MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ:
Prof.Dr.Ayşegül Akbay Yarpuzlu
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ABD.
Nisan 2009’da ilk kez ABD’de izole edilmiş olan bir tür İnfluenza (Grip) olan H1N1 Domuz Gribi, ülkemizde de 4 Mayıs 2009’da Akdeniz Üniversitesi’ndeki bir şüpheli ölümle gündeme gelmiştir.
Bunu izleyen günlerde, bu yeni enfeksiyon etkeninin ülkemize girmesini ve yayılmasını önlemek amacıyla hava limanlarına yerleştirilmiş olan termal kameralar, vücut sıcaklığı yüksek seyreden bazı yolcuların da hastanelerde takibe alınmasına neden olmuştur.
Daha sonraları, görsel basında izlediğimiz bazı yayınlarda, laboratuara gelen örneklerin tüm grip virüsü tiplerinde benzer olan DNA dizisini tanıyan bir moleküler işaretle işaretlenmesi ve görüntülenmesiyle tanısının konmakta olduğu açıklanmıştır. Burada, yöntem, yerli kaynaklarda da belirtilmiş olduğu gibi, influenza virüslerinin konservatif ( tüm alt tiplerde benzer olan/ virüsün evrimi sürecinde genetik olarak korunmuş) gen bölgesinin hedef alınmasıyla tanımlanan İnfluenza A ve İnfluenza B virüslerini tespit etmeye yönelik Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) tanı yöntemidir.
İnfluenza A virüsü tespit edilen örneklerde, mevcut alt tipi belirlemeye yönelik H1, H3 ve H5 primerleri (moleküler işaretleyicileri) kullanılarak yapılan ikinci PCR reaksiyonuyla İnfluenza A’nın alt tipi de bir dereceye kadar tespit edilebilmektedir.
Nisan 2009’da ABD’de ilk kez bildirilmiş olan bu ‘Swine Influenza virus A/ California/04/2009 (H1N1)’ olarak adlandırılan virusun tam gen dizisi referans alınmak suretiyle, Türkiye’deki vakalardan gelen örneklerin DNA dizi analizi ile, elde edilen virüsün genetik karakteri henüz belirlenmemiştir. Ayrıca, şüpheli örneklerin, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) Destek Laboratuarlarına ileri tanı ve tanımlama amacıyla gönderilebilmesi de olasıdır.
Burada, dikkat edilmesi gereken konu, kullanılmakta olan işaretleyicilerin (primer ve prob) ve PCR yönteminin, İnfluenza A alt tiplerini birbirinden ayırt etmekte yetersiz oluşudur. Bu nedenle, bugün ülkemizde kullanılmakta olan tanı yönteminin duyarlılığı düşük olup, yanlış (+) ve yanlış (-) sonuçların rapor edilme olasılığı da vardır.
DSÖ, Swine A (H1N1)’i duyarlı olarak tanıyacak, güncelleştirilmiş, primer, prob (moleküler işaretleyici) ve pozitif kontrolleri içeren ‘Swine İnfluenza PCR test kiti’ni Ulusal İnfluenza Merkezlerine göndereceğini 25 Nisan’da bildirmişti.
14 Mayıs 2009 tarihinde, ‘Bioresearch Technologies’ adında bir biyoteknoloji firması, test kiti hazırlanmasında kullanılan primer ve probları ticari olarak piyasaya sürdüğünü de açıklamıştır.
Türk araştırmacılar olarak, şimdi bize düşen rol nedir?
1. Öncelikle, Türkiye’deki şüpheli ve (+) bildirilmiş olan hastaların numunelerinden virüs izolasyonu ve üretimi yapılmalı ve bu örneklerin DNA dizi analizi tamamlanmalıdır. Ancak bu şekilde, ülkemizde tanı alan şüpheli vakalardan izole edilecek grip virüslerinin, Swine Influenza A/ H1N1 ( CDC Ref # 007-05) ile aynı alt tip olup olmadığı belirlenebilecektir. Dizi analizi ile doğrulama yapılmadığı takdirde diğer İnfluenza A alt tipleriyle CDC Ref # 007-05’i ayırıcı tanılamada yeterince duyarlı olmayan mevcut yöntem yanlış (+)’liğe yol açmış olarak yorumlanabilecektir. Virüs izolasyonu ve dizi analizi sonrasında, ülkemizdeki (+) vakalardan elde edilen virüs CDC Ref # 007-05 ile aynı diziye sahip çıkmazsa, NCBI uluslar arası biyoinformatik bilgisayar veri tabanlarına kayıtları yapılmalıdır. Bugüne dek, ülkemizden, bu veritabanlarına kaydedilmiş bulunan hiçbir yeni virüs tipi bulunmamaktadır. Bu durum, ülkemizde farklı virüs tiplerinin mevcut bulunmayışından değil, veritabanlarını kullanmadaki bilgi ve deneyim noksanlığından kaynaklanmaktadır.
2. İzole edilecek virüsler, tercihan Hıfsızsıhha Enstitüsü Viroloji laboratuarlarında gelecekteki, İnfluenza aşısı geliştirme çalışmalarına kaynak oluşturmak ve uluslar arası girişimlere paydaş olabilmek üzere muhafaza edilmelidir. Bunun için; Yüksek Güvenlik Laboratuarları (High Containment Laboratories) kurulmalıdır. Günümüzde kullanılmakta olan grip aşısı, 3 alt tip virüs içermekte, buna karşın doğada hastalık yaptığı bilinen 50’nin üzerinde alt tip bulunmaktadır. Bu virus izolatlarının bir çoğu ABD’de CDC ve Cold Spring Harbour Laboratuarlarında muhafaza edilmekte, araştırma amacıyla laboratuar şartlarında kontrollü mutasyona uğratılmakta ve çeşitlendirilmekte ve Ulusal Güvenlik ve Savunma amacıyla kullanılabileceği yönünde kaygılar bulunmaktadır.
3. Böylece, Ulusal İnfluenza Merkezleri, halen DSÖ’nün kalite güvencesi vermekte olduğu İnfluenza aşısının yeni izole edilecek alt tiplere karşı da savunma sistemini uyarabilecek şekilde zenginleştirilmesi için aşı geliştirme çalışmalarında paydaş olmalı ve Türkiye’de izole edilerek muhafaza edilecek olası alt tiplerin sekans bilgilerini diğer paydaşların da küresel kullanımına açık olan biyoinformatik bilgisayar veritabanlarında ilan etmelidirler.
4. Son olarak, maliyet-etkinlik çalışmaları da göz önünde bulundurularak, gerekiyorsa, yerli üretim amacıyla, yerel, biyoteknoloji AR-GE firmaları, ülkemizde, Türk sermayesi ve biyomühendislikle üretilecek tanı kitlerinin tasarlanması için, ulusal ve uluslar arası özellikle Avrupa fon desteklerine başvurular hazırlamalı ve ürün geliştirmelidirler.