Kene ısırıklarıyla bulaşan ve ölümcül olabilen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), yaz aylarında yeniden gündeme gelirken, Türkiye Klinikleri TV ekibi olarak vatandaşlara mikrofon uzattık.
“Ne Kadar Farkındayız?” başlıklı sokak röportajında, hastalığın adını duyan, nasıl bulaştığını bilen ya da korunma yöntemlerinden haberdar olan kaç kişi var, yerinde gözlemledik.
Sokaktan gelen yanıtlar, toplumda KKKA’ya dair kısmi bir farkındalık olduğunu, ancak hastalığın ciddiyeti ve korunma yolları konusunda bilgi düzeyinin yetersiz kaldığını ortaya koydu. Bu tablo üzerine, konuyu uzman görüşüyle tüm yönleriyle ele aldık.
Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Necla Tülek, hastalığın bulaşma yollarını, belirtilerini ve korunma yöntemlerini anlattı.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin viral bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Necla Tülek, şunları söyledi:
“Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, viral kanamalı ateşlerden bir tanesi. Keneler aracılığıyla bulaşıyor. Virüs, keneler aracılığıyla yayılıyor. Ölümcül olabiliyor. Bizim ülkede ölüm oranları biraz daha düşük ama dünya istatistiklerine baktığımızda ölüm oranı %30-40 civarında.”
En çok görülen bölge Kelkit Vadisi
Hastalığın özellikle belirli coğrafi bölgelerde yoğun görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Tülek, “Şu an dünyada ve yıllardır en çok görüldüğü ülkeler aslında Balkanlar ve çevremizdeki ülkeler. Türkiye’de ise Kelkit Vadisi hastalığın en çok görüldüğü yer. Sivas, Tokat, Yozgat, Erzurum, Amasya, Çorum ve İç Anadolu buna dahil.” dedi.
Kene tutunması, hayvandan insana, insandan insana temas
Prof. Dr. Tülek, bulaş yollarını şöyle açıkladı:
Kene tutunması en fazla gördüğümüz bulaşma şekli. Diğeri tutunmuş keneleri patlatmak, üzerine bir şey uygulamak. Keneler kan emiyorlar ve o sırada virüs bulaşabiliyor. Diğer bir yol hayvanlardan. Bu gerçekten kişinin fark edemeyeceği bir yol çünkü hayvanlarda hastalık yapmıyor. Virüs, kanda ve vücut sıvılarında bulunabiliyor ve temasla geçebiliyor. Ayrıca hastalarla temasla da bulaş söz konusu.”
Hızlı gelişen, başka hastalıklarla karışabilen belirtiler
Hastalığın akut seyrettiğini belirten Tülek, “Hızla belirtiler ortaya çıkıyor. Kuluçka süresi virüsü aldıktan sonra, özellikle kene aracılığıyla olanlarda daha kısa. Alınan virüs miktarına bağlı olarak 3 günde de çıkabiliyor ama 9 günü de bulabiliyor.” dedi.
İlk belirtilerin özgün olmadığını söyleyen Prof. Dr. Tülek, “Baş ağrısı, ateş, halsizlik gibi birçok hastalıkla karışabilecek belirtiler görülebiliyor. Döküntüler, eklem ağrıları da olabilir. Grip benzeri bir tablo oluşturabilir. Bu nedenle tanı zorlaşabilir” dedi.
Kanamanın en ciddi belirtilerden biri olduğunu söyleyen Tülek, “Kanamalar vücudun her yerinden olabiliyor. İlk başvurularda diş eti kanaması, burun kanaması, vajinal kanama ya da bağırsaktan kanama gibi bulgular görüyoruz. Ancak ilerleyince tüm vücutta yaygın kanamalar görülebiliyor.” diye konuştu.
Aşı ve özel tedavi yok, destek tedavisi hayati önemde
“Maalesef şu an için onaylanmış bir aşısı yok” diyen Tülek, şöyle devam etti:
“Aşı çalışmaları yapılıyor, umutla bekliyoruz. Ama erken tespit edilirse kullanılabilecek bazı ilaçlar var. Ayrıca destek tedavisi çok önemli. Bu hastalıkta kanama oluyor, kan değerleri düşüyor. Trombosit, lökosit düşüyor. Karaciğer testleri etkileniyor ve çok yükseliyor. Özellikle trombosit ve taze donmuş plazma belirli kurallar çerçevesinde hastalara veriliyor. Şu an en önemli tedavi desteğe dayalı.”
Açık alanlarda dikkatli olunmalı
Korunma konusunda kişisel önlemlerin ön planda olduğuna dikkat çeken Tülek, “Özellikle kırsal kesimde risk grupları çiftçiler, hayvan bakıcıları, veterinerler, kırsal sporlarla ilgilenenler ya da o alanda bulunanlar. Virüsün olduğu bölgelerde piknik yapanlar, açık alan aktiviteleri yapanlar risk altında.” dedi.
Kene ısırıklarından korunmak için alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:
“Çıplak ayakla asla basılmamalı. Koruyucu ayakkabı giyilmeli. Kol ve bacaklar kesinlikle kapalı olmalı. Çorapların pantolon ya da eşofman üzerine çekilmesi etkili bir yöntem. Kene sıçramaz ama otların üzerinde bulunabilir ve tırmanır.”
Kene kontrolü ve doğru çıkarma yöntemi
Kene ısırığından sonra hızlı müdahalenin önemine değinen Tülek, “Kenelerin en çok tutunduğu yerler ayak bilekleri, koltuk altları, dirsek arkası ve ense gibi sıcak bölgelerdir. Buraları kontrol etmekte yarar var.” dedi.
Kene görüldüğünde yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
“Kene tutunmuşsa eğer onu hemen çıkarmak gerekir. Kenenin kalış süresi arttıkça hastalık riski de artar. Ancak çıkarma sırasında yapılan hatalar virüsün bulaşmasına yol açabilir. Çıplak elle dokunulmamalı. Eldiven, kağıt peçete ya da poşetle çıkarılmalı.”
Kırsal bölgelerde sık yapılan yanlışlara da dikkat çeken Tülek, “Sigarayla yakmak, alkol dökmek gibi uygulamalar çok zararlı. Çünkü bu işlemler kenenin strese girmesine ve salgılarının artmasına neden olur, virüs bulaşma riski artar” dedi.
Her kene bulaştırmaz
Son olarak Prof. Dr. Necla Tülek, evcil hayvanlara tutunan kenelere ilişkin yaptığı açıklamada, her kenenin hastalık taşıyıcı olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Her kene bu virüsü taşımaz. Biz burada Hyalomma cinsi kenelerden söz ediyoruz. Hemen hemen her hayvana özgü farklı kene türleri var. Örneğin evcil hayvanlar üzerinde sık gördüğümüz keneler bu tür değil. Köpeklerde vaka bildirimi var ama bu yaygın geçiş yollarından biri değil.”