İlk yazarlık dönemleri
Gazi Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Güner, ilk yazarlık deneyimini burslu olarak gittiği İtalya’da yaptığı çalışmaların notlarını derlemek ve bunları yayımlamak suretiyle yaşadığını söyledi. Güner, o günden bu yana telif eser, çeviri eser olmak üzere 18 kitabının yayımlandığını ifade etti. Güner, “1989 yılında İtalyan Devleti bursu ile İtalya’nın Roma kentine gitmiştim. Orada tıp fakültesinde jinekolojik kanserler ve ürojinekoloji konularında çalışmalar yaptım. Tabii orada kursiyersiniz, bütün gün ameliyatlara giriyorsunuz, çalışıyorsunuz. Öğleden sonraları, akşamları boş vakitlerim olmaya başladı. O boş vakitlerimde jinekolojik onkoloji adı altında birtakım çalışmalar yaptım, bunlar birikti. Yurda döndükten sonra 1993 yılında Tahir Hatipoğlu Hocamızın yardımıyla, Hatipoğlu Yayınevi’nde birinci kitabım olan ‘Jinekolojik Onkoloji’yi bastırdık. Bu şekilde yayın hayatına başladım. O noktadan başlayarak bu zamana, yani 2013’e kadar telif eser, çeviri eser olmak üzere 18 tane kitabım basıldı.” dedi.
Köşe yazarlığına adım
1991 yılından itibaren Türkiye Klinikleri’nin Jinekoloji-Obstetrik Dergisi’nde önce editör yardımcısı, 1997 yılından itibaren de editörlük yaptığını söyleyen Prof. Dr. Haldun Güner, köşe yazarlığına adımını ise Medimagazin Gazetesi’nden gelen teklifle attığını söyledi. Türkiye Klinikleri Jinekoloji-Obstetrik Dergisi’nde o dönem zarfında her çıkan sayıda editörün köşesi adı altında bir sayfalık yazısının yayımlandığını belirten Güner, “Burada özellikle kadın-doğumla ilgili yazılarım çıkıyordu. Bu yazılar belli bir düzeye geldikten sonra Medimagazin Gazetesi ilk defa yayın hayatına atılırken bana da köşe yazısı yazmam konusunda teklifte bulunuldu. Severek kabul ettim, ancak çok sık yazamayacağımı belirterek, gazete haftalık çıktığı için ‘İki haftada bir yazayım.’ dedim. Böylece o zamandan bu yana, yani 2001 yılından beri Medimagazin Gazetesi’nde yazılar yazıyorum ve bu yazılar toplanıyor. Bu arada yine Gölbaşı Yeni Haber Gazetesi’nden bir teklif geldi ve orada da yazmaya başladım. Bu şekilde yazdığım yazıları 100’er sayfalık ‘word’ dosyaları halinde biriktirmeye başladım. Bu şekilde 300’e yakın yazı oldu. Bunları değerlendirmek gerekiyordu. Bu konularda çok fazla çalışkan olmadığım için bu iş biraz gecikti. Yine Tahir Hatipoğlu Hocamız, bana dijital yayıncılık konusunda çalışan bir yayınevi olduğunu, az sayıda bile olsa baskı yapabildiklerini söyledi. Bu da bana uygun geldi ve bu suretle ilk yazılarımı matbaaya verdim. Kitabı “Kır Çiçekleri” adı altında bastıralım istedim. Kır çiçekleri, benim üniversitede çalışan öğretim üyelerine yönelik hazırladığım bir şiirdi. Uzun süredir duruyordu. Böylece kır çiçeklerini de koymak suretiyle kitabın adı da ‘Üniversitede Kır Çiçekleri’ olarak ortaya çıkmış oldu.” şeklinde konuştu.
“Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri”
İlk kitabının yayımlanmasının ardından ikinci kitabı“Üniversitede Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri”nin çalışmalarına başladığını söyleyen Prof. Dr. Haldun Güner, bu kitabın içerisinde yazılarının yanı sıra geçirdiği bir rahatsızlık sonrası istirahat döneminde kaleme aldığı şiirlerine de yer verdiğini söyledi. Güner sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birinci kitaptan geri kalan ikinci 100 yazılık kısmı da yayınevine göndererek basım hazırlıklarını yaptırdım. Ancak çıkacak bu ikinci kitabın adı henüz belli değildi. Bu arada Medimagazin Gazetesi’nde ‘Üniversitede Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Bundan amacım, üretenler arılar, hep bal yapanlar, öğretim üyelerinden de üretenler, araştırma yapanlar, makale-yayın çıkaranlar, kitap yazanlar bir grup altındaydı. İkincisi karıncalar grubuydu. Karıncalar grubu sadece kendine çalışanlar grubu, yani para kazanıp sadece biriktirip, ev araba alıp, karıncanın yiyecekleri depolaması gibi depolayanlardı. Üçüncü grup da, hiçbir iş yapmayıp bol bol laf üreten boş tenekeler grubuydu. Buna yönelik bir yazı yazmıştım. Bu yazıyı kitabın başına koymak suretiyle kitabın adını da ‘Üniversitede Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri’ olarak belirledik. 2002-2003 yıllarında bir rahatsızlık geçirmiş, ameliyat olmuştum. Bu rahatsızlıktan sonraki dinlenme döneminde canım sıkıldıkça karaladığım şiirlerim vardı. Onlar da bir kenarda duruyordu. Bu şiirlerin bir kısmını ve hastalarımın, hasta yakınlarının bana yazdığı iki şiiri de kitabın son bölümüne koydum. Böylece ikinci kitabım da çıkmış oldu.” dedi.
“Sanırım bu işi seviyorum”
Kitaplarının dağıtımı konusunda herhangi bir dağıtım şirketi ile çalışmadığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Güner, “Bu kitapları yazarken herhangi bir maddi kazanç elde etme gibi bir amacım hiç olmadı. Kitap dağıtım şirketine filan vermedim. Sadece kendi eşim dostuma, arkadaşlarıma dağıtmak amacıyla yazdığım kitaplardır bunlar. 29 Ocak tarihinde Gazi Üniversitesinde bir imza günü yaptım. İmza gününe az sayıda kitap gelmişti ve tamamı tükendi. Tabii ben bir edebiyatçı değilim. Böyle bir iddiam da yok. Sadece birtakım fikirleri Medimagazin Gazetesi’nde yayımlanma olanağı bulmuş bir öğretim üyesiyim. Tabii her fikrimin herkesçe benimsenmesini beklemek hayal olur. Bu konuda çeşitli beğeniler de, eleştiriler de alıyorum. Elbette ki bunları da değerlendiriyorum. Sanırım bu işi biraz da seviyorum.
Şu anda, henüz kitap haline getirilmemiş 80 civarında yazım var. Sanıyorum, bunları da olgunlaştıktan bir süre sonra kitap haline getirerek yayımlatabilirim.” diye konuştu.