Sevgili Hastalarım
Bu sizlere bir açık mektuptur.
Polikliniğime geleceksiniz, dışarıda Uzman Doktor ........ yazmasına kanıp numara alacaksınız muayene olmak için. Muayene olurken "Dışarıda kadın ismi yazıyor ama beni muayene eden erkek, bu nasıl oluyor yahu?" diye düşünecek, ama o an çok da umursamayacaksınız bunu. Sonra benden her zamanki gibi gereksiz tetkikler isteyecek, internetten veya televizyondan duyduğunuz kulaktan dolma bilgileri kısıtlı zamanımı çalarak bana danışmaya çalışacaksınız. Sonunda elbet tartışma çıkacak aramızda... Ama siz bu tartışmanın sonunda kendinizi yenik düşmüş hissetmeyeceksiniz hiçbir zaman. SABİM diye bir şey var ne de olsa! Beni oraya şikayet edecek, bu şekilde öfkenizi dindirme olanağı bulacaksınız. Ama şikayet ederken bir an düşüneceksiniz: Şimdi poliklinikte beni muayene eden erkekti, dışarıda yazan isim ise kadın ismi. Ben kimi şikayet edeceğim?
İşte böyle bir ikilemde kalmaman için yazıyorum sana bu mektubu sevgili hastam. Muhtemelen hiç düşünmedin bunu ama; ben, yani şikayet etmeyi düşündüğün kişi, zorlu bir sınavdan geçerek eğitim almaya hak kazandığı üniversite veya eğitim araştırma hastanesinde, asistanlığı boyunca hiçbir zaman bir uzmanla beraber poliklinikte hasta bakmamıştır, bakmayacaktır da! Asistanlık döneminin daha üçüncü ayında poliklinikte tek başına hasta bakmaya zorlanmış, içinden çıkamadığı durumlarda ancak telefonla uzmanına veya hocasına danışmasına izin verilmiş, hatta fazla danıştığı zaman alttan alta alay edilmiş ya da azarlanmış bir zavallı şahsiyettir karşındaki. Klinikteki dört polikliniğe ikişer ikişer uzmanların ve hocaların adı yazılmış, ama o uzman ve hocalar asla "orada" olmamışlardır. Hatta ana polikliniğe kilometrelerce uzaklıktaki semt polikliniğine aynı uzmanın adı sanki ikisinde de hasta bakıyormuş gibi girilmiş, başhekimlik ve sağlık müdürlüğü buna göz yummuştur. Bir kişinin aynı anda iki yerde olması mümkün müdür oysa? Türkiye'de her şey mümkünmüş, asistan olunca ilk öğrendiğin şey bu oluyor sevgili hastam. Benimle en ufak çatışmanda, dışarıda 10 dakika beklediğin için veya kimbilir hangi sebeple beni hemencecik SABİM denen yere şikayet eden sen ise; ne hikmetse, sana yapılan bu "oyunu", gözüne sokula sokula yapılan bu "üçkağıdı" şikayet etmeyi aklının ucundan bile geçirmezsin. Neden acaba? Bilinmez...
Bunları dile getirdiğimizde, bazı uzman abi ve ablalarımız hemen savunma pozisyonuna geçmekte ve "Zamanında biz de aynı yollardan geçtik, siz de geçeceksiniz","Poliklinikte hasta bakmadan eğitim alınmaz" gibi söylemlerde bulunabilmekteler. Onlar söylemeden ben sormak istiyorum onlara: Hayat, değişim demektir. Sizin geçtiğiniz yolların tıpatıp aynısından geçmemizi beklemeniz çocukluktan başka bir şey değildir. Dikkatinizi çekerim; poliklinikte hasta bakmayıp istirahat etmek değil amacım, sadece ve sadece uzman abi ve ablalarım eşliğinde, gerektiğinde onlara danışarak, "evrakta sahtecilik" yapmak zorunda bırakılmadan, onurumla bakmak istiyorum hastalarıma. Çok mu şey istiyorum? Ben bunların makul istekler olduğunu düşünüyorum. Takdir sizin.
Sana gelince sevgili hastam; uzun lafın kısası, beni şikayet etmeden önce bir kez daha düşünmeni ve benim de senin gibi "sistemin ve egemenlerin mağduru" olduğunu görmeni diliyorum. Son karar yine de senindir, her zaman saygı duyarım.
Sevgi ve saygılarımla...
Dr.M.C