Medimagazin logo

İlaçta hedef dışa bağımlılığı bitirmek

Türkiye'nin ilaçta dışa bağımlılığının en aza indirilmesi için yerli üretimin desteklenmesi hedefleniyor.
İlaçta hedef dışa bağımlılığı bitirmek
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman, son 10 yılda ilaç için dışarıya 60 milyar dolar harcandığını, yüzde 85 de tıbbi cihazda cari açık bulunduğunu belirterek, "İlaç ihtiyacımızı kamunun alım gücünü kullanarak iç kaynaklardan tedarik etmeyi hedefimize aldık, istedikleri kadar yazsınlar çizsinler bundan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

 Yerli ilaç üretimiyle ilgili hedefler konusunda bilgi veren Kerman, Türkiye'nin ilaçta dışa bağımlı yapısının sona erdirilmesi, geçmişte daha çok kanser ilaçlarıyla gündeme gelen ve hastaları mağdur eden temin sorununun bir daha yaşanmaması için ciddi önlemler getirileceğini bildirdi.

Kerman, "Yüzde 78'e yakın oranda imal ikamesi, yüzde 22 oranında ithal ikamesi var ancak değer olarak ithal ürünler daha pahalı ve ihtiyacımız yüzde 50'nin üzerinde dışarıdan gelen ilaçlardan karşılanıyor. Bu da düz bir hesapla her bir kutu ithal ilacın, imal ilaca göre 5 kat pahalı olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

Sağlık Bakanlığının hasta odaklı düşünmesi gerektiğini dile getiren Kerman, "Bir ilaç bulunmuyorsa bunun sebepleriyle mücadele etmemiz gerekir. Bazı ilaçların bulunmamasının nedeninin son zamanlarda fiyatlandırma politikasıyla ilgili olduğu görülüyor" dedi.

Türkiye'de ilaç fiyatları belirlenirken "referans fiyat sistemi"nin kullanıldığını, Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz esas alınarak fiyatlandırma yapıldığını anımsatan Kerman, şu bilgileri aktardı:

"Bunların fiyatları Kuzey ve Orta Avrupa'dan ucuzdur ve hastalıklar da bize benzer. Referans ülkelerde, mesela Yunanistan ve İspanya'da aşırı fiyat düşmesi olursa Türkiye de bundan etkileniyor ve fiyat düşüyor. Ayrıca, bu fiyatı alınca sabit kurla çarpıyoruz. Oysa o ülkelerde avro kullanılıyor ve kurla ilgili sorun yok. Türkiye'de 2009'dan beri sabit kur değeri değişmedi. Ayrıca ilacın eşdeğeri varsa hem referans hem de eşdeğer ürün için bulduğumuz fiyatın yüzde 60'ını alıyoruz. Sonra SGK geri ödeme listesine girerken yüzde 41'e kadar kamu kurumu iskontosu uygulanıyor."

Referans ülkelerdeki düşüş, sabit kur ve iskonto uygulamalarının birçok ürün için alt limitleri zorlamış olabileceğini dile getiren Kerman, ekonomik tedbirlerin uygulamaya sokulduğu dönemde, tedarik sorunu yaşanabileceğini tahmin ettikleri 300-350 ürünlük bir liste hazırladıklarını, nitekim bu sorunların tek tek yaşanmaya başlandığını ifade etti.

Kerman, bu sorunun giderilmesi için alınan önlemlerle ilgili şu açıklamalarda bulundu:

"Bazı ürünlerin iskontolarında iyileştirme filan sağlandı fakat bu tam anlamıyla yeterli olmadı. Bu nedenle fiyatlandırmada bazı kolaylıklar sağlamak üzere, 'bulunmayan ürünlerin üretiminin olması halinde maliyet kartı baz alınarak referanstan bağımsız şekilde fiyat verilecektir' şeklinde metin hazırladık. Kararnamemiz Bakanlar Kurulu imzasında. O karar çıkarsa esnek fiyat politikasını daha rahat uygulayacağız ve bir heyet eşliğinde diğer paydaş bakanlıkların da katkısıyla ürün fiyatlarını yeniden değerlendirme imkanına sahip olacağız."

Türkiye'de fiyat nedeniyle bir ürünün tedarik edilememesi halinde, bunun ülke içinde üretilmesi için girişimde bulunulacağını kaydeden Kerman, "Bir üretici gelecek ama onun da fiyat talebi olacak. İşte bunu aşabilmek için 'bu ürün yok piyasadan çekildi bunu yeniden değerlendirelim' diyeceğiz. Orada evvelki yıllardaki fiyat değişimi, kutu satışı talebi dikkate alınacak. Yakın diğer ilaçların fiyatına bakılacak ve buna da yeni bir fiyat verilecek" bilgisini aktardı.

"Deposilin için bu yapıldı"

Uzun süre piyasada bulunmayan ve hastalarda mağduriyete neden olan "deposilin" isimli ilaç için bu yolun izlendiğini anımsatan Kerman, şunları kaydetti:

"Bu ilaç eskiden 2 lira 32 kuruşa satılıyordu ama hammade kaynaklı sorun nedeniyle yoka girince Türk Eczacıları Birliği, yurt dışından 6 dolara tedarik etmeye başladı. TEB bulduğu fiyattan getiriyor onların da yapabileceği başka bir şey yok. Ama bu ürünleri denetleyemiyorum, kontrol dışına çıkmaya başlıyor. Getirilen ülkeye güvenmek zorunda kalıyorum, ruhsatlı olma şartı arıyorum. Artık nerede ruhsatlıysa TEB'in elinden ürün kabul edeceğim dediğimde acil bir konuyu çözüme kavuşturmaya çalışıyorum demektir. Ama burada normal olan Türkiye'den tedarik edilmesi ve eczanelerden alınmasıdır. İşin normali budur."

Söz konusu ilacın Türkiye'de üretilmesi için 7 lira 33  kuruş fiyat belirlendiğini anlatan Kerman, bu ve benzer ilaçların Türkiye'de üretilebilmesi için bunun gerekli olduğunu vurguladı.

"Cari açığımız çok büyük"

Kerman, gerek ilaçta gerekse tıbbi cihazda Türkiye'nin cari açığının büyük olduğunu, buna yönelik önlemlerin alınmasının önem taşıdığını dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İlaç ihtiyacımızı kamunun alım gücünü kullanarak, iç kaynaklardan tedarik etmeyi hedefimize aldık, istedikleri kadar yazsınlar çizsinler, bundan vazgeçmeyeceğiz. Bununla ilgili kamuoyuna 2,5 milyar dolarlık pazardan bahseden haberler yansıdı. Hangi ülke bunu yapmaz? Kamu harcama yapacak ama kendi üreticisine o harcama değmeyecek. Hangi kamu otoritesi bunu yapmıyordur, bu dünyanın neresinde suçtur ve buna destek vermemek ne demektir? Biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Kamu alımının oluşturduğu devasa gücün içeride üretime dönmesini ve buradan da ihracata yönelmesini sağlayacağız. Bu hedeflerimizde var. Son 10 yılda ilaç için dışarıya 60 milyar dolar harcadık. Sadece ilaçtan bahsediyoruz. Yüzde 85 de tıbbi cihazda cari açığımız var. Bu parayla neler yapabilirdik. Yıllık 4 milyar dolarlık pazar var, yüzde 85' i doğrudan dışarıya  gidiyor. Vergi burada kalacak, işgücü sağlayacağız, öz kaynak kullanılacak."

Bu tür sektörler için kamu desteğinin önemine işaret eden Kerman, "Futbol takımı bile sahaya çıktığında arkasında güçlü bir destek ister. 'Korkma sen üret satın alacağım, kredi bulacağım, finansman,  AR-GE desteği sağlayacağız' diyoruz. Bu çok önemli bir güç" diye konuştu.

  Bir bakanlık ya da kurumun fiyatlandırmada tek başına söz sahibi olmadığını, bununla ilgili zaman zaman kamuoyuna Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunu hedef alan asılsız iddialar yansıdığını vurgulayan Kerman, Kurumun sadece sekreterya görevi üstlendiğini, fiyatlandırmayla ilgili Kalkınma, Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile Hazine Müşteşarlığı yetkililerinden oluşan kurulun karar verdiğini vurguladı.

Kerman, bir ilacın geri ödemeye alınmasına da SGK yönergesiyle oluşturulan Sağlık, Maliye ve Kalkınma Bakanlıkları ile SGK ve Hazine Müsteşarlığından üyelerin olduğu bir kurulun karar verdiğini belirtti.

i̇laçta
hedef
dışa
bağımlılığı
bitirmek
Yorum (1)
Mücahit Altuntaş
Formül şu sağlık = ilaç .Sömürge ilişkisidir.Şimdi sorumuzu soralım.Peki bu algıda kim suçlu ? Sağlık algısının deforme olarak ve siyasallaşarak , hastaneye ve hekime gitmeye dönüştüğü ülkelerde , sağlıklı olmak ilaç tüketmek anlamına geliyor.Yani ilaç gibi konu !Dilimize bile girmiş !O zaman ilaçların çoğunu eczaneler belirli bir emekle üretiyordu.Şimdi ise pek reklam ve pazarlama konusunda meydanı boş buldular.Bu konuya çok maliyet harcıyorlar.Çünkü sattırıyor.Mallarını satıyorlar.Sistem reklam dahil , hekimle , dernekle , kongrelere sponsor gibi olanaklarla bu kapıyı açıyor.Bunlar normalleşiyor. Oysa sağlık asimetrik ilişki ,yani sıradan bir üretici tüketici ilişkisi değil !Seçme hakkı yok.Eğitim almış bir hekim ile karşı karşıyasınız.Bilgi ve donanımı çok ! Ama çok ! Otorite sağlıyor !Bu basit gerçekleri unuttuk.Malesef. Sağlık asimetrik ilişkidir ! Yani hegomonya oluşturuyor. İşin hekim kısmına da değineceğim.Asimetrik ilişkide insanların ahlakına dayanarak akılcı ve iyi bir sistem kurgulayamazsın.Ahlaka fazla yüklenmek olur ki bu da ahlakın genel çerçevesini ve şartlarını bize unutturur.Yanlış yapmış oluruz.Fıtrat , inan fıtratı işte bakın Dünyanın tüketim kültürü adına türleri veçevre sorunları bu fıtratı zaten gösteriyor.Yani hekim olmakla birşey değişmez.Özel bir ahlak ile tahkim edilmiyoruz.Edilsekte fark etmez.Sistem ayartır.Many talking.Para konuşur ve uyumaz diyorlar.Bu yüzden sisteme odaklanmak doğru olur. Sistem herşeyi para ve tüketim ilişkileri ve gücüne göre organize etmiş.O zaman insanın fıtratına değil , hekimin fıtratına değil ! , sistemin fıtratına odaklanalım. Nedir Sağlık Sistemin fıtratı ?Ona geldik , bakalım... İlaç ve sağlık ilişkisi döngüsünde şirket-hekim , firma hekim ilişkileri , son kertede hekim-hasta ilişkileri asimetrik ilişkileri var . Sağlığın son on yılda şirket eliyle ticarileştiği bu süreçlerde sistem domino taşı gibi sağlık=ilaç döngüsüne giriyor. Bizim aklımız başımıza ne zaman geliyor?Maliyetli ve yanlış sonuçları ancak SGK ödeme dengesizliğine girince telafuz ediyoruz.Hiç bilimsel değil ve öngörü değeri malesef taşımıyor !Oysa görünen köy basit mantıkla klavuz ve zamana ihtiyaç duymuyor.Sağlığın özelleşmesi , ticarileşmesi , şirketleşmesi sürecinde açıktır.sistem bu tüketimin kapısını sürekli ve her koldan açıyor. İlaç firmaları ve hekim ilişkilerinin bu pespaye ortamı , kongrelerde ilaç firmaların sponsor olmaları ,ağzı laf yapan , önünde titri olan güzel hekim arkadaşlarımızın vitrinde boy gösterdiği böylesi ortam yaratanlar , bunlara göz yumanlar bu sonuçlara ortaktır. Meseleyi 24 yıllık tecrübesi olan hekim olarak böyle algılıyorum ve basit olarak ifade etmeye çalışıyorum. Asimetrik ilişkilerde ticaret olmaz.Ticareti bulaştırmayacaksın.Hegomonya ticaret ilişkileriyle yanlış yerlere gider.BAkın Alamanyada firma hekim ve dernek kongre ilişkileri kaldırılmıştır.Bakınız Medimagazin HAftanın yazıları Kongreye Katılım Herkes İçin Paralı mı Olmalı? Prof. Dr. Cihat ÜNLÜ yazısı ! http://www.medimagazin.com.tr/authors/cihat-unlu/tr-kongreye-katilim-herkes-icin-parali-mi-olmali-72-71-3706.html Dr.Mücahit Altuntaş
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir