Medimagazin logo

Bugün 14 Mart, İşte tıp eğitiminin sorunları!

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Biz de geleceğin doktorlarını yetiştiren tıp fakültelerinin eğitimini mercek altına aldık. Bu fakültelerin sorunlarını dekanları ve öğrencilerle konuştuk. Kontenjanların yüksek olması, üniversite hastanelerinin borçları, öğretim üyelerinin özlük hakkı sıkıntıları tıp eğitiminin başlıca sorunları.
Bugün 14 Mart, İşte tıp eğitiminin sorunları!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türkiye’deki tıp fakültelerinin 2014’te toplam kontenjanı 12 bin 129 iken, 2015 yılında genel kontenjan 12 bin 499 oldu. Öğrenci alan tıp fakültesi sayısı 82’den 85’e çıktı. Artan bu kontenjanlar tepkileri de beraberinde getirdi. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu, geçen günlerde yaptığı açıklamada tıp fakültelerinin kontenjanlarının bu yıl dondurulacağını söyledi. “Tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz” diyen Prof. Dr. Kapıcıoğlu, bu sayının zaman içerisinde azaltılmasının da söz konusu olabileceğini belirtti. Biz de 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla geleceğin doktorlarını yetiştiren tıp fakültelerinin eğitimini mercek altına aldık. Bu fakültelerin sorunlarını tıp fakülteleri dekanları, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve Tıp Dekanları Konseyi Başkan Yardımcısı ile konuştuk. 

TEORİK DERSLER KAYNIYOR

İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) öğrencileri şunları anlatıyor:

Roza Dağdelen: Fakülte çok kalabalık. Amfide yer bulamıyoruz. Tıpta eğitim hocaların yanında pratik yaparak öğreniliyor ancak buna çok fazla öğrenci düşüyor. Eskiden hocaların yanına 10 kişi giderdik, bizden önceki yıllarda 5, ondan da önce 2 kişi gidermiş. Meşhur hocalar hep o 2 kişilerden çıkmış. Anatomi derslerini kadavra üzerinde öğreniyoruz ama kadavrayı göremediğimiz için kemiği, eklemleri öğrenmediğimiz çok oldu. Kitaptan bakıyoruz. 

Tevfik Özince: Kalabalık olunca teorik dersler kaynıyor. Uygulama derslerine gidip kafanı ya aradan uzatacaksın ya da sandalyeye çıkıp yukarıdan bakmaya çalışacaksın ki bir şeyler öğrenebilesin. Çözüm olarak asistanlık kadroları arttırılabilir.

Yunus Hilmi Kar: Hem hasta başı uygulamalarında hem klinikte, derslikte çok kalabalık olduğumuz için verim alınamıyor. Eğitim kalitesi düşüyor. Kütüphane kapasitesi yetersiz, TUS’a, sınavlara çalışanlar için alan yok.

SINIFLAR KALABALIK ÖĞRETİM ÜYESİ AZ

Tıp fakültesi dekanlarının sıraladıkları sorunlar ise şöyle:

-En önemlisi hem tıp fakültesi hem de öğrenci sayısının fazlalığı. Kontenjanı dondurmak da yeterli olmaz, azaltılmalı. Özellikle interaktif eğitimde kalabalık öğrenci problem oluyor.

-Mekân sorunu yaşanabiliyor. Kütüphane kapasitesi yetersiz olduğu için sınavlara hazırlanan öğrenciler ders çalışacak alan bile bulamıyor.

-Öğrencileri oturtacak yer ve laboratuvar bulmakta zorluk çekiliyor. Kliniğe gittikleri zaman öğrencilerin hocalarla, hastalarla birebir görüşebilmelerinde sıkıntılar yaşanıyor. Kalabalıktan dolayı aldıkları eğitimin kalitesi ister istemez düşüyor.

-Kadavra sorunu hâlâ sürüyor.

-Uzmanlık öğrenci sayısı az.

-Öğretim üyelerinin özel sağlık sektöründe çalışmalarını ve muayene açmalarını engelleyen düzenlemeler, hocaların üniversiteden ayrılmalarına yol açabiliyor. Bu da hem öğretim üyesi yetersizliğini hem de alanında uzman isimlerin üniversiteden uzaklaşması sorununu beraberinde getiriyor.

-Üniversite hastanelerinin borç içinde olması eğitimi de etkiliyor.

NİTELİKSİZ EĞİTİM YETERSİZ HEKİM DEMEK - Dr. Bayazıt İlhan  (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı)

Son yıllarda plansızca, birbiri ardına açılan, yeterli altyapısı, öğretim üyesi, laboratuvarı, kütüphanesi olmayan çok sayıda tıp fakültesi var. Şu an tıp fakültesi açmak muayenehane açmaktan daha kolay. Ne yazık ki buralarda nitelikli eğitim verilemiyor. Köklü tıp fakültelerimizde kontenjanın kapasitenin çok üzerinde artırılması nedeniyle görsel, deneysel eğitime dayanan işlemler yapılamıyor. Normalde 10 kişi olması gerekirken, bir kadavranın başına 50-100 öğrenci düşebiliyor. Hekim sayısı yetersiz denilerek tıp öğrencisi kontenjanı o kadar arttırıldı ki, 2002’de 4 bin 500 olan toplam öğrenci alımı, 2014 ve 2015 yılında 12 bin’e kadar çıktı. Sağlık Bakanlığı’nın geçen yılki raporu gösteriyor ki 12 bin öğrenci alınarak devam edilirse 2023’ten sonra çok hekim fazlalığı olacak. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı 2018’ten itibaren kontenjanların 5 bin 250’ye düşürülmesini öneriyor. Niteliksiz tıp eğitimi, yeterli bilgi ve beceriyle donatılmamış hekim yetişmesi anlamına geliyor. Hocaların dışarıda çalışmasını engelleyen düzenlemeler nedeniyle uzman birçok hoca özel sektöre geçti. 

UZMANLIK ÖĞRENCİ SAYISI AZ- Prof. Dr. Şehsuvar Ertürk  (Tıp Dekanları Konseyi Başkan Yardımcısı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı)

Eğitimi, özellikle interaktif eğitimi, küçük grup çalışmalarını engellemesi açısından öğrenci fazlalığı ciddi bir sorun. Diğer taraftan çok sayıda fakülte var. Özellikle temel tıp öğretim üyelerinin yetersizliği birçok vakıf üniversitesi için sorun. Bunların devlet üniversitelerince desteklenmesi gereği doğuyor. Eğitimdeki diğer bir sorun, uzmanlık öğrenci sayısının azlığı. Eğitim ve araştırma hastanelerinde de uzmanlık öğrencisi eğitimi yapılıyor. Bu aslında Anayasa’ya uygun değil. Çünkü yükseköğretim, lisans üstü öğretim sadece üniversitelerin yapabileceği bir şey. Öğretim elemanlarının özlük hakları konusunda da ciddi sıkıntılar var. Ne yazık ki çok olumsuz koşullarda çalışıyor ve özlük hakları adil şekilde karşılanmıyor. YÖK’ün son zamanlardaki çalışmaları çok olumlu. Hem yeni tıp fakülteleri açılırken kriterlerin daha doğru oluşturulması, hem de fazla kontenjanın engellenmesi ve LYS’de 40 binin üstündeki öğrencilerin kabul edilmesi gibi uygulamalar çok iyi oldu. Vakıf üniversitelerinde sıralamanın çok altında öğrenci alınması eğitimi kalitesizleştiriyordu. 

EĞİTİM BİZDEN, DİPLOMA KENDİ ÜNİVERSİTELERİNDEN - Prof. Dr. Mustafa Benekli (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Vekili)

Çok fazla öğrenci olmasından kaynaklanan mekân sorunumuz var. Yeterince büyük amfilerimiz olmadığından dersleri sıkışık düzende yapıyoruz. Öğrencileri oturtacak yer ve laboratuvar bulmakta zorlanıyoruz. Hastanede, hasta odalarının küçük olması nedeniyle yeterli pratik yapamama sorunu ile karşı karşıya kalabiliyorlar. Şu an 400 civarı kontenjanımız var. Açılan yeni tıp fakültelerinin öğrencileri de mekân ve öğretim üyesi eksikliğinden diğer büyük fakültelerde öğrenim görüyor. Örneğin Çorum Hitit Tıp Fakültesi öğrencileri bizde, Yozgat Bozok Tıp Fakültesi’ninkiler Hacettepe’de. Tokat’taki Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerini uzun yıllar buradan mezun ettik, şimdi kendi ayakları üzerinde duruyorlar. Ancak biz yetiştiriyoruz, diplomalarında o üniversitelerin adı yazıyor. Ayrıca üniversite hastanelerinin zor durumda olması da dolaylı olarak eğitimi etkiliyor. 

UZMAN VE HEMŞİRE AÇIĞI VAR - Prof. Dr. Bahaüddin Çolakoğlu (İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı)

Bütün tıp fakülteleri mali yönden sıkıntı içerisinde. Bu sistemden kaynaklanıyor, düzeltilmesi gerekiyor. Bunu da hükümet yapabilir. Biz bunu birçok kez ilettik. Bir personele ödenen denge tazminatı, bir de 4A, 4B gibi geçici kadrolar var. Bunlar bizim döner sermayemizden ödeniyor. Genel bütçeden ödenirse mali yönden büyük sıkıntıdan kurtulacağız. Tüm tıp fakültelerinde aynı sorun yaşanıyor. SGK’nın bize ödediği işlerin fiyatları dokuz yıldan beri aynı, hiç artmadı. Ancak bu sürede döviz, kullandığımız malzeme, ilaç fiyatları yükseldi. Bunun düzeltilmesi lazım. Ayrıca binalarımız çok eski, depreme dayanıksız. Bunların yerine yeni binalar yapılacak, onların da projeleri çiziliyor. Bir sıkıntımız da hemşire ve uzman kadrolarındaki eksiklik. Onları da yine yetkililere ilettik. Şu an da hemşiresizlikten kapanmış birçok servisimiz var. Eğitim açısından bizim de kontenjan sayımız çok fazla. Fiziksel mekânlarımız onları taşıyacak vaziyette değil. 

tıp eğitimi
sorunlar
14 mart
Yorum (5)
bozeren
bayrammış öyle mi?! ben ortada bayramlık bir şey göremiyorum. görenler kutlasın.
6
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Kayıt ve sevk sistemi içinde bir çok eksiklikler ve yanlışlar giderilebilir. Hepimizin elinde iletişim ve bilgi aktarımını yeteri kadar nitelikli ve hızlı yapabilecek teknoloji var ! Cep telefonları ve ilgili yazılımlar bilgi aktarımı , kayıt ve ilgili uzman ulaşmada ne kadar kullanılıyor ? Kullanılmıyor ? Neden bilgi aktarımı ve bu teknolojiyi kullanmıyoruz !? Nedenini bilemiyoruz !? Sağlık alanında en çok ihtiyaç duyulan, en çok ihmal edilen konu, hastanın sistem kayıt edilmesi ve o kayıt üzerinden takip edilmesidir.Sevk sistemi olması gerekir, bütünsel yaklaşan birinci basamak hekimliğinin, sevk sistemi içinde sevk edilen uzmanlık alanlarıyla geri bildirim yoluyla eğitim ve eksikliklerin giderilmesi gerekir. Performans sistemi, malpraktis sistemi derhal kaldırılmalı, bu geri ve ileri bildirim pratiğinde sağlık sistemi içinde eksik olan ve kendi içinde çözümlenecek konulara dönüştürülebilmeli. Kayıt ve sevk sistemi içinde bir çok eksiklikler ve yanlışlar giderilebilir.Sistemin özerk ve bilimsel saiklerle çalışması yeterli. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 14 Mart.2016
0
Cevapla
aydin sinal
ögünmeden ve alcak gönüllülük yapmadan söylerim,ben Türkiyenin en iyi tip fakültesinden mezun oldum,en azindan benin ögrencisi oldugum zaman ,önüyle,sonuyla 1965-1975 arasi en iyi tip fakültesiydi,hatta o zamanin degimiyle balkanlarin ve ortadogunun en iyi tip fakültesiydi,nedenmi?: 1-tip fakültesine girdigimde 150 talebe alinmisti buna ilaveten o sene acilan diyarbakir tip f.icinde 25 ögrenci kontenjandan alinmisti.ilk sene FKB dedigimiz dersleri ortadogu,fen fakültesi hocalari verirdi.yalniz Kemik Anatomisine baslardik. 2-sene anatomide ibrahim veli odar,kaplan arinci gibi hocalar ve her yirmi kisiye bir kadavra düser,bu kadavranin diseksiyonu cilt kesisinden sene sonu kemik yapisi kalancaya kadar her masa kendi yapardi(morfolji binasinin ilk ögrencileri bizdik) Fizyolojide Mehmet hocanin baskanliginda hayvan deneyleri kedi ,kurbaga ,köpek,koyun üzerinde yapilan calismalar olmassa olmazdi. biyokimya ,histoloji türkiyede en üst düzeyde kamile sevki mutlu,aliyeerkocak?biyokimyada osman nuri koctürkün yalniz ders degil Atatürk hakkindaki konusmalarini unutamam.Sihhiyedeki morfoloji binasinda talebe sayisi bakimindan noyan ve pamir anfilerinin en fazla 2/3 ü dolardi 3-ücüncü sinifta mikrobiyolojide her ögrencinin kendi mikroskopu ve preparat albumu vardi,medikal psikoloji rasim adasal,fizyopatolojide klinik hocalari derslere girer zaten enstütü baskani Pr.akif berki ydi 4.üc ve dördüncü sinifta patoloji türkiyedeki en iyi patoloji kürsüsüydü teorikten cok pratik ögrenim vardi.farmakolojide sükrü kaymakcalandan imtihanda gecmek nerdeyse ezacilik fakültesinden mezun olmak gibiydi,klinik dersler propededik baslamis cebeci,yüksek ihtisasta kliniklere baslamistik, 5 besinci ve altinci senelerdeki stajda her klinikte 20 stajyer,her ögretim üyesi(docent ve ya profosör)4 stajyer hekim ile calisir staj sonu imtihan bunlari yazmamdaki 50 sene önceki tip tahsili ile simdiki tip tahsilini biraz karsilastirmaniz bakimindan belki faydasi olur. her hafta her dersin vize imtihani olurgecer not yüz üzerinden 60.her dersin 5 veya 8 vizesi olurdu vizelerde basarili olanlar juri önünde sözlü imtihana,sözlüden sonra yazili imtihana(test degil,kagit kalemle yazicaksin) girilir,ancak böyle gecerdin bu kadar zorluktan sonra aldigim tip diplomamdan sonra kusura bakmayin yukardaki resimdeki gibi lise biyoloji dersindeki ögrencilerle kendimi bir tutamam.1974 de girdigim devlet ihtisas yerlestirme imtihaninda genel cerrahi bölümünde tipbi bilgi 96 ,ingilizce 93 puan(yüz üzerinden) almistim,cünki en iyi tip tahsilini yapmistik.
5
Cevapla
DAŞ MEMED
kanun koyucu türkiye'de pratisyen hekim yetiştirmek için sadece tıp fakültelerini yetkili kılmıştır..eğitim araştırma hastaneleri hem hasta bakmakta ve hem de tıp fakülteleri gibi uzman hekim yetiştirmektedir..tıp fakültesindeki hocalar klinik bilim hocaları ve temel bilim hocaları diye ayrılır..tıp fakültesi hekim yetiştirmek gayesiyle hasta bakar..döner sermaye gelirleri belli oranlarda hocalara dağıtılr..bu olmazsa hocalar çok az ücret alır..ama felaket burada başlar... döner sermaye komisyonu klinik hocalarından oluştuğu için kendilerine temel bilim hocalarının 8-10 kat fazlasını yazarlar..etik hikaye olur...!.neticede bir temel bilimler profesörü bir başhemşire kadar ücret alamaz..halbuki temel bilimler olmasa fakültelerin eğitim araştırma hastanelerinden farkı kalmaz..çoğu rektör kendisine de kıyak geçildiği için bu duruma çanak tutar..böylece temel bilimlere hekimler rağbet etmez..yakında ciddi eğitim sorunu olacaktır...!.yök "tıp fakültelerinde katkı payları arsında en fazla 3 kat fark olabilir" kaidesini çıkarmalıdır..yoksa fakülteler temel bilimlere hoca bulamaz..!
3
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Bu kadar eğitimli olup, bu sektörün (sağlık) içinden gelip hale temel sorunları görememek ?! Pes doğrusu ! Sağlık ortamında halen "yabancılaşma" sorunu var ! Bu sorun kaynağını nereden alıyor ? Bilinin paylaşılması ve aktarılması sorunu var ? Kaynağını nereden alıyor ? Yabancılaşma sorununda bu açık sorunu karşılamadan, sağlık, tıp eğitimi, mezuniyet sonrası sağlık alanında yaşanan sorunları aşabileceğimiz sanmıyorum. Daha çok 14 martlar geçer, biz aval aval bakarız. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 16 Mart 2016
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir