Sendika genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında araştırmayı yapan proje ekibinde yer alan Ata Soyer, araştırmanın sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Araştırmaya katılanların yüzde 75'inin Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışanlardan oluştuğunu belirten Soyer, katılımcıların üçte birinin aylık ücretlerinin bin 500 TL'nin altında olduğunu ve yüzde 79,6'sının da aldığı ücretten memnun olmadığını ifade etti.
Soyer, araştırmayla çalışanların çalışma koşullarından, iş güvencelerinden, çalışma sürelerinden ve aldıkları ücretlerden şikayetçi oldukları sonucuna ulaştıklarını vurgulayarak, araştırmaya katılanların yüzde 83.9'unun sağlıkta Dönüşüm Programı'nın çalışma koşullarını daha da olumsuz etkilediğini, yüzde 84'ünün de hükümet politikalarının sağlık sektörünün giderek daha da kötüleştirdiğine inandıklarını beyan ettiklerini söyledi.
SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun da Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın sağlık sektörünü piyasalaştırma ve ticarileştirme projesi olduğunu savunarak, programın temel felsefesinin ''sağlık alanını piyasa koşullarına göre yeniden düzenlemek, sağlık hizmetlerinin kamusal niteliğini ortadan kaldırmak ve sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp, pazara bir meta olarak sunmak'' olduğunu iddia etti.
Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın sağlık çalışanları ve vatandaşlar üzerindeki etkilerinin Sağlık Bakanlığı ve hükümet tarafından bilimsel bir gerçeklikle değerlendirilmediğini, program lehine propaganda yapıldığını öne süren Yorgun, ''Bu programlar ve dayandığı ilkeler emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştirmekte, vatandaşın sağlığını da hiçe saymaktadır. Hükümetin torba dediği ancak çuvala dönüşen yasa ile iş güvencesiz ve esnek çalışma tüm kamu kurumlarına yaygınlaştırılmak istenmektedir'' dedi.
Sağlık sektörünün piyasa koşullarına göre dizayn edilmesiyle meslek ruhunun yok edilmeye çalışıldığını da savunan Yorgun, kamusal sağlık hizmetlerinin tümüyle yıkıma uğramadan Sağlıkta Dönüşüm Programına son verilmesini gerektiğini söyledi.