Medimagazin logo

Romatolog sayısı dört kat artmalı

Türkiye Romatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç: “Şu an ülkemizde iç hastalıkları kökenli yaklaşık 200 civarında romatoloji uzmanı, fizik tedavi kanadında ise yine şu an ihtisas yapmakta olanlarla birlikte 40-50 civarında romatolog var. Aslında bu sayı toplamda en az 1000 olmalı.” dedi.
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Romatolog sayısı dört kat artmalı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türkiye Romatoloji Derneği tarafından organize edilen XIV. Ulusal Romatoloji Kongresi, 11-15 Eylül 2013 tarihleri arasında Çeşme’de yapıldı.  Kongre Düzenleme Komitesi ve Türkiye Romatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç, Kongre ile ilgili verdiği bilgiler yanında, Türkiye’deki romatoloji alanının da ana hatlarıyla bir haritasını çıkardı

 

 

XIV. Ulusal Romatoloji Kongresi, 11-15 Eylül 2013 tarihleri arasında İzmir/Çeşme’de yapıldı.  Kongre Düzenleme Komitesi ve Türkiye Romatoloji Derneği (TRD) Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç, Kongre ile ilgili bilgiler verdi.

Kongreye yaklaşık 550 civarında bir katılım olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akkoç, bu yılki organizasyonda gerçekten çok güzel bir seyir yakalandığını söyledi. Akkoç, “Bilimsel açıdan çok güzel, doyurucu bir organizasyon gerçekleştirdik. Yurt dışından; Avustralya, Amerika, Kanada ve Avrupa’dan alanında söz sahibi, dünyaca ünlü yaklaşık 14 bilim adamı konuğumuz oldu. Gurur verici katılımların olduğu kongremizde memnuniyet verici başka bir konu da, bu konuklarımızın bir kısmının burada gördükleri organizasyondan, programdan, kongrenin akışından, bilimsel seriden, sunumlardan vs. çok etkilendiklerini ifade etmeleri idi.” dedi.

“Konuklarımız arasında Avrupa Romatoloji Ligi [The European League Against Rheumatism (EULAR)] Başkanı Maurizio Cutolo vardı ve hem açılış konuşmasını hem de ilk bilimsel konuşmayı (romatoid artrit hakkında) yaptı. Onun dışında, benim 1995-1997 yılları arasında yanında çalıştığım ve 2001-2003 yılları arasında EULAR başkanlığını yapmış olan Prof. Dr. Joachim Kalden de bizlerle birlikte idi.” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Akkoç,  Türkiye’den de yine önde gelen isimlerin kongreye katıldığını vurguladı.

 

Türkiye’nin romatoloji alanında bilimsel seviyesi oldukça yüksek

Türkiye’nin romatoloji alanında bilimsel seviyesinin oldukça yüksek olduğunu, ülkemizin gurur verici bir romatoloji camiasına sahip bulunduğunu söyleyen TRD Başkanı Akkoç, kongrede TRD üyesi romatoloji uzmanlarının katkısıyla çok ileri bir bilimsel düzey yakalandığını ifade etti.

 

Bildiri ve posterler yurt dışında da sunulacak

Kongrede değişik üniversitelerden 40 kadar sözel bildiri, yaklaşık 277 poster çalışması sunuldu. Bu posterlerin bir kısmı EULAR ve yakında Amerika’da yapılacak olan Amerikan Romatoloji Ligi’nde de sunulacak. Böylece, bu çalışmalar sadece ulusal seviyede değil, yurt dışında da kendini kabul ettiren çalışmalar olarak yer alacak.

 

Türkiye’deki romatoloji uzmanı sayısı çok az

Romatoloji uzman sayısı bakımından sıkıntılarının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akkoç, “Ülkemizde romatoloji uzmanı iki daldan olabiliyor; iç hastalıkları ve fizik tedavi bilim dallarından. İhtisas yapmakta olan arkadaşlarımızı da katacak olursak, şu an için ülkemizde iç hastalıkları kökenli yaklaşık 200 civarında romatoloji uzmanı var diyebiliriz. Fizik tedavi kanadında ise yine şu an ihtisas yapmakta olanlarla birlikte 40-50 civarında romatolog var. Aslında bu sayı toplamda en az 1000 olmalı.” dedi.  Akkoç, Türkiye’de, Avrupa’ya göre çok fazla hekimin olduğu branşların olduğunu, ama romatologlar açısından bu sayının oralara göre çok az olduğunu ifade etti.

 

“Yan dal eğitimi ile ilgili müfredat Avrupa Birliği ile uyumlu hazırlanmalı”

Akkoç, Sağlık Bakanlığının hem ana hem de yan dallarda bir müfredat çalışması olduğu bilgisini vererek,  “Çok iyi niyetli ve çok gayretli çalışılıyor, ama bizim romatolojide istediğimiz şu: Avrupa Birliği görüşmeleri yıllardır sonuçlandırılamıyor. Bu görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda, ülkemizde romatologların Avrupa’da serbest dolaşımı kazanılacak şekilde Avrupa Birliği ile uyumlu bir şekilde müfredatın hazırlanmasını temenni ediyoruz.”

 

“Birinci basamağa başvuran kas-iskelet sistemi hastası oldukça fazla”

Türkiye’de aile hekimliği kurumu oluşturulmaya çalışıldı, olumlu da oldu, ancak hâlâ tartışmalar devam ediyor. Yine de, birinci basamak hekimlerinin önemli bir rol oynayacaklarını düşünüyoruz. Kas-iskelet sistemi hastalıkları olarak baktığımızda,  Türkiye’de birinci basamağa başvuran hastaların arasında kas-iskelet sistemi semptomlarıyla başvuranların sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. O bakımdan önemli bir nokta bu ve diğer yandan da ülkemizdeki romatolog sayısının az olduğu düşünülürse, bu hastaların hepsinin romatoloğa ulaşması mümkün değil. Dolayısıyla aile hekimlerinin rolü burada çok önemli.

 

“Hastalarımızın birinci basamakta yeterince tanınıp sevk edilebilmesi için ortak çalışmalar yapılmalı”

Aile hekimlerinin kas-iskelet sistemi şikâyeti ile gelen hastaları sevki ile ilgili yol alınabilmesi için eğitim verilmesi, bununla ilgili tanısal algoritmalar geliştirilmesi gibi konularda derneklerle birlikte çalışılmalı. Çünkü ülkemizde sevk sisteminin etkin bir şekilde işlemediğini görüyoruz.

Bir de romatolojide biz bir aile hekiminin tanı koymasını beklemiyoruz, ama en azından romatoloji ile ilgili x ya da y tanısı şüphesiyle sevk edeceği hastaları seçip yönlendirebilmesini bekliyoruz. Aslında bu alanda TRD olarak çalışmalarımız var, bazı aile hekimliği derneklerinin de çalışmaları var. Fakat o kadar çok ki yapılması gerekenler, bunlar istediğimiz hızda ilerlemiyor.

romatolog
sayısı
dört
kat
artmalı
Yorum (8)
Efe Menderes
Dahili RomatologIar bile kas iskelet sistemi Muayenesini bilmezken dahiliyecilerin bu hastalara bakma inadı saçma. Ülkemizde FTR branşı bu kadar güçlüyken hastalar FTR'ye yönlendirilmeli
0
Cevapla
yy
Bir dahiliyeci olarak bu hastalara bakmak gibi bir inadım hiç bir zaman olmadı. Ancak bu hastalıkların çoğu sistemik hastalıklar olup öncelikle değerlendirmesi gereken kişiler dahili romatologlar olmalıdır. Bir ankilozan spondilitin kardiak tutulumunu yada sle deki böbrek tutulumunu atlayabilir ftr uzmanı. Fizik tedavi elbetteki dahil olmalıdır bu işte ,, ama herkes yerini yurdunu bilmeli ,, kimseyede çamur atmamalı
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Türkiye Romatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç açıklamalarda bulunmuş. "Aile hekimlerinin kas-iskelet sistemi şikâyeti ile gelen hastaları sevki ile ilgili yol alınabilmesi için eğitim verilmesi, bununla ilgili tanısal algoritmalar geliştirilmesi gibi konularda derneklerle birlikte çalışılmalı. Çünkü ülkemizde sevk sisteminin etkin bir şekilde işlemediğini görüyoruz." denmiş. Pek güzel ! Ha gayret hekim arkadaşlarım doğruya yaklaşıyorsunuz. Sorun sağlığı kampüse sokmak değil akılcı ve eşgüdümlü çalışma iletişim ortamını yaratmaktır.Hasta yaratma ( kültürü ekonomisi idelojisi ) değil sorun odaklı bütünsel ve yandalcıyla birlikte hareket eden bir sağlık ve iletişim sistemi kurmaktır. Bu ülkede sağlıkta bütünsel yaklaşım , prestijli birinci basamak , elektoronik ortamda hasta kayıt ,hekim ve hastanın her ikitaraflı oryantasyonu ,interaktif haberleşme , iş yükünü azaltması politikası uygulanmadan yol alınmaz. Biz daha çok şu uzman yok bu uzman yok diye dolanırız.Dünyada Dahiliyenin ( yada aile hekiminin ) ön planda olduğu bütünsel yaklaşımlı tıbbın daha önemsendiğini biliyoruz. Bizde de "Dernekler " , "Aile hekimleri" , "pratisyenler" , "Genel cerrahi" , "KAdın Doğum Hastalıkları" Birleşin ! Ortalığı yan dala bırakmayın , ilişkileri birlikte çalışmayı ihmal etmeyin. Geridönüşümlü , ileri dönüşümlü , hekim arkadaşların birbirlerinden haberdar uygulamalara başlamaları , birbirlerinin açıklarını kapatmaları , bütünleyici bir tıp yaklaşımı ve sağlık sistemi gerekiyor. İnsanların ahlakını değil artık sistemin ahlaklı kurgulanması gerekiyor.Sistemin bürünsel yaklaşımını kurgulamak , gerektiğinde yandalı geribildirimli devreye sokmak gerekiyor. Ücret mi ? Akçeli konular önemli ve dananın kuyruğu burada kopıyor.Herkesin eğitim süresi ve kısmen ama kısmen yaptığı iş yüküne göre %25 aşmayan bir performasn sistemi koyarsınız olur biter.Yalnız bir sorun var sağlık tekelleşiyor ve ucuz iş gücü isteniyor.Bu hepimizi biterecek bir konudur. Ucuza ve tükenme sendromlu bir sağlık sistemi yerine , akılcı nitelikli gereğinde ama insanca emeği karşılayan bir ücretlendirme ve sağlık sistemi tercihinde bulunmak gerekiyor. Ancak o zaman iş yükü azalır , sağlıkta konformist bir ortam sağlanabilir , sağlık harcamaları azalır , biz emin olun daha az şiddet daha çok saygı görürüz. Yani akılcı , yerli yerinde bir sağlık hizmetinin arkasında durmak yandalcısı , öğretim üyesi aile hekimi pratisyeni herkesin , sağlıkta siyasal erk yada hegomonya herkesin menfeatinedir. Bunları keşfetmek çok mu zor ! İyi anlamamız ve anlatmamız gerekiyor.İyi ve nitelikli bir sağlık sistemi için "Birlik olmak" zorundayız.Sağlık sistemini bu bütünlülük ve tamamlayıcılıkla gerçekleştirmek zorundayız.Yoksa katostrofik ve niteliksiz bir sağlık sistemi diğer alternatifimiz. Saygılarımı sunuyorum. İç hastalıkları uzmanı.Dr.Mücahit Altuntaş.
0
Cevapla
evren_öztop
Meslektaşım Mücahit Bey'in görüşlerine yüzde yüz katılıyorum. Sağlık sektöründeki gerçekleri görmek, akılcı çözümler üretmek 'Çok mu zor?' anlamıyorum.
0
Cevapla
serkan
Bel fıtığı bakalım diyorsunuz beyin cerrahları musade etmiyor. Kas iskelet bakalım diyorsunuz ortopedistler dur diyor. Ms, als takip edelim diyorsunuz nörologlar bırakmıyor rehabilitasyonla ilgilenelim dediğinizde fizyoterapistler karşınıza çıkıyor şimdi sıra romatolojide boş verin onu bunu en iyisi Kendinizi sanata verin
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir