MEDİMAGAZİN - Annals of Internal Medicine dergisinde yayınlanan son araştırma, tip 2 diyabetli bireyler için kayda değer bir gelişme olarak, idrardaki albümin seviyelerinin düşürülmesi ile böbrek ve kalp sağlığının iyileştirilmesi arasında önemli bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Bu çalışma diyabetle ilgili komplikasyonların yönetimini yeniden şekillendirebilir.
Araştırma, incelenen bir ilaç olan finerenonu içeren iki faz 3 çift kör çalışmanın retrospektif bir analizini gerçekleştirdi. Çalışmalar, tip 2 diyabet ve kronik böbrek hastalığı olan 12.512 katılımcıyı kapsıyor. Her katılımcıya finerenon ya da plasebo verildi. Çalışmanın amacı, ilaca başladıktan sonraki dört ay içinde idrar albümin-kreatinin oranını (UACR) düşürmenin sağlık açısından faydalarını ölçmekti. Bu, dört yıla kadar bir süre boyunca böbrek ve kardiyovasküler sağlık göstergelerinin yakından izlenmesiyle elde edildi.
Böbrek riskinde %64'lük azalma kaydedildi
Çalışmanın sonuçları önemli ve cesaret vericiydi. Finerenon ile tedavi edilen katılımcıların yarısından fazlası, tedaviye başladıktan sonraki dört ay içinde ÜAKR'de 514 mg/g olan başlangıç değerine göre en az %30'luk bir azalma gösterdi ve medyan azalma %33 oldu. Buna karşılık, plasebo grubundaki katılımcıların yalnızca dörtte birinden biraz fazlası bu düzeyde bir azalma elde etti ve medyan azalma %2,6 oldu.
Bu azalmanın sağlık sonuçları üzerindeki etkisi önemliydi. En az %30'luk bir UACR azalması, böbrek yetmezliği, yeterli glomerüler filtrasyon ve böbrek hastalığından ölümdeki azalmalarla ölçüldüğü üzere böbrek riskinde %64'lük bir azalmaya karşılık geliyor. Buna ek olarak, aynı düzeyde ÜAKR azalması kardiyovasküler riskte %26'lık bir azalmaya yol açtı, bu da daha az kardiyovasküler ölüm, ölümcül olmayan enfarktüs veya inme vakası ve kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatış ile ölçüldü.
UAKR azaltımının önemini ortaya koydu
Çalışmanın yazarları, tip 2 diyabetli kişilerde böbrek ve kardiyovasküler sağlığın yönetilmesinde erken UAKR azaltımının önemini vurguluyor. Bu araştırma, finerenonun diyabetle ilişkili ciddi komplikasyon riskini azaltmada hayati bir rol oynayabileceğini, potansiyel olarak daha etkili tedavi stratejilerine ve dünya çapında milyonlarca birey için yaşam kalitesinin iyileştirilmesine yol açabileceğini gösteriyor.