Samsun Tabip Odası "2. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Pembe Salon'da yapıldı. Sağlık sektörü ve hekimlerin sorunları ile en son Sağlık Bakanlığı'nın yayımladığı 'Kanun Hükmünde Kararname' ile sağlık hizmetlerini yeniden düzenlemesi konu başlıkları olarak ele alındı.
19 tabip odası başkan ve yöneticilerinin yanısıra bölgedeki hekimlerin katılımıyla gerçekleştiren çalıştayın açılışında konuşan YÖK Genel Kurul Üyesi ve OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Bilgiç, sağlık sektöründe uzun zamandır sorunların olduğuna, sorunun tarafı olduğuna dikkat çekti. "Sorunlara sahip çıkmalıyız" diyen Bilgiç, "Ama hep kendimizi yontarak değerlendirmemeliyiz. Kendi çıkarlarımızla yol arayışına girmemeliyiz. Bu şekilde kolaycılığa kaçmış olur, sorunlarımızı çözemeyiz. Tam günde ciddi tartışmalar yok. Hekimlerin yüzde 95'i sorun yok, yüzde 5'lik bölümü tepkilerini dile getiriyor. Herkes doğru dürüst olup asıl olanı geriye getirirse sorunlar kalkar. Ben de vatandaşlardan para alınmaması taraftarıyım. Bakanlık bir hedef koymuş, kendisini bu hedeften uzaklaştırmayacak tüm tekliflere açıktır" dedi.
OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, ülke genelinde bir belirsizliğin hakim olduğunu, hep tehdit olasılıklarının gündeme getirildiğine vurgu yaptı. Güçlü yanların ve olasılıklarında göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Leblebicioğlu, "Performans sistemiyle aslında hekimlik bir takım çalışması idi. Üniversitelerde bu takım halinde çalışanlar birbirleriyle yarışır hale geldi. Adaletsizlik ve eşitsizlik var. Performansta kalite göstergesi de olmalıydı" diye konuştu.
AK Parti Samsun Milletvekili, eski OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi 38 yıllık hekim Prof. Dr. Tülay Bakır, hekimlerin sorunlarıyla ilgili görüşlerini açıkladı.
Günümüzde hekimlerin tüm çağın gereklerini yerine getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Bakır, araştırma kısmına gelindiğinde bütçenin az olması ve ilgili hekimlerin yoğun hasta uğraşları nedeniyle istenilen seviyede çalışmalar yapılamadığını kaydetti. Hekimlerin geçmişten günümüze yaşadıklarından örnekler veren Tülay Bakır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz hekimler, yıllarca birinci derecenin 4'ncü kademesinden maaşını al gerisini de sen paranı kazan hükmüne getirildi. Ama biz o zamanlar hekim olarak ve bu yönden Tabipler Birliği olarak birleşerek bu meselenin yanında yıllarca olmadık. Hekim kendi gelirini kendisi kazanmak zorunda kaldı. Sanki kaçamak bir güreş gibi öğlen arası koş muayenehaneye. Kötümü kazanılıyordu o zaman, 'evet' oldukça iyi kazanılıyordu. Geliri çok iyi durumda idi. Geçen yıllarda hekim sayısı arttıkça, hastanelerin imkanı geliştikçe hiçte böyle olmadı. Öğlen arasılar, akşam üzerine taşındı, akşam üzerinde de gidilse belli bir gelir gelmemeye başladı. Hekimlerimiz hiçbir olayda birleşmedi. Ben bir abla olarak diyorum, bu konularda birleşin, bundan sonraki yapacaklarınız yoğun bir şekilde durumunuzu savunucu ve bizim aradığınızın mesleğimizi devam ettirmek ama geçinmek kaygımızın da olduğunu iletelim. Birçok huzursuzluğumuzun altında geçimimiz yatıyor. Tüm sorunları ele alarak ilgili bakanlığı gerektiği şekilde aydınlatalım. Bir araya gelerek haklarımızı koruyalım derim. Çünkü bu ülkede hekimlere sağlık çalışanlarına ihtiyaç var. Dünyanın en güçlü liderlerinin bile sonunda hekime muhtaçtır. Bunu hiçbir zaman unutmayalım."
Samsun Tabip Odası Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mithat Günaydın, ise geçen seneki çalıştayla ilgili sorunlar ve çözüm önerilerini içeren sonuç bildirgesi hazırlanarak Cumhurbaşkanı, Başbakan, Sağlık Bakanlığı dahil tüm ilgili merci ve kuruluşlara gönderildiğini belirterek, "Sağlıkta dönüşüm süreci hekimlerin yetişemediği bir hızla devam etmekte, ancak bu süreçte hekimlerle ilgili karmaşa belirsizlikler azalacağına artmaktadır. Hastanelerle ilgili düzenlemeler hekimleri iyice yıldırmış belirsizlikle belirsizlik katmıştır. Hekimler kanun hükmünde kararnamelerin, genelgelerin ve yönetmeliklerin altında kalmıştır. Hekimlerimizin büyük bir çoğunluğu mutsuz ve umutsuz bir hale gelmiştir. Bugün gelinen noktada değişen şartları takip edemez olmuştur. Bir insanın yaşamında etrafında olup biteni takip etmemesi veya edememesi çok şeyi kaçırdığını gösterir. Bu da iş yaşamında son derece can sıkıcı bir durumdur" diye konuştu.
Günaydın, bu çalıştay sonunda da katılımcıların görüş ve önerilerinden bir sonuç bildirgesi hazırlanarak ilgili kurumlara ileteceklerini belirtti.
Prof.Dr.İhsan Karaman
Tam gün süren oturumlar ise İstanbul Haydarpaşa Numune Hastanesi’nden Prof.Dr.İhsan Karaman performans uygulamasındaki adaletsizler konusunda konuştu. Performans uygulamasının temelde iyi niyetle hazırlanmaya başlanmış olsa da, gelinen duruma bakıldığında, pek bir iyi tarafı kalmamış, haksızlık ve adaletsizliğe zemin hazırlayan bir yamalı bohçaya döndüğünü söyleyen Prof.Dr.Karaman “Hiçbir kimse yanılmaz değil, hiçbir kanun değişmez değil. 20 yılını eğitim ve araştırma hastanelerinde geçiren bir hekim ve öğretim üyesi olarak, bu süreçte çalışanlar arasında adalet duygusunun bu kadar zedelendiğini, iş barışı ve huzurunun bu kadar bozulduğunu görmedim” diye konuştu.
Temel olarak, tüm insan toplulukları için geçerli olan bir toplumsal kural vardır “Birilerini para ve menfaat ile memnun etmeye başlayıp o kişileri buna alıştırırsanız, bir müddet sonra doyumsuzluk, tamah, daha fazlasını hak ettiğini düşünerek artan ve karşılanamayan talepler karşısında da mutsuzluk gelişecektir.” Diyen Prof.Dr.Karaman “Yeryüzünde hiçbir insan topluluğu tümüyle adil ve dürüst olamayacağı için, ek ödemelerin çoğunluğunun kişisel performansa dayandırıldığı mevcut sistemde, dürüst beyanda bulunanlar aleyhine bir adaletsizlik gelişmesi kaçınılmazdır ve pratikte de böyle olmuştur. Dürüst beyanda çalışanlar enayi durumuna düşmektedir” dedi.
Hekimlerin performans alamamaktan dolayı son yıllarda tatile gitmediklerini, izin kullanmadıklarını belirten Karaman “Geçenlerde halı saha maçı için bir arkadaşımızın ‘Halı sahaya gidip orada sakatlanırsam performansım düşer’ diye spor yapamadığını duydum. İşin ne boyutlara geldiğini göstermek açısından çok önemli bir örnek. Bugün ülkemizde, bir klinikte uzmanlık eğitimini tamamlayıp mecburi hizmete giden 2 aylık bir uzmanın, kendisini yetiştiren ve bu uğurda bir ömür harcayan klinik şefinden katbekat fazla döner sermaye ödemesi aldığı binlerce örnek var. Burası, “tuzun koktuğu nokta” değil midir?” diye konuşurken “sarı öküz”ün çoktan verildiğini dile getirdi.
Samsun Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr.Toga Sucu aile hekimliğinde yaşanan sıkıntılarla ilgili yaptığı konuşmasında aile hekimlerinin diğer hekimlerden, diğer hekimlerin de aile hekimliğinde yaşanan sıkıntılardan habersiz olduğuna dikkat çekti. Tabip odalarıyla birlikte çalışmak istediklerini belirten Dr.Sucu geçilen süreçte hataların yapıldığını ancak birlikte hareket etmenin şimdi daha fazla gerektiğini ifade etti.
Medimagazin Genel Yayın Yönetmeni Dr. İbrahim Ersoy da 2007’den bu yana Tam Günle ilgili haberler ve taslaklar yayınladıklarını belirterek “Ben 2007 yılından bu yana Tam Gün Yasasının hekimlik uygulamalarını ve hekimlik uygulamalarına bağlı olarak sağlık sistemini kökten değiştireceğini belirttim. Bu süreçte TTB ve tabip odaları süreci hekimler lehine çevirmek şöyle dursun, neredeyse hekimler açısından olumsuz bir durum yarattılar. Hekimlerin ayrıldıkları, bölündükleri noktalar çok fazla. Artık hekimler birlik olmalı ve hekimlik uygulamalarıyla ilgili durumlarda daha aktif rol almalıdır” dedi.
Medimagazin okuyucularından gelen mesajları da katılımcılara aktaran Dr.Ersoy hekimlikte bir tür eksen kayması olduğunu ve hekimliğin profesyonellikten teknikerliğe doğru gittiğini söyledi.
İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Selami Albayrak konuşmasında Sağlıkta Dönüşümün Sağladıkları, Sağlayamadıkları ve Zararlarını anlatırken, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Öztürk de Kamu Hastaneleri Birliği Kanunuyla ilgili eleştirilerini sıraladı.