Özel bir hastanenin organ nakli bölüm başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybeden 30 yıllık arkadaşının karaciğerini son günlerini yaşayan 52 yaşındaki siroz hastası İbrahim Yalçın'a nakletti. Ameliyattan sonra ölen arkadaşının 17 yaşındaki oğluyla, karaciğerin nakledildiği hastanın aynı yaştaki oğlu da Alper Hoca'nın omuzunda ağladı. Biri babasını kaybetmenin üzüntüsüyle, diğeri babasının yeniden yaşama tutunmasının sevinciyle...
'İLK KEZ BU KADAR ZORLANDIM'
Prof. Dr. Alper Demirbaş, arkadaşını kaybetmenin üzüntüsü içinde yaşadığı duyguları şöyle aktardı: "Şimdiye kadar 4 bin 400 organ nakli yaptım ama ilk kez bir yakınımın organlarını aldım, çok tuhaf ve üzücüydü. Allah bir daha bana bu kadar yakınlarımın acısını yaşatmasın. Arkadaşım benden bir yaş küçüktü. Beyin kanaması nedeniyle aniden kaybettik. Çok çok üzgünüm. Çocuklar beni çok etkiledi. Biri babasının ölümünü beklerken hayata dönmesiyle sevinç gözyaşları akıtırken, diğeri gencecik yaşta babasını ebediyete uğurladığı için ağlıyordu. Tarifi imkânsız bir gece geçirdim. Bunca yıllık meslek hayatımda ameliyat yaparken ilk kez bu kadar zorlandım. Çok duygusal bir gece geçirince de yaşadıklarımı Facebook sayfamdan hastalarım ile paylaştım." Prof. Dr. Alper Demirbaş'ın arkadaşının karaciğerinin nakledildiği 52 yaşındaki İbrahim Bıçak, 10 aydır karaciğer nakli beklediğini belirtirken, "Bağış yapan aileye ömrüm boyunca minnettar kalacağım" dedi. Alper Hoca'nın arkadaşının böbreği ise 13 yıldır Şırnak'tan Diyarbakır'a gidip gelerek diyalize giren 4 çocuk annesi 45 yaşındaki Sabahat Tunçay'a nakledildi.
YAŞADIKLARINI FACEBOOK'TAN PAYLAŞTI
Prof. Dr. Demirbaş, yaşadıklarını sosyal paylaşım sitesi Facebook'a şöyle yazdı: "Dün yakın bir arkadaşım ciddi bir beyin kanaması geçirdi. Tüm çabalara karşın beyin ölümü gerçekleşti. Yine yakın bir arkadaşım olan abisi ve 17 yaşındaki oğluna beyim ölümü gerçekleştiğini bildirdim. Organ bağışında bulundular ve 'hayatımda ilk defa bir arkadaşımın karaciğerini' 52 yaşında son evresinde siroz hastalığı olan bir hastaya naklettim. Hülasa dostlar 'bir baba'nın gözleri kapandı ve ebediyete gitti, bir baba'nın gözleri açıldı ve hayata döndü'. Ben ne mi yaptım? Ölümün ve hayatın bu kadar içiçe olduğunu yaptığım 4 binin üzerinde organ nakli'nden sonra ilk kez bu kadar net anladım yalnız başıma kalınca."