Medimagazin logo

Diş tedavisindeki radyasyon zarar veriyor mu?

Prof. Dr. Tamer Erdem, “Diş hekimliğinde kullanılan cihazlarla ve bu amaçlı tekniklerin kullanımı ile ilgili olarak hastaların çok fazla radyasyona maruz kalması söz konusu değildir” dedi
Kaynak: MEDİMAGAZİN - HELİN AYGÜN
Diş tedavisindeki radyasyon zarar veriyor mu?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer L. Erdem, diş hekimliğinde kullanılan cihazlarla hastaların çok fazla radyasyona maruz kalmasının söz konusu olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Erdem, son günlerde gündeme gelen, diş röntgeni çekilen hastaların radyasyondan etkilendiği yönündeki iddialarla ilgili Medimagazin’in sorularını yanıtladı.

 

Diş tedavilerinde kullanılan cihazların ve tekniklerin hastaya fazla radyasyon yüklemesi gibi bir iddianın gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Erdem, “Kaldı ki tıbbi ışınlamalarda, örneğin; bilgisayarlı tomografi tetkiklerinde dahi, tek bir inceleme ile herhangi bir zarar söz konusu değildir. Ancak korunma tedbirleri ihmal edildiğinde veya kısa bir süreçte birbirleriyle bağlantılı veya bağımsız çok sayıda radyolojik tetkik yapıldığında güvenlik sınırının aşılması söz konusu olabilir ki, bu kadar çok tetkik yaptıran hasta sayısı hem çok azdır hem de hekimler bu konuda gerekli uyarıları yaparlar” dedi.

Prof. Dr. Tamer Erdem, şu bilgileri verdi:

 

Diş hekimlerinin kullandığı radyolojik tetkikler hakkında bilgi verir misiniz?

Diş hekimliği radyolojisinde röntgen filminin veya dijital görüntüleme ekranlarının (sensör, fosfor plağı) ağız içine yerleştirildiği ağız içi teknikler, röntgen filminin veya dijital görüntüleme ekranlarının ağız dışında bulunduğu ağız dışı yöntemler ve başta dental volümetrik tomografi (DVT-CBCT) olmak üzere, bilgisayarlı tomografi (BT), elektromanyetik rezonans görüntüleme, ultrasonografi, sintigrafi ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi 2. basamak (ileri) görüntüleme teknikleri kullanılmaktadır. Elbette ki DVT haricindeki tetkikler için tıbbi radyodiagnostik ve nükleer tıp kliniklerinden faydalanılmaktadır.

 

Ülkemizde pratikte en sık kullanılan radyolojik teknikler ağız içi periapikal radyografiler ile ağız dışı panoramik radyografilerdir. Bunları sefalometrik grafiler, temporomandibüler eklem grafileri ve daha az olarak diğer ağız içi ve dışı teknikler izlemektedir.

 

Periapikal grafiler daha çok dişlerin ve dişsiz bölgelerin görüntülenmesinde kullanılırken, panoramik radyografiler çene kemiklerinin, dişlerin ve görüntüleme alanının içine giren çene yüz bölgesindeki anatomik oluşumların genel bir görüntüsünü sağlar. Bu teknikler tek başlarına kullanılabildiği gibi, kombine olarak da kullanılabilirler. Sefalometrik radyografiler ise ortodontik amaçlı olarak kullanılır ve bunlardan ortodontik anomalinin şekli (dişsel, iskeletsel), kapanış bozukluklarının tipi, anomalinin şiddeti ve tedavi prognozu gibi bilgilerin görüntü üzerinde yapılan açı ve mesafe ölçümleri ile saptanmasında faydalanılır.

 

Konvansiyonel tekniklerin yetersiz kaldığı her vakada ileri tekniklere başvurulur.

 

Hastaların çok fazla radyasyona maruz kaldığı söyleniyor, bu konuda neler söylemek istersiniz?

Tedavi amaçlı tıbbi ışınlanmalar hariç, X-ışını kullanımını gerektiren tetkiklerde, hasta dozu miktarı, olası tüm ışınlanmalar için ekonomik ve sosyal faktörler göz önünde bulundurularak mümkün olan en düşük dozun alınması amaçlanır. Yani ister tek bir periapikal radyografi olsun ister BT tetkiki olsun, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, her radyolojik tetkikte olabilecek en az doz kullanarak en fazla tanısal değer elde etmek ilkesine yönelik olarak bütün tedbirler alınmalıdır. Bu ilke ALARA (As Low As Reasonably Achievable) ilkesi olarak bilinmektedir. ALARA ilkesinin diş hekimliği radyolojisindeki uygulamaları, diğer tıbbi görüntüleme uygulamalardan farklı olmayıp, tam olarak uygulanabilmesi için dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:

1- Tanıya yönelik kesin bir fayda sağlamayan hiçbir radyolojik tetkik yapılmamalıdır. Buna film tekrarları da dahildir ve mümkün olduğunca film tekrarı yapılmamalıdır. Özellikle film tekrarları, uygulamadan ve personelden kaynaklanıyorsa, önlenmesi için gerekli eylem planları derhal hazırlanmalı ve yaşama geçirilmelidir.

2- Görüntülemeler olabilecek en az doz miktarları ile yapılmalıdır.

3- “International Commission on Radiological Protection (ICRP)”nin belirlediği ve önerdiği doz sınırları aşılmamalıdır.

Diş hekimliğinde kullanılan cihazlarla ve bu amaçlı tekniklerin kullanımı ile ilgili olarak hastaların çok fazla radyasyona maruz kalması söz konusu değildir. Kaldı ki tıbbi ışınlamalarda, örneğin; BT tetkiklerinde dahi, tek bir inceleme ile herhangi bir zarar söz konusu değildir. Ancak korunma tedbirleri ihmal edildiğinde veya kısa bir süreçte birbirleriyle bağlantılı veya bağımsız çok sayıda radyolojik tetkik yapıldığında güvenlik sınırının aşılması söz konusu olabilir ki, bu kadar çok tetkik yaptıran hasta sayısı hem çok azdır hem de hekimler bu konuda gerekli uyarıları yaparlar.

Ülkemizde hastalar için yıllık izin verilen maksimum tıbbi tetkik dozu 1 miliSievert (mSv)’dir. Halbuki bir periapikal radyografi için doz 0,0015 mSv-0,005 mSv, 1 panoramik radyografi için ise 0,008-0,024 mSv’dür. Bu dozlarla yıllık dozları aşmak mümkün değildir.

DVT ve BT’lerde doz miktarları tetkikin cinsi, lokalizasyonu ve görüntüleme alanının genişliği gibi birçok parametreye bağlı olduğu için çok değişkenlik gösterir.  DVT’ler konvansiyonel yöntemlere göre daha fazla doz kullanılarak görüntüleme yapmaktadırlar. Ancak doz değerleri tıbbi BT’lere nazaran çok daha azdır. Bu nedenle diş hekimliği radyolojisinde, eğer ileri tetkik gerekiyorsa,  mümkün olduğunca DVT kullanımı önerilir.

 

Yukarıda belirtildiği gibi ileri görüntüleme teknikleri sınırlı olarak ve ALARA ilkesinin bütün kurallarını tam olarak sağladığından emin olunduktan sonra kullanılmalıdır.

Hastalara yapılan radyolojik tetkiklerde kullanılan X-ışını miktarının güvenli sınırlarda kalması için sorumluluk X-ışını ile çalışılan kuruluşlara ve radyasyon güvenlik sorumlularına aittir.

X-ışınlarının olumsuz etkilerinden fetus ve çocuklar daha fazla etkilenir. Dolayısıyla radyolojik tetkik kararı alınırken ve doz ayarlaması yapılırken daha seçici davranılmalıdır.

Radyografi alınırken tiroid koruyucu ve kurşun önlük kullanımı şiddetle önerilmektedir. Yalnızca ağız dışı tekniklerde tiroid koruyucu, görüntüye girmesi nedeniyle film tekrarına yol açtığından, kullanılmamalıdır.

Sonuç olarak ALARA ilkesi ve önemi diş hekimlerinin bilgisi dahilinde olduğuna göre ve tıbbın ilk ve en önemli ilkesi “önce zarar vermemek” ise, hastaların diş hekimliğine yönelik ışınlamalardan zarar görme olasılığı yok denecek kadar azdır.

 

Hastaların daha fazla radyasyona maruz kalmaması için neler yapılabilir?

Radyasyondan korunma ile ilgili bütün tedbirler uluslararası standart prosedürlerle uygulanmaktadır.

X-ışını ile uğraşan tüm kuruluşların (muayenehaneler, laboratuvarlar, merkezler, hastaneler vs.) radyasyondan korunma ile ilgili önlemleri aldığı ve ALARA ilkesine sadık kaldığı düşünülürse ek bir önlem almaları zaten mümkün değildir.

Ancak bu şartları sağlamak için 2 önemli kural, sürekli eğitim ve cihazların lisanslanmasıdır. Lisans işlemleri Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yapılmakta olup, kanuni bir gerekliliktir. Lisanslanan bir cihaz ve denetimli alanın çevreye zararlı olması mümkün değildir. Lisanslama aynı zamanda sürekli bir kontrol sağlar. Cihazları kullanan teknikerler de günümüzde sağlık meslek yüksek okullarından mezun olup yeterli korunma bilincine sahiptir. Bunların dışında kalan yardımcı personelin korunması ve hastaları koruması da sürekli eğitim ile mümkündür.

Daha fazla ne yapılabilir, sorusuna gelince, diş hekimliğinde, özellikle çocuklarda radyolojik tetkik ihtiyacı en fazla diş çürükleri, diş eti hastalıkları ve bunlara bağlı patolojiler nedeniyle olmaktadır. Diş ve diş eti hastalıklarının minimum seviyeye çekilmesi radyolojik tetkik sayısını da büyük oranda azaltacaktır. Dolayısıyla koruyucu diş hekimliği uygulamalarının yaygınlaştırılması, halkımızın bilinçlendirilmesi ve ağız, diş sağlığı konusunda motivasyonu ve de ebeveynlerin çocuklarına örnek olarak ağız, diş sağlığı bilincini yerleştirmek üzere diş hekimleri ile eşgüdümlü gayretleri bu konuda önem kazanmaktadır.

Diğer yandan ülkemizde kullanılan X-ışını cihazları, radyasyon güvenliği açısından daha ithalat safhasında devlet organları tarafından denetim altına alınmalı, gerekirse ithaline izin verilmemelidir. Ne yazık ki ülkemizde güvenli olmayan veya güvenli olup olmadığı şüpheli cihazlar satılabilmekte ve kullanılabilmektedir.

Son olarak şunu önemle vurgulamak gerekir ki, bu cihazlarla yapılan işlemlerdeki doz miktarları güvenlik sınırı dahilinde de olsa radyasyondan korunma önlemleri asla ihmal edilmemeli, küçümsenmemeli ve tavizsiz uygulanmalıdır.

 

Hastalara film çeken diş hekimi ve teknisyenlerin sağlığı tehdit altında mı?

Günümüzde diş hekimliği radyoloji cihazları ile çalışan bir kişinin sağlığı tehlikedeyse;

a) Kullanılan cihazların lisansının yapılmamış olması,

b) X-ışınının yayılmasını engelleyen zırhlamaların (kurşun paravana vs.) yapılmamış veya yetersiz olması,

c) TAEK tarafından dozimetri takibi yapılmaması,

d) Görevlinin eğitimsiz olması

gibi faktörlerin birinin veya birkaçının yahut da tamamının ihlali söz konusudur. Diş hekimliği uygulamalarında kuruluş tüm önlemleri aldığı takdirde, eğitimli bir personelin radyasyona bağlı zarar görmesi mümkün değildir.

Ayrıca bilinmelidir ki, diş hekimleri ve yardımcı personeli korumasız ortamlarda hastalardan daha fazla risk altındadır.

diş
tedavisindeki
radyasyon
zarar
veriyor
mu?
Yorum (3)
salih
bence burada ihmal edilen diş hekimlerinin fılm çekerken ve çekim sonrası hastada bırıken radyasyonun hekım uzerıne etkısı arastırılıp şua izni ve yıpranma emeklilik hesabına katılmalıdır
3
Cevapla
sadri apaydin
Bu radyasyon dan bahsediyor yurt disinda tum doktorlar rontgen cekerken korucu elibise giydiriyor ! Ama turkiyede yok hala tas devrinde yasiyorlar doktorlar :-)
0
Cevapla
E.A
1- gereksiz yere sırf hava atmak için ve de ücretsiz film çekip hastayı bağlamak için panaromik çekliyor(zararlı) 2- çekilen film hastaya verilmiyor(filmi çekti isen vermek zorundasın, çünkü film çekimi sırasında hasta radyasyon alıyor), hasta böyle üç kağıtçı birkaç merkez veya hastane dolaşsa zararlı, hem de çok zararlı. 3- Madem öyle ya çekme, çekiyorsan al parasını ver hastaya filmini. 4- panaromikte ancak gözle görülen çürükler tespit edilebilir, bunun için implant ya da gömülü diş vb. durum yoksa panaromik filmin doktora hiçbir faydası olmaz. en iyi ve net görüntüyü veren film her diş hekimi muayenehanesinde bulunan periapikal filmdir, hani şu küçücük filmler var ya onlar. Bu filmlerde radyosyon oranı neredeyse sıfırdır, ama panaromikler bu filmlerden 40 kat daha fazla radyasyon verir. 5- bu yüzden hastaların ya muayenehane ya da küçük çaplı kliniklere gitmesi en ideali, çünkü onlar yalnızca film ihtiyacı olduğunda film çekilir ve ya film çekimi için hasta yönlendirilir, böylece hasta kanser tehlikesiyle karşı karşıya kalmamış olur. 6- diş filmine kadar vücudun diğer yerlerinden çekilen diğer filmler küçük diş filmlerinin 2000 katı, panaromiklerin 50 katı daha fazla radyasyon veriyor. Ama bir kez çekiliyor, hastalar ucuzunu bulucam diye 50 tane yer gezip kendilerini aşırı radyasyondan kanser etmiyor.
16
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir