MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ:
okuyucu@medimagazin.com.tr
Ben bir fizik tedavi hastanesinde çalışan bir fizyoterapistim. Ne iş mi yaparım. Fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında yapılabilecek her uygulamayı yapacak bilgi ve donanımla yetiştirildim. Yetmedi aldığım kuş kadar maaşa rağmen mezun olduktan sonra dünya paralar harcayıp çeşitli manuel terapi kurslarına gidip sertifikalar aldım. Eee ne mi oldu. Üç sene özel eğitim merkezinde çalıştıktan sonra özeldekinin dörtte biri maaşa rağmen kamuda çalışmak istedim ve fizik tedavi hastanesinde göreve başladım.
İki yıldır devlette çalışan bir fizyoterapist gözüyle şunları söyleyebilirim ki eğer sağlık bakanlığında çalışacaksanız ya doktor olacaksınız ya da doktor olacaksınız... Yoksa istediğiniz kadar özverili çalışın, istediğiniz kadar faydalı olun insanlara, istediğiniz kadar yıllarca yatağa bağımlı hastayı ayağa kaldırın, yürütün, belki bir çocuğun bütün hayatını değiştirecek kadar faydanız olsun... Asla esameniz okunmaz(hastadan başka)... Onu doktor iyi etmiş olur. Asıl kesin ihtiyacı olan tedaviyi belirlediğin ve uyguladığın halde senin yaptığın her tedavi doktora puan olarak yazılır. Senin onca paralar verip öğrendiğin tedavilerin her biri ayrı ayrı kodlanarak doktora geçirilir. Senin çalıştırdığın, senin yürüttüğün hasta taburcu olurken hepsi doktora performans olarak geri döner. Devlette bütün resmi yazılar bile uzman hekim ve diğerleri diye gelir. Yani sağlık bakanlığında ya doktor olacaksın yada diğer herhangi birinden biri...
Hiçbir zaman doktor olmak istemedim. Hala da istemiyorum. Eğer bu bakanlık da beni fizyoterapist olarak tanımıyorsa ve kıymetimi bilemiyorsa ben de bu mesleği bırakıyorum. Öğretmenlik okumaya başladım.İnşallah herkese eşit değer verilen, gerçekten çalışanın taktir edildiği ve ödüllendirildiği, gerçekten kapasitesi olan insanların bir yerlere geldiği bir bakanlıkta çalışacağım. İstediği kadar sağlık bakanı çıkıp açıklama yapsın. Fizyoterapistlerin çok önemli olduğunu söylesin. Hepsi hikaye. Ben bunda samimi olduğuna inanmıyorum.Hala bizi tanıyıp bir meslek yasamızı çıkartmadılar. Sağlık bakanlığı tamamen bir doktor bakanlığı.Eğer siz de sadece bir doktor sitesi değilseniz bu mailimi yayınlayın. Belki sesimizi bir duyan olur bu sayede. Çünkü gerçekten devletteki fizyoterapistler çok mutsuz...
Fzt. Hatice Ç.
.......................
Merhaba. Fzt. Hatice Ç. hanımın yazdıklarına bir fizyoterapist olarak tamamen katılmakta ve ben de kendim birkaç ayrıntı eklemek istemekteyim. Sizlerdenn ricam; dünyada ki tıp bölümü uzmanlık alanlarını bi araştırmanız. Acaba dünyada kaç ülkede Fizik Tedavi Uzmanlığı bulunmaktadır. Ayrıca dünyada ki fizyoterapistlerin yasal durumu ile canım Türkiyemdeki yasal durum ve çalışma şartlarını karşılaştırın. Burada uzunca anlatmaya gerek yok. İnternetten isteyen herkes bunu çok kısa bir sürede bulabilir. Neden Türkiye'de fizyoterapistlik mesleği üzerinde enteresan, traji komik oyunlar oynanıyor? Neden herkes bizim mesleğimize göz dikiyor?Neden alakası bile olmayan meslek elemanları bir şekilde fizyoterapistlerin işini yapmaya çalışır?Neden? Neden?Neden?Bizim meslekle ilgili bu NEDEN'ler hiç bitmeyecek sanırım. Hatice hanım gerçekten doğruları çok güzel bir şekilde ifade etmiş.Fizyoterapist-Doktor ilişkisini de çok güzel özetlemiş. Ben bu durumda Fizyoterapist olan bizlere 'GİZLİ KAHRAMAN' diyorum. Bu söz bence bizi çok güzel açıklıyor.
Fzt. Barış SARI
......................
Meslektaşlarıma kesinlikle katılıyorum. Bazen diyorumki bizler boşa 5 yıl okuyup devletin ve yasaların gözünde bir hiç olan bir meslek grubunun elmanları olmusuz. Keske onca yıl dirsek çürütüp sabahlara kadar ders çalışıp ailelerimiz bizim okumamız için paralar akıtıp fizyoterapist olacağımıza lise mezunu sağlık personeli veya 2 yıllık bir önlisans okuyup sağlık personeli olsaydık diyorum. Devlette bir lise mezunu önlisans mezunu personelle aramızda fark yok. Sut 2009 da 6000 fizyoterapistin emeğini onları okutmak için emek harcayan ailelerini hiçe sayıp fizyoterapistlerin aldıkları eğitim ve öğretimleri içerisinde bulunan uygulamaların bu konuda hiçbir eğitim ve öğretim almamış diğer sağlık personelleride yapar diye karar alındı. Ve bu uygulamaları fizik tedavi hekimi ve gözetimi altında yaparlar diyede bir şart konuldu. ama bunun böyle olamıyacagını bu tebligatı hazırlayanlarda cok iyi biliyolar. Çünkü hiçbir fizik tedavi hekimi fizik tedavi ünitesine cıkıp gözetim yapamaz. Ünitelerde fizyoterapistler ve onlara yardımcı diğer sağlık personelleri vardır. Pratikte Bütün sorumluluk ve yetki hastane yönetimleri ve ftr hekimleri tarafından fizyoterapistlere verilirken resmiyette meslek yasamız olmadığı ve fizyoterapislerin hastalar mağdur olmasın diye sağduyulu davrandıkları için yetki ve sorumluluk ftr hekimlerine veriliyor. ftr hekimleride pratikte olmayan ve olmayacak olan bu resmi yetki ve sorumluluklarıyla fizyoterapistin yaptığı iş ve emek üzerinden hakediş, performans ve iş istihdamı sahibi olmaktadırlar. Bu düzen tambir hakkaniyete sığmayan bir uygulamadır. Fizyoterapistler avrupa birliği standartlarının üzerinde eğitim almakta iken ülkemizde tamamen pratikte hasta yararına tedavi programı hazırlayıp uygulamaktadır. Resmi adı Sağlık bakanlığı olan doktor bakanlığı sadece fizyoterapistlerin değil tüm sağlık personelinin yaptığı emekten birilerini primlendirmektedir. Doktor Mr, Bt istedi diye primlendirilirken bu işi yaparken o kadar şua alan emek harcayan radyoloji teknikeri primlendirilmemektedir. Herkes yaptığı işten primlendirilmeli doktorda yaptığı fizik muayeneden ameliyattan v.s.
Fizyoterapistler ve sağlık personelleri bu ülkede asla diğer dünya ülkelerinde aynı görevi yapan meslektaslarıyla eşit yetki ve yasal sorumluluklarına sahip olamayacaklar gibi bu doktor bakanlığı zihniyetiyle işlemeye devam ederse sağlık bakanlığı.
Fzt. Serhat Karakoç
merhabalar,
ben de bir fizyoterapist olarak arkadaşlarıma katılıyorum devlette hiç çalışmadım ama özel sektörde de durum farksız,verdiğiniz emek çaba sadece hastaların gözünde değerli sadece hastalar sizin bilgi donanımınızın farkında,neler yapabileceğinizi biliyor ve size güveniyor.4yıl boyunca edindiğimiz bilgi birikimi hiçe sayılıyor tekniker muamelesi yapılıyor bize layık görülmeyen elektroterapi hastaları imza yetkisi bu konuda sokaktaki insandan farkı olmayan sağlık teknikerlerine veriliyor,güler misin ağlar mısın?zavallı halk da uzmandan hizmet aldığını zannederek fizik tedavi hizmeti aldığını sanıyor.kullandığı cihazın ne işe yaradığını geçtim artık adını bile bilmeyen sağlık teknikerleri(att,tıbbi sekreter...),ebe,hemşire fizik tedavi yapma yetkisine sahip oluyor 5000 fizyoterapistin olduğu ülkemde kimseyi aşağılamıyorum yanlış anlaşılmasın herkes eğitimini aldığı işi yapsın derdimiz bu.zamanında veterinerler bile öğretmen yapıldı şimdi 250000 öğretmen onların emekli olmasını bekliyor iş bulabilmek için.aynı şey bizim başımıza gelsin istemiyoruz hakkımız teslim edilsin 40 yıldır görmezden gelinen sorunlarımız görülsün ve meslek yasamız çıkarılsın yeter artık....
fzt.Fatma Karlık