Eylül ayı tüm dünyada Pulmoner Fibrozis Farkındalık Ayı olarak kabul ediliyor. Bu konuda bir açıklama yapan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), “Hastalığın en sık görülen tipi olan idiyopatik pulmoner fibrozis (İPF), dünya genelinde yaklaşık 100.000 kişiden 13–26’sında görülüyor, yaklaşık 3 milyon insanın bu hastalıkla yaşadığı tahmin ediliyor” açıklamasını yaptı.
İleri yaş grubu kişilerde, özellikle de 60 yaş üstü bireylerde hastalığın görülme sıklığının arttığını aktaran TÜSAD Difuz Parankimal Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Berna Akıncı Özyürek, pulmoner fibrozis (PF) hastalığı hakkında şunları söyledi:
“PF, akciğerlerde çeşitli nedenlere bağlı olarak geri dönüşü olmayan hasar ve sertleşmeye yol açan, zamanla nefes almayı zorlaştıran bir hastalık. Nadir görülmesine rağmen ciddi ve yaşam kalitesini hızla bozan bir etkiye sahip. Yapılan araştırmalar erkeklerde kadınlara göre daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor.”
Sebep her zaman bulunamayabiliyor
Pulmoner fibrozisin en sık sebepleri konusunda da bilgi veren Özyürek, “Sigara, çevresel ve mesleki faktörler (kuş, hayvan tüyleri, küf, kimyasal dumanlar veya tozlara uzun süre maruz kalmak), ilaçlar, bağ doku hastalıkları, radyasyon tedavisi, genetik faktörler, viral enfeksiyonlar ve reflü bu hastalığın en bilinen sebepleri ancak altında yatan sebebi ne yazık ki her zaman bulmak mümkün olmayabiliyor” açıklamasını yaptı.
Özyürek, hastalığın en sık görülen semptomlarını ise şöyle özetledi: “Kuru öksürük, eforla gelişen nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk ve parmaklarda çomaklaşma hastalığın en önemli belirtileri arasında. Hastalığın ileri evrelerinde ise hastaların kısa bir yürüyüşte veya günlük aktiviteler sırasında bile nefes nefese kalabiliyor.”
Erken tanıda uzman merkezler önemli
PF tedavisinin başlaması için erken tanının öneminin altını çizen Özyürek, bu konuda şu uyarılarda bulundu:
“Semptomlar başka hastalıklarla da karışabileceği için hastalığın tanısı geç konabilir, oysaki bu hastalıkta erken tanı ve tedavi oldukça önemli. Tanının geç koyulması durumunda altta yatan nedenin bulunmaması ve tedavinin gecikmesi hastalığın ilerlemesine yol açar. Erken tanının bu kadar önemli olduğu bir hastalık için birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti veren merkezlerde çalışan hekimlerin semptomları ve muayene bulguları (akciğer muayenesinde özellikle bilateral alt bölgelerde çıtırtı sesi ve parmaklarda çomaklaşma) olan şüphelendikleri hastaları vakit kaybetmeden göğüs hastalıkları hekimlerine yönlendirmeleri hayati önem taşıyor. Pulmoner fibrozis tanısı bu konuda deneyimli göğüs hastalıkları uzmanı önderliğinde, romatoloji, göğüs cerrahisi, radyoloji ve patoloji ekibinden oluşan multidisipliner ekip tarafından değerlendirilerek konur. Tanıda anamnez, fizik muayene, akciğer grafisi, ayrıntılı solunum fonksiyon testleri, yüksek çözünürlüklü ince kesitli bilgisayarlı tomografi ve romatizmal kan tetkikleri gerekir. Bazı hastalarımızda ayırıcı tanı için akciğer biyopsisi ve bronkoskopi gerekebilir. Uzmanlaşmış merkezlerde yapılması tanıyı hızlandırır.”
İlaç tedavisi yaşam süresini uzatıyor
Bugün için akciğer nakli dışında İPF’nin kesin bir tedavisi olmadığını aktaran Özyürek, hastalığın tedavi süreci konusunda ise şu bilgileri verdi:
“Erken tanıyla birlikte uygulanabilecek yöntemler, hastalığın seyrini yavaşlatarak yaşam süresini uzatabilir ve yaşam kalitesini artırabilir. Son 10 yıldır ülkemizde İPF tedavisinde kullanılan ve geri ödemesi de bulunan antifibrotik ilaçlar mevcut. Bu ilaçların kullanılması akciğer sertleşmesini ve hastalık seyrini yavaşlatarak, hastane yatış sıklığını ve hastalık alevlenmelerini azaltıyor, yaşam süresini de uzatıyor. Bu nedenle tanı koyulur koyulmaz uygun hastalara ilaç tedavisi başlanmalıdır. İlaç dışında sigaranın bıraktırılması, gerekli hastalara oksijen tedavisi, pulmoner rehabilitasyon, aşılama ve akciğer nakli için yönlendirme tedavinin diğer basamakları.”
Daha fazla uzman merkez şart
Pulmoner fibrozisin tanısal sürecinin hastalığın tedavisinde çok önemli olduğunu aktaran Özyürek, açıklamasını şu çağrıyla tamamladı:
“Ülkemizde pulmoner rehabilitasyon ve akciğer nakli yapan merkezlere hastalar erken dönemde yönlendirilmeli. Ancak bu merkezlerin sayısı az. Bu merkezlerin sayılarının artırılması hastaların erken dönemde ulaşma şansını artırabilir. Pulmoner fibrozis yalnızca hastayı değil, ailesini ve yakın çevresini de etkilediği için hasta, hekim ve aile iş birliği de tanı ve tedavi sürecini kolaylaştırır.”