Toplumda sıkça damgalamayla anılan, yanlış bilinen ve çoğu zaman tehlikeli addedilen şizofreni hastalığı, Türkiye Klinikleri TV’nin sokak röportajı konusu oldu.
“Ne Kadar Farkındayız?” sokak röportajında vatandaşlara şizofreniyle ilgili sorular yönelttik: Şizofreni nedir? Tedavisi var mı? Toplumdan dışlanıyorlar mı?
Mikrofon uzattığımız vatandaşlardan gelen yanıtlar, hastalığın ismen bilindiğini ancak tedavi süreci gibi konularda toplumda ciddi bir bilgi eksikliği olduğunu ortaya koydu.
Halen yaygın şekilde varlığını sürdüren ön yargılar ve yanlış bilgiler, şizofreni hastalarının hem sosyal yaşama katılımını zorlaştırıyor hem de tedaviye erişimlerinin önünde engel oluşturuyor. Bu tablo üzerine, konuyu bir uzman görüşüyle detaylı şekilde ele aldık.
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Halise Devrimci Özgüven, şizofreni hastalığının hem tıbbi yönüne hem de toplumdaki algısına dikkat çeken Prof. Dr. Özgüven, şizofreninin gerçeği değerlendirme bozukluğuyla seyreden önemli bir psikiyatrik hastalık olduğunu vurguladı.
“Şizofreni biyolojik bir beyin hastalığıdır. Pozitif ve negatif belirtilerle seyreder. Pozitif belirti dediğimiz zaman, halüsinasyonları ve hezeyanları kastediyoruz. Halüsinasyon, kulağa ses gelmesi ya da hayaller görme biçiminde görülür. Hezeyanlar ise gerçekle ilgisi olmayan birtakım inançlar taşımak demektir. Örneğin; “Biri beni izliyor”, “Bana zarar verecekler”, “Benim hakkımda konuşuyorlar”, “Bana imalarda bulunuyorlar”, “Eşim beni aldatıyor” gibi düşünceler olabilir.” dedi.
Negatif belirtiler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Özgüven, bu durumun hastaların dikkatinin azalması, istek ve hareketliliğin azalması, duyguların dışarıdan görünmesinin ve anlaşılmasının azalması, hayattan tat almanın azalması gibi şekillerde ortaya çıktığını belirtti.
"Şizofreni hastalarının kimseye zararı yoktur"
Toplumda en fazla damgalanan hastalıklardan birinin şizofreni olduğunu ifade eden Özgüven, genel olarak tüm psikiyatrik hastalıklarda bu damgalamanın tedaviye erişimin önünde büyük bir engel oluşturduğunu söyledi.
“Şizofreni teriminin çok yanlış bir şekilde, bazen hakaretamiz biçimde kullanıldığını görüyoruz. Hem de anlamıyla hiç ilgisiz bir biçimde. Şizofreni hastalarıyla ilgili toplumda sıklıkla insanların bu hastaların tehlikeli olduğunu düşündüklerini görüyoruz. Bu insanlardan kendilerine zarar gelebileceğini düşünüyorlar. Halbuki böyle bir şey yok. Şizofreni hastalarının kimseye bir zararı yoktur. Genellikle şizofreni hastaları içe dönük, kendiyle meşgul, kendi dertleriyle, onu rahatsız eden belirtilerle meşgul kişilerdir. Son derece duyarlı ve hassas insanlardır.” diye konuştu.
"Son 30 yılda çok etkili ilaçlar geliştirildi"
Toplumda şizofreninin tedavi edilemez bir hastalık olduğuna dair yanlış bir algı bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Özgüven, bunun da gerçeği yansıtmadığını belirtti:
“Şizofreninin tedavisi var. Son 30 yılda özellikle geliştirilmiş çok iyi ilaçlar var. 1950’lerden beri ilaçlar geliştiriliyor şizofreni tedavisi için ama özellikle son 30 yılda çok etkili ilaçlar var elimizde. Hastalarımızın %70-75’i kullandığımız tedavi yöntemlerinden son derece yararlanıyor. Hastalarımızın %25 kadarının tedavi yanıtı iyi değil. Ama tıpta birçok hastalıkta da böyle, tedaviden çok iyi yararlanmayan hasta grupları oluyor.”
Tedaviye düzenli şekilde devam eden ve uyum gösteren hastaların toplum içinde ayırt edilemeyecek şekilde normal bir yaşam sürdürebileceğini de ifade eden Özgüven, şizofreni konusundaki toplumsal farkındalığın artmasının damgalamayı ve yanlış algıları azalttığını vurguladı.
“Toplumda bu konuda konuştukça, bilinçlendirme arttıkça, ayrıca tedavilerin ne kadar yararlı olduğunu toplum gözlemledikçe, bu ön yargıların azaldığını ve bunun tabu olmaktan çıktığını görüyorum. Ama hâlâ kat etmemiz gereken bir yol var.” dedi.