Araştırmaya katılan hekimler Devlet Hizmet Yükümlülüğü (DHY) olanlar ve olmayanlar şeklinde ayrıldı. Muş ilinde yapılan araştırmada, mevcut hekimler içinde yönetici olarak çalışanlar araştırma dışında bırakıldı.
DHY olan hekimler olmayanlarla karşılaştırıldığında, bu hekimlerde anlamlı olarak yaşam doyumu ve yaşam kalitesinin daha düşük, tükenmişlik, genel psikiyatrik belirti ve psikolojik stres düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit edildi.
Okan Taycan ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmada, DHY olan hekimlerin yaşlarının, hekim olarak çalışma sürelerinin, evli olanların sayısının, eşleriyle birlikte yaşama oranının, ev ya da lojmanda ikamet etme oranının daha düşük olduğu ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi.
DHY olan hekimler genel olarak çalışma koşullarının kötü olduğunu, gelirlerini yetersiz bulduklarını, çocuklarının hekim olmasını istemediklerini ifade etti ve yine iki grup arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu.
DHY: Otel, nonDHY: Lojman
DHY olan hekimlerde ev ya da lojmanda ikamet etme oranları DHY olmayan hekimlere göre daha düşük bulundu. Muş’ta DHY süresi 300-450 gün arasında değişiyor. Atanan bazı hekimler bu süreyi ev ya da lojman yerine otel ya da misafirhanelerde geçirmeyi tercih ediyor. Evli olanların bir kısmı da DHY süresini bitirir bitirmez ayrılmayı planladıklarından eşlerini ve çocuklarını Muş’a getirmek yerine yalnız yaşamayı seçiyor.
Ben yandım, gelecek nesil yanmasın!
“Mümkün olsa tekrar aynı mesleği seçer misiniz?” sorusuna verilen yanıtlar açısından iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmazken, “Çocuğunuzun hekim olmasını ister misiniz?” sorusuna DHY olan hekimlerin istatistiksel açıdan anlamlı bir fark oluşturacak şekilde olumsuz yanıt vermesi dikkat çekici bir veri olarak görüldü. Bu veri, DHY olan hekimlerin meslek seçimlerinden dolayı pişman olmadıkları, ancak mevcut durumu travmatik yaşadıkları, kabullenmekte ve uyum sağlamakta zorlandıkları ve boyun eğdikleri, fakat gelecek kuşakların aynı olumsuz koşullarla karşılaşmamaları için hekimlik mesleğini seçmelerini istemedikleri şeklinde yorumlandı.
DHY olanlar “olumsuz” algılıyor
Her iki grup da benzer günlük bakılan ortalama hasta sayısına ve nesnel çalışma koşullarına sahipken, DHY olan hekimlerin çalışma koşullarını daha olumsuz algıladığı belirlendi. Yine benzer şekilde her iki grup da yaklaşık aynı gelir düzeyinde olmasına rağmen, DHY olanlar gelirlerini yetersiz görürken, araştırmacılar bu durumu “Maddi gelirini yetersiz bulmanın hekimlerin tükenmişlik düzeyi ile ilişkili olduğu başka çalışmalarda da gösterilmiştir.” diyerek açıkladı.
Uzmanlarda duyarsızlaşma fazla!
Çalışmada sadece DHY olan hekimler tükenmişlik ekseninde incelendiğinde, duyarsızlaşmanın uzman hekimlerde pratisyen hekimlere oranla daha fazla olduğu tespit edildi. Bununla bağlantılı olarak, meslekte çalışma süresi arttıkça duyarsızlaşma düzeyinin de arttığı sonucuna ulaşıldı.
Hekimler yalnız çalışır!
Çalışılan birimde aynı daldan bir meslektaşı bulunmayan hekimlerde kişisel başarı puanları daha yüksek saptandı. Bu sonuç, yalnız çalışmanın hekimlerde yeterlilik duygusunun ve daha otonom davranabilme kapasitesinin gelişmesini sağlayarak, kişisel başarı hissini arttırdığı şeklinde yorumlandı.
Beklentiyi düşük tut!
Türk Psikiyatri Dergisi’nde yayımlanan çalışmada ortaya çıkan diğer bir dikkat çekici sonuç ise DHY kurasında tercih ile atananlarda tükenmişlik düzeyinin daha yüksek olmasıdır. Bilindiği gibi DHY’de atamalar kura ile oluyor ve katılımcılardan ilan edilen münhal kadrolar arasında beş tercih yapmaları isteniyor. Kuranın ilk aşamasında tercih ettiği yere yerleştirilemeyenler genel kuraya kalarak hiç kimse tarafından tercih edilmemiş, bir başka ifadeyle “en kötü” yerlere rastgele atanıyor. Çalışmada, Muş’a genel kura ile atanan hekimlerin daha az tükenmişolmasının beklenti düzeyi ile ilişkili olduğu belirtildi. Tercih ile gelenlerde atandıkları yere ilişkin bir beklenti oluşurken, rastgele genel kura ile atananlar en kötü yere atandıkları düşüncesi ile beklentilerini düşük tutuyor ve dolayısıyla mevcut koşullara uyum sağlamakta daha az zorlanıyor.