Türkiye Romatoloji Derneği tarafından organize edilen XIV. Ulusal Romatoloji Kongresi, 11-15 Eylül 2013 tarihleri arasında Çeşme’de yapıldı. Kongre Düzenleme Komitesi ve Türkiye Romatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç, Kongre ile ilgili verdiği bilgiler yanında, Türkiye’deki romatoloji alanının da ana hatlarıyla bir haritasını çıkardı
XIV. Ulusal Romatoloji Kongresi, 11-15 Eylül 2013 tarihleri arasında İzmir/Çeşme’de yapıldı. Kongre Düzenleme Komitesi ve Türkiye Romatoloji Derneği (TRD) Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç, Kongre ile ilgili bilgiler verdi.
Kongreye yaklaşık 550 civarında bir katılım olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akkoç, bu yılki organizasyonda gerçekten çok güzel bir seyir yakalandığını söyledi. Akkoç, “Bilimsel açıdan çok güzel, doyurucu bir organizasyon gerçekleştirdik. Yurt dışından; Avustralya, Amerika, Kanada ve Avrupa’dan alanında söz sahibi, dünyaca ünlü yaklaşık 14 bilim adamı konuğumuz oldu. Gurur verici katılımların olduğu kongremizde memnuniyet verici başka bir konu da, bu konuklarımızın bir kısmının burada gördükleri organizasyondan, programdan, kongrenin akışından, bilimsel seriden, sunumlardan vs. çok etkilendiklerini ifade etmeleri idi.” dedi.
“Konuklarımız arasında Avrupa Romatoloji Ligi [The European League Against Rheumatism (EULAR)] Başkanı Maurizio Cutolo vardı ve hem açılış konuşmasını hem de ilk bilimsel konuşmayı (romatoid artrit hakkında) yaptı. Onun dışında, benim 1995-1997 yılları arasında yanında çalıştığım ve 2001-2003 yılları arasında EULAR başkanlığını yapmış olan Prof. Dr. Joachim Kalden de bizlerle birlikte idi.” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Akkoç, Türkiye’den de yine önde gelen isimlerin kongreye katıldığını vurguladı.
Türkiye’nin romatoloji alanında bilimsel seviyesi oldukça yüksek
Türkiye’nin romatoloji alanında bilimsel seviyesinin oldukça yüksek olduğunu, ülkemizin gurur verici bir romatoloji camiasına sahip bulunduğunu söyleyen TRD Başkanı Akkoç, kongrede TRD üyesi romatoloji uzmanlarının katkısıyla çok ileri bir bilimsel düzey yakalandığını ifade etti.
Bildiri ve posterler yurt dışında da sunulacak
Kongrede değişik üniversitelerden 40 kadar sözel bildiri, yaklaşık 277 poster çalışması sunuldu. Bu posterlerin bir kısmı EULAR ve yakında Amerika’da yapılacak olan Amerikan Romatoloji Ligi’nde de sunulacak. Böylece, bu çalışmalar sadece ulusal seviyede değil, yurt dışında da kendini kabul ettiren çalışmalar olarak yer alacak.
Türkiye’deki romatoloji uzmanı sayısı çok az
Romatoloji uzman sayısı bakımından sıkıntılarının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akkoç, “Ülkemizde romatoloji uzmanı iki daldan olabiliyor; iç hastalıkları ve fizik tedavi bilim dallarından. İhtisas yapmakta olan arkadaşlarımızı da katacak olursak, şu an için ülkemizde iç hastalıkları kökenli yaklaşık 200 civarında romatoloji uzmanı var diyebiliriz. Fizik tedavi kanadında ise yine şu an ihtisas yapmakta olanlarla birlikte 40-50 civarında romatolog var. Aslında bu sayı toplamda en az 1000 olmalı.” dedi. Akkoç, Türkiye’de, Avrupa’ya göre çok fazla hekimin olduğu branşların olduğunu, ama romatologlar açısından bu sayının oralara göre çok az olduğunu ifade etti.
“Yan dal eğitimi ile ilgili müfredat Avrupa Birliği ile uyumlu hazırlanmalı”
Akkoç, Sağlık Bakanlığının hem ana hem de yan dallarda bir müfredat çalışması olduğu bilgisini vererek, “Çok iyi niyetli ve çok gayretli çalışılıyor, ama bizim romatolojide istediğimiz şu: Avrupa Birliği görüşmeleri yıllardır sonuçlandırılamıyor. Bu görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda, ülkemizde romatologların Avrupa’da serbest dolaşımı kazanılacak şekilde Avrupa Birliği ile uyumlu bir şekilde müfredatın hazırlanmasını temenni ediyoruz.”
“Birinci basamağa başvuran kas-iskelet sistemi hastası oldukça fazla”
Türkiye’de aile hekimliği kurumu oluşturulmaya çalışıldı, olumlu da oldu, ancak hâlâ tartışmalar devam ediyor. Yine de, birinci basamak hekimlerinin önemli bir rol oynayacaklarını düşünüyoruz. Kas-iskelet sistemi hastalıkları olarak baktığımızda, Türkiye’de birinci basamağa başvuran hastaların arasında kas-iskelet sistemi semptomlarıyla başvuranların sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. O bakımdan önemli bir nokta bu ve diğer yandan da ülkemizdeki romatolog sayısının az olduğu düşünülürse, bu hastaların hepsinin romatoloğa ulaşması mümkün değil. Dolayısıyla aile hekimlerinin rolü burada çok önemli.
“Hastalarımızın birinci basamakta yeterince tanınıp sevk edilebilmesi için ortak çalışmalar yapılmalı”
Aile hekimlerinin kas-iskelet sistemi şikâyeti ile gelen hastaları sevki ile ilgili yol alınabilmesi için eğitim verilmesi, bununla ilgili tanısal algoritmalar geliştirilmesi gibi konularda derneklerle birlikte çalışılmalı. Çünkü ülkemizde sevk sisteminin etkin bir şekilde işlemediğini görüyoruz.
Bir de romatolojide biz bir aile hekiminin tanı koymasını beklemiyoruz, ama en azından romatoloji ile ilgili x ya da y tanısı şüphesiyle sevk edeceği hastaları seçip yönlendirebilmesini bekliyoruz. Aslında bu alanda TRD olarak çalışmalarımız var, bazı aile hekimliği derneklerinin de çalışmaları var. Fakat o kadar çok ki yapılması gerekenler, bunlar istediğimiz hızda ilerlemiyor.