Medimagazin logo

Rektörden buruk veda

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın, bir dönem için gittiği Van'da sekiz yıl kaldı. Adı daha çok tarihi eser kaçakçılığı suçlamasıyla anılsa da başardığı pek çok şey var. Aşkın için artık hem veda hem muhasebe zamanı
Rektörden buruk veda
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın, bir dönem için gittiği Van'da sekiz yıl kaldı. Adı daha çok tarihi eser kaçakçılığı suçlamasıyla anılsa da başardığı pek çok şey var. Aşkın için artık hem veda hem muhasebe zamanı.

Günün her saati farklı mavisiyle muhteşem bir manzara sunan Van Gölü ve ihtişamlı Artos Dağı bile gönlünü alamamış Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın. Yüzünde, zorlu bir bölgede zor bir dönemin izlerini taşıyor hala. Sekiz yıldır rektör olan Prof. Aşkın, iki sene önce tarihi eser kaçakçılığı suçlamasıyla açılan davayla gündeme oturmuştu. Beraat ettiği bu davayı başka suçlamalar izledi. Aşkın, orkestra şefi olan babasının eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'den esinlenerek koyduğu ismi taşıyor. Çocukluğu Cumhuriyet dönemi aydınları, sanatçılar ve gazeteciler arasında geçen Rektör'ün, sadece bir dönem ders vermek için gittiği Van'a yerleşip, birikimini buraya aktarması bir önceki kuşağın idealizmini taşıdığının göstergesi adeta. "Biz hep kendimizi topluma karşı borçlu hissettik. Bana burada ihtiyaç olduğunu düşündüm" dediği YYÜ, şimdi 10 yıl öncesinden çok farklı. Aşkın'ın rektörlük dönemi 24 Nisan'da sona eriyor. YYÜ ise sekiz yıllık emeğinin izlerini taşıyor. Daha önce hiçbir uluslararası projesi olmayan üniversite, şimdi on iki ülkeyle 20 ortak proje yürütüyor. Eskiden tek bir öğrenci kulübü bile yokken şimdi 31 sosyal kulüp barındırıyor. Öğrenciler artık Van Gölü'nde durgun su kanosu, sörf ve dalış yapıyor. Yaklaşık 10 yeni bölüm açan Aşkın'ın, yurt kapasitesini artırmak ve çevre il ve ilçelerde meslek yüksek okullarının (MYO) açılması konusunda önemli adımları bulunuyor. Aşkın'ın görevi ve üniversitesiyle ilgili anlattıkları, suçlamaların ve davaların arkasında saklı kalmış bir görev bilançosu gibi adeta...

Rektör olarak ne hedefler koymuştunuz?
Birinci hedef öğrencilerdi. İkincisi akademik kadronun sayı ve niteliğinin yükseltilmesi. Üçüncüsü üniversitenin altyapısının geliştirilmesiydi.

Ulaştınız mı bu hedeflere?
Siyasal iktidarların ve üniversitelerin hedeflerinin çakışması lazım. Ne yazık ki Türkiye'de bu hiçbir zaman olmamıştır. Türkiye bilimde geri kalırsa her alanda geri kalır. Çözüm gerekiyor. Bilimin ne anlama geldiğinin farkında olan ve birikimi olan siyasal iktidarlar hayal ediyorum; bilimi, bilim adamını denetlemek isteyenleri değil.

O zaman üniversitelerin önü nasıl açılır?
İnsan ve maddi kaynak ihtiyaçların yanı sıra üniversiteleri düzenleyecek yasal düzeltmeler gerekiyor. Öğretim elemanlarını teşvik edecek önlemler ancak yasal düzenlemelerle alınabilir.

Üniversitenizin bütçesi kısıtlanan üç üniversiteden biri olmasını nasıl karşılıyorsunuz?
Tüm üniversitelerde bütçe artırımına gidilemedi. Üniversite pahalı bir yatırımdır, getirisini hemen alamazsınız. Para yatırırsınız; iyi yetişmiş insanlar, bilgi üretimi, teknoloji ve patent olarak geri döner. Siyasal iktidarların istediği şarkıları terennüm etmez üniversiteler. Buna katlandığınız oranda ileri gidilir. Ne yazık ki bütçeler bu doğrultuda geliştirilmedi; zararı Türkiye'yedir. Biz aynı maaşı almaya devam ediyoruz.

Devlet dışında kaynak yaratılamaz mı?
Bolu İzzet Baysal ve Kayseri Erciyes Üniversitesi'ne hayırseverlerin desteği oldu. Fakir bir bölge olduğumuz için bizde bu yok. Bölge insanının böyle bir motivasyonu da yok. Devletin vereceği bütçe ve kadro dışında imkanımız bulunmuyor.

Elinizdeki imkanlarla neler hedeflediniz?
Öğrenci, barınma ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasını ister. Üniversite sadece mesleki eğitim verme işi değil, bir kültür kazanma yeridir. Kredi Yurtlar Kurumu'nun yatırımıyla Hakkari, Van, Bitlis, Muş ve Ağrı olmak üzere beş ilde faaliyetteyiz. Görev süremde bu illerde yurt problemi belli ölçüde çözülebildi, sorun olmaktan çıktı. Yılda 200 kültürel faaliyet

Kültürel ihtiyaçlar için ne yaptınız?
Spor, sanat, bilim ve kültürel faaliyetlerle ilgili ciddi bir gelişme sağlandı. Kültürel faaliyet sayısı yılda 200'ün altına düşmedi. Sanat, fikir ve siyaset alanında Türkiye'nin önde gelen isimleri konferans ve paneller düzenledi. Ulusal ve uluslararası toplantılar yapıldı. Mesela botanik alanında dünya ölçeğinde bir kongre düzenlendi. Bir gösterge de öğrenci topluluklarının sayısındaki artıştır.

Öğrenci kulüpleri için ne çalışmanız oldu?
Göreve başladığımda hiç öğrenci topluluğu yoktu bugün spordan bilimsel faaliyetlere kadar 31 tane oldu. Felsefe ve matematik topluluğunun 600'den fazla kayıtlı öğrencisi var. Bu, hedeflerim arasındaydı ve büyük ölçüde gerçekleşti.

Akademisyen yetiştirmek için neler yapıldı?
Bugüne kadarki en fazla öğretim elemanı sayısındayız. Kalitede ciddi yükselme oldu. Ulusal indekslere giren yayınlara bakınca listenin önlerindeyiz. Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı (ÖYP) anlaşmaları imzaladık. 92 araştırma görevlimiz ODTÜ'de doktora aşamasında. Birleştirilmiş Yüksek Lisans doktora programımızı, DPT destekliyor. Aynı anlaşmayı İTÜ, Hacettepe, Ankara ve Boğaziçi üniversiteleriyle de yaptık.

Döndüklerinde onları neler bekliyor?
Toplam 250'ye yakın asistanımız büyük üniversitelerde doktora yapıyor. Dönmeleri halinde hemen yardımcı doçent olma şansları var. DPT proje fonu verecek ve eğitim seviyesi bir anda yükselecek. Bize verilen kadroları iyi kullandık.

Araştırmaların gelişimi için neler yaptınız?
En az beş altı milyon dolarlık yatırım, laboratuar ve kütüphaneye aktarıldı. Kütüphanecilik hizmeti elektronik ortamda yapılıyor. 20 bine yakın süreli yayın var. Tüm yayınlarımızı web sayfasından indirmek mümkün. Merkez laboratuarı geliştirildi. Öğretim üyeleri uluslararası projelerden ciddi parasal destek aldı.

MYO'ların durumu nedir?
Göreve geldiğimde durumu çok kötüydü, çoğunun binası dahi yoktu. Van gelişmiş sayılır, bir de ilçelerin durumunu düşünün. Binalarının hepsi tamamlandı. Bitlis'in Tatvan, Adilcevaz, Ahlat ilçelerinin artık binası var; Muş, Hakkari, Van ve ilçelerindeki MYO'ların da.

İlçelerde başka projeler var mı?
İlk kez bir ilçede fakülte kurulacak; Van'ın Erciş ilçesinde işletme fakültesi açıyoruz. Ordu büyük bir araziyi, içinde binalarıyla üniversiteye devretti. Seneye açılacak. Bitlis'te bir girişimci, fen-edebiyat fakültesinin tüm altyapısının yapımını üstlendi. Bitlis'in Ahlat ilçesinde de, yine bir girişimci dört yıllık turizm ve otel işletmeciliği yüksek okulu yaptırıyor. Yeni MYO'ların yapımı hedeflerim arasındaydı. Bir kısmını yaptık bir kısmına imkan olmadı. 12 ülkeyle 20 proje

Uluslararası ilişkiler nasıl?
Hiçbir uluslararası ilişkisi yoktu. Şimdi, birçok çalışma yürütülüyor. Mesela Van Gölü'nde, dört ülkeden üniversitelerle ortak sismik araştırmalar yapılıyor. En derin nokta olan 453 metrede sondaj çalışmaları yapılacak. Türkiye'nin deprem hareketi buradan başlıyor, batıya gidiyor. Büyük bir platform ve yatırım olacak.

Başka çalışmalar yapılıyor mu?
Araştırmacılarımız pek çok farklı ülkede çalışıyor. Örneğin Tayland'da kelebeklerle ilgili bir çalışma yürüyor. Jeologlar yedi proje yürütüyor. Ziraat, tıp, biyoloji, veterinerlik, arkeoloji ve antropoloji fakültelerinin çalışmaları var. Bunlar geçmişte yoktu. Şimdi en az 12 ülkeyle ortak 20 proje var. Yeni bölümler

Tıp fakültesinde neler yaptınız?
Hızla büyüyor. Okula, dış kredili 12 milyon dolarlık malzeme girdi. Türkiye'nin en iyi radyoloji ve radyoterapi merkezlerinden biri kuruldu. Tüm alet ve malzemeler yenilendi. 600 yataklı bir hastane var. Kuş gribi vakaları bu çevrede çıktı ve hepsi bizim hastanemizde tedavi edildi. Kadromuz kuruluştan bu yana en gelişmiş olanı. Yeni bir hastane konusunda gelişmeler var. Bu yıl içinde ihaleye çıkılacak.

Sizin döneminizde hangi bölümler açıldı?
18 MYO, 11 fakülte var. Benim dönemimde pek çok bölüm açıldı. Fen edebiyat fakültesinde arkeoloji, psikoloji, felsefe, antropoloji, istatistik, doğu dilleri ve edebiyatları, eski çağ dilleri ve kültürleri, halkbilim. Ziraat fakültesinde peyzaj mimarisi, Erciş işletme fakültesi, Ahlat turizm ve otel işletmeciliği, Yüksekova, Doğubeyazıt, Başkale, Fizan MYO'ları açıldı.

Yabancı dil?
İngilizce eğitimi yok, verecek durumda değiliz. Kurs açmaya yeni başlıyoruz.

Yaptıklarınızı yeterli buluyor musunuz?
Yeterli değil elbet ama 'hiç' noktasından geldik buralara. Keşke daha farklı destekler olsaydı, daha fazlası yapılabilseydi. Kafamdaki hedeflerin, tamamını olmasa da bir kısmını gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Türkiye'deki diğer üniversitelerle ve yurtdışıyla işbirliği başladı. Zor şeyleri gerçekleştirdiğimi düşünüyorum.

YYÜ'nün sıkıntıları için çıkış yolları nedir?
Sportif altyapının geliştirilmesi lazım. Şu anda durgun su kanosu, sörf ve dalış kulüpleri var. Ama kürek sporu, yelken başlayamadı. Van dışındaki yerlerde yurt ihtiyacı var. Yeni bir kütüphane gerekiyor. İktisat ve mühendislik fakültelerinin binaları yok. Bunlara kaynak lazım. Artık DPT lojmana para vermiyor. Bu en yanlış işlerden birisi. Doğu üniversitelerinde lojman yatırımının tekrar başlatılması gerek. Gelecek insanlar, lojman ve ücreti soruyor. Ücretlerin yükseltilmesi lazım. Bu parayla iyi elemanları tutamazsınız.

YYÜ ile yolunuz nasıl kesişti?
30 yıl Ankara Üniversitesi'nde hizmetten sonra bir dönem ders verip dönmek üzere geldim ama 12 yıl oldu. Umarım Türkiye'deki bilim adamları bu tür sorumlulukları olduğunu ve buralara karşı borçları olduğunu hatırlar.

Müzik kökenlisiniz...
Konservatuar'dan sonra Ziraat Fakültesi'ne girdim. Zooteknik Bölümü'nü bitirip, asistan olarak kaldım. Aile çevresi insanda izler bırakıyor. Babam hem orkestra şefi hem kemancıydı. Çevresinde Vasfi Rıza Zobu, Muhsin Ertuğrul gibi sanatçı, gazeteci ve Cumhuriyet dönemi aydınları vardı. Teyzem Saadet İkesus opera sanatçısıdır. Semiha Berksoy'la Avrupa'da sahneye çıkan iki kişiden biridir. Müzik eğitimini de katınca, insana kazandırdıkları şeyler var. Okuma ve gezme faaliyetiyle desteklerseniz, birikiminiz oluyor. Yararını da, zararını da gördüm. Cumhuriyet tarihinde olmamış işler benim başıma geldi...

İsminizi Hasan Ali Yücel'den almışsınız...
Evet bu, benim için bir onur. Babamın çok değer verdiği biriydi. Milli eğitim bakanlarına bakılınca Necati Bey ve Hasan Ali Yücel gibilerinin kolay gelmediğini görüyorum. Mantık ve felsefe kitabı yazmış milli eğitim bakanı yok şimdi. İyi binalar yapabilir, son teknolojiyi kullanabilirsiniz ama içindeki zihniyet ve hedefleriniz önemli. Başta Mustafa Kemal, Cumhuriyetin ilk kuşağı, Türkiye'de neyin eksik olduğunu ve ne yapılması gerektiğinin farkındaydı

Rektörler Komitesi, sizi tutuklayan mahkemenin üniversitenin medreseleşmesini isteyen zihniyetin parçası olduğunu iddia etmişti. Bu konudaki fikriniz nedir?
Üniversiteleri olumsuz anlamda medreseleştirmek isteyenlerin olduğunu biliyorum. Ama çağdaş bir üniversite haline getirmek isteyenler de var. Yol aldığımıza da inanıyorum. İnanmış insanlarla her şeyin yapılabileceğini biliyorum.

Tutuklanma sürecinde Rektörler ve YÖK size destek için Van'a geldiler. Ne hissettiniz?
Bu davranışları beni duygulandırdı. Türkiye'de ciddi konumlarda bulunan insanların güven duyması çok önemli. Ortada ciddi iddialar vardı. Zor günler için motivasyon kaynağı oldu.

Vakit Gazetesi'nin soy kütüğünüzü vermesine diyorsunuz?
Yaklaşımlarını tasvip etmedim hiçbir zaman. En sert şekilde eleştirebilirler. Ama iki nokta var: Hedef gösterilmemesi ve hakaretle eleştirinin ayrılması lazım. Bunu sağlayabilselerdi saygın bir çizgide olabilirlerdi.

"Tehdit edilmek hayatımın bir parçası oldu" demiştiniz? Ne tehditler alıyorsunuz?
Öyle dönemler oldu, hala yorulmayanlar var.

Tarihi eser kaçakçılığıyla suçlandınız ve beraat ettiniz. Bu tarihi eserleri neden YYÜ'de müze açarak korumaya almadınız?
Düşündüm. Van ve Hakkari için düşündüm. Hakkari'de bir dönem cezaevi olarak yanlış kullanılan bir Osmanlı Medresesi'nin, Vakıflar'dan üniversiteye tahsisini sağladım. Ama restorasyonu için hangi kaynağa başvurduysak engel çıkardılar. Destek bulamadık. Binayı geri aldılar. Oysa orası müze kazanacaktı. O eserleri, orada sergileyecektik, engellendi. İkincisi o eserleri YYÜ'de müze kurup bağışlamak istiyorduk. Ne yazık ki son yıllar bildiğiniz gibi geçti ve yapamadık. AÜ ve ODTÜ ile görüştüm, henüz sonuç almadım. Bu eserleri bir kuruma bağışlayacağım.

Üniversitedeki kasanızda personelle ilgili istihbarat bilgiler bulunduğu öne sürüldü...
O açıklığa kavuşturuldu. İl Güvenlik Komisyonu üyesiydim. Devletin kurumlarının normal işleyiş içinde verdiği bilgilerdir. Bu kurumlar bana bilgi verdikleri gibi tüm rektörlere ve YÖK'e de bilgi verirler. Benim özel bir istihbarat örgütüm filan yoktu. İnsanların özel hayatını merak etmiyorum. Verilen listeler içinde kendi adım da var. İstihbarat yaptıran adam kendini oraya koyar mı?

Bölgede en ciddi sıkıntılar neler?
Radikal dini akımlar. İnanç sistemine bağlı olanla inanç sistemini siyaset için kullananı ayırmak lazım. Burada İslamcılık var. İkincisi etnik milliyetçilik var. PKK terörü olarak çıktı, faturası büyük oldu. Böyle bir bölgede çalışıyorsanız can güvenliğiniz olmuyor. İlk altı yılda Hakkari yolu saat 14:00'ten sonra kapatılırdı. 1995'ten beri buradayım ve beş kente gidip geliyorum. Sorumluluk duyuyorsanız, göze alabiliyorsunuz.

YYÜ'de yaşadığınız zorluklar nelerdi?
1980'den itibaren üniversitelerde politizasyon dönemi yaşandı. Bunun sonuçlarının içinde olduk. Bir üniversitenin siyasi kimlikle tanınması yanlış bir şeydir. Üniversitenin tek kimliği bilimsel kimliktir. Bilgi üretemiyor, yayamıyorsa yaptığınız işin bir anlamı yoktur. Kısır kadrolaşma ve politizasyon süreçlerine katılmış olursunuz. Bunun değiştirilmesi kolay değildir. Bu üniversite böyle bir süreçten geçti. Bütün bu dediğiniz akımların temsilcileri oldu. Birtakım 'ilkelerin' konulması hep bir dirençle karşılandı. Kolay olmadı, ama çok ciddi yol da alındı.

Neşe Mesutoğlu

Sabah
rektörden
buruk
veda
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir