Medimagazin logo

'Gitmeden önce yan dal yaptığın için öğretim üyesi olamazsın'

Dicle Üniversitesi'nde hakim bir grupla arası iyi olmayan öğretim üyelerine yönelik dışlayıcı tavırların ardı arkası kesilmiyor. Hematolog Doç. Dr. Abdullah Altıntaş'ın ötekileştirilme konusu 'kırmızı noktalı'...
Kaynak: YENİ ŞAFAK - HAMDİ KOÇOĞLU
'Gitmeden önce yan dal yaptığın için öğretim üyesi olamazsın'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Dicle Üniversitesi'ndeki 28 Şubat dönemini aratmayan ötekileşterme skandallarının ardı arkası kesilmiyor. Hematoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Altıntaş da, Prof. Mehmet Azimli gibi Dicle mağdurlarından. Üniversitede hoca iken mecburi hizmetini yapmak üzere Van'a giden Altıntaş'a, geri döndüğünde 'Gitmeden önce yan dal yaptığın için öğretim üyesi olamazsın' denildi. Altıntaş mahkemeye gidince savunma gönderen üniversite, 'kadromuz yok' bahanesine sarıldı. Altıntaş'ı kadrosuzluktan göreve başlatmayan Dicle Üniversitesi'nde rektörlük bir süre sonra 'Öğretim üyesi bulmakta zorlanıyoruz' şeklinde demeç vererek personel ihtiyacını itiraf etti. Altıntaş, 'Kadronun olmadığı söylendi, ancak emekli olmuş 72 yaşındaki bir hocam benim yerime işe alındı' diyerek çifte standarda dikkat çekti.

 

İSMİNİ İŞARETLEMİŞLER

Van'daki mecburi hizmetten geri geldikten sonra rektörlük ile devam eden dava sürecinde kafasını kurcalayan sözler duyduğunu söyleyen Abdullah Altıntaş, 'Rektörlükten kırmızıkart yemişim' dedi. Altıntaş, şunları anlattı: 'Rektörlüğe yakınlığıyla bildiğim bir polis memurundan kendi durumum ile ilgili bilgi almasını istedim. Kendim zaten 1 sene rektörlüğe ulaşamadım, görüşme taleplerimi kabul etmediler. Gerekçe olarak ise 'zaten onun durumu belli, görüşüp ne yapacağız' dediler. Polis ise bana bilgi aldığını ve ismimin yanında kırmızı nokta gördüğünü ve rektörlükten kırmızıkart yediğimi söyledi. Hep bir bahane bulup beni üniversiteden uzak tuttular.'

 

Dicle'de kadro mağduru

Dicle Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaparken aynı zamanda yan dal eğitimine de devam ettiğini kaydeden Doç. Dr. Altıntaş, rektörlüğün kendisini önce 'hem öğretim üyeliği, hem yan dal olmaz' cevabıyla geri çevirdiğini, ardından da mahkeme sürecinde 'kadro yok' denildiğini dile getirdi. Her iki iddianın da geçersiz olduğunu belirten Altıntaş, 'Benimle aynı durumda olan, kadrolu olarak yan dal yapan öğretim üyeleri var. Kadro olmadığı iddiası da yalan. Benim yerime 72 yaşındaki emekli Profesör Ekrem Müftüoğlu hocamızı getirmişler. Emekli bir öğretim üyesi eski bir üniversitede direkt göreve başlayamayacağı için hocamızı yaş sınırının olmadığı Batman Üniversitesi'nde görevli gösterip, daha sonra Dicle'ye nakletmişler. İhtiyaç yoksa niçin emekli bir öğretim üyesini göreve getiriyorlar?' diye konuştu.

'gitmeden
önce
yan
dal
yaptığın
için
öğretim
üyesi
olamazsın'
Yorum (11)
Bekir T
Yok polisi devreye sokmuş,yok yanında kırmızı nokta varmış bence çocukca ifadeler. Anlattığın üzere, Dahiliye öğretim üyeliği yaparken (Doçent olarak),bu sürede aradan bir de yan dalı çıkarıyım demişsin Hematoloji yapmışsın (Doçentken yandalı da normal uzmanlara göre daha toleranslı da yapmışsındır),bir dalda iki kuş olmak istemişsin. Dahiliye uzmanı olarak Önce yan dalını yapıp, daha sonra bu yan dalın öğretim üyeliği için çabalayanların günahı ne kardeşim. Bu süreçte sen onlara göre 3 yıl kazanmışssın. Normal yolu takip etseydin şu anda Doçent değil yan dalın öğretim üyeliğine müracaat eden bir hekim olacaktın. Öyle değilmi.Biraz dik durun ya.
0
Cevapla
Doktor Ahmet
Bekir arkadaşımız gibi meslektaşlarımız olduğu sürece ve bu mentallitede hakimler olduğu sürece işiniz zor gibi duruyor. Bence davanızdan vazgeçmeyin. Öğretim üyeliğine geri dönüş için tek mazeret ihtiyaç olmadığının söylenmesidir. Siz başvurduğunuzda emekli doktor yoktuysa sonuna kadar devam edin. Biryandal yapmanın, bir doçent olmanın ne kadar zor olduğunu bilmeyen hekimler verilen emegi göz nurunu hiçe sayıp daha ne istiyorsun bir taşla iki kuş vyrmaya çalışmışsın diyen hekimleri de Allahın adaletine bırakıyorum.
0
Cevapla
uzm uzm
fotoda baya bir dik durmuş aslında.
0
Cevapla
murat
Dicle üniversitesinin hali içler acısı bir durumda, son yıllarda ki kalitesi, tarihinin hiç bir döneminde bu kadar düşmemişti. bazı insanlara daha zorunlu hizmeti bitmeden yard. doç kadrosu altın tepside sunuluyor. bu insanlar alındıkları ilgili branşlarda ki yeterli liyakat, bilgi ve beceriye sahip olup olmadığı camiada hep tartışılıyor ve bu insanların çoğu eminim normal şartlar altında o kadrolara atanamayacaklar. atananlar ise nereden ve nasıl ve hangi ara yapıldığı bilinmeyen bir kısmı masa başında hazırlanan ve hatta bilimseliği bile tartışılan bazı yayınlar yapıp doçentliğe atanmak üzere yeni tepsiyi bekliyorlar. size basit bir örnek vereyim dicle üniversitesinde yapılmış bir araştırma Allahtan ankara gata da hematoluğun gözünden kaçmamış ve yapılan çalışmannın ne kadar bilimsellikten uzak olduğunu kanıtlamış ve adeta bir ders vermiş (bkz. türk nöroloji dergisi cilt:19 sayı:4 (2013) Editöre mektup: Migrenli hastalarda ortalama trombosit hacmi Letter to the editor: Mean platelet volume in patients with migraine doi: 10.4274 Sayfalar 155 - 156 Cengiz Beyan, Esin Beyan Makale Özeti | Tam Metin PDF (Makale Dili Türkçe) .
2
Cevapla
Osman D
Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi'nin kuruluş yılı sanırım 1974, o zamanki adı da Diyarbakır Tıp Fakültesi'ydi. Yani şu anda 40 yıllık geçmişi olan bir fakülteden söz ediyoruz. Ancak diğer yandan bakıyoruz yapılan işe, bilimsellik düzeyine, akademik kadrosuna, batıda 10 yıl önce kurulmuş olan bir fakültenin bile gerisinde. Ben bu arkadaşı bilmem, tanımam. Belki rektörlüğün de haklı olduğu taraflar vardır. Hiçbir zaman iki tarafı da yeterince dinlemeden kanaate varmam. Ancak şu da bir gerçek: Bu ülkede bilim adamı insan potansiyelimiz zaten kısıtlı. Doğu ve Güneydoğu'daki Tıp Fakültelerimiz zaten bulundukları coğrafya nedeniyle bilim adamlarımıza cazip gelmiyor. Olanları da geçen zaman içerisinde birer ikişer batıdaki akademik kurumlara ve özel sektöre kaçırtıyorlar. Nitelikli insan bulmakta zorlanıyorlar. Bir de böyle "benim adamım-senin adamın" ayırımcılığına girince durum daha da kötüleşiyor. Art niyetli birkaç münferit kişiyi tabii ki tenzih ederim. Ancak Doğu ve Güneydoğu'daki üniversitelerin Rektör ve Tıp Fakültesi dekanlarına sesleniyorum: Bulunduğunuz coğrafya zaten gelişme açısından zor bir bölge. Hal böyle iken kurumlarınızı geliştirmek için lütfen kucaklayıcı olunuz. Elinizdeki nitelikli bilim adamlarını tutmak için azami gayret sarf ediniz. Yetkileriniz nispetinde onların özlük haklarını ve lojman vb. gibi sosyal tesislerini en iyi şekilde karşılamaya çalışınız. Devletin o bölgedeki çabalarına destek olunuz. Oraları yeşertiniz, kurutmayınız. Zira bu dünya kimseye kalmaz. Saygılarımla...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir