Hafta başı şöyle bir baktık güncel konuların isimleri bile yabancı: “Kürtaj, sezaryen, nekrofil...”
İlk ikisi hakkında, kulaktan dolma bilgimiz var ama “nekrofil” için sözlüğe baktık:
“Ölü sevici” demekmiş...
Bu konuları önce Başbakan Erdoğan “gündeme getirdi”, her yeni evliden ya da “durumu müsait” olanlardan en az üç çocuk istiyordu. Türk toplumu bu isteklere alışıktır, evlenirler, üçüncü ayda sorgu başlar:
“Ne haber çocuk var mı?”
Birinci çocuk gelir:
“Tek çocukta kalmayın, ikinciyi bekliyoruz.”
Başbakan da “üçüncü istiyorum” diyor.
* * *
Eski “Milli Görüşçü” olan Sayın Başbakan’ın “aile planlaması”na, doğum kontrolüne karşı olduğunu biliriz, “Milli Görüşçüler” doğum kontrolünden hoşlanmazlardı, yabancıların oyunu diye.
Sayın Başbakan’ın bu kadar sert olacağını hiç tahmin etmemiştik. Düşünün “kürtaj, cinayettir”, diyor, Uludere katliamıyla kıyaslıyordu.
Kürtaj, sezaryen, nekrofil gündemimizde bunlar var, bari oldu olacak “nebbaş”ı da ekleyin...
“Nebbaş” ne demek diyeceksiniz.
Başbakan’ın söylediği “nekrofil” ne demek?
“Ölü sevici” demek.
Nebbaş da “mezar soyucu” demek.
Görüyorsunuz, konular çok hassas, başrolde kadınlar...
Erkekler, sezaryen ya da kürtaj yaptıracak değil ya, iş başa değil, kadınlara düştü.
* * *
Geçen hafta bizim mutad sohbetin konusu “alaturka” ve “alafranga” idi. Tabii Murat Katoğlu, “alafranga”, Hilmi Yavuz da “alaturka”cı.
İşte size bir konu, “sezaryen”den “kürtaj”dan, “nekrofil”den ve “nebbaş”tan daha anlaşılır, kaç yüzyılın tartışması...
Murat Katoğlu’na göre “alaturkacılar” senfoni orkestrasının peşindeler.
Ona göre “olmazmış”!
Niye?
“Saz heyetine” birkaç çalgı ekleyip, çalgıcılara smokin giydirerek, başlarına da bir de şef koyarak senfoni orkestrası kurulmazmış.
Böyle diyordu, inşallah yanlış anlamamışızdır.
* * *
Ertesi gün postadan bir bilgi dosyası geldi, bir de CD. Sanki bizi dinlemişler.
“Senfoni orkestrası ile Türkülerimiz.”
Mobilya sektörünün önde gelen firmalarından “Doğtaş” kuruluşunun kırkıncı yılında senfoni orkestrası kurmuş...
Çok da iyi yapmış, bu gibi kuruluşların sanat ve kültüre katkıları insanı sevindiriyor.
Orkestranın şefi Cem Öget, solist Seçil Akın, 40 kişilik orkestra...
“Senfoni orkestrası ile türkü” olur mu?
“Olur, hem çok güzel olur. Türkiye’nin türküleri, yani bizim türkülerimiz, insanlık hallerini anlatır. Sevdalar, ayrılıklar, gurbetler, sıla hasretleri...”
Her işi erbabına bırakmak gerek...
Sezaryenmiş, kürtajmış, nekrofilmiş, nebbaşmış...
Onlar bir kenarda dursun, orkestradan türkü dinlemek güzel oluyor.
Hele, Rize’nin “Hayde”si...
Cem Yılmaz, “Av Mevsimi”nde güzel söylerdi “Hayde gel gidelum!” diye...