Medimagazin logo

Adalet Bakanı Bozdağ: Hekim tıbbın kurallarına kasten aykırı davranmadığı sürece tazminata konu olmayacak

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ “Sağlık Çalışanlarının Hukuken Korunması Sempozyumu”nda açıklamalarda bulundu. Burada açıklamalarda bulunan Bakan Bozdağ, "Hekimin, tıbbın gereklerine kasten aykırı davrandığı sabit olmadıkça tazminata konu olmayacaktır." dedi.
Kaynak: AA
Adalet Bakanı Bozdağ: Hekim tıbbın kurallarına kasten aykırı davranmadığı sürece tazminata konu olmayacak
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Adalet Akademisince Ankara'da bir otelde düzenlenen "Sağlık Çalışanlarının Hukuken Korunması Sempozyumu"na Adalet Bakanı Bozdağ, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yargı mensupları, sağlık çalışanları ve çok sayıda davetli katıldı.

Koca, burada yaptığı açılış konuşmasında, salonda adaletin temsilcilerinin bulunduğunu hatırlatarak, "Bense, bugün karşınızda tedavi etmeye çalıştığı bir hastası ya da hastasının yakını tarafından şiddete uğramış bir hekim olarak oturabilirdim. Bugün karşınızda erken doğmuş, yenidoğan yoğun bakımda yaşatmaya çalıştığım ve gözlerini kaybetmiş bir bebeğin ailesi tarafından haksız bir davaya uğramış bir hekim olarak da oturabilirdim." ifadesini kullandı.

Sağlık çalışanlarının iki önemli sorununu çözmek için Bakan Bozdağ ile göreve geldiği ilk günden beri uzun mesailer harcayarak çalıştıklarını vurgulayan Koca, "Sağlıkta şiddet ve malpraktis davalarının suiistimali camiamızın en büyük sorunlarıdır." sözlerini sarf etti.

"Konulan kural, haddi aşana haddini bildirmiyor"

Fahrettin Koca, Bakan Bozdağ'ın "Hekimleri de hakimler gibi korumalıyız" sözünü anımsatarak, "Bu iki sorunun çözüme ulaşması için gösterdikleri samimi çaba için camiamız adına Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ'a çok teşekkür ederim. Sesimizi duydu, kendisini bizim yerimize koydu, inisiyatif aldı ve büyük gayret gösterdi." diye konuştu.

 

 

Sağlık Bakanı Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizler uzun süredir sağlıkta şiddetin önlenmesi ve malpraktisin suiistimal edilmemesi için Sayın Bakanımla çalışıyoruz. Mevzuat açısından ihtiyacımızın tanımını birlikte yapmaya çalıştık. Fakat burada esas gücümüz sizler olacaksınız. Yaşadığımız zorluklara sizler inanmazsanız netice almamız mümkün değil.

Kanun ile sınırlar çiziliyor. Mevzuat buna uygun olarak belirleniyor. Kural, haddi tanımlıyor. Haddi aşanın ise cezalandırılmasını işaret ediyor. Bugün konulan kural, haddi aşana haddini bildirmiyor. Yasanın huzuruna giden olayları azaltmak için çalışıyoruz. Fakat yasa, koruyucu bir çatı; demir parmaklıklar had bildirir bir gerçek olmadan arkadaşlarımızın imdat çığlıkları, beyaz kod panikleri hiçbirimize huzur vermez."

"Şartlarımızın, hukukumuzun korunması lazım"

Mecliste 11 Aralık 2021'de gerçekleştirilen bütçe görüşmelerinde "Bizler canına kastedeni bile tedavi etmeye yemin etmiş bir mesleğin mensubuyuz" dediğini hatırlatan Koca, "Bu alelade bir ifade değildir. Savaşta düşman saflarında yer alanı bile hayatta tutmak için yeminimiz var. Ancak bu yeminimizi tutabilmemiz için şartlarımızın, hukukumuzun korunması lazım." görüşünü paylaştı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şunları kaydetti:

"Bir hakimin, savcının ya da avukatın hüküm vermek, iddiada bulunmak ya da hakkını savunmak için konuşmak istediğinde dilinin kesildiğini düşünün. Hem de hakkında hüküm verdiği, hakkında iddiada bulunduğu ya da hakkını savunduğu kişi tarafından. Bu korkunç olayın, bir cerrahın bir daha ameliyat yapamayacağı seviyede elinin kesilmesinden ne farkı var?

En ufak bir sağlık sorunu yaşadığımızda dilimizden düşürmediğimiz bir ifade var; 'her şeyin başı sağlık'. Bu sözün dilden hakikate dönüşmesinin bir sonucu var. Sağlığın başı kesilirken sizlerin sessizce beklemeyeceğinden eminiz demektir."

"Mesleğini onuruyla yapan binlerce hekimimizi işini kaygıyla yapmaktan kurtarmalıyız"

Bakan Koca, birkaç münferit olay dışında, meslek ahlakından ödün vermeden çalışan koca bir camianın cezalandırılmasından bahsettiğinin altını çizerek, "Her meslek grubunda işini gereği gibi yapmayan az sayıda kişi olabilir. Bunlar için alınacak tedbirlerde hiçbir beis yok. Ancak mesleğini onuruyla yapan binlerce hekimimizi işini kaygıyla yapmaktan kurtarmalıyız." açıklamasında bulundu.

Yargı mensuplarına çağrı

Sağlık Bakanı Koca, sağlıkta şiddet suçlarına karşı artık ne yapılması gerektiğinin bilindiğine, suçun kamuyu hedef alan boyutunun ise giderek çok daha iyi kavrandığına inandığını vurgulayarak, "Malpraktis davalarındaki istismarlar konusunda ise aynı kökten gelen hekim ve hakim kelimelerinin kardeşliğini hatırlatıyorum. Sağlığa, sağlık hizmetine hepimizin ihtiyacı var. Bugün ise sağlıkçıların size ihtiyacı var. Hakkımızı, hukukumuzu lütfen koruyun." diye konuştu.

"Hekimlerimiz de hakimlerimiz gibi korunmalı"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmek ve oradaki haksızlık ve hukuksuzluklara son vermenin çok önemli olduğunu söyleyerek hekimler ve sağlık çalışanlarının insanların yaşam hakkı ve daha iyi yaşama için büyük görev yaptığını kaydetti.

Hekim ve hakimlerin her ikisinin de hizmet ettiği değerlerin herkesin hayatı için son derece anlamlı olduğuna işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bizim anayasamız ve yasalarımız, yaptıkları işler dolayısıyla aldıkları kararlar nedeniyle hakim ve savcılar için ne tür bir teminat öngörüyorsa hekimler, diş hekimleri ve sağlık çalışanları için de aynı güvenceyi, teminatı öngören tarihi adımı atmalıyız. Hekimlerimiz de hakimlerimiz gibi korunmalı, ikisi de bizim hayatımızı, bizi koruyan, kollayan bize değer veren önemli görevleri ifa ediyorlar."

Sağlık Bakanı Koca ile sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümü için görüşmeler yaptıklarını belirten Bozdağ, "Sağlık çalışanlarının ben Bakan olarak da emrindeyim, vatandaş Bekir Bozdağ olarak da emrindeyim." dedi.

Tazminat davaları konusu

Sağlık çalışanlarına yönelik tazminat davalarına değinen Bozdağ, tazminat davaları karşısında hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarını korumanın çift yönlü faydasının olduğuna inandığını söyledi. Bu yolla hem vatandaşı hem de sağlık çalışanlarını koruyacaklarını kaydeden Bozdağ, böylece vatandaşın şifasını bulmasını hızlandırmayı sağladıklarını belirtti.

Sağlık çalışanının tedavide hataya düşme konusunda, tazminatla karşı karşıya kalma riski karşısında tedavide karar vermekte zorlanabileceğini belirten Bozdağ, bu sebeple kalp ve damar cerrahisi gibi alanların diğer alanlara göre daha az tercih edilmeye başlandığını söyledi.

Tazminat riskinin hekimleri daha mesleğin başında korku ve baskı altında bıraktığını belirten Bozdağ, tıbbın gerekliliğine uymayan hekimlerin ise tazminatla karşılaşabileceğini kaydetti.

Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Tıbbın gereklerine kasten aykırı davrandığı sabit olmadıkça tazminata konu olmayacaktır. Bile bile tıbbın gerekliliklerine aykırı olduğunu bile bile davrandığı takdirde, bu da yargı kararıyla sabit olduğu takdirde ancak tazminata konu olabilecek. Ama onun da rücusu, mesleki sorumluluk kurulu kararıyla verecektir. Bu büyük bir güvencedir. İnşallah bu güvence hekimlerimiz için hayırlı olur, vatandaşlarımız için de hayırlı olur."

 "Merhameti değil adaleti esas almak lazım"

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete de değinen Bekir Bozdağ, görevi sağlık dağıtmak olan kişilere şiddeti anlamakta zorluk çektiğini belirtti.

Bu konuda hakim ve savcılara büyük görevler düştüğünü belirten Bozdağ, kanun ne olursa olsun kanunun, uygulayıcının kararına kaldığını söyledi. Bozdağ, "Kararları verirken de kadına şiddetle ilgili de söyledim, merhameti değil adaleti esas almak lazım." diye konuştu.

Bozdağ, uygulama konusunda hakimlere çok iş düştüğünü belirterek, Yargıtay'ın birkaç içtihadıyla bu konunun yeni bir düzene kavuşabileceğini söyledi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hekimler ve sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutladı.

 

 

 

 

 

 

sağlık bakanı dr. fahrettin koca
sağlık çalışanlarının hukuken korunması sempozyumu
Yorum (30)
mr
hekim sendikaları gerekli düzenlemeleri iletti bunlardan azı süresiz iş bırakma nedenidir.
23
Cevapla
Coşkun
1989 yılı Mayıs ayında merhum başvekil Turgut Özal doktorların aldığı maaşı yüzde yüz artırıyorum demişti, kimse inanmamış Mustafa Denizli’nin biz bu takıma 4 atar ve Galatasaray bu turu geçer demesi gibi (1989da) alay edip olamaz denmişti.Ama bir hafta sonra mucize gerçekleşmiş ve maaşlar yüzde yüz artırılmıştı.Ben sayın Cumhurbaşkanı’nın ve sayın Bakanın bu işi çözeceğini ve İskender’in Gordion düğümünü çözdüğü gibi olacağına inanıyorum.Bunlar yapılırken hekimlerin ve diğer yardımcı sağlık personelinizde özlük haklarının düzeltilip uzunca bir süre bu işlerle artık uğratılmaması kanaatindeyim.Önümüzdeki günlerde olacakları heyecanla bekliyoruz.
27
Cevapla
Akademisyen
Sayın Adalet ve Sağlık bakanlarımız. Herşeyden önce emeklerinize sağlık. Malpraktis yasası çıkarılırken bizlerinde önerilerini paylaşmak istiyorum. 1-Özellikle yasanın önceden açılan, sonuçlanmamış, devam eden davaları da içermesi gerektiği Adalet Bakanı Sn. Bekir Bozdağ tarafından da yasa hakkında bir kısım yüzeysel bilgiler verilmiş olmakla birlikte, çıkması muhtemel yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelecek olayla ilgili değil, hali hazırda devam eden davaları da kapsaması gerekmektedir. Zira hakkında devam eden bir dava bulunan hekimden alınabilecek verimde düşüş meydana gelebilecektir. 2-Özel kamu ayırımı yapılmaması Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarında, İlk derece mahkemeleri, istinaf ile Yargıtay ve Danıştay tarafından verilen kararlarda nasıl ki özel de ya da kamuda çalışan hekimlerle ilgili bir ayrıma gidilmiyor ve olayı “hekim” özünde değerlendiriyorsa, yeni çıkan yasa da “hekim” odaklı olması ve özel-kamu çalışan ayrımı yapılmaksızın yaşanan tüm hekimleri çatısı altına alması beklenmektedir. Hukuki korumanın yalnızca kamuya yapılması, özel hastanelerde ya da tıp merkezlerinde görev yapan hekimlerin yasa kapsamı dışında tutulması, sağlık sisteminde daha büyük yaraların oluşmasına sebebiyet verebilecektir. 3-Son 20 yılda tazminata mahkum olmuş doktorların mağduriyetinin giderilmesi. Malpraktis sebebiyle binlerce hekim mağdur olmuş ve milyonlara varan tazminatlar ödemek zorunda kalmış ya da ödeme tehdidi altındadır. Hekimlerin ceza ve tazminat baskısı altında olmaksızın çalışması, sağlık sisteminin etkin ve verimli işleyişi için olmazsa olmazlardandır. Bu kapsamda hekimler aleyhine açılmış ve hekimlerin kaybettiği davalarda tazminatlara mahkum olan hekimlerin mağduriyetlerinin bir nebze de olsa giderilmesi adına son 20 yıllık sürede tazminata mahkum olmuş doktorlarının bu anlamdaki mağduriyetlerinin giderilmesi çok önemlidir. Bu konunun da yasa kapsamına alınması hekimlerin başta Almanya olmak üzere, yurtdışına çıkma isteklerini de ortadan kaldırmaya büyük katkı sağlayacaktır. 4-Ceza kanununda olduğu gibi yeni çıkan yasanın sanık ya da failin lehine uygulanması maddesi Anayasa’nın 38. maddesinde suçta ve cezada kanunilik ilkesi düzenlenmiştir. Nitekim sözü edilen anayasal ilke doğrultusunda düzenlenen Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinde lehe kanunun uygulanması ilkesi “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” şeklinde ifade edilmiştir. Bu haliyle yasalaşması beklenen kanunun hekimler hakkında devam eden ya da sonuçlanan ceza davalarında da geriye doğru etki etmesi ve sanık lehine sonuç doğurmasının temini sağlanmalıdır. 5-En kötü ihtimalde rücu durumu olursa da tazminat miktarı sigorta teminatını geçmemeli. Ayrıca sigorta teminat miktarlarının yıllık artış oranları lehimize olacak şekilde arttırılmalı. 6-Tazminat davalarının sigorta poliçelerindeki ödeme üst sınırıyla sınırlandırılması önemli. Muayene ücreti 100 ₺ olan bir hastada meydana gelebilecek bir malpraktis davası hekime 7-8 milyon olmamalı. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Sn. Bekir Bozdağ; “Onlar da tıbbın gereklerine aykırı davrandıkları, bu suretle görevlerini kötüye kullandıkları sabit olursa o zaman onlara rücu etme veya etmemeye Sağlık Bakanlığının bünyesinde oluşturulan kurul karar verecektir. Bu da son derece önemli. Hekimlerimiz açısından olduğu kadar tedavi için hastaneye müracaat eden her bir vatandaşımız için de önemlidir. Burada vatandaşlarımızın bir mağduriyeti de söz konusu olmayacak. Tazminatı gerektiren bir durum olursa bu tazminatı devlet vatandaşımıza ödeyecektir. Vatandaşımızın tazminat taleplerinin önüne bir engel koymuyoruz. Hekimleri bunun baskısından kurtarıp, rahat ve güven içerisinde, kendinden emin bir biçimde hastaya şifayı erken vakitte ulaştırması için bir güvence getiriyoruz. Bu da tarihi bir adım.” Şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Anlaşıldığı kadarıyla hekimin kusurunun sabit olması halinde rücu etmeye yönelik son karar Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak kurul tarafından verilecektir. Bu kapsamda hekimlerin sigorta teminat miktarlarının yıllık artış oranlarının somut veriler doğrultusunda artırılması, limit sınırı getirilmemesi, manevi tazminat limitlerinin de maddi tazminat limitleri gibi değer üzerinden olması, yüzdelik dilime takılma durumunun kaldırılması, limitlerin yükselmesine bağlı olarak primlerin hayatın olağan akışına aykırı olmayacak şekilde güncellenmesi ve her ne surette olursa olsun, hekim aleyhine rücu edilen tazminatların limitler dahilinde olmasının temin edilmesi gerekmektedir. 7-Sadece tazminat değil ayrıca beraberinde ceza davaları da oluyor, ceza davaları içinde hakimlere tanınan devlet koruması hekimlere de getirilmeli. Hekimler de hakimler gibi korunmalıdır. Nasıl ki hakim tarafından hatalı bir karar verildiği zaman itiraz mercinin işletilmesi ile istinaf ve Yargıtay gibi mercilerden kararın bozulması sonrasında yeniden yargılama yapılmasına olanak sağlanıyor, yani hakimin görevi esnasında hatalı kararı sonrasında hakime cezai yönden sorumluluk yüklenmiyorsa, doktorların da benzer şekilde görevleri esnasında ve görevleri gereği muayene, cerrahi operasyon vb faaliyetleri sonucunda cezai müeyyideye tabi tutulmalarının engellenmesi gerekmektedir. Doktorlar kendini güvende hissetmedikleri zaman, ameliyat kararı almayı öteleme, ya da daha iyi şartlardaki yurtdışı kaynaklı teklifleri değerlendirmek suretiyle ülkeyi terk etme seçeneklerini değerlendirmeyi tercih edebiliyorlar. 8- Malpraktis Davaları Zamanaşımı Sürelerinin Kısıtlanması Haksız fiile dayalı olarak olduğu kabul edilen ve özel hastane veya doktorlara açılacak malpraktis davalarında zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımı doğmaktadır. Vekalet sözleşmesine ya da eser sözleşmesine dayalı olarak özel hastaneler ve doktorlar aleyhine tüketici mahkemelerinde açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Örneğin hastanın karnında ameliyattan kalma makas unutma vb Doktorun tıbbi uygulama konusunda ağır kusuru varsa yapılan işlemin niteliğine bakılmaksızın zamanaşımı süresi 20 yıldır. Tıbbi müdahale öncesi hasta izni alınmaksızın vekaletsiz iş görme sebebiyle açılan malpraktis davaları zamanaşımı ise 10 yıldır. Belirtilen zamanaşımı süreleri doktorları 20 yıla kadar yapmış olduğu işlem sebebiyle bağlamaktadır. Haliyle neredeyse hekimin mesleğe başladığı günden emekli olacağı zamana kadar ki sürede bakmış olduğu tüm hastalarıyla ilgili kendisine sorumluluk yüklenebileceğini göstermektedir. Çok uzun zaman alan bu zamanaşımı sürelerinin makul sürelere çekilmesi önem arz etmektedir. 9-Hekimlerin Şiddete karşı korunması Geçtiğimiz günlerde konuşma yapan Bekir Bozdağ, hekimlere şiddete karşı korumak için daha önce yapılan düzenlemelere ek olarak bazı düzenlemeler yapılacağını belirtmiştir. Gerçekten de her ne kadar sağlıkta şiddetin önlenmesi için birtakım yasalar çıkartılmış ise de, hekimlerin maruz kaldığı saldırılar sonrasında hakimler tarafından verilen kararlar şiddetin önüne geçmede pek de faydalı olmamaktadır. Bunun yerine Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 100’de değişiklik yaparak, doktora şiddetin doğrudan CMK katalog suçlar içine eklenmesi biraz daha şiddetin önüne geçecektir diye düşünmekteyiz. 10-Konu Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. Maddesinde de kendisine yer bulmaktadır. Anılan madde hükmünde aynen “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulanması” anlamına gelir” denilmek suretiyle yargılamalarda hekimlerin aleyhine olarak kullanılmakta ve hekimlere sigorta limitleri üzerinde ciddi boyutlara ulaşan aleyhe tazminatların çıkmasına sebebiyet vermektedir. Yargıtay ve Danıştay Malpriktis kavramını ile ilgili tanımlama yaparken şu şekilde bir açıklamada bulunmaktadır. “Tıp biliminin standartlarına ve tecrübelere göre gerekli olan özenin bulunmadığı ve bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü hekim müdahalesi uygulama hatası (malpraktis) olarak anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, hastanın tanı ve tedavisi sırasında standart uygulamanın yapılmaması, bilgi ve beceri eksikliği, hastaya uygun tedavi uygulanmaması; tıbbi hata olarak tanımlanabilir. Bu noktada hatalı tıbbi uygulama sonucu doğacak sorumluluk “kusura dayalı genel sorumluluk”tur. Hekimin hukuksal sorumluluğu bakımından ölçü; tecrübeli bir uzman hekim standardıdır. Hekim, objektif olarak olayların normal gelişimine ve subjektif olarak da kendi kişisel tecrübesine, kişisel yeteneğine, bireysel mesleki bilgisine, eğitiminin nitelik ve derecesine göre, hastanın sağlığında bir zarar gelmesini önceden görebilecek durumda olmalıdır. Bu halde karşımıza özen yükümlülüğü çıkmaktadır. Hekimin özen yükümlülüğünün ihlali, üç alanda yoğunlaşmaktadır; birincisi, hastanın tedavisinde yani teşhis, endikasyon, tıbbi tedbirin seçimi, bu tedbirin uygulanması, tedavi yahut cerrahi girişim sonrası bakım alanındadır. İkincisi, hastanın aydınlatılması ve anamnez alınmasıdır. Üçüncüsü, klinik organizasyonu alanında (personelin niteliği, yeterli sayıda personel bulundurulması, hekimlerin birbiriyle işbirliği (Konsültasyon)dir. Bu üç alandaki kusuru, sırasıyla uygulama kusuru (tedavide hata), aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru olarak değerlendirmek mümkündür. Bu üç kusura “Tıbbi Uygulama Hatası” (Malpraktis) adı verilmektedir.” Tüm bu açıklamalara ilaveten belirtmekte fayda görmekteyiz ki, Ceza hakimleri yönünden sorumluluk Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 141’de ele alınmıştır. 142. madde uyarınca ise örneğin; hakimin kararı sebebiyle tutuklu kalmış bir kişinin tazminat istemesi için üç ay içinde devlete karşı tazminat davası açabilmesi öngörülmüştür. Yani vatandaş hakkını hakimden değil, devletten talep etmektedir. Malpraktis davalarında da hekimin görevi esnasında uygulanan yöntem esnasında ve sonrasında hekim hatası olduğunun anlaşılması halinde dahi, konu “görevi esnasında” kabul edilmeli ve sorumluluk hekime yüklenmemelidir.
21
Cevapla
A.a
Hekim tıbbın kurallarına kasten aykırı davranmadığı sürece tazminata konu olmayacak..... KİME GÖRE? NEYE GÖRE KASIT SAYIN BAKANIM?
25
Cevapla
A.a
Hekim tıbbın kurallarına kasten aykırı davranmadığı sürece tazminata konu olmayacak....BURDAN ŞU ANLAM DA ÇIKABİLİR...EĞER HEKİM TAZMİNAT YEDİYSE KASTEN YARALAMA YA DA ÖLDÜRME SUÇU SABİT OLMUŞTUR...
29
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir