Doktor yeni evlenmişti. Borç harç içindeydi. Beğenerek, taksitle aldığı mobilyanın,eve getirildiğinde beğendiği takım olmadığını anladı. Rengi solmuş başka bir takımla değiştirilmişti. Satıcı bunu kabul etmedi. Mecburen aldı. Yıllarca, taksitini çocuğunun süt parasından keserek ödediği, bu soluk renkli takımı kullandı. Halen de kullanır. Doktor bu satıcıyı öldürmeli miydi?
Antalya’dan tatilden dönecekti. Uzun yola çıkacağım, arabanın yağını değiştirteyim dedi. Ancak ertesi gün Köroğlu Beli’nde arabanın bütün yağının boşaldığını neredeyse motorun yanacağını fark etti. Dağın başındaydı. Sebebi ise motor tıpasına 3-5 kuruşluk bir contanın takılmaması idi. Ailece perişan oldular.
Doktor dönüp bu tamirciyi öldürmeli miydi?
Servis şoförü, 5 yaşındaki, ana okuluna giden biricik kızını, tam inmeden hareket ettiği için düşürerek yaralamıştı. Çocuk ölümden dönmüştü. Yere düşen çocuğu başkaları kaldırmış, adam durmaya bile tenezzül etmeden, çekip gitmişti…
Doktor gidip bu şoförü öldürmeli miydi?
Doktor varıyla yoğuyla, kurda kuşa borçlanarak bir ev aldı. Farketti ki, evin bütün lavabo ve pis su giderleri duvarların içinde açıkta bırakılmıştı. Kullanılınca, evin her yerinden pis su sızıyordu. Mutfağın düğmesine bastığında tuvaletin lambası, banyoya bastığında salonun lambası yanıyordu..
Doktor elektrikçiyi, sıhhi tesisatçıyı, müteahhidi öldürmeli miydi?
Ülkenin en meşhur market zincirinden aldığı peyniri eve getirip, ambalajını açtığında kokudan evde bile durulmuyordu.
Doktor gidip market sahibini ve tezgahtarı öldürmeli miydi?
Doktor, çocukluğunu, gençliğini, orta yaşlarını durmadan çalışarak, kitaplar arasında, inleyen sızlayan
ölen insanlar arasında geçirirken, akranlarının çoğu kendi harcadığı fizik ve beyin emeğinin onda birini
bile harcamadan şöyle veya böyle köşeyi dönmüşlerdi…
Daha dün çiçekçi aldığı mevsim çiçeklerini fazla saymış, 3-5 kuruş için aklı sıra doktoru kazıklamış-
tı. Emindi ki adamın çarpım tablosunu bile bildiği şüpheliydi.
Doktor bu satıcıyı bıçaklamalı mıydı?
Yedi sekiz yaşlarında bir kız çocuğuydu. Annesinin yan sokaktaki dükkanında elektrik çarpmıştı. Çocuk acile getirildiğinde solunumu ve dolaşımı durmuştu.Yani fiilen ölmüştü. Doktor bütün gayretiyle kalp-akciğer masajıyla çocuğu hayata döndürdü. Yoğun bakıma alınıncaya kadar tek başına suni solunum ve kalp masajına devam etti.1-2 saat sonra çocuk annesinin elinden tutmuş giderken, anneden bir kuru teşekkür bekledi. Anne dönüp bakmadı bile…
İnsandı…Öfkelendi doktor…
En acemi doktor bile onlarca insanın hayatını kurtarır.
Ama bugün öldürülüyorlar…
Evet…Bu ülkede yıllardır “TAŞLAR BAĞLI, KÖPEKLERSE SERBEST”…
Dr.Hızır Eroğlu