlarını başarılı bir şekilde tamamlamak için özellikle tıp fakültelerinin desteğine ihtiyaç duyduklarına ışık tuttuğunu" söyledi.
Milou Silkens, "Tıp fakülteleri bu bulguları, tıp öğrencileri için ruh sağlığı semptomlarını ve bu semptomları hafifletmek için yardım aramayı damgalayan daha destekleyici öğrenme ortamları oluşturmak için kullanabilir," değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık çalışanı eksikliğine ilişkin endişeler
Çalışmanın yazarları, tıp öğrencilerinin okulu bırakmasının, küresel olarak 6,4 milyon doktor açığı olduğu tahmin edilen sağlık iş gücü için önemli etkileri olduğunu da sözlerine ekledi.
Özellikle Avrupa'da, nüfus yaşlandıkça sağlık çalışanı açığı konusunda uzun süredir devam eden endişeler bulunuyor.
Bir 2020 tahmini, AB ülkelerinde ve İngiltere'de 2030 yılına kadar doktorlar, hemşireler ve diğer profesyoneller de dahil olmak üzere 4,1 milyon sağlık çalışanı açığı olabileceğini ortaya koyuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa ofisi kısa süre önce sağlık çalışanlarının ruh sağlığı ve çalışma koşullarını anlamak için bir anket başlattı ve bunun profesyonellerin iş gücünden ayrılmasına katkıda bulunduğunu ekledi.
DSÖ'nün sağlık çalışanlarıyla ilgili 2022 Avrupa raporu, sağlık çalışanlarının aşırı baskı, ağır iş yükü ve stresle karşı karşıya olduğunu ortaya koyarken, birçok Avrupa ülkesinin pandemiye yetersiz iş gücüyle girdiğinin altını çiziyor.
Raporun iş gücünü güçlendirmeye yönelik önerileri arasında, çalışanların ruhsal refahını korumanın yanı sıra eğitimin nüfus ve sağlık hizmeti ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirilmesi de yer alıyor.