Medimagazin logo

Hem kadın, hem kadın doğum uzmanı.. Kürtajı bir de buradan okuyun

Kaynak: MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ
Hem kadın, hem kadın doğum uzmanı.. Kürtajı bir de buradan okuyun
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

YASAL KÜRTAJ HAKKI VE ANNE ÖLÜMLERİ

 

İstenmeyen gebeliğin başlangıç döneminde rahim içi boşaltılarak sonlandırılmasını kürtaj olarak adlandırıyoruz. Gebeliğin ilk 10 haftası içinde kürtaj yapılması 1 Kasım 1983 ten itibaren uygulanmak üzere 24 Mayıs 1983 tarihinde yasalaşmıştır. Türkiyede kürtaj yasası anne ve kadın sağlığında bir devrim niteliğindedir.

 

Ben 7. çocuğunu doğururken 30 yaşında kanamadan hayatını kaybeden ve 10 yaşında annesiz kalan bir kadının  kızı olarak büyüdüm. Anne özlemi içinde nasıl zor bir hayat yaşadıklarını, doğan son kardeşlerinin bakımsızlıktan öldüğünü, diğer üç kardeşini nasıl köyde binbir zorlukla bakarak büyüttüğünü dinleyerek büyüdüm. Bu yüzden eğitimsiz kalmış hatta vücudu bile gelişememişti. Annem o yıl köyde 3 kadının daha düşük yapmaya çalışırken hayatını kaybettiklerini, çocuklarının da yetim kaldığını anlatırdı. Keza amcamın hanımı da annesini henüz bebek iken düşük yapmak isterken kaybetmişti. Her yıl köyde 2-3 kadın hayatını düşük yapmak isterken kaybediyordu.

 

Kıdemli meslektaşlarımız bize kliniklerin düşük yapmak isterken ciddi enfeksiyon kapan kadınlarla dolduğunu anlatırlardı. İhtisasımızı yaptığımız Zekai Tahir Burak Kadın Hastanesi, eski adıyla Ankara Büyük Doğumevi’nde Septik Kliniği vardı ve düşük yapan kadınlara orada müdahale edilirdi. Sepsis yani ağır enfeksiyonla gelen kadınlar bu kliniğe adını vermişti.

 

Septik düşük ve aşırı doğurganlık nedeniyle anne ölümleri toplumun en büyük yarası idi. Çünkü anne ölümü sadece bir kişinin hayatını kaybetmesi değildir. Aynı zamanda bakıma ve sevgiye muhtaç yavruların annesiz ortada kalmalarıdır. Şu da kesindir ki bir annenin yokluğunu hiç kimse ve hiçbir kurum dolduramaz.

 

Kürtaj ülkemizde yasal olarak 10 gebelik haftası içinde hastane ve kliniklerde kadın ve eşinin rızası ile uygulanmaktadır. Yasal evlilik bağı bulunmadığı durumlarda sadece kadının rızası yeterli olmaktadır. Yasal kürtaj uygulaması kalktığında  illegal, merdiven altı dediğimiz uygulamalar ortaya çıkacaktır ki bundan dolayı kadın ve halk sağlığı açısından doğabilecek sonuçlar ortadadır. İstenmeyen gebelik nedeniyle ortaya çıkabilecek kadın cinayetleri ve intiharlarını ise bunun dışında tutuyorum.

 

Anne ölümü, kadının gebe kalması ile doğum sonrasındaki 6 hafta içinde gebeliğe bağlı direk ya da var olan bir hastalığın gebelik nedeniyle ağırlaşması sonucu indirek nedenlerle olan ölümü ifade eder. Dünya sağlık örgütünün verilerine göre 2005 yılında dünyada 536 000 anne ölümü vakası gerçekleşmiştir ve oran yüz bin canlı doğumda 400 civarındadır. Bunun %99’u gelişmekte olan ülkerde özellikle sahra altı Afrikası ve güney Asya’da  meydana gelmektedir. Ülkemizde ulusal anne ölüm oranlarını tarih içinde sağlıklı bir şekilde veren çalışma yok gibidir. Ancak ulaşabildiğimiz Hacettepe Üniversitesi’nin 2006 yılında Türk Alman Jinekoloji Derneği yayın organında verilen hastane bazlı bir çalışmasıdır. Kürtaj yasası öncesinde anne ölüm oranlarının çok korkunç boyutlarda olduğunu ortaya koymaktadır.

 

 

Hacettepe üniversitesinin yayınında kürtajın yasak olduğu 1968-1972 yılları arasında anne ölüm oranı yüz bin canlı doğumda 417 ve sepsis nedeniyle olan anne ölüm vakaları yüz binde 309 olarak tespit edilmiştir. Enfeksiyon tüm anne ölümlerinin % 74 ünü oluştururken, bu ölümlerin % 73.23’ü septik düşükler nedeniyledir.  Kürtajın yasal hale gelmesinden hemen sonra 1983-87 yılları arasındaki dönemde anne ölümleri yüz bin canlı doğumda 87’ye sepsis nedeniyle olan ölümlerse %33’e gerilemiştir. 1988-1992 yılları arasında septik ölümler %8’e gerilemiştir. 1998-2004 döneminde ise sepsise bağlı anne ölüm vakası izlenmemiştir.

 

Bu çalışma sağlık hizmetine ulaşımın mümkün olduğu Ankara bölgesinin sonuçlarıdır. Sağlık hizmetine ulaşımın imkansız olduğu bölgeler ve kayıtların hiç de sağlıklı tutulmadığı ve hiç kayda girmeyen anne ölüm vakaları düşünülürse durumun ne kadar vahim olduğu anlaşılacaktır.

 

2005 yılında yayınlanan Türkiye 2005 Ulusal Anne Ölümleri çalışmasında ise Türkiye ulusal anne ölüm oranı 29’a kadar gerilediği görülmektedir.

 

Kürtajın yasak olduğu 1983 öncesi dönemlerdeki bebek ölümleri hakkında bir çalışmaya ulaşamadık. Fakat aşırı doğurganlıktan bunalan kadınların özellikle kırsal kesimde gebeliği için ‘bu doğar da ölüverir inşallah’ dediklerini dün gibi hatırlıyorum. Eski dönemlerde doğan ve ölen çocuklar düşünüldüğünde hemen her ailede hatta bazen birden fazla çocuk ölümü varken bugün çok daha iyi düzeylere ulaşılmıştır.

 

Tüm bu verilere bakıldığında kürtaj mı cinayettir yoksa sağlık hizmetine ulaşamayan yoksul kadınların gebelik ve istenmeyen gebeliğin sonlandırılmaya çalışılması sonucu ortaya çıkan anne ölümleri mi cinayettir? Buna halkımız karar verecektir.

 

Hayattaki bazı değişimler geri döndürülemez. Kürtaj hakkı da böyle birşeydir. Türkiye’de kimsenin kürtaj hakkı ile bir sorunu yoktur. Kimseye herhangi bir zorlama söz konusu da değildir. Ben ortaya atılan iddiaların gerçek niyetleri yansıtmayıp demagoji niteliğinde olduğu kanaatindeyim. Aksini düşünemiyorum ve gencecik gelinlere, annelere kıyamıyorum. Eminim ki bu ülkeyi yönetenlerin de bu kıyıma  yüreği elvermeyecektir.

 

Operatör Doktor Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

KÜTAHYA

hem
kadın
hem
kadın
doğum
uzmanı..
kürtajı
bir
de
buradan
okuyun
Yorum (15)
halim harap
Katılıyorum. Doru söylemiş doktor hanım. Bakan, ülkenin bir kısım kadınları yasağa karşı çıkıyor dedikleri zaman: '' Bizim seçmenlerimiz olan kadınlar da var'' cevabını veriyor. Sanki seçmenlerine zorla kürtaj yaptırıyorlar gibi. Seçmenlerinin yaptırmaz olur biter. yani isteyen yaptırır, istemeyen doğurur. 3 yetmezse 5 çocuk olur biter.
0
Cevapla
jinekolog
Sevgili meslektaşıma katılıyorum, bir nokta hariç. Bu ülkeyi halen yönetenlerin inatları herzaman akıllarına üstün gelmiştir,umarım bu kez ben yanılırım.
0
Cevapla
Adalet TEMÜRTÜRKAN
Zeliha Hanım Kardeşlerine de annelik etmiş ve çocuklarını çok seven fedakar bir annenin kızı, sevgi dolu bir anne ve konunun uzmanı bir doktor olarak durumu objektif değerlendirmeyle açıklıyorsunuz.Elinize ,dilinize yüreğinizee sağlık. Ancak, durup dururken toplumda herhangi bir şikayet yokken kürtajı cinayet olarak niteleyip gündeme taşıyanlarda,anne ve çocuk sağlığı için çırpınan, gecesini gündüzüne katan, sağlığını heba eden doktorların haykırışını dinleyecek bilimsel verilere bakacak anlayış yok.Cahillikten, yoksulluktan, beslenen bir zihniyet, kendilerini mutlak hakimiyetin ve mutlak doğrunun temsilcisi varsaydığı sürece korkarım ki biz daha çok ölümler görürüz. Çünkü aklını kullanamayan, okumayan, yazmayan , okuduğunu anlamayan çoğunluk, otoritere tapıyor. Bu konunun tarafı, kadınlar ve doktorlar olmalı, Siyasetçilere düşen de; kadınların istediği ve doktorların anne ve çocuk sağlığı açısından uygun gördüğü çözüme yönelik düzenleme yapmak ve aile planlaması hakkında kadınları ve özellikle erkekleri bilinçlendirmeye yönelik eğitim kampanyaları düzenlemek olmalı, bakabilecek kadar çocuğa sahip olmayı bilen anne baba olacak nesiller yetiştirmektir. Kadın kuluçka makinası değildir. Çocukluğumda; istenmeyen gebelikleri sonlandırmak isteyen kadınların, düşük yapmak için yüksekten atlayarak sakat kaldıklarını , şiş, avuk teleği vb malzeme kullanarak hayatlarını nasıl tehlikeye attıklarını, enfeksiyon ve kan kaybı sonucu gencecik yaşta arkalarında üç beş yetim çocuk bırakarak öldüklerini, o çocukların ne zorluklarla büyüdüklerini, hangi yaşta olursa olsun annesiz büyüdükleri için bir yanlarının hala çocuk, hala eksik kaldığını çok iyi biliyorum. İstenmeyen gebelik sonucu doğan ve çaresiz annelerce cami avlularına, parklara, apartman girişlerine terkedilen yavruların ,Yetiştirme yurtlarında korunmuş gibi yapılan çocukların ne eziyetler çektiğini, kişiliklerinin nasıl ezildiğini , sevgisiz büyüyen çocukların yetişkin yaşa geldiklerinde asla yetişkin ruha sahip olamadıklarını, ya hep ezilen, kendine ve topluma güvensiz silik bireyler, ya da hep ezen kindar piskopat eğilimler taşıdıklarını görüyoruz. Bu mudur özlenen nesil?. Adalet TEMÜRTÜRKAN
0
Cevapla
mert sari
Meslektaşıma hiç katılmıyorum. Kürtaj hakkı diyor. Kürtaj yada küretaj kazıyıp atmak demek. Yani anne rahminden, yani hayattan, yani gelecekten, yani insanlıktan kazıyıp atmak. Hangi hakla. Anne olmak bir görev. Anneler kendilerine emanet edileni korumakla sorumlu. Biz emanetçiyiz, sahip değil. O zaman birileri zararlı olduğunuzu düşünüp sizi hayattan kazımaya, veya bazı devletler ülkemizi haritadan kazımaya karar verirse ne olur. Hiç sorulmadan, söz hakkı tanınmadan hayattan kazımak. Kürtaj basitçe bir tahliye değildir.
0
Cevapla
esatb
totaliter din devletine doğru hızla ilerleyen bu ülkeyi yönetenlerin, bir canlının canını ancak Allahın alabileceği düşünceleri olduğu için geri kalan kimsenin söylediklerinin önemi yoktur.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir