MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ:
Zaman zaman tek, 2 ya da zaman zaman 3 hekim oluyoruz, yıllardır icap nöbeti tutarız. Bizim gibi binlerce hekim var ülkemizde ama nedense hiçbiri sormaz araştırmaz. İcap haftamızda bulunduğumuz ilçeyi terk edemeyiz çünkü yasak diye biliriz. Çağrılınca acil olarak hastaneye girmek zorundayızdır. Ama ayın 15 günü icapçı olmak ve açık hava hapishanesinde yaşamak.., elde cep telefonu belli sınırlar içinde yaşamak, gece telefonu yanına alıp (çocuklar, eşin uyanmasın diye) evde ayrı odada yatmak hatta banyoya bile telefonla girmek.... yıllardır sürer gider.
Uluslararası iş kanunları, ülkemizdeki çalışma kanunları ne diyor bu konuda? günlük 8 saatlik aktif olarak çalışmayı anlıyoruz da icap nöbetlerinin durumu nedir? icap süresinde çalışmıyorum ama sık sık hastaneye çağrılıyor ve gidiyorum, telefon hapsinde açık hava hapishanesinde yaşıyorum. Günlük olarak 8 saat çalışıyor ama 16 saat pasif olarak (sık sık yine aktife dönüşüyor) çalışıyorum. Peki bu insan haklarına aykırı değil midir? Bizler robot muyuz? acaba ömrümüzün sonundan ömür eksiliyor mu? Bizlerin asker polis gibi yıpranma hakları da yok.... Ertesi gün izin de yok, çünkü işlerin aksamaması lazım... söz de icap ücreti var ... ama biz bunun iki katını ödesek te icap nöbeti tutmasak....üstüne üstlük devlet belli saati aşınca nöbet ücreti de ödemiyor... gündüz çalış , icaba geç , gece ameliyatlar ve ertesi sabah yine mesai başlasın.....
Tüm bunlar insan haklarına aykırı mı değil mi? Bu iş mahkemeye gider mi ? hekimler lehine olur mu? Ya da yıpranan hekimler hiç değilse devlet tarafından farkedilip nöbet ücretlendirilmesi değiştirilerek yürekler biraz olsun ferahlatılabilir mi ? Bu kronik stresin sonu ne olur? Umarım devlet aktif yoğun cerrahi branşlara asker ve polis gibi yıpranma hakları sağlar. Asker-polis akut- subakut olarak yıpranabilir ama kronik yıpranma daha tehlikelidir; tıpkı sağırlıkta; kronik alçak seslerin, kısa süreli şiddetli sese göre sağırlık meydana getirmede daha etkili olması gibi.
Saygılarımla Dr. M.E.