Sapanca İlçe Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan S.İ., 16 Mayıs 2011 tarihinde hastane başhekimi M.D.’nin kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle şikâyette bulundu. Şikâyet üzerine M.D. hakkında Sapanca Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Başhekim savunmasında, S.İ.’nin hastanenin yazı işlerinde çalışırken valilik oluruyla hemşirelik görevine iade edildiğini söyledi. M.D., savunmasında şunları kaydetti: “Valiliğin talimatıyla S.İ., tekrar hastanenin eczane bölümünde çalışmaya başladı. Olay günü davacı ile konuşmak ve yeni görev yerini belirtmek üzere odama davet ettim. Kendisine nazik bir şekilde yaklaşmama rağmen davalı, agresif tavırlarda bulundu. ‘Benim eşim de sizin idari amiriniz, bilmiyorsanız kitaplara bakın.’ dedi. Beni, torpil yapmakla itham etti. Hakarette bulundu. Kapıyı itekleyip çıktı. Kendisine hakarette bulunmadım.”
Davayı karara bağlayan mahkeme, M.D.’yi 3 ay 26 gün hapis cezasına çarptırdı. Ardından cezayı erteledi. M.D.’nin Sapanca Asliye Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz ise reddedildi. Ceza davasının ardından S.İ. olay nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu ve çalışma azminin kırıldığını ileri sürerek Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla M.D. hakkında manevi tazminat davası açtı. Yargılama sonucunda mahkeme, M.D.’yi 2 bin TL tazminat ödemeye mahkûm etti.
M.D., davayı Yargıtay’a temyize götürdü. M.D.’nin kamu görevinin icrası sırasında yürüttüğü görev kapsamında yaptığı konuşma nedeniyle dava edildiğini belirten Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Anayasa’nın 129’uncu maddesi uyarınca kamu görevlisi durumundaki başhekime husumet yöneltilemeyeceğini kaydetti. Kamu görevlisinin yetkilerini kullanırken kişilere zarar vermesinin ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturduğunu ifade eden Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararı oyçokluğuyla bozdu. Başkan bozma kararına karşı oy kullandı.
