Medimagazin logo

Tam Gün koması: Üniversite hastanelerinde bölümler kapanma tehlikesi altında!

Öğretim üyelerini 'ya üniversite ya muayenehane' tercihine zorlayan yasanın faturası: Sadece Cerrahpaşa ve İstanbul Tıp'ta 1001 hocadan, hasta bakan 426 hoca kaldı. Cerrahpaşa'da iki yıldır kalp hastası çocuklar için profesör yok.
Kaynak: RADİKAL - İDRİS EMEN
Tam Gün koması: Üniversite hastanelerinde bölümler kapanma tehlikesi altında!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Tam Gün Yasası’nda yapılan değişiklik sonrası Türkiye ’nin en büyük iki tıp fakültesi ağır yara aldı. İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Cerrahpaşa ve İstanbul Tıp Fakültesi’nden 264 öğretim üyesi ayrıldı. İki tıp fakültesinde toplam 14 bölüm, öğretim üyesi yokluğundan kapanma tehlikesi altında.


2011 yılında Tam Gün Yasası’nda yapılan değişiklikle üniversitelerdeki öğretim üyeleri ‘ya üniversite ya özel muayenehane’ seçimine zorlanmıştı. Yasanın ardından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ile İstanbul Tıp Fakültesi’nde görevli olan 1001 öğretim üyesinden 264’ü istifa ederek görevinden ayrıldı. Kalan 737 öğretim üyesinden 311’i sadece derslere girebilir hale geldiği için hasta muayenesi yapamıyor. Sadece 426 öğretim üyesiyle hizmet vermeye çalışan Türkiye’nin en köklü iki tıp fakültesinde durum hiç de iç açıcı değil. Çünkü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Bölümü öğretim üyesi olmadığı için yaklaşık iki yıldır muayene için hasta kabul etmiyor. Bölümde yatışı yapılmış hastaları ise İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Kardiyoloji Enstitüsü’nden bir öğretim üyesi haftada iki gün gelip kontrol ediyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi’nde ise bir tane öğretim üyesi bile yok.


Profesörsüz kaldılar
BİR ÖĞRETİM ÜYELİ BÖLÜMLER: İstanbul Tıp Fakültesi’ne bağlı Aile Hekimliği, Göğüs Cerrahisi, Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi bölümlerinde sadece birer öğretim üyesi bulunuyor.


İKİ ÖĞRETİM ÜYELİ BÖLÜMLER: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne bağlı Göğüs Cerrahisi, Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastanesi, Üroloji Bölümü, Aile Hekimliği ve Estetik Cerrahi bölümlerinde ise ikişer öğretim üyesi bulunuyor.


130 YATAK BOŞ ÇÜNKÜ HEMŞİRE YOK: Tıp fakültelerinin diğer bir sorunu ise hemşire eksikliği. Birçok bölümde hemşire eksikliği bulunan fakültelerin bazı bölümleri birleştirildi. Toplam 2621 hasta yatağına sahip Cerrahpaşa ile İstanbul Tıp Fakültesi’nde 130 hasta yatağı hemşire eksikliğinden dolayı hizmet veremiyor. Mevcut hemşireler ise personel eksikliğinden dolayı izinsiz çalışıyor.


İKİ FAKÜLTEYİ BİR DE DEPREM RİSKİ VURDU: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ile İstanbul Tıp Fakültesi’nin diğer büyük sorunu ise deprem riski. Nitekim İstanbul Tıp Fakültesi’ne bağlı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları binası ile Çocuk Psikiyatrisi Bölümü deprem riski nedeniyle yıkıldı.


Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne bağlı Onkoloji binası ile Çocuk Kreşi binası yine depreme dayanıksız oldukları için kapatılmış durumda.


240 milyon lira birikmiş borçları var

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ile İstanbul Tıp Fakültesi’nin tek sorunu öğretim üyesi eksikliği değil. Mali sorunlar nedeniyle her iki fakültenin 2006 yılından bu yana toplam 240 milyon lira birikmiş borcu bulunuyor. Bütçe eksikliğinden dolayı borçlarını ödeyemeyen fakülteler tedavi için firmalardan tıbbi malzeme ve ilaç alamıyor. Bu durumda fakülteler ilaçlara ortalama yüzde 25 oranında daha fazla ödeme yapıyor.


SGK hesabı: Ameliyatı öder, tansiyon-şekere karışmam!
Tıp fakültelerinin bu kadar borçlanmasının en büyük nedeni ise SGK’nın çeşitli hizmetler için ödediği Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarının düşük olması. Son yedi yılda tıbbi malzeme ve ilaç fiyatları yüzde 56 artarken SUT fiyatlarında herhangi bir artış olmadı.


Tıp fakültelerinin diğer bir sorunu da ‘ne kadar kaliteli hizmet o kadar düşük ücret’ mantığıyla finanse edilmesi. Örneğin böbrek ameliyatı olması gereken, fakat aynı zamanda tansiyon ile şeker hastalığı bulunan bir hasta böbrek ameliyatı olmadan önce tansiyon ve şeker tedavisi görmek zorunda. Hasta tansiyon ve şeker hastalığı tedavisi gördükten sonra böbrek ameliyatı oluyor. Bu durumda hasta böbrek ameliyatı olurken aynı zamanda şeker ve tansiyon tedavisi de görmüş oluyor. Ancak SGK tansiyon ve şeker tedavisi gören hastanın sadece böbrek ameliyatı ücretini ödüyor. Durum böyle olunca fakülteler mali açıdan zarara uğruyor.


Tasarruf önlemi: Personele de paralı Fakültelerin borçlanmasının bir diğer sebebi ise döner sermaye gelirinin az olmasına rağmen hastane giderlerinin çok büyük bir bölümünün döner sermayeden ödeniyor olması. Fakültelerde ders veren öğretim üyelerinin Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) ödeneği de dahil hastanelerin her türlü giderleri döner sermayeden karşılanıyor. Tıp fakültelerinin sıcak para sıkıntısı, öğrenci harçlarının kaldırılmasıyla daha da artmış oldu. Çünkü öğrencilerden alınan harç ücretleri döner sermayeye aktarılarak kısmi olarak bütçe açığının kapanmasını sağlıyordu. Ancak harçlar kaldırılınca fakültelere giren sıcak para da kesilmiş oldu. Maliye Bakanlığı ise 2013 yılında fakültelerde ders gören öğrencilere yapılan masrafın sadece yüzde 50’sini karşıladı. Kendi içinde tasarruf önlemleri alarak borçlarını ödemeye çalışan üniversite yönetimi, Cerrahpaşa ile İstanbul Tıp Fakültesi yönetiminden, bundan sonra üniversite bünyesinde çalışan 20 bin personelden bile özel yatak ücreti alınmasını istedi.


Hoca yok kapılarına her an kİlİt vurulabİlİr

İstanbul Tıp Fakültesİ Aile Hekimliği: 1
Göğüs Cerrahisi:1
Ağız Yüz Çene Cerrahisi: 1
Enfeksiyon Hastalıkları : 3
Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastanesi: 4
Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji: 4

Cerrahpaşa Tıp Fakültesİ

Çocuk Kardiyoloji: 0
Ağız Yüz Çene Cerrahisi: 0
Üroloji: 2
Aile Hekimliği: 2
Çocuk Ruh Sağlığı: 2
Göğüs Cerrahisi: 2
Estetik Cerrahi: 2
Enfeksiyon Hastalıkları: 4

tam
gün
koması:
üniversite
hastanelerinde
bölümler
kapanma
tehlikesi
altında!
Yorum (31)
mehmet demir
Madem öğretim üyesi eksiği var kadro açın. Neden kadro açmıyorsunuz? Bir profesör veya doçent kadrosu açın bakalım her kadroya en az on kiş başvurur çalışmak için. Hatta bana profesör olarak kadro açsın Çapa ben muayenehane açmayacağımı garanti ederek gelip çalışayım. Ama yooook, siz ana bilim dallarını kendi malınız olarak görür gimseyi aldırmazsanız, bölümdeki adamı da part-time çalıştırırsanız elbette hasta bakacak profesör bulamazsınız.
0
Cevapla
D M C
Daha ne olsun ki, sadece hocalarda mı sorun var. Pratisyen hekimlerden başlayarak her yer alt üst oldu. ek iş yapmayı yasakladılar şimdi işyeri hekimi açığı var. hemşirelik okullarını kapattılar sanki her yerde 112 olacak gibi ATT , Paramaedik yetiştiriyorlar. Yasal eksikliğe rağmen doktor yerine paramedik çalıştıryorlar. Doktorları oradan çekip acillere yama yaparak durumu kurtarmaya çalışıyorlar. sonra ex teyidine bile doktor arıyorlar. uzmanlar zaten yok satıyor. uzman hekim bulmak bir sıkıntı. olana da acilde nöbet tutturyorlar. kimse artık risk almak istemiyor. herkes işinden soğumuş, eskiden vicadanla yapılan işler artık acaba şikayet mi edilirim diye yapılmıyor. hastalar ve yakınları ayrı bir sorun. hengisi kafa atacak hangisi küfredecek diye teyakkuzda tüm sağlık çalışanları. asıl ihtiyaçlar görmezden geliniyor her şey birbirine girmiş durumda. vebalini nasıl ödeyeceksiniz bilmiyorum.
0
Cevapla
hasan ekim
Şüphesiz durum iç açıcı değil. Ancak olayın başka boyutları da var. Malesef doğu da sıkıntı daha da büyük. İki yıl süreyle YYÜ'de kalp damar cerrahisi ve Göğüs cerrahisi ana bilim dallarını zorunluluk gereği tek başına yürüttüm (başka öğretim üyesi kalmadığından). Bu arada hem açık kalp ameliyatlarını hem de akcier rezeksiyonları yaptım, gece ve tatil günleri de devlet hastanesinden sevk edilen travma hastalarıyla uğraştım. Kısaca AİHM nin kararı olan hekim haftada 48 saatten fazla çalışamaz kararını ben haftada 148 saat üstü çalışarak deldim. İsteğim hiç olmazsa bir teşekkür idi ama onu bile görmedim. Üstelik 5.kattan atlayarak ağır yaralanan birisinin yakınlarının istekleriyle sevk ettiğimiz bir hastanede 2 ay sonra ölünce bir meslektaşımızın ihbarı nedeniyle (iftira)ağır cezada yargılandım. Zannedersem asıl sıkıntı trilyonluk tazminatlar ve ağır hapis cezaları, iftiralar veya hasta yakınlarının saldırısından kaçınmak için bazı bölümlere yeterli hekim bulunamıyor. Ağır iş yükü altında çalışan hekimlere kimse sahip çıkmadığından sıkıntı giderek büyüyecek.İlgililerin olayın bu boyutunu da göz önüne alması gerekir; yoksa İstanbul gibi güzide bir şehrimizde görev yapacak çok hekim bulunur.Olay sadece muayenehane olayı da değil.
0
Cevapla
selim ileri
zaten o hocaların büyük kısmı üniversite dışında idiler.Çoğu yarım gün hastaneye geliröğrenci yada asistan eğitimine katkıları sıfıra yakındır.Büyük kısmı özel ile iç içedir.o hocaların sıkıntısı bir ayakları üniversitede diğer ayakları özelde olmaktır.şimdi devlet bunu fiili bir duruma dönüştüryor o kadar.yerlerine genç idealist akademisyen hekim arkadaşlar atanmalıdır Böylelikle üniversiteler yenilenmiş olur..
0
Cevapla
Dr Hakan
SUT fiyatlarının düşük kalması sadece kendi yağıyla kavrulan üniversiteleri değil, özel hastaneleri de zora soktu. Özel hastaneler fark alarak, hasta seçerek ve onları zarara sokan acil hastalarla acilde pek ilgilenmeyerek acillerine başvuran hasta sayısını azalmasını sağladılar ve ayakta durmaya çalışıyorlar. Ama üniversitelerin böyle bir şansı yok. Komplike hastalar için son durak konumundalar. Hocasına ayda 15.000 lira veren de var 2500 lira veren de var. Ama anladığım kadarıyla devlet profesörüne 8-10 bin lira maaş verebilecek güçte değil, SGK da da para sınırlı ve adaletsiz dağıtılıyor. Bskıyorsunuz bir firma elinde uyduruktan bir malzeme hem de pahalı, biz devletini seven biri bu malzemeyi kullanmaz diyoruz, adamlar diyor ki hocam SGK ödüyor, nasıl ya diyoruz? Listeye soktuk diyor. Bu işte suyun başı Ankara oradan işini ayarlayan malzemesini listeye sokturuyor (bu malzemeleri kullanan doktora da komisyon teklif ediliyor), SGK nın bunu ödemesi Murat 124 kullanan birinin çelik jant alması gibi bişey.Uzun lafın kısası SGK kendine çeki düzen vermeli. Öneriler: 1-Aile Hekimlerine muayene olmuş ve sonra devlet hastanesine başvurmuş ise hasta, o hastanın gideri Aile Hekiminin cirosundan düşülmeli. Böylece Devlet Hastanelerine gereksiz başvuru önlenmeli 2-Hasta başı ödeme miktarları arttırılmalı ama hasta tedavisi bittikten sonra iyileşmediyse hastaneye bunu bildiren bir sistem kurulup bu hastaların performansları ödenmemeli, 3-Kanser, organ nakli, yandaş problemi olan hastalar gibi özellikli ve yüksek masraflı hastalara paket değil tüm masraflarını ve doktor ücretini ödemeli ama doktorlar akredite olmalı. Örneğin x ilinde kolon kanseri vakalarını yapan cerrahların vakaları yıl sonunda çıkartılıp morbidite ve mortalitesi düşük, yatış süresi kısa, sağkalımı yüksek kimse o ilde sadece o cerrahın yaptığı kolon kanseri vakalarını cerrah ister özelde ister üniversitede, ister devlette nerede olursa olsun SGK ödemeli. Böylece uyduruk ilaç yazımlarına binlece lira ödemekten kurtulup parayı gerçek hastalara ve hak eden doktorlara vereceği düzenlemeleri bir an önce yapmalı. O zaman üniversitesine de hoca bulur, devlet hast de uman bulur, özellerde iyi doktorları alır. Yoksa ulufe dağıtır gibi bilgisayara giriş yapana para saçarsa işin sonu gelmez...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir