Medimagazin logo

'Tam Gün Sağlık Bakanlığının işi değil'

Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Başkan Yardımcısı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, "Biz yüksek öğretim kurumuyuz. Bizim kanunlarımızı, eğitimle ilgili bir birimin hazırlaması gerekir. Bu YÖK olmalı belki MEB olmalıdır" dedi.
'Tam Gün Sağlık Bakanlığının işi değil'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Akan, Çukurova Üniversitesi'nde (ÇÜ) düzenlenen Üniversite Hastaneleri Birliği'nin 16. toplantısında, kamuoyunda Tam Gün Yasası olarak bilinen, kamu ve üniversite hastanelerindeki hekimlere muayenehane yasağı getiren düzenlemeye dikkati çekti.

Tasarının tekrar meclis genel kurulundan çekildiğini bildiren Akan, şunları söyledi:

"Bu konu Sağlık Bakanlığının hazırladığı Sağlık Bakanlığı ile ilgili kanunlarda yapılan değişiklik diye bir başlığın içerisinde geçiyor. Ben bunu şöyle yadırgıyorum. Biz yüksek öğretim kurumuyuz. Bizim kanunlarımızı, eğitimle ilgili bir birimin hazırlaması gerekir diye düşünüyorum. Bu YÖK olmalı belki MEB olmalıdır. Ama son 4 yıldır en azından bizimle yani üniversitelerle ilgili yasaları Sağlık Bakanlığı hazırlıyor ve meclise sunuyor. Bu, şu anlaşıyı da ortaya koyuyor. Özellikle tıp mensubu akademisyenler yönetim tarafından hekim olarak görülüyor, bir akademisyen, öğretim üyesi olarak değil. Bir mühendisi bir hukukçuyu bir tarih bölümü üyesini öğretim üyesini akademisyen olarak görüyor ama tıp fakültesi öğretim üyesini niyeyse hekim olarak görüyor. Bizim en önemli handikapımız bu ama buna biz de karar verebilmiş değiliz. Yani hocalar da kendisini daha çok hekim olarak görüyor."

Adana Valisi Hüseyin Avni Coş da üniversite hastanalerinin sadece devlet kuruluşu değil 76 milyon insana hizmet ettiği için Türk milletinin en önemli kurumlarından birisi olduğunu söyledi.

Son yıllarda üniversite sayısının arttığını, buna bağlı olarak da tıp fakültelerinin de yaygınlaştığını anlatan Coş, şunları kaydetti:

"Araştırma ve uygulama hastanelerinin artmasıyla ortaya çok çeşitli sorunlar çıktı. Bazı üniversite hastanelerinde ölçek sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Yani hizmet ettiği alanı daralan hastanelerde verilen hizmetlerin maliyetleri artıyor buna bağlı olarak da çeşitli sıkıntılar, sorunlar baş gösteriyor. 300-500 bin nüfuslu bir coğrafyaya hizmet veren üniversite hastaneleri var. Ancak o üniversite hastanesi ancak 1 milyon nüfusa hizmet verirse işletme giderlerini rahatlıkla finanse etmesi mümkün. Bu ölçek küçük olunca belirli servislerdeki sabit giderlerin yüksekliği nedeniyle o hastanelerde bir takım mali sorunlarla karşılaşabiliniyor. Bir de çeşitli mevzuattan kaynaklanan sorunlar var."

ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar ise birliğin sahipsizliği ortadan kaldırarak üniversite hastanelerinin sorunlarının artık ortak bir platformda tartışılmaya başlanmasını sağladığını belirterek, sorunlar ve çözüm önerileri konusunda ciddi bir farkındalık ve ortak bir dil oluşturduğunu dile getirdi.

Bir çok sorunu ele aldıklarını ancak bu konuların bir çoğunda hala alınacak önemli mesafaler ve kazanımların olabileceğini gözlemlediklerini anlatan Kibar, performans ödemeleri ve dağılımı, hastanelerin finans problemleri ve personel istihdamındaki problemlerin devam ettiğine dikkati çekti.

Bazı üniversitelerin rektörlerinin katılımıyla gerçekleştirilen ve 2 gün devam edecek toplantı, üniversite hastanelerine yönelik bazı konuların ele alındığı otrumlarla devam etti.

'tam
gün
sağlık
bakanlığının
değil
işi
değil'
Yorum (4)
Mücahit Altuntaş
Önemli saptamalar "Özellikle tıp mensubu akademisyenler yönetim tarafından hekim olarak görülüyor, bir akademisyen, öğretim üyesi olarak değil. Bir mühendisi bir hukukçuyu bir tarih bölümü üyesini öğretim üyesini akademisyen olarak görüyor ama tıp fakültesi öğretim üyesini niyeyse hekim olarak görüyor. Bizim en önemli handikapımız bu ama buna biz de karar verebilmiş değiliz. Yani hocalar da kendisini daha çok hekim olarak görüyor." Önemli bir saptama olarak görünüyor.Fakat öncesinde yani alt katmanında liyakat ve özerklik ,ortaya koyan emeğin değerlenme , insanı bilgiyi değersizleştirme , şeylerin aşırı siyasallaşması çarpıtılması sorunları var.Atlamayalım. Çok boyutlu sorular olmalı ! Sorunların çözümü için katılım , sahiplenme, örgütlenme varmı ? Sorunun bilimsel anlamda çözümü için bilimsel topluluğun normları gelişmiş mi?Ne kadar sahipleniyor? TUBA başkanın istafa ederken sorduğu ve söylediği "Bağımsız bir bilim kuruluna ihtiyaç var mı? Soru yoksa bilim yoktur.Eskibir medresede yazılı.Es sual'u nısf-ul-ilm (Soru, ilimin yarısıdır). Bilimsel ortam için gerekli şartları ve özelikleri iletiyorum.Toplumsal Araştırma Yöntemleri W.L.Neuman kitabından alıntıdır. -Evrensellik , -Örgütlü şüphecilik , -Tarafsızlık -Paylaşımcılık -Dürüstlük "Bazı üniversitelerin rektörlerinin katılımıyla gerçekleştirilen ve 2 gün devam edecek toplantı, üniversite hastanelerine yönelik bazı konuların ele alındığı otrumlarla devam etti"Güzel. Sormak durumundayız.Zira "Bir çok sorunu ele aldıklarını ancak bu konuların bir çoğunda hala alınacak önemli mesafaler ve kazanımların olabileceğini gözlemlediklerini anlatan Kibar, performans ödemeleri ve dağılımı, hastanelerin finans problemleri ve personel istihdamındaki problemlerin devam ettiğine dikkati çekti" deniyor. Rektörlük seçimleri üniversitenin kendi alt katmanlarıylamı ilişkili yoksa siyasi atamayla mı?Bunun ve bu yapısal sorunların çözüm çözümsüzlük kitlenme ve dayatmayla iişkileri var mı? Evet aşağıdaki kavramları yeteri kadar işletiyormuyuz ? -Evrensellik , -Örgütlü şüphecilik , -Tarafsızlık -Paylaşımcılık -Dürüstlük Neden bu kadar işler sarpa sarıyor ?
0
Cevapla
md
Aman hocam yök olsun, meb olmasın. Çocuklarımız yapboz piyonu gibi ordan oraya, sağlık zaten çıkmazda daha beter olmasın...
0
Cevapla
Kutay Biberoğlu
"Bu YÖK olmalı belki MEB olmalıdır." BUNU DEVRİN REKTÖRÜ SÖYLÜYOR.. İNİSİYATİF KATİYEN YOK. "BİZ KARAR VERİRİZ" YOK. YÖK HATTA NE İLGİSİ VARSA MİLLİ EĞİTİM BAKANININ KARARINA RAZI... İŞTE DEVRİN İDEAL REKTÖR FENOTİPİ.. DÜNE KADAR SUSANLAR, TOPUN ONLARA GELECEĞİNİ ANLAYIP, ÖN ALMA YARIŞINA GİRDİLER.. AMAÇ YARANMAK..
0
Cevapla
Kubilay Yazıcıoğlu
Hüseyin Akan hocamı destekliyorum. Hocalık başka bir meslek, icra eden doktorluk başka bir meslek. Yeterince hocamız olmadığından şimdiye kadar bu ikisi birbirine karışmıştı. Hem nerede görülmüş Profesörlük "makamı" nın sanki bir rütbe gibi olduğu. ABD bu işte en önde olan. Oradaki sisteme bakılır, aynısı yada benzeri yapılır.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir