Medimagazin logo

İİAB: Nedir ,Temel kuralları nelerdir, Hangi lezyonlarda ve nasıl uygulanmalıdır?

İİAB: Nedir ,Temel kuralları nelerdir, Hangi lezyonlarda ve nasıl uygulanmalıdır?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Prof Dr Nadir Paksoy  Sitopatoloji Uzmanı, Kocaeli .

 

 

1- İnce iğne aspirasyon biyopsisi nedir?

 

İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İAB), bildiğimiz şırınganın ucuna ince (21-24 no'lu) iğne takılarak, bir kitleden emme-basma hareketleriyle hücre kopartma ve bu hücreleri bir lam üzerine püskürttükten sonra, sitolojik olarak değerlendirme işlemidir. İAB, "tru-cut" biyopsi değildir. Çünkü "tru-cut"da alınan materyal doku örneğidir ; eksizyonal biyopsi örneği gibi patolojide parafin bloklara gömülerek histopatolojik inceleme yapılır. İAB ile alınan materyal yalnızca hücre ve hücre kümeleridir. Tıpkı  jinekolojideki servikal yayma (Pap smear) gibi sitolojik (hücresel) olarak

incelenir .

 

2- İAB'nin tarihçesi anlatır mısınız?

 

İlk olarak 1900'lerde ABD'de denenmiştir. Gelişimi ve pratik tıbba uygulanması 1950-60'lı yıllarda İskandinavya'da olmuştur. İsveç, Stokholm Karolinska Üniversite Hastanesi'nde Franzen ve Zajicek İAB'nin gelişimine öncülük etmişlerdir. Günümüzde İAB gelişmiş  ülkelerde yaygın

olarak kullanılan bir tanı yöntemidir.

3- Türkiye'de durum nedir?

 

İAB Türkiye’de artık bilinmekte ve  kabul görmektedir; ancak  İAB’nin  yerde, ideal biçimde uygulandığını söylemek zordur. Çünkü adında ‘iğne’ sözcüğü var diye işlem bir enjeksiyon değildir. ‘Küçük çapta’ girişimsel bir işlemdir. İAB’nin iki basamağı vardır: a) Doğru yerden yeterli miktarda ve hedef lezyonu temsil edecek hücresel örnek almak; b) Alınan örnekten sitolojik yöntemlerle tanıya varmak.Yöntemin amacına uygun sonuç alabilmek için ‘a ve b’ basamakları için uyulması gereken kuralları vardır. Hücre alınması (radyoloji, endokrin,nükleer tıp, cerrahi /KBB , sitopatoloji uzmanları) ve hücrelerin  incelenmesi (patoloji/ sitopatoloji yandal uzmanı) için , ilgili konularda eğitim almış /deneyim kazanmış uzmanlar gereklidir. Türkiye’de  İAB uygulaması ve incelemesi aşamasında deneyimli uzmanlar yeterli sayıda değildir; iki unsurun bir arada olduğu merkezler ise belirli sayıdadır. İAB , bugünkü sağlık ortamında  hemen her yerde  yaygın kullanılmakta, fakat İAB’nin amaçladığı sonuçları elde etmek, belirtilen nedenlerden dolayı her zaman mümkün olamamaktadır..

 

4- İAB'nin yararları nelerdir?

 

Nispeten ağrısızdır. Hızlı sonuç verir.  Eğitimli ve deneyimli  kişiler tarafından uygulandığında ve değerlendirildiğinde  tanı oranı yüksektir. Ele gelen kitlelere/yüzeyel organ lezyonlarına (meme, tiroid, baş-boyun vb) ultrasonla uygulanabildiği gibi, girişimsel radyolojik yöntemlerin yardımıyla (BT) daha derin organlardaki (akciğer,pankreas,böbrek,surrenal, karaciğer gibi ) lezyonlara da uygulanabilmektedir.Özellikle yüzeyel organlarda komplikasyon riski çok düşüktür. Bu nedenle poliklinik ya da servis şartlarında, ayaktan hastalara  da uygulanabilir.

Tekrar edilebilirlik oranı yüksektir. Multiple lezyonlar için daha uygun bir tekniktir.

 

5- İAB'nin tanı sınırları nelerdir?

 

İAB, cerrahi patolojiye seçenek değil, onun vazgeçilmez bir bölümü ve tamamlayıcıdır. İAB 'malignite' tanısı için daha elverişlidir. 'Benign' ve ‘atipik’ İAB raporu klinik ve radyolojik yöntemlerle birlikte değerlendirilmeli, uyumsuzluk durumunda biyopsiye gidilmelidir.

 

6- Başarılı bir İAB'nin temel koşulları nelerdir?

Üç temel koşulu vardır:

i) Yeterli materyal sağlanması,

ii) Doğru yerden örnek alınması,

iii) Sitolojik örneklerin, sitoloji

deneyimi/eğitimi olan patolog (sitopatolog) tarafından değerlendirilmesi gerekir.

 

İdeali, İAB’nin İskandinavya ve bazı Batı Avrupa, ABD’deki merkezlerdeki gibi  elegelen kitle bile olsa ultrason altında radyolog-patolog işbirliği içinde, alınan örneğin yeterlilik kontrolu hasta başında yapılarak bir  klinik yapılanması şeklinde uygulanmasıdır.. Adına ‘İskandinav modeli İAB kliniği’ denen böyle bir modelin oluşturulması için hastane yönetiminin bu konuya önem ve değer vermesi gerekir.

 

7- İAB'nin günlük uygulama alanları hakkında

bilgi verir misiniz?

 

İAB günümüzde en sık olarak; tiroid, meme ve baş-boyun kitleleri ve lenfadenomegaliler için kullanılmaktadır

.  

a) Tiroid: Tek, multiple nodullerin tanısı için yaygın olarak uygulanmaktadır. Tiroid İAB’nin iki temel amacı vardır: Nodulün benign-malign ayırımı; bunun mümkün olamadığı durumlarda  ise tıbbi-cerrahi tedavi grubunu belirlemek (triage). Tiroid patolojisi çeşitlilik içerir ve benign adenomatöz nodül ile malinite kuşkulu/malign tanısı dışında kalan ara bölge (gri bölge) vardır. Gri bölgede yer alan tiroid lezyonlarının İAB’de sitolojik tanısı için farklı terimler kullanılır.Bu terimlerin ne anlama geldiği hangisinin medikal hangisinin cerrahi tedavi adayı olduğu konusunda; patolog ile ilgili klinik hekiminin iletişimi ve birbirlerinin dilini anlamaları gerekir. Selüler nodül (önemi belirsiz atipik nodül),  foliküler lezyon, Hürtle hücreli lezyon gibi yeni uluslararası tiroid İAB sitolojik tanı terimleri önerilmektedir (Bethesda Tiroid İAB Terminolojisi) . Örneğin, burada kullanılan ‘atipi’ sözcüğü ‘malinite kuşkulu’ anlamında değil, ‘takip edilmesi gereken nodül’ anlamındadır

 

b) Meme: Elle hissedilse bile meme kitlesine İAB’nin USG altında yapılması tanı doğruluğunu etkiler. Özellikle fibrokistik lezyonun kistik alanından ziyade solid alanının örneklenmesi gerekir ki kistik alan içeren malign bir lezyonu gözden kaçmasın.

 

Memede üç türlü İAB tanısı vardır:  benign,malign ve atipi.  Atipi; memenin proliferatif lezyonlarının  ( epitel hiperplazili fibrokistik hastalık, hücresel fibroadenom, sklerozan adenom ,intraduktal papillom vb) komponenti olabileceği gibi in-situ, düşük dereceli bir  neoplazi'nin yansıması  da olabilmektedir. Bu nedenle neoplaziyi gözden kaçırmamak için İAB’de “atipi”  tanısı alan lezyon,  doku tanısını  ( tru-cut, eksizyonel biyopsi, frozen vb)  gerektirir.

 

c) Baş-boyun kitleleri: Çok çeşitli lezyonları içerir. Tükrük bezleri lezyonları ve lenfadenopatiler, metastatik  neoplazi'lere bağlı kitleler ilk sırayı alır.

 

İAB ‘den , baş-boyun  kitlelerinde şu iki soruya yanıt verebilen ilk tanı (ön tanı)

yöntemi olarak yararlanmak mümkündür. Çünkü gerekmedikçe,baş-boyun kitlesi olan bir hastada hemen total eksizyon uygulayabilmek, polikinik koşullarında her zaman pratik ve kolay bir işlem olmayabilir.Bu dönemde ,İAB ile  ön bir fikir elde edebilmek için en azından şu sorulara cevap aranabilir : i) Kitlenin kaynağı nedir?; ii)  Kitle benign mi, malign mi?. Gelen İAB tanısı klinik ile uyuşmuyor ve klinik hekiminin kuşkusunu (lenfoma vb) gidermiyorsa  tanıda gecikmeye yol açmayacak şekilde eksizyona gidilebilir.

 

8- Sonuç olarak, İAB hakkında akılda

kalması gerekenler nelerdir?

 

Kurallarına uyulduðu takdirde, İAB özellikle meme, tiroid nodülleri ve baş-boyun kitlelerinde klinik ve radyolojik bulgularla birlikte kolay, pratik,tanı değeri yüksek bir yöntemdir.

 

 Klinikte malignite kuşkulu olgularda “pozitif (malign)” sitolojik sonuç anlamlıdır. Negatif sonuç klinik görüntüleme bulguları ile birlikte değerlendirilmelidir. Herhangi bir uyumsuzluk durumunda biyopsi yapılmalıdır.

i̇i̇ab nedir
i̇i̇ab nasıl yapılır
i̇i̇ab kimlere yapılır
i̇nce iğne aspirasyon biyopsisi
Yorum (26)
dr sisifos
Sayın Nadir hocamıza iab'nin gerekliliği ve önemi konusunda verdiği bilgiler için bir radyoloji uzmanı olarak teşekkürler.klinik uygulamaların olması gerektiği gibi yapılmasının önemi ortaya çıkmakta iab'nin performans için iğne batırma olmadığı, girişimsel bir tanı becerisi gerektirdiği anlaşılmaktadır.
0
Cevapla
dr yalçın
Sayın hocam, iğne biyopsisinin faydaları arasında 'çabuk' tanı yöntemi olduğunu belitmiş. Usulune uyulursa doğrudur: çabuk sonuç verir. Ama!!! bir yakınım tiroid nodulu için bir kamu hastanesi endokrin bölümüne başvurdu. Başvuru tarihi 3 nisan. İab için randevu tarihi 6 ekim..6 ay.. 3 hafta da patolojide incelemek için geçer oldu 7 ay!! ya boş çıkarsa tekrar 7 ay.. oldu 14 ay..bu mu çabuk tanı yöntemi... Türkiye'de teori başka pratik başka işliyor
0
Cevapla
dr endikasyon
İğne biyopsisi kolay,pratik bir tanı yöntemidir.Yüzeyel ve derin kitlelerin benign-malign ayırımı için tanı değeri yüksektir. Ancak 'iğne biyopsisi', hocamızın belirttiği gibi 'enjeksiyon' ya da kan alma işlemi değildir. Bir tekniktir, tıpkı laparoskopi, tıpkı gastroskopi vb 'küçük çapta' girişimsel bir işlemdir. Sonuç alabilmek için kuralları ve eğitimi vardır. İğneyi batırmakla olmaz. Bizde bu konuda eğitim almış insanlar çok yoktur. İğne biyopsisi iki aşamalıdır. Doğru yerden yeterli hücre almak ve doğru şekilde sitolojik incelemek.Her klinik dal hekimi enjeksiyon yapabilir ama iab yapamaz. Sondaj gibi bir işlemdir. Her patolog da iab incelemesini bilmez ama önüne gelen iab preperatına da birşeyler yazar. Batı iab yapmadan önce hekimlere nasıl yapılacağı konusunda maketler üzerinde eğtim verir. Geçenlerde bizim hastaneye radyolojinin karşı çıkmasına rağmen endokrin ultrason aldırdı. hiçbir usg eğitimi almadan kendi kendine usg ve iab uygulamaya başladılar. Hastalara 3-4 sonrasına randevu veriyorlar.Aldıklarının %30'u kan... Bu durumlar iab'nin prestijini sarsıyor.Çabuk tanı yöntemi tanımıyla çelişiyor. Bir yakınız geçenlerde ünlü bir özel hastaneye tiroid iab yaptırmış. 400 fark ödemiş. Sonuç 'boş'..Parayı geri istemiş vermemişler, gel tekrar yapalım bu kez yarı fark ödersin demişler. Üstelik yetersiz sonuç için sgk'dan paralarını aldılar.Vatandaşta da kabahat var. Ekmeğin biraz pişkini için fıncıyla kavga eder. Sağlıkla ilgili konularda araştırıcı irdeleyici değildir.Hele Cebinden para çıkmazsa kuzu gibidir, aylarca bekler..
0
Cevapla
erdem yücel
iiab iyi güzelde onu değerlendirebilecek yeterince sitopatolog maalesef mevcut değil. sonuçlarda genellikle tanı koymak için yetersiz materyal olarak gelmektedir. bence tru cut biyopsi daha fazla materyal alındığından ve hemen hemen her pataloğun değerlendirmesi için yeterli materyal içereceğinden en azından bizim ülkemiz için daha uygun bir yöntem olacağını düşünmekteyim.
0
Cevapla
eski asistan
Nadir hocam'ın sitolojiye olan tutku ve sevgisini biliyorum. O zamanlar (1990) Akdeniz Üniversitesindeydi. İab öğrenmeyi hedeflemişti. Bu işin en iyi yapıldığı yerler Oslo ve Stokholm üniversiteleriydi. Norveç Bilim Teknik Konseyi'nin Avrupa Genç Bilim Adam bursunu kazandı.Norveç Oslo Radium (Kanser) hastanesinde sitopatoloji yandal eğitimi gördü.Dönüşte yandal uzmanlık sınavına girdi.Türkiye'de yurt dışında formal eğitim alarak sitopatoloji yandal uzmanı olan ilk 2 kişiden biridir. Şimdilerde Türkiye'de de var;ancak Türkiye'deki eğitim incelenmesi ve palpable kitlelerden örnek alınması şeklinde. İskandinav eğitimliler USG'den radyolog kılavuzluğunda bizzat kendileri alıp kendileri inceliyor.Dönüşte ki hocası İAB'nin öncüsü Franzen'di, İskandinav modeli iab kliniğini çalıştığı kurumlarda oluşturma çabası ünv yönetimlerinden destek bulmadı sanırım şimdi kendi kurduğu yerde uyguluyor.Kendisinden asistanı olduğum dönemde çok şeyler öğrendim.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir