Medimagazin logo

<b>AYIN KONUSU: MECBURİ HİZMET / SIKINTILAR-ÇÖZÜM ÖNERİLERİ</b> (28)

<b>AYIN KONUSU: MECBURİ HİZMET / SIKINTILAR-ÇÖZÜM ÖNERİLERİ</b> (28)
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Medimagazinde ilk "AYIN KONUSU" sizlerin de isteği doğrultusunda mecburi hizmet olarak belirlendi.

Türkiye'de zaman zaman ara verilse de genellikle sağlık sisteminin bir parçası haline gelen "Mecburi Hizmet"le ilgili yaşanan sıkıntıların yanısıra, özellikle çözüm önerileri konusunda görüşlerinizi okuyucu@medimagazin.com.tr ye yazabilirsiniz.

........................

Ben mecburi hizmet adı altında büyükşehir merkezlerine yapılan atamalardan bahsetmek istiyorum. Eş durumu zaten başlı başına bir sorun. Eş durumu dışında örneğin Kayseri Eğitim Araştırma Hastanesi'ne mecburi hizmet adıyla yeni mezun uzman hekimler gönderiliyor. Aynı hastaneye kurum içi atama ile girmek isteyen bir genel cerrahi uzmanı 2008 Haziran'da 41000 puanla yerleştiriliyor. Yani 25-30 yıllık uzman hekimin ancak gidebildiği yere yeni mezun bir uzman hekim (hatta onlarca) mecburi hizmet adıyla gönderiliyor ve isterse ömür boyu burada çalışabiliyor. Çözüm önerisi: Şehir merkezlerine yapılan mecburi hizmet atamaları kaldırılsın. Bunun yerine bu kadar çok tercih edilen yerlere kurum içi ve açıktan atamalarda fazla kadro açılsın. Böylece ilçe merkezlerinde mecburi hizmetini bitirenlerin şehir merkezlerinde çalışabilme ihtimali olsun. Yoksa bu gidişle şanslı mecburi hizmetçiler dışındakilerin merkezlere gidebilme ihtimali hiç yok. Saygılar...

........................

Merhaba,
Ben esi baska bir ilde zorunlu hizmet yapmak zorunda olan bir muhendisim.2 tane cocugumuz var onlar da esimle beraber. Esime cocuklara refakat etsin diye annemi ve esinin annesini de donusumlu olarak yanlarina gonderiyoruz. Bu durumda ben ve esimin disinda zorunlu hizmetten magdur olan 2 tane cocuk, anne babalarimiz ve onlarla beraber kalan kardeslerimiz oluyor. Buna cocuklarin okula gitmesini eklersek daha da karmasik bir hal aliyor.

Bunlarin nedeni doktarlar icin de esi ozel sektorde calisanlara es durumu atamasi yapilmamasi ve zorunlu hizmeti tamamlamadan doktorluk mesleginin icra edilememesi. Boyle cifte standart olmaz. Gercekten cok zorunlu bir durumsa, ki o da tartisilir, ya hic kimseye es durumu atamasi yapmazsin ya da evli olan herkese es durumu atamasi yaparsin.

Ozel sektorde calisanlar icin yil sarti falan konulabilir anliyorum da kotuye kullaniliyor diye kotuye kullanmayanlarin haklarini elinden almak da sacmalik.

Ayrica saglik mazereti olanlarin mazeretleri niye kamuoyuna aciklanmiyor. Bu durum sahsen bende suphe uyandiriyor. Zaten bir saglik kurumunda calisacak bir kisinin bakmakla yukumlu oldugu yakininin tedavisinin calistigi saglik kurumunda yapilamamasi ne kadar ihtimal dahilindedir. Cok nadir olarak birkac kisi cikabilir fakat bu kadar cok saglik mazereti olmasi ilginc.

Saglik Bakanligi zorunlu hizmet yapan ve pek cok sikinti ceken doktorlara yaptigi uygulamalarla ekstradan sorunlar cikartiyor. Mesela bir doktor dusunun zorunlu hizmetini tamamlamis olsun ve nakil yoluyla ya da yandal kazarak baska bir ile gidecek olsun. Saglik Bakanligi bu kisiye diyor ki senin yerine ben baskasini atayacagim o ise baslayacak o zaman ayrilabilirsin. Ardindan da ya atamayi gec yapiyor ya da atanan kisi de atandigi yere gelmiyor. Zorunlu hizmet bolgesinde calisan doktor bu yuzden pek cok sikinti yasiyor. Mesela "Ev sahibine evden cikacagim diyor ama ne zaman cikacagi belli degil. Ev sahibi cikacaksan cabuk cik ben kiraci bulacagim diyor. Cocugunu okula yazdiracaksa bulundugu yerde mi yoksa gidecegi yerde mi yazdiracagini bilemiyor. "Stratejik oldugu iddia edilen doktorlar boyle keyfi uygulamalar yuzunden sikinti yasiyor.

Bu can sikici olaylari anlattiktan sonra cozum onerisine gelelim. Bence zorunlu hizmet bolgesine gonderilen doktorlarin mazeret veya baska bir nedenle gonderilemeyen doktorlara gore avatajinin olmasi lazim. Bu avantaj da elle tutulur ve somut olmalidir.(Yani sadece aferin olmamalidir.) Benim aklima gelen avantajlar:
1) Doktor acigi bulunan yerlerde calisan doktarlarin kazancini diger doktorlarin en az 4 kati olacak sekilde duzenlemek. Bu durumda zorunlu hizmet bolgesinde calisan doktor soyle dusunebilir. 20 sene Ankara da calisacagima 5 sene Mus'ta calisirim diyebilir.( Zorunlu hizmet bolgesinde calisan doktorlara teminde gucluk pirimi olarak verilebilir. Boylece maaslar esit olma sorunu da asilabilir.)
2) Zorunlu hizmet bolgesinde calisan doktorlara lojman vermek. Boylece bazi yerlerde olmayan kaloriferli ve sorunu da cozulmus olur.
Bunlara baska maddeler eklenebilir. Ben zorunlu hizmet nedeniyle tasrada calisan, bununla beraber maasi kendisiyle ayni seviyedeki doktarlardan dusuk olan ve bu yuzden yan dala girip oradan ayrilmak isteyen doktorlar biliyorum. Sadece ucret duzenlemesi ile bile tasrada calismayi tercih edebilecek doktorlarin olduguna inaniyorum. Bu durumda esinden ayri kalmak istemeyen hem kendi ailesine hem de akrabalarina sikinti yasatmak istemeyen ve bunlar icin daha az bir maasa razi olan insanlar merkezde kalirken, bekar ya da esini de calistigi yere gorturebilecek doktorlar da 4-5 kati ucret karsiliginda tasraya gidebilir.
Ilgilenen herkese saygilarimi sunarim,


........................

1.Mecburi hizmet bir hizmet karşılığı yapılır, örneğin asker ve polislerin okurken iç çamaşırlarından tutun cep harçlıklarını dahi devlet verir yani barınma, giyim, kırtasiye, gıda ve asgari geçim masraflarını devlet tamamen üstlenmiştir ve haklı olarak mecburi şark hizmeti ister, eğer tıp fakülteleri içinde aynı şartları sağlarsa devlet mecburi hizmet istemekle haklıdır fakat tıp öğrencisi yurdunu kendi bulur, kitabını kendi alır en yüksek harcı verir.

2. Ülke şartlarının uygun olmaması doktorları hiç ilgilendirmez bu tamamen idari ve siyasi bir sorundur, doğunun şu köyünde insanlar yıllardır hiç doktor görmemiş vah, vah gibi sonuçta doktorları zan altında bırakacak girişimler saçmadır bu suç siyasi iktidarların ve idari eksikliğindir, doğu ve güneydoğunun doktorsuz kalmasının nedeni doktorlar değil Sağlık Bakanlığı ve siyasi iktidarların yanlış politika ve uygulamalarıdır, ayrıca bu bölgelerdeki hangi sosyal devlet hizmet ve personeli yeterlidir ki!

3.Katı yasa ve yönetmeliklerle zorlamalarla doktorluk yaptırılamaz ve sorunlar çözülemez, doktorların doğu ve güneydoğuya gitmeme nedeni sadece maddi değildir, sosyal nedenler ve güvenceler de vardır, doğu ve güneydoğu illerinde 5 yıl görev yapacak pratisyen hekimler 2-3 kat maaş alacaklar, lojman veya kira giderleri karşılanacak ve 5 yıl sonunda istedikleri uzmanlık dalında ihtisas yapacaklar tarzında bir uygulama aynı şekilde uzman doktorlar içinde 5 yıl çalışmaları sonunda bu şartlara ek olarak istediği şehirlere tayin yaptırabilecekleri şeklinde bir uygulama cazibeyi oldukça artıracaktır bunu daha uygun hale getirmek bakanlığın görevidir.

4.Ülkemizde 100 bin doktor açığı olduğunu sayın bakan ısrarla söylemektedir yani 100 bin hekim 200 bin hekimin yapacağı işi yüklenmiş ve ağır bir çalışma temposu altında zaten ezilmektedir. Bunun üstüne hekimler sağlık bakanlığının manevi desteğini arkalarında hissetmemektedirler, sürekli medya ve çeşitli vasıtalarla rencide edilmektedirler, idari birimlerin şunu mutlaka göz önünde bulundurması gerekir; sağlık hizmeti hekimlere rağmen, hekimlere karşı yürütülemez, hekimlerden sürekli özveride bulunmaları istenemez, sosyal devlet hem kamu hem kamu çalışanı için geçerlidir.

5.Sağlık hizmetlerindeki aksaklıkların sorumluları doktorlar değildir ve bunun cezası doktorlara çektirilmemelidir, diplomaya el koymak bir cezalandırmadır daha çok çalışıp bir de uzman olan bir doktoru tekrar mecburi hizmete göndermek bir cezalandırmadır.

6.Mecburi hizmetin doktorlar açısından tek olumlu yanı iş garantisidir ve ülkemiz şartlarında önemi büyüktür.
Dr.Sagun



........................

İlkönce kısaca mecburi hizmet nasıl olmuştur geçmiş süreci nedir bakalım. 12 Eylül 1980 sonrası askeri hükümet zamanında konsey başkanı eski Cumhurbaşkanı Kenan Evrenin “bir hekim nasıl genelkurmay başkanından fazla maaş alır” sözleriyle başlayıp zam dönemlerinde hekimlere zam yapılmayıp zaman içinde hekim maaşlarının enflasyona eritilmesiyle başlayan süreç, 1982 yılında pratisyen hekim iken 2+uzman hekim iken 2 yıl toplam 4 yıl mecburi hizmet konulmasıyla sonuçlanmıştır. Daha sonra parlementer sisteme geçilmesiyle 1984 yılında ANAP döneminde yumuşatılarak bu uygulama pratisyen hekim iken 1+uzman hekim iken 1 yıl toplam 2 yıl şeklinde devam etmiştir. Bu her iki dönemde de uygulama da şimdiki gibi katı bir eş durumu yoktu. Eşler arasında bir ayrım yoktu eşiniz ister işçi ister doktor ister eczacı eş durumunuz kabul ediliyordu. Benim ilk mecburi hizmeti yaptığım 1990 yılında durum böyle idi. Ayrıca yıllık izinler ve hastalık raporları bu bir yıllık sürece dahildi ve mecburi hizmet sonrası hekimler görece olarak istedikleri illere tayin yaptırabiliyorlardı. Fakat Türkiye de ve dünya da eşi benzeri olmayan yalnız hekimlere yönelik mecburi hizmet uygulaması ülke sağlık sorunlarının çözümü bahanesiyle mevcut iktidarların popülist uygulamalarıyla bir türlü yürürlükten kalkmıyordu, askeri hükümet zamanında ki uygulama devam ediyor, mecburi hizmet tamamlanmadan hekimlere diplomaları verilmiyordu.Yalnız aklımda kaldığı kadarıyla söyleyim radyologlar, anestezistler, bazı temel bilim dalı uzmanları mecburi hizmet den muaf tutulmuşlardı. Daha sonra sanırım 1995 yılında uzman hekimler için mecburi hizmet kakmıştı. Bundan sonra yeni mecburi hizmet yönetmeliğine kadar olan sürede yalnız pratisyen hekim iken 1yıl (yıllık ve hastalık izinler dahil) mecburi hizmet uygulanıyordu. Şimdiki yakın sürece bakarsak ; AKP seçim sürecinde ve seçim bildirgesinde (2002 dönemi) mecburi hizmeti kaldıracağını vaat etmişti. Gerçekten şimdiki Sağlık Bakanı Recep Akdağ ,”hekim ve mecburi hizmet ikisini yan yana düşünemiyorum” diyerek tarihini tam hatırlamakla birlikte 2003 sonu 2004 yılı başı olabilir mecburi hizmeti kaldırmıştı. Fakat bu süreçte devletten iş isteyen hekimler dahil diğer tayinler de kalkmıştı. Bu hekimler arasında şikayetlere neden olmuş daha çıkarılacak olan (2005) mecburi hizmet yasasının bahanesi olmuştu. Hatta basında işsiz hekimler iş istiyor diye yer almıştı. 2005 yılında Hepimizin şimdi yakındığı şimdiye kadarki en olumsuz mecburi hizmet yasası çıktı. Hepimizin bildiği gibi pratisyen hekim, uzman hekim ve yan dal uzmanlığında ayrı ayrı hepsinin süreleri net (yıllık izin hastalık izinleri hariç)600 güne kadar uzuyor 3 sefer mecburi hizmet konuluyordu. Eş durumu ise subay ,emniyet görevlisi ,yargı mensubu, bakanlık merkez teşkilatı çalışanları, asistan, eşin kendisinden kıdemli eşin varlığında ve bir kaç durumda daha eş durumu kabul ediliyordu geriye kalan yüzlerce meslek sahibi eş durumu kabul edilmiyordu. Mecburi hizmet sonrası hekim istediği yere tayinini yaptıramıyordu. Bu şekliyle hekim düzeni bozulmasın diye kariyer yapmaktan vazgeçmek zorunda kalıyordu. Şimdi ilk çıktığından bu yana gözden geçirdiğimizde niye şimdiye kadar ki hekimler aleyhine en olumsuz mecburi hizmet yasası olduğu açıkca anlaşılmıştır.
Çözümler :
1 -hekimlerin diplomaları mezuniyet sonrası hemen verilmelidir ve devletten iş istemeyen hekimin özel çalışması engellenmemelidir. Çünkü bu hekimin nerde ise 15 yıla kadar varan emeğinin gasp edilmesinden başka bir şey değildir. Dünyanın hiç bir yerinde ne hekim ne de başka bir meslek sahibi bu uygulamaya tabi tutulmamaktadır. (Türkiye deki uygulama hariç) Bir taraftan hekim sayısı yetersiz yurt dışından hekim getirelim derken öteki taraftan mecburi hizmete gitmeyen , istifa eden hekimlerden dolayı atıl kullanılmayan hekimler yaratılmaktadır.
2- Eş durumu uygulamasında meslekler arasında ayrım yapılmamalı her meslek kabul edilmelidir. Yoksa herkesin aile bütünlüğünün değeri aynıdır. Bu durumda bazı kişiler 3 defa mecburi giderken bazıları hiç gitmemekte olup eşitliğe, hakkaniyete ve adalete aykırı durumlar oluşmaktadır.
3- Hekim olarak mağduriyetin tarafı olarak sesimiz yeterince çıkmamaktadır, kamuoyuna kendimizi anlatmamız gerekmektedir. Konuştuğum bir çok halktan kişilerin diplomalarımıza mecburi hizmet yasası ile el konulduğundan haberi yoktur. Tepkileri durumu öğrendiklerinde ama bu insan haklarına aykırı demek olmuştur.
4 -Bu durumun mağduru olan her pratisyen ve uzman hekim diploma mı istiyorum ve varsa eş durumu mağduriyet davası açıp hukuki süreci işletmelidir. Çünkü binlerce kişinin mağdur olduğu bir durumda iki üç kişinin donkişotvari mücadelesi gerekli etkiyi yapmamaktadır.
5 -Devam eden hukuki sürece gelince devam eden davalarda bilebildiğim kadarıyla yalnızca tıp fakültesini yurt dışında ve özel olarak eğitim alanlarda anayasa mahkemesi olumsuz karar vermiş olup diğer davalar esasdan görüşülmeye devam etmektedir. Bizim için en önemlisi kısacası diplomamı istiyorum davasında ankara 7. idare mahkemesi lehde karar vermiş anayasa ya aykırlık yönünden anayasa mahkemesine göndermişdir(1-12-2006) Bu dava 21 aydır anayasa mahkemesinde görüşülmeyi beklemektedir. Eğer anayasa mahkemesi olumsuz karar verirse iç hukuk yolu tükenecek avrupa insan hakları mahkemesine gidilebilecektir.
6 -Uygulanması biraz zor gibi görünen uygulandığında da ses getirecek ve hatta sonuç alabilecek bir yol olan hekimlerin emeklerinden kaynaklanan gücü kullanmaları olacaktır. Yani mecburi hizmete tabi hekimlerin büyük bir çoğunluğunun mecburi hizmete gitmemesidir.Bu hekimlere rağmen ben bunu uygularım diyenlere karşı sağlık alanında hekimler olmadan hiç bir şey yapılmayacağının pratik sonuç alıcı bir yanıtı olacaktır. Türkiye’nin sağlık alanındaki sorunlarının çözümü mecburi hizmet değildir. Yapılabilecek çok şey vardır. Bu ayrı bir tartışma konusudur.
Dr Ö.S.U



........................

Öncelikle bu konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkürler.Ama bu konuya gösterilen ilginin yetersiz olduğunu düşünüyorum.Sadece 24 adet görüş yazılması çok acı.Mecburi hizmet ve eş durumu nedeniyle çok daha fazla insanın mağdur olduğunu düşünüyorum ve biliyorum. Tüm hekim arkadaşların bu konu ile görüşlerini yazmasını rica ediyorum. Ne kadar çok ses çıkarsa o kadar etkili olacağını düşünüyoru. Teşekkürler.

........................

Burada yazılanları inşaallah yetkililer okuyordur..öyle ümidederek diyorumki:
Lütfen artık 21.Yüzyıl Türkiye'sinde kabul edilemeyecek kadar "İNCİTİCİ" bu uygulamaya yeni bir düzenleme getirin..
Tamam mecburi hizmet devam etmeli..ama hizmetini tamamlamış bir doktora "Diploma" ile birlikte lütfen Eş durumu hakkını da verin..Zaten mecburi hizmetini tamamlayan hekimlerin %90'ı hemen istifa edip özel sektöre geçiyor.. Eğer Uzman doktoru Sağlık Bakanlığı bünyesinde tutmak istiyorsanız o zaman EŞ DURUMU hakkını verinki mecburi sonrası yine Bakanlık hastanesine dönsün!.. Bunun için küçük bir düzenleme yeterli..
LÜTFEN artık bir yetkili bu sesleri duysun ve gerekli düzenlemeyi yapsın!
-Mecburi hizmet varsın kalkmasın..
-Diplomalarımıza varsın el koyulsun..
-Mecburiyi yapmadan mesleğimiz icra ettirilmesin..
-Mecburi yapmamızı önleyecek tüm delikler kapatılsın..
-TAMAM DA...Mecburi hizmetini yapmış bir adamın EŞ DURUMU hakkı neden geri verilmesin?..EL İNSAF!...
Sevgi ve Saygılarımla..
Dr.T.D.

........................

Konuyu açan yetkililere saygılarımı sunuyorum.
Şubat 2007 de Ankara 7.İdare Mahkemesi tarafından ivedilikle Anayasa Mahkemesi'ne intikal ettirilen ve Mecburi hizmetle ilgili kanunun özel olarak ve sadece "Diplomaya el koyma" hükmüne karşı açılmış olan ilgili DAVAnın 19 aydır ESAStan görüşülmemiş olmasını hayretle karşılıyor ve önümüzdeki haftalarda bu DOSYA nın görüşülmesi için tüm Doktorları "DUA (!) eETMEYE" davet ediyorum..Çünkü yapacak başka birşey kalmamıştır:
-Sağlık Bakanlığı bu zulme devam diyor(Zaten olayın mucidi onlar),
-Türk Tabipleri Birliği(TTB) hekimlerin haklarının çiğnenmesine SESSİZ kalıyor,
-En yüksek yargı organı iptali (açık seçik) MALUM olan davayı GÖRÜŞ(E)MİYOR,
-Dolayısıyla işimiz 21.Yüzyıl Türkiye'sinde Duaya kalıyor...
NOT(bir hatırlatma):Yarın birgün, bunu uygulayanlar ve göz yumanlar, hastalandıkları zaman, bugün küstürülen ve incitilen bu genç uzman hekimlere muayene olacaklar...ve onlara EMANET edilecekler!

........................

Bu başlığı atığınız için teşekkürler.
Biz yeni nesil doktorlar olarak mevcut yasayla görülmemiş bir zulme imza atıldığını ifade etmek istiyoruz..
Biz diplomalarımızın verilmesini istiyoruz (Diplomaya el koyarak mecburi hizmet yaptırmak bir HUKUK devletine yakışmıyor..doktorlara diplomaları verilmeli..eğer doktorun hizmet yapamayacağı kaçtığı ortamlar mevcut ise bu durumu düzeltmek bizzat devletin görevidir)..
Eş durumu hakkımızın geri verilmesini bekliyoruz..(En azından mecburi hizmetini tamamlamış bir hekim eş durumundan faydalanmalıdır)..
Anayasa mehkemesinde 1,5 yıldır görüşülemeyen davanın Esas üzerinden karara bağlanmasını bekliyoruz..
Çok fazla şey değil sadece ama sedece HUKUK (!) istiyoruz..
Lütfen yeni nesil doktorları KÜSTÜRMEYİN...
Saygılar.

........................

1987 yılında bir köy (belde) sağlık ocağına mecburi hizmete gittim ve bunalıma girdim. Bırakın halka faydalı olmayı kendime bile faydam yoktu. Halbuki bir ilçe merkezine gitseydim çok daha verimli olurdum. Bu nedenle şöyle bir model öneriyorum. Her beldenin minübüsü var, insanlar zaten ilaç almak için ilçeye geliyorlar, muayene olmak içinde gelirler. Her ilçede 24 saat vardiya usuluyle çalışan sağlık merkezleri öneriyorum. Hızla tüm Türkiyede aile hekimliğine geçilmelidir. İl ve ilçe merkezlerinde her 2500 nüfusa bir aile hekimi verilmelidir. Köylerde yaşayan halkımızın sağlık hizmetleride ilçe merkezlerinde 24 saat vardiya usulüyle çalışan ve aile hekimleri kadar maaş alan doktorlarca verilmelidir.

Şu anda köy sağlık ocaklarına gönderilen birçok doktor mecburi hizmete gitmiyor ve oturup TUS a çalışıyor, birçok doktorda istemediği uzmanlık dallarında ihtisasa başlayıp sonra branş değiştirmek için yeniden TUS a giriyor ve bir sürü işgücü kaybı oluyor. En az 10 bin hekimin atıl işgücü oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ülkemizin hekim sayısı yeterlidir, ancak en az 20.000 sayı ile yirmibin hekimimiz beğenmediği çalışma ortamı ve ücret yetersizliği nedeniyle ya yurt dışındadır yada başka bir iş yapmaktadır yada ana baba parası yiyip TUS çalışmaktadır.

Bu doktorları sisteme kazandırmanın yolu vardır. İl ve ilçe merkezlerinde 24 saat vardiya usulü çalışma ve her doktora net 5000 YTL ücret sorunu çözecektir. Elbette doktorlar memur değil işçi statüsünde çalıştırılmalıdırlar.

........................
Ben 6. bölgede 15 bin nüfuslu merkeze 100 km uzaklıkta bir ilçede uzman olarak mecburi hizmetimi tamamladım. Eşim ssk çalışanı olduğu için eş tayinimiz reddedildi. Eşim asistanlığım sırasında başka bir şehirde çalışıyordu, ben de uzman olunca onun yanına tayin olacağımı düşünerek 2 yıl ayrılığa katlandım. Sonrasında ne yazık ki pek de planladığımız gibi olmadı. Bizim eş tayinimiz reddedildi.
Üstelik ben TUSu kazandığımda temel bilimlerin asistanlıklarının ilk 2. yılında mecburi hizmetlerini yaptıkları ve bu süre içinde istifa haklarının olmadığı kanunu vardı bu nedenle Branşım mecburi hizmetten muaf uzmanlıklardandı.

Sonra birden herşey değişti.
Benim girdiğim mecburi hizmet kurasında eşimin çalıştığı ilde 2 kadro vardı.Ve kurada bana çıkmadı.
Yani aslında eşimin çalıştığı il de mecburi hizmet kurasına konulan illerdendi. Ve ben oraya gidemedim.
ªimdi mecburi hizmetim bitti. Ancak yine eş tayini isteyemiyorum. Nedeni de stratejik personel olmam.. Ama bu stratejik personel nedir bilen yok.. Ne zaman bitecek bilen yok.
İzmir'de mecburi hizmetini yapan da stratejik personel, 6. bölgede yapan da. Peki beni stratejik personel yapan nedir? Benim girdiğim kuradan 2 kura sonra mecburi hizmet kurasına İzmir açıldı.. Demek izmir de mecburi hizmet bölgesiymiş.
Ben yuvasını bir arada tutmaya çalışan bir doktorum.. Eşim güneydoğuda iş aradı.. Bulamadı .. Sonuçta güneydoğuda bir mühendisin çalışabileceği çok fabrika yok....
Neticede ben kurum içi atamaya başvurdum.. Ama bu defa da hizmet puanı sorunu çıktı karşıma. hiç pratisyenlik yapmamış olmam ilk tusta kazanmış olmam, büyük şehirde ihtisas yapmam .. Bunların ceza olacağını bilmiyordum. Güneydoğu anadoluda ihtisas yapsaymışım hizmet puanım şimdikinin 2 katı olacaktı.. Ama ben tus ta yüksek puan aldığım için büyük şehiri kazandım . o da ceza işte..

Tüm bunları bir yana bırakırsak ben teknik imkanları olmayan uzmanlığımı yapamayacağım bir hastaneye tayin oldum .Bu süre içinde belki beni merkeze alırlar diye umudum vardı .. Ama mecburi hizmette geçici görev olmazmış.. Boş boş geçen 3 aydan sonra sırf aldığım maaşı hak edeyim diye poliklinik açtım pratisyen hekim gibi poliklinik yaptım mantar tedavisi de verdim tonsilit tedavisi de.. Bu arada performans yapamadığım için döner sermaye de alamadım. Hastanede başhemşire itiraz etti diye ortalamadan döner vermediler..Hastanenin dengeleri bozulurmuş... Düşünün ailenizden ayrı tek başınıza güneydoğuda tuğla bir evde kalıyorsunuz ve döner sermaye alamıyorsunuz.. Ameliyat yapamıyorsunuz..
Sonra da İzmir'de mecburi hizmet yapanla aynı kefeye konuyorsunuz..

Çözüm önerisi.. evet mecburi hizmet askeriyedeki gibi 5. ve 6. bölgeden başlamalı ve kurum içi atamada daha iyi yerler açılmalı .
Mecburi hizmet süresi dolan doktorun eş tayini kabul edilmeli... eğer bu suistimal ediliyor deniliyorsa devlet 3 ayda bir ssk lı ya da bağkurlu eşin çalıştığına dair belge isteyebilir.. ya da herşey artık internette e- devlet olduk.. insanları yuvaları ayırmak yerine bunlar daha sıkı denetlenebilir. Sonuçta asistanlığı 6 ay kalan eşin bile eşi yanına tayin ediliyor 6 ay bile ayrı kalmasınlar diye... Emekli sandığı mensuplarının askerlikte bile eş tayinleri yapılıyor.. Asker eşleri, üniveristede akademisyenlerin eşleri , muhtar eşleri bile bu hakka sahipken neden ssk lı ya da bağkur lu eşler ayırılıyor.. Hak mı bu reva mı..
Birşeylerin düzelmesi mümkün mü bilemiyorum.. Ama ben istifa etmekten başka çarem olmadığını düşünüyorum.. Sonra da afganistandan doktorlar gelir .. Türkiye buna mı layık??
Dr B. Y.



........................

Sayın Dr. F.İ.

Son derece dokunaklı yazınızı okudum. Ülkemizde iç hukuk yolları tükenmişken neden kimsenin Avrupa mahkemesine başvurmadığına yada TTB ye başvurması için müracaat etmediğine şaşırıyorum.

Özellikle iş bulamayıp evinizde oturmak zorunda klamanız son derece üzücü. Evet birde ülkede doktor yok diyorlar halbuki yeterince doktorumuz var, ama bunlar çalışma ortamının kötülüğünden ve ücret yetersizliğinden doktorluk yapmıyorlar, maalesef otorite bunu anlayamıyor.

Sayın Dr. F. İ. kasım 2008 de İstanbul tabip odası özel hekimlik komisyonu olarak HEKİM EMEĞİ konulu bir çalıştay düzenleyeceğiz. Durumunuzu anlatmak üzere katılımınızı bekleriz. Çalıştayımıza Boğaziçi üniversitesinden çalışma ekonomisti Sayın yardımcı doçent doktor Burçay Erus ve Amerikadan Hilary Clinton un sağlık politikalarını hazırlayan Robert Otto Valdez de katılacaktır. Çalıştay başkanımız Dr. Mazhar Çelikoyar ile irtibata geçerseniz seviniriz.

iletişim tel: Tel: 0212 291 67 67 Cep: 0532 665 72 12
e mail: ohk@istabip.org.tr
mazhar.celikoyar@kbbmajor.com

........................

İllere göre zorla çalıştırılma günleride çok saçma. Diyarbakır, Erzurum, Şanlıurfa il merkezinde zorla çalıştırılma süresi 550 günken Ankara, İzmir, İstanbul da bu süre 600 gün. Bu durumu bir an önce düzeltmeliler bence.

.......................

**Kalacak yer en büyük sorun. Ne yapıyorsunuz hiç tanımadığınız bir yerde tek başına ev tutmak zorunda kalıyorsunuz. Bir bayan olarak her gece tedirgin olarak o evde 500 gün geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Doktorlara da kalacak yer ,kendi arkadaşları ile görüşebileceği bir mekan ve diğer sosyal ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir ortam sunulsa hem kişinin hem de ailelerinin gözü arkada kalmasa ve bunlar sağlandıktan sonra bu hizmet başlatılsa daha verimli bir çalışma sağlanmaz mı?

**Eş durumu konusunda doktor stratejik personel denerek dikkate alınmıyor. Peki bu stratejik personeller etten kemikten değil mi diğerleri gibi.500 gün bir aileyi parçalamak ,çocukları annesiz veya babasız bırakmak ne kadar doğru? Öğretim üyesi veya bir asistan ile özel bir merkez açmış bir doktorun, eczacının ,öğretmenin veya bir avukatın ne farkı var ?Biri kabul edilirken diğeri neden kabul edilmiyor?İşini kuran bir SSK lı çalışanın yerinden ayrılması çok mu kolay?

**Diğer bir nokta mecburi hizmet çıktığında ben asistanlığımın 3.yılında idim. Benim asistanlığa başladığımda yoktu. O yüzden girdim.Eğer baştan mecburi hizmet olsa idi ben sınava girmezdim.Ailemi parçalamayı düşünmezdim.Bana mecburi hizmet yok diyorsunuz İhtisasın geri dönülmeyecek noktasında çıkardık var diyorsunuz.Bu insan haklarına aykırı değil mi?Bunu bilerek girenler döneminden başlaması gerekmez mi?

**Mecburi hizmeti bitirdiniz. Artık ailemin yanına döneyim diyorsunuz.Hayır bizim açtığımız yerlerden birine gideceksin deniyor.İstifa edip ailemin bulunduğu yerde bir özel kuruluşta çalışayım ki bunca çektiğim zahmete değsin kendi işimi yapayım diyorsunuz.Ona da hayır özel kuruluşlara ekim döneminde yılda bir defa planlama yapacağım orada da çalışamazsın deniyor.Peki ben ailemle nasıl ve ne zaman birlikte olabilirim? Bu kişiye istifa edip evde oturmaktan başka bir çare bırakılmıyor. Doktor açığı var denen bir memlekette sen doktorlarını evde oturup doktorluk yapma diyorsun .Acaba bu nasıl bir mantık anlayan var mı? Bu sorulara lütfen birisi cevap versin
DR.F.İ

........................

Mecburi hizmet insan haklarına, aile birliğine, tıp etiğine, hak - adalate ve anayasaya aykırıdır... Aykırı olmadığı tek bir nokta var, o da Doğudaki insanların doktora ve eğitimli kişilere olan ihtiyacıdır.. Tek tek ele alacak olursak;

1.) İnsan Hakları: Dünyanın hiçbir ülkesinde bir doktorun diplomasına el konularak, “şuraya gitmezsen doktorluk yapamazsın” denilen başka bir ülke yoktur.

2.)Aile birliği: Pek çok arkadaşım Doğuya gittiğinde eşinden, dostundan ayrı kalmak zorunda kaldı.. İlginç örnekler vereyim, eş durumu tayini kabul olmamış ve 2 çocuğu olan bir arkadaşım var, kendisine idari nöbet yazılıyor, evde 2 çocuk var düşünün, hastaneye çağrılsa giderken çocuklarını da götürecek o durumda, Doğu da bakıcı ve çocuk bakımevi bulmak da öyle kolay değil. Bazı yerlerde var evet, çocuklarını veren arkadaşlar oldu ve çocuklar da belirgin karakter ve dil değişikliği olması nedeniyle geri aldı hepsi.

3.) Tıp Etiği: Bir doktor bir bölgeye özelliklede sağlık alanında eksik bir bölgeye gönderildiğinde ondan insanüstü bir çalışma beklenmemelidir. Gönderilen bölgede cihaz yok, hemşireler yetersiz,teknik elemanın olmadığı bir bölgede doktorun eline bir steteskop ve bir muayene masası veriliyorsa, bu yere sadece bırakın uzmanı Pratisyen doktor gönderin. Ayrıca cihaz ve bu teknik yetersizlikten dolayı ameliyat yapamayan doktorların Performans gibi bir sistemde düşük puan alıp düşük döner sermayeye mahkum edilmeleri de Doğuya giden hekimlerde moral bozukluğu ve isteksiz çalışmaya sebep olduğu da görülmektedir. Zaten kısacası doğuya kimse seve seve gitmez, sebepleri belli.

4.) Hak - Adalet: Her mecburi hizmet kurasında görüyoruz, benim de başıma geldi. Kendimden örnek vereyim; benim kuramda Iğdır, Batman ve Kayseri vardı. Sonraki kurada ise Samsun, Adana vs.. Ya soruyorum şimdi size; normal kura açsanız, yada onu bırakın gazeteye ilan verseniz insanlar Samsun’a, Kayseri’ye gider, bu ne biçim bir adalet..
Samsunda mecburi 550 gün, Batmanda 500gün, Iğdırda 500gün, Kayseri’de 600gün. Bu mudur adalet sistemi. Ya böyle yerleri kuraya açacaksanız en azından Doğu hizmetini bitirmiş olan insanları buralara gönderin ki, insanların biraz morali kendine gelsin.

5.) Anayasaya aykırılık : 2006 yılındaki davada 6/5 çogunlukla iptali reddedildi. Ama o reddini isteyen 5 kişinin yazdıklarını bir okuyun, 30 yaşında uzman olmuş, 2 yıl mecburi + 1 yıl askerlik ile ortalama 3-3,5 yıl kaybeden bir insan ile mecburiye denk gelmemiş birisi arasında oluşan bu farkı neyle kapatacaksınız. Akademik kariyer yapmayı planlamış, çalışmaları olan bir doktorun herşeyi eksik bir hastaneye gönderildikten sonra moralinin düzgün olmasını ve mecburi bittikten sonra bilime geri dönmesini nasıl sağlayacaksınız? Samsun yada Batman’da mecburi hizmet yapılması bir midir?

6.) Çözüm Önerileri :* Öncelikle sosyal imkanlar artırılmalıdır. Doktorlar için en büyük sorun Doğuya gittiklerinde konut sorunudur. Lojman yada sosyal tesislerin olması, yada Sağlık evlerinin düzenlenerek doktor gittiğinde interneti, kafeteryası, yemekhanesi olan bir lojmanının olması sanırım bu sorunu çözecektir.

* Hastanelerde eksiklerin giderilmelidir. Sonuçta ameliyat seti olmayan bir yere genel cerrah gönderilmesi, ekosu olmayan yere kardiyolog gönderilmesi ne fayda sağlar.

* Mecburi hizmet süreleri gelişmişlik puanına ilaveten, ulaşılabilirlik, hastane puanı gibi kriterler eklenerek daha adaletli olmalıdır.

* Mecburi hizmet kuralarında samsun, kayseri gibi 1.derece yerlerin olmaması gerekmektedir. Bu yerleri mecburi hizmeti biten insanlar için açmalı ve mecburi hizmeti biten insanların daha iyi, daha donanımlı bir hastaneye tayin olacakları güvencesi sağlanmalıdır.

* Donanımsız hastanede döner sermaye de olmayacağı için doktorların doğu hizmetine olanlara sabit döner verilebilir, belki de sabit gelirin üzeri için performans uygulanabilir. Belki de vergi kesintisi alınmayabilir.

* Belki de mecburi hizmet sadece yeni mezunları değil herkesi kapsamalıdır. Yapmayan doktorların da yapması sağlanırsa o zaman insanların içinde ya bana denk geldi, çok şanssızım gibi düşünceler olmaz..

Dr.A.G


........................

Bence öncelikle Anayasa Mahkemesinde olan 2007/04 esas sayılı itiraz davasının neden hala esas incelemesinin bitmediği konusu üzerinde durmak ve süreci hızlandırmak gerekmektedir. saygılar...

........................

Akademik kariyer yapacak bir doktor mecburi hizmet + askerlik nedeniyle tam 4 yıl kaybediyor. Ayrıca bu süre zarfında da bilimsel çalışmadan soğuyor. Örneğin yardımcı doçent olarak sınavı kazanan bir doktor mecburi hizmet nedeniyle kazandığı hakkını kullanamıyor. Bu tam bir adaletsizlik ve hak gaspıdır. Bu durum bir istisna olarak mutlaka düzeltilmelidir.
........................

1) Mecburi hizmet bence insan haklarına aykırı bir durum. Herşeyden önce aileler parçalanıyor. 1,5 yıl insanlar çocuklarından eşlerinden ayrı yaşamak zorunda kalıyor. Eş durumu için eşinin SSKlı olması kabul edilmiyor, 6 aydan 1 gün az bitirme süresi olması durumunda da asistanların eşlerine eş durumu tayini yapılmıyor. Aileler için oluşan hem maddi, hem manevi yıkımın hesabını kimse sormuyor.
2) Hastanelerin donanımını düzenlemeden oraya sadece halka iyi görünmek için doktor yollanması gerçekten büyük bir saçmalık, ameliyathanesi olmayan yerlere cerrahların, solunum fonksiyon testi, bronkoskopi olmayan ilçelere göğüs uzmanı gönderilmesi halka fayda sağlamaktan çok, halkla doktoru karşı karşıya getiriyor. Halk sihirli değnekle doktordan mucizeler yaratmasını bekliyor.
3) Bir diğer sorun da mecburi hizmette doktora verilen maaşlardır, herkes performansa göre ücret alacak diyorlar, fakat düşük nüfuslu ilçelerde belirli bir hasta sayısından fazla hasta olmaması nedeniyle alınan ücretlerde kısıtlı oluyor. Madem her doktor mecburi hizmete gitmek zorunda, her doktora performans sistemi dışında maddi tatmin edecek miktarda sabit bir maaş verilmesi gerekmektedir.
Sorunlarımız çok fakat çözüm üreten yok. Hep beraber olup bir şekilde sesimizi duyurmalıyız. Her ay aidat ödediğimiz Türk Tabipler Birliği ve saygı değer büyük hocalarımız bize bu konuda destek olmamalı ve bu meslekte tekrar hak ettiği itibara ve haklara kavuşmalıdır.

........................

Ben 12. dönem devlet hizmeti yükümlüsü pratisyen hekimim. Mayıs ayında mecburı hizmetımı bıtırmeme ragmen an ıtıbarıyle dıplomamı alabılmek ıcın hala bakanlıgın yazısının unıversıteme ulasmasını beklemekteyım. Zira mecburı bıttıkten sonra dıplomayı almak ıcın calıstıgım mudurluge dılekce vermem geregını gec ogrendım. sozlesmelı tabıp oldugum ıcın acıktan atamaya basvurdum ve atandım. ve sozlesmemı fesh ettım kı atandıgım yere gıdeyım.ama atama ıcın dıploma suretı ıstıyor bakanlık. ama dıplomamı vermiyor!!!mudurlugun dilekçemı ek olarak sundugu yazı bakanlıga henuz ulasmıs. Ve bakanlık atama subedekı memurlar unıversıteye yazılacak yazının haftaya yazılabılecegını, cok yogun olduklarını soyledıler.atama sube mudurune ulasamadım. haftaya yazılacak yazı unıversıteye en erken otekı hafta ulascak. ve benım acıktan atamam yanacak. 12 eylulde belgelerın bakanlıkta olması gerekıyor zıra.
her mezun olanın pratısyen yada uzman hekımın kaydını gayet muntazam bı sekılde alabılen ve gıyabında bıle atayan bakanlıgımız mecburı hızmet bıttıgınde aynı hassasıyetı neden gostermıyor cok merak edıyorum. mecburısı bıtenın yazısını bıttıgı gun yazdıracak bı sıstemı olamazmı merak etmekteyım.
Dr.N.K.A.
........................

Bir önceki mesajda arkadaşımızın bahsettiği dava mecburi hizmetin tümünü iptal ettirmeye yönelikti..bu kanunun tümü hukuka aykırı demiyoruz!..sadece Diplomaya el koyma ile ilgili maddesi KABUL EDİLEMEZ..ve sadece bu maddeye yönelik yeni farklı bir dava var..bahsettiğimiz odur..

........................

Mecburi hizmetle ilgili iç hukuk yolları tükenmiştir. Anayasa mahkemesi mecburi hizmetin devamı yönünde karar vermiştir.

Perşembe, 13 Aralık 2007
Resmî Gazete
11 Aralık 2007 SALI Sayı : 26727
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2006/21
Karar Sayısı : 2006/38
Karar Günü : 13.3.2006
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay Beşinci Daire

VII - SONUÇ
21.6.2005 günlü, 5371 sayılı "Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ile Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 1. maddesiyle 7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na eklenen:
1 - Ek Madde 3'ün;
a - Birinci fıkrasında yer alan "... her eğitimleri için ayrı ayrı olmak kaydı ile ..." ibaresinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,

BENİM MERAK ETTĞİM TTB YADA MECBURİ HİZMETTEN ETKİLENEN BİR DOKTOR NEDEN HEMEN AVRUPA MAHKEMESİNE (AHİM) MÜRACAAT ETMEDİĞİDİR.

İŞİN İLGİNÇ YANI ARTIK HER YER DOKTOR DOLMUŞTUR, MEDİMAGAZİNDE MARDİN İN TÜM PRATİSYEN İHTİYACININ KARŞILANDIĞINA DAİR YAZI DURMAKTADIR


........................

Mevcut sistemde,
İnsan haklarına..Çalışma haklarına..Etik değerlere..ve İnsan vicdanına..Evrensel HUKUKA aykırı bir uygulama devam edilmektedir..
Bu mesele AİHM ye götürülebilse çoktan reddi istenirdi.. ancak götürülemiyor.. neden?... Çünkü AİHM ye gidebilmesi için önce Anayasa Mahkemesinden bir karar çıkması lazım..
Ne zamandır Anayasa mahkemesinde?..19 aydır......
Dünyanın hiçbir gelişmekte olan(mevcut durumumuz budur) veya gelişmiş(hedefimiz budur) ülkesinde.. ve hatta Dikta rejimlerde bile görülemeyecek bir HUKUK DIŞI uygulama nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti'nde hala(!) uygulanabiliyor?...
Olumlu veya olumsuz bir kararın çıkması için önce ilgili davanın anayasa Mahkemesinde görüşülmesi lazım.. Şimdi ve hala(!) soruyoruz:
Anayasa Mahkemesi bu davayı NE ZAMAN görüşecek ??? ...

........................

Merhaba
Benim birkaç önerim var.
*Mecburi hizmet için yeni kuraya katılan biri olarak bence doktorların mecburiye gitmek istememesinin nedenlerinden biri(pratisyenler için) TUS sınavı. Bu nedenle örneğin (miktarları kıyas olsun diye veriyorum) Mecburi hizmetinin %50 sini tamamlayan kişiye TUS da 1 puan eklensin , %100 tamamlayana da 3 puan. Zor koşullarda ( köy,doğu vs vs) çalışanlara da bu puanlar 1,7 katsayısıyla çarpılsın. Bu puanda adaletli olması için de devamlı geçerli olmasın. %50 tamamlayanlar için yapılacak ilk 4 sınavda %100 ünü tamamlayanlar için ise yapılacak ilk 3 sınavda geçerli olsun. Dikkat ederseniz "yapılacak sınav" dedim. yani kişilerin 5 yıl ders çalışıp sonra sınavda bu haklarını kullanmaları mümkün olmayacak. Çünkü 10 sınav geçmiş olacak. Rakamları örnek olsun diye verdim. Sonuçta modifiye edilebilir. Burada özellikle %50 bitirenlere de puan ekleme, atanılan yerlere hiç gitmemeyi azaltabilir. Sonuçta kişi %50 sini bitirir ve istifa eder ve yine puan eklenir ama AZ.
Dr.İ.A.
........................

Mecburi hizmetin iptali için en önemli çıkış yolu Anayasa Mahkemesinde 2007/24 nolu dosyanın karara bağlanması. Oradaki iptal istemi gerekçeleri, başka hiçbir meslek grubuna uygulanmayan bu yasanın nasıl insan haklarına aykırı olduğunu göstermektedir. Ama bu dosya öylece duruyor. BU KONU GÜNDEME GETİRİLİP, BASKI OLUŞTURULAMAZ MI?
Daha adil şartlarda, daha gönüllü bir hizmetin verilebileceği şartlarda çalışmanın sağlanabileceği bir düzenleme yapmak çok mu zor? Yoksa yasayı çıkarırım, zorla yaptırırım tarzı daha mı kolay? Bu düşünceyle gidilirse çözüm olamaz. Hemen herkes sürem bitse de kurtulayım diye düşünüyor. Yani kalıcı bir çözüm sağlanamıyor.
Mecburi hizmet kuralarında en mahrum bölgeler ile eğitim araştırma hastanelerinin aynı münhal yerler listesine konması da bence başka bir adaletsizlik. Akademik özelliği olan kadrolara atamaların daha farklı ve OBJEKTİF kriterlere göre yapılması gerekmez mi?


........................

Mecburi hizmetini bitirmiş bir uzman doktor olarak yaşadığım sorunları aktarmak istiyorum.
1- Arkadaşlar branşı ne olursa olsun genelde ilçelere veriliyor. Cerrahi branşta iseniz yandınız. Kapısında ameliyathane yazan bir oda ile başbaşa kalıyorsunuz. Ne ekip ne ekipman var. Yeni uzman olmuş bir cerrah vaka yapmazsa körelir. Mecburiyetten gün geçiriyorsunuz. Yeterli doktorda yoksa acilde nöbet tutuyorsunuz. Bir genel cerrah yada üroloji uzmanı farenjit, hipertansiyon muayenesi yapıp puanını ortalamaya yanaştırıp döner sermaye almaya çalışıyor. Devlet yıllarca okutup uzman yapıyor. Sonra körelmesi için 10 bin nufuslu ilçelere size cerrah getirdim demek için atıyor ve orada unutuyor.
2- Mecburiye başladığınız 1. hafta askerlik sorunu başınızda celp döneminde hastalanıp rapor alıyorsunuz hemen ağır cezada mahkemeye. Hakkınızda polis araması. Bir ara hastaneden çok karakola gidiyordum bu meseleden dolayı. 18 yaşında tıp fakültesine giriyoruz 6 yıl tıp üstüne 6 yıl uzmanlık yaşımız oluyor 30.Sonra 2 yıl mecburi hizmet yaş oluyor 32. Çoğumuz evleniyor çoluk çocuğa karışıyor haydi askerliğe. Aileler 1 yıl ayrı kalıyor çoğu perişan oluyor. Bizim yaşımızdakiler binbaşı yada yarbay olmuş bize askerlik yap diyorlar. Doktorların askerlik problemine bir çözüm bulunması lazım. Ne zamana kadar böyle devam ederki?
3- Mecburi hizmetle ilçelere gönderilen doktorların amiri sağlık müdürü olmalı. Kaymakama bağlı olan doktorlar kaymakam biraz ters ise büyük sorun yaşıyorlar. Sırf kaymakamın tersliği yüzünden istifa eden arkadaşlarımız oldu.
4- Mecburi süreniz bittiğinde herşey bitmiyor. Ya istifa edeceksiniz yada düzgün bir kura yeri açılmasını 5-10 yıl bekleyeceksiniz.
5- Bazen de kanunda yeri olmamasına rağmen mecburi hizmette geçici görevle oradan oraya gönderilen doktorlara sahip çıkılması gerek artık....

........................

Mecburi hizmetle ilgili en önemli konu Diplomalara El Koyulması konusudur..
Bu konuda hekimler yanlış değerlendiriliyor..
Mecburi hizmet kaldırılsın demiyoruz..diplomalarımıza el konmasın diyoruz!!!
Bu konuda belirtildiği gibi Anayasa mahkemesine yansıtılmış bir dava adeta KAYBOLMUŞ, nerede olduğu ve nezaman görüşüleceği meçhul...
Eğer devlet doğuyu hekimlere cazip kılamıyorsa, düzeltilmesi gereken hataları kendisinde aramalıdır..
Bir de öneri: Doktor bulundurmakta zorluk çekilen yerleşim yerlerinde doktorun Devletle anlaşmış Özel Sağlık kurumlarında hizmetini yerine getirmesine izin verilsin..Yani mecburi hizmet yeri Mardin Derik olan bir genel cerrah neden illaki imkanları olmayan Devlet hastanesinde çalışmak zorunda? Yine mecburi hizmetini yapsın..yine Mardin de..ama ameliyathanesi ve ekipmanı-personeli olan bir özel kurumda yapsın..Birbuçuk yıl hiç ameliyat yapamadan mecburihizmet eden bir Cerrah kime ne fayda sağlayabilir???.. Tamam cevabı buldum galiba..Mevcut hükümete seçim döneminde "Bakın size cerrah bile getirttim..hem de kulağından tutup sürükleyerek" deme imkanı sağlayabilir...
Bilmem anlatabildim mi..taşıma suyla değirmen dönmez ama siyasi fayda sağlanabilir!
Lütfen artık 2008 de bu hukuk dışı uygulamaya birileri(!?!) "DUR" desin.
Saygılar.

........................

Bütün arkadaşlarımızın dikkatine,
Mecburi hizmetle ilgili en önemli sorun, Sağlık Bakanlığının diplomalarımıza el koymasıdır.
Hiç bir meslek grubuna reva görülmeyen bu uygulama hekimlere yapılmış en büyük haksızlıktır.
Bu konuyla ilgili dava dosyası Anayasa Mahkemesinde 1,5 yıldır görüşmeyi beklemektedir. Bazı malum konularda
süratle hareket eden Anayasa Mahkemesinin bu dosyayı uzun süredir bekletmesi manidardır. Lütfen bu konuda baskı oluşturalım.

........................

Sayın Medimagazin yöneticileri: öncelikle bu konuyu açtığınız için Sizlere teşekkür ediyorum. Ben mecburi hizmette bunalıma girdim ve kimseye doğru dürüst faydam olmadı. Doktorlukta Devlet memurluğu sisteminden vaz geçilmelidir, tüm doktorlar işçi statüsünde istihdam edilmelidir. Hızla aile hekimliğine geçilmelidir, her köyün minübüsü var, köy sağlık ocakları kapatılmalıdır, il ve ilçe merkezlerinde her 2500 nüfusa bir aile hekimi verilmelidir. Köyde ( belde dahil) yaşayanların sağlık hizmetleri ilçe merkezlerinde 24 saat vardiya usulüyle çalışan sağlık ocaklarında verilmelidir (TUS'a hazırlanan yeni mezun hekimler yüksek maaş olunca vardiya usulüyle seve seve çalışırlar) Maaşlar net 5000 YTL olmalıdır.
Doktor sayımız yeterlidir. Sağlık Bakanlığı ve YÖK doktor sayısını 104.000 olarak açıklamıştır ama bu doğru değildir, 21. dönem mecburi himete gönderilenlerin tescil numaralarına bakılırsa 141000 li tescil numaralarının verildiği görülecektir. 31 temmuz 2008 de mezun olan 2500 kişi buna eklenirse tescil numaraları 143000 i aşar. 7000 hekimiz vefat etmiş olsa 5000 hekimimiz yaşlılıktan çalışmıyor olsa bile 131000 hekimimiz olduğu açıktır. Demekki en az 27000 hekimimiz ya yurt dışında yada başka iş yapıyor. Bunları kazanmak için her pratisyen hekime en az 5000 YTL maaş verilmeli ve köylerde mecburi hizmete son verilmelidir. Köylerin koruyucu sağlık hizmetleri bir halk sağlığı uzmanı ekip başıyla çok sayıda mobil yardımcı sağlık personelinden oluşan ekiple rahatça sağlanabilir.

Dr. E.G.
........................

Mecburi hizmet sırasında askerliği tecil ettirememek gerçekten ciddi bir problem. Biz askere gitmeyelim demiyoruz ama sadece mecburi hizmeti bitirip öyle gidelim diyoruz, bize son yıllarda olduğu gibi bu konuda da zorluk çıkartılıyor, bunu anlamak gerçekten mümkün değil. Aile birliğimiz bozuldu, mesleğe inancımız, motivasyonumuz alt seviyelerde. Fırsatı ve imkanı olsa (maddi olarak), mesleği bırakacak olanlar en az %80'dir. Geri kalanlarda ununu elemiş eski doktorlar zaten.
Dr.B.N.
........................

Mecburi hizmet ve askerlik gerçekten çok mağdur edici. Askerlik hizmeti mecburi hizmete sayılmak zorunda bence. Askerdeyken konuyu gündeme getirdiğimizde savunma bakanlığı ve genelkurmay başkanlığının bunu teklif ettiği ve sağlık bakanlığının askerlik hizmetinin mecburi hizmete sayılmasını reddettiğini söylediler. Önceden öğretmenlerin askerlik hizmeti doğu hizmetine saylıyordu mesela. Erkek doktorlar örneğin akademisyen olacaksa bayanlara göre 1 sene geç başlayabiliyorlar. Mecburi hizmet zaten ruh sağlığımızı bozdu, ailelerimizi dağıttı, hekimlik motivasyonumuzu kaybettirdi hiç olmazsa kariyer yapmamıza engel olmasın.

........................

Mecburi hizmetin negatif yönleri burada konuşulacaktır.. Ben mecburi hizmetle birlikte karşımıza çıkan askerlik probleminin hafifletilmesi için bir çalışmanın olup olmadığını merak ediyorum doğrusu...
Sağlık Bakanlığının hekimlerini korumadığı gibi, baskı altına aldığını düşünüyorum.. Askere gitmesi için elinden geleni yapıyor... Aslında kimse "ben askere gitmeyeyim" demiyor.. Ancak gerek eğitim gerek mecburi hizmet sırasında , gerekse sosyal yaşantıda askerliği en uygun zamana yerleştirmeye çalışan hekimlere baskı yapmakta... Her kamu kurumu çalışanlarına bu konuda sonuna kadar destek olurken, Sağlık Bakanlığı sürekli köstek olmakta... Bizi yönetenlerden bu konuda anlayış ve yardım bekliyoruz...Sorunları çözmek yerine yeni sorunlar yaratmak yönetici anlayışı ile bağdaşmıyor...
Dr.H.U.
........................

<b>ayin
konusu:
mecburi̇
hi̇zmet
/
sikintilar-çözüm
öneri̇leri̇</b>
(28)
Yorum (1)
h.g.ı
Ben öncelikle medimagazin yöneticilerine bu konuyu gündeme getirdikleri için teşekkür ediyorum. öncelikle bu mecburi hizmette kesinlikle hak veya adalet yoktur.Mesela bu süreler neye göre belirleniyor?Bence hiçbir mantığı yok Şırnak ilçesi 500 gün ondan daha batıda olan ilçelerde 400 gün vs vs.İnsan kendini hapishanede gibi hissediyor ve sürenin başlamasından itibaren geriye doğru sayıyor.Gerçi süre bitince de çile bitmiyor,herkes istifa edip özele geçmeye bir bakıma zorlanıyor.Akademisyen olmak istesen de bir şey yapamıyorsun zaten imkansızlıklar içerisinde. Diğer bir durum eş durumu veya sağlık mazaret atamalarında da bir adalet yok.Başvuruyorsun eş durumuna çıkıyor merkezden 80 km ileri bir ilçe eğer şehrin de bir ucunda oturuyorsan oluyor 95 km.Bir sonraki mazaret kuralarına bakıyorsun hep şehir merkezi hatta göbeği.Bunun neresinde adalet.Her gün gidiş dönüş yapmak zorundasın evi ve çoluk çocuğu taşıyamyorsan bu ne demek her gün 180 km katetmek zorundasın demek.Acaba soruyorum bu doktor hastaya ne kadar verimli olur? Ayrıca nöbetler icap tutuluyor ama icapda ilçe sınırlarında olman lazım hele de kadın doğum gibi günah keçisi bir bölümdeysen hastanede yatıp kalkman lazım.Mesela 2 doktorsan ne olacak o zaman ayın yarısında hastanede gecelemelisin.Bunu ben demiyorum sağlık bakanlığı diyor.Senin aile düzenin bozulmuş çoluk çocuk ve eşin perişan kimin umurunda. Arkadaşlara katılıyorum bizim ülkemizde bilime saygı yok akademisyen olmak isteyenin mecburi hizmetler(pratisyen+uzman+yan dal uzmanı)ve askerlik gibi nedenlerle önü tıkanıyor. Çözümler 1.Kesinlikle doktor ailesini geçindirmek için geçim sıkıntısı çekmeyecek kadar net maaş almalı.Mesleğini sırf asgari şartlarda geçinmek ve borçlarını ödemek için yapmamalı 2.Tüm kuralarda adalet olmalı.Mecburi hizmet ve eş durumlarında aynı şartlar sağlanmalı 3.Akademisyen olmak isteyenlerin önünü tıkamamak için mecburi hizmet 3-4 kere değil sadece BİR kere yapılmalı
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir